Ceset Kokuları Tüm Sokakları Sardı
Sudanlılar, yaşadıkları iç savaşı anlattı: 'Sokaklar ceset dolu'
Sudan'ın el-Geneina'sında sokakları çürüyen ceset kokusu dolduruyor. Görgü tanıkları, sağlık görevlileri ve yardım görevlileri Batı Darfur eyalet başkentinde çoğunluğu sivil yüzlerce cesedin çürümeye terk edildiğini söyledi.
Middle East Eye, Sudan'daki savaşın kanlı ve şiddetli etnik gerilimleri yeniden alevlendirdiği el-Geneina'dan son günlerde kaçanların yaşadıklarını aktardı. Şehirde irtibat kurmanın neredeyse imkansız olduğu, iletişim hatlarının haftalardır kesik olduğu öğrenildi.
Öldürülenlerden çoğu kadın ve çocuk
Güvenlik nedeniyle adının gizli kalmasını isteyen El-Geneina'daki bir yardım görevlisi, iç savaşın başladığı 15 Nisan'dan bu yana kasabada yaklaşık 1.500 kişinin öldürüldüğünü, Bunlardan en az 1000'inin kadın ve çocuk olduğunu söyledi.
Yardım görevlisi, "Şimdiye kadar yaklaşık 700 ceset topladık ve bu sayının iki katı hala sokaklarda ve bazıları evlerin içinde, ancak milislerin yoğun ateş açması nedeniyle onlara ulaşamıyoruz. Cesetlerin çürüdüğünü gördük ve kokularını alabiliyoruz. Cesetler her yere rastgele dağılmış durumda. Bu durum bir an önce çözülmezse yaygın sağlık sorunlarına, hastalıklara ve daha fazla ölüme neden olacaktır.” dedi.
HDK isyancı yapılanması ve Arapçılık iddiası
Sudan'daki son savaş, Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) paramiliter gücünün resmi orduya karşı isyanından sonra patlak verdi.
O zamandan beri, HDK ve Sudan ordusu sokak sokak çatışırken, başkent Hartum da şiddetli bir savaş alanına dönüştü. Son 11 haftada yüzlerce kişi öldü ve 2,5 milyon kişi yerinden edildi.
Batıdaki Darfur'da savaş eski yaraları yeniden açtı. HDK, Beşir hükümeti döneminde Arap olmayan asi gruplara ve sivillere karşı kullanılan silahlı Arap milis topluluğu olan Janjaweed'in bel kemiğini oluşturan savaşçılardan oluşuyor. Grubun "Hemeti" adıyla tanınan lideri Mohamed Hamdan Dagalo, bir Janjaweed komutanıydı.
Darfur'un beş eyaletinde HDK ve Sudan ordusu karşı karşıya geldi. Ancak HDK ile ittifak halindeki Arap milisler de çatışmaya katıldı ve buna karşılık olarak, Siyah Afrikalı Massalit topluluğunun bazı üyeleri silahlandırıldı. Bunlardan bazıları doğrudan ordudan silah aldıktan sonra polis merkezlerine baskın yapmaya başladı.
Özellikle el-Geneina'daki sonuç felaket oldu. HDK ve Arap milislerinin şehrin ve çevresindeki kırsalın yüzde 80'ini kontrol ettiğine inanılıyor. Başta Massalit gönüllüleri ve eski isyancılardan oluşan küçük bir kuvvet, el-Geneina'nın güneyindeki bazı bölümleri elinde tutarken, Sudan ordusu kasabanın kuzeyindeki bir garnizonu savunuyor.
Bölgede cinayetler yaygınlaştı, pazarlar ve evler yağmalandı, kadınlar ve kızlar tecavüz saldırılarına hedef oldu. Batı Darfur valisi, bir savaş gözlemcisinin "yargısız infaz" olarak tanımladığı olayda esirken öldürüldü. Ordu, HDK'yı eski bir isyancı lider olan Hamis Abdullah Abakar'ı öldürmekle suçladı.
El-Geneina'nın hastanesi, Nisan ayında hedef alınan ilk yerlerden biri oldu. Daha sonra eczaneler yağmalandı ve yok edildi.
Şehirden başka bir yardım görevlisi, doktorların evlere klinik açmaya çalıştıklarında milislerin onları aradığını ve içerideki insanları öldürdüğünü söyledi.
Aynı şehirde yerinden edilen bir sağlık görevlisi ise, öldürüldüğü kaydedilen insanların çoğunun Massalit topluluğundan olduğunu söyledi. Aynı kaynak, Arapların ölülerini morglara götürmeme eğiliminde olduklarını, bunun yerine hızlı ve sessiz bir şekilde gömmeyi tercih ettiklerini, bu nedenle Arap mahallelerinde öldürülenlerin sayısı hakkında bir fikir edinemiyoruz" dedi.
Darfur kırsalında bulunan Massalit köyleri, Janjaweed güçleri tarafından yerle bir edildi.
Sağlık görevlisi, "Korunmaya ihtiyacımız var. Janjaweed durmayacak. Bütün ülkeyi terk ettiğimizde bile peşimize düşecekler. Dolayısıyla uluslararası korumaya ihtiyacımız var. El-Geneina'nın içinde mahsur kalan ve dışarı çıkamayan yüzbinlerce Massalit var” dedi.
"Ey köle! Senin işini bitireceğiz"
Massalit topluluğundan 26 yaşındaki Fatima Adam, Darfur'dan Çad'a kaçan 120.000'den fazla Sudanlıdan biri. İki hafta önce ailesiyle birlikte kaçtı ama babası öldürüldü ve onun cesedini geride bırakmak zorunda kaldı.
Adam yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Zuhoor mahallesinde oturuyorduk ve Arap milisler tarafından her yönden saldırıya uğradık. Bombardıman evleri yerle bir etti, dar sokaklara girdiler, herkese ateş açtılar ve mahallemizin insanlarının küçük direnişi onları durduramadı. HDK üniformaları giyiyorlardı, yolda birbirleriyle sohbet ediyorlardı ve Massalit yerlilerine karşı 'Ey köle, senin işini bitireceğiz ve seni bu şehirden atacağız' diye sloganlar atıyorlardı."
Adam, babasının cesedine ne olduğu hakkında ise, “Onu gömmeyi bile başaramamış olmamız çok acı. Kendimi kötü hissediyorum ve utanç doluyum ama yapacak başka bir şeyimiz yoktu.” dedi.
El-Geneina sakinleri, 2003-2005 yılları arasında aynı bölgede yaşanan savaşla arasındaki önemli bir farkın, bu sefer HDK ve Arap milislerinin yerleşim bölgelerinde sivillere karşı kullandıkları ağır ve gelişmiş silahlara sahip olmaları olduğunu söyledi.
"Kapı kapı dolaşarak herkesi öldürüyorlardı"
35 yaşındaki bir tüccar olan Adem Muhammed'in dükkanı ve pazar yeri, savaşın ilk günlerinde yağmalandı ve ateşe verildi. Ardından mahallesi olan al-Thawra'yı hedef alındı.
"Gördüğüm şey korkunçtu" diyen Muhammed, "bombardıman her yönden geliyordu, insanlar ölüyordu ve bazı bölgelerde milisler kapı kapı dolaşarak içerideki herkesi öldürüyordu.” sözleriyle şahit olduğu saldırı anlarını anlattı.
Muhammed, bazı insanların kendilerini savunmaya çalıştığını, ancak Arap milislerin çok sayıda ve daha güçlü silahlarla geldiğini söyledi.
Muhammed şöyle devam etti:
"Evlere saldırdılar, bombalarla, ağır silahlarla, toplarla yerle bir ettiler, bütün pazarı ateşe verdiler ve 'Neredesin Massalit, neredesin köpek evlatları' sloganları attılar”
El-Geneina'nın çıkış yolu da güvenli değil. Şehrin her yerinde HDK kontrol noktaları var ve açık yollarda bile siviller kaçarken hedef alınıyor. Cesetler şehir dışına çıkan yollara dizilmiş. El-Geneina'dan bir kişi, ailesinin Çad yolunda iki ölü çocuk gördüğünü söyledi. Ölüm nedeni belirsiz.
Geçen hafta, Ömer Saad, ailesiyle birlikte el-Geneina'dan Çad'a kaçtı. Saldırıların şehri terk ettikten hemen sonra başladığını ve düzinelerce HDK üniformalı Arap milis savaşçılarının bölgeden göçenlerin konvoyuna baskın düzenlediğini söyleyen Saad şöyle dedi:
“Saldırgan biçimde bağırıyor ve silahlarını havaya ateşliyorlardı. Hepimizin yere yatırılmasını emrettiler ve silahlarıyla darbetmeye ve tekmelemeye başladılar, söyleyemeyeceğim ırkçı sözlerle bize hakaret ettiler. Korkunç bir andı. Çocuklar ağlamaya başladı ve savaşçılar onları susturmamızı, yoksa onları da öldüreceklerini söyledi. Hatta yol için yanımıza aldığımız yiyecekleri bile çalıp önümüzde yere attılar” dedi.
Sudanlılardan kaçan grup, ayrılmalarına izin verilene kadar bir saat yerde bekletildi.
Saad, "O kadar hızlı uzaklaştık ki, geride bıraktığımız cesetlere dönüp bakma şansımız bile olmadı." dedi.
Sistematik etnik saldırılar ve toprak gaspı
el-Geneina'dan bir insan hakları aktivisti olan İbrahim Shmo, Arap milislerin şimdi yeniden etnik temizlik uyguladığını söyledi. Bu ayın başlarında milisler Shmo'nun babasını, amcasını ve büyükannesini öldürdü. Shmo, cinayetlerin kasıtlı ve sistematik olduğunu söylüyor.
Şehirden sürülen insanların çoğu Siyahi Afrikalı etnik kökene sahip. Shmo, göçebe Arap milislerin onların topraklarını alıp yerlerine geçmek istediğine inanıyor.
Shmo, "Bu nedenle, bu sistematik toplu katliam ve soykırımı uygulamak için farklı yerlerden gelen Cancavit savaşçılarını gördük. 2003, 2004 ve 2005'te yaşananların bir uzantısı ama bu kez daha acımasız" dedi.
Massalit liderleri 5.000 kadar insanın öldürüldüğünü söylese de, bu sayı başka yerlerde bildirilen diğer ölü sayısından çok daha yüksek.
El-Geneina'dan bir başka yardım görevlisi, saldırıları sistematik olarak değerlendiriyor. İlk olarak, HDK ve müttefik milisler iletişimi kesti. Ardından, temel hizmetler olan hastaneleri, eczaneleri ve klinikleri yok etmek, dükkanları ve pazarı yağmalamak, yakmak, su ve elektrik kaynaklarını kesmek şeklinde hedef aldılar.
Aynı kaynak, şöyle devam etti:
“Nihayet ondan sonra yerleşim yerlerine taşındılar. Bu bana bir şey söylüyor: Tüm bunlar rastgele gerçekleşemez. Sistematikti. İlk günden sistemli."
Yardım görevlisine göre, HDK ve müttefiklerinin suikast hedefleri olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Görünüşe göre Massalit üyelerinin bir listesi ellerinde. Bunlar topluluk liderleri, aktivistler ve avukatlar. Evlerine gidip alındıkları andan itibaren kimse geri dönmüyor. Avukatlar ve toplum liderleri Massalit'in sözcüsü olmuşlardı. Bu avukatlar, ilerde Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde veya başka bir mahkemede dava açmak için bilgi, tanık ve kanıt toplayan kişilerdi. Demek ki susturmak için hedef almak istedikleri insanlar bunlar.”
BM'nin Sudan özel temsilcisi Volker Perthes ülkeedeki iç şavaşla ilgili şunları söyledi:
"Arap milisler ve HDK üniformalı bazı adamlar tarafından işlendiği iddia edilen, etnik temelli sivillere yönelik yeni bir hedefli saldırı modeli var. Doğrulanırsa, bu saldırılar insanlığa karşı suçlar anlamına gelebilir."
Öte yandan Hızlı Destek Kuvvetleri, askerlerinin Darfur'daki çatışmalara karıştığı haberini yalanlarken, hastaneleri, klinikleri, elektrik ve su kaynağını veya iletişim ağını hedef almadığını açıkladı.
HDK'nın açıklamasında ayrıca "Avukatlara, aktivistlere, doktorlara ve toplum liderlerine yönelik hedefli suikastlara katılanlar Sudan Silahlı Kuvvetleri ve eski rejimden destekçileridir" ifadesine yer verildi.
Askerlerinin hiçbirinin el-Geneina'dan kaçan Sudanlıların öldürülmesine ve soyulmasına karışmadığı iddia edilen açıklamada, "Hızlı Destek Güçleri ile çatışmaya dahil olan diğer birimlerin eylemleri arasında ayrım yapmak önemlidir. HDK'nin, insanların Çad'a kaçışını kolaylaştırma eylemlerinin, onların güvenliklerini ve esenliklerini sağlamaya yönelik acil ihtiyaçtan kaynaklandığını kabul etmek önemlidir." denildi.
HDK Sözcüsü, grup lideri Hemeti'nin “HDK içindeki herhangi bir görevi kötüye kullanma veya istenmeyen durumları ele almakla özel olarak görevlendirilmiş bir komite ve bir saha mahkemesi” ilan ettiğini belirtti.
Etnik temizlik ve soykırım iddialarını "acımasız ve asılsız" olarak nitelendiren HDK, El-Geneina ve Batı Darfur'un diğer yerlerindeki şiddetin, Sudan ordusu ve onun "eski rejimle bağlantılı" destekçileri tarafından sürdürülen kışkırtmalar sonucu yaşandığını söyledi.
Sözcü ayrıca, "Askeri İstihbarat, Masalit ve Arap kabilelerine silah dağıtmaya başladığını, bunun da aşiret çatışmasına yol açtığını ifade etti.(Middle East Eye)