Abdurrahman Dilipak
CHP nereye koşuyor?
CHP artık solcu da değil, sosyalist de, sosyal demokrat da değil, demokratik sol da.. Milliyetçi de değil, halkçı da, devletçi de değil.
“Ulusal bağımsızlık” falan gibi de bir derdi yok. Daha da ilginci “Laikliğin yılmaz müdafii” gibi göründüğüne bakmayın Laik de değil, olamaz da zaten.
Hatta “Cumhuriyetçi” de değil. Çoğunlukçu olamaz, çünkü kendisi politik bir azınlık. Atatürk’ün partisi değil mi, icabında komünist olunur, yeri gelir Hitler’ci ya da Mussolini hayranı! Fevzi Çakmak’a Komünist Partisi’ni kurduran kimdi, ya da Hitler’in doğum günü partisine heyet gönderen, Mussolini’nin terbiye diktatörlüğüne hayran olanlar kimlerdi!?. CHP batıcıdır. 6 Ok dedikleri, aslında 19.YY sonunda, savaş yıllarında, kapitalizm, komünizm ve faşizmin gölgesinde oluşan kavram ve kurumlardan ibarettir. “Ulusalcılığı” bile gerçek değildir. Batıdan tercüme edilen yasalarıyla yönetilen bir halk düşünün. Laikçi geçiniyorlar ama, onlara göre “Türkün dini Kemalizm”dir. Mustafa Kemal’e “Mevlid” yazan, “Türk’e Amentü” yazan kendileri. Onun kabrini türbe yapan da kendileri. Laikliği adeta dine karşı bir din gibi kullandılar.
Dünyada öyle bir Laiklik de yok.
İronik bir “Türk” tanımı var, “(Türk) İsviçre medeni kanununa göre evlenen, İtalyan ceza yasasına göre cezalandırılan, Alman ceza mahkemeleri usulü yasasınca yargılanan, Fransız idare hukukuna göre idare edilen ve İslam hukukuna göre gömülen kişidir.”
CHP de böyle bir şeydir işte. O “Cumhuriyet sucukları”, “Cumhuriyet işkembecisi”, “Cumhuriyet lokantası”, “Cumhuriyet Gazetesi”, “Cumhuriyet meyhanesi” gibi “CumhuriyetÇİ” değil, “Cumhuriyet” Partisi’dir. CHP kesinlikle Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve İnkılâpçı bir parti değildir. Türkiye’nin en muhafazakar partisidir. Halkçı değildir, halkın dili, dini, tarihi, geleneği, ahlakı, kıyafeti ile sorunu olan bir partidir. Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’a göre halka biçilen değer “üretim ve asker verme” ile sınırlıdır. Nevzat Tandoğan’ın, siyasetçi, gazeteci, yazar Osman Yüksel Serdengeçti’ye hitaben söylediği iddia edilen bir söz şöyle:
“Ulan öküz Anadolulu; sizin Milliyetçilikle, Komünizmle ne işiniz var? Milliyetçilik lazımsa bunu biz yaparız. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz. Sizin iki vazifeniz var: birincisi çiftçilik yapıp mahsul yetiştirmek. İkincisi askere çağırdığımızda askere gelmek.”
Ardından görevlileri çağırır ve “alın bu iti götürün” der. Halka bakış, basın özgürlüğü, Anadolu insanına CHP’nin ünlü bir valisinin bakışı! Eee aynı zihniyetin çocukları bugün de “Köpek gibi aşılatmaktan” söz etmiyor mu! Anlayacağınız o cephede yeni bir durum yok!
Kılıçdaroğlu niçin LGBT’yi sahipleniyorsa, onun için 15 Temmuz şehidinin evini ziyaret ediyor. Bizimkiler de onun için bunun tam tersini yapıyor. Aslında iktidara gelmek istiyor. Bunun için de ABD’nin, İngiltere’nin, AB’nin, NATO’nun, IMF’nin, Dünya Bankası’nın, DSÖ’nün, LIBOR’un desteğini arkasına almak istiyor. Bunların desteklediği FETÖ ve HDP’lilerle iyi geçinmek istiyor. Onun için İstanbul sözleşmesine, TransHumanizm’e, NeuraLink’e, 5G’ye Lanzarote’ye, Starlink’le, Pandemi tavsiyelerine itiraz etmiyor! Edemiyor! Gayeye giden her yolu zihninde meşrulaştırıyor. Bu konuda Şeytanla bile işbirliği yapabilir sanki. Zaten bu seviyede bir pragmatizm, birilerini oportünizme sürüklüyorsa, o Şeytanla aynı çuvala girmiş demektir.
Sahi, merak ediyorum, CHP, ABD ve AB ile tam bir uyum içinde bir siyaset izleyecekse, DSÖ ve İstanbul sözleşmesi, İklim politikalarına, NATO’ya FDA, FED, IMF, WEF, LIBOR’un politikaları doğrultusunda bir politika izleyecekse, HDP de, DEVA da GELECEK de bu konuda farklı bir şey söylemiyorsa, anlaşamadıkları ne!? Batının içerideki taşeronluğu konusunda hiyerarşi, ya da komisyon paylaşımı mı anlaşmazlık konusu olun(!). Pandemi konusunda bu korodan tek bir farklı ses, birazcık SP’den çıkıyor. O da bunu masaya getirmiyor! Zaten CHP Cumhuriyet Partileri.
Türkiye’deki bütün partiler, “Cumhuriyet” Partisi olmak zorunda, ama hemen hiç biri Cumhuriyetçi ya da Demokrat değil, bu adı taşımış olsalar da.
Bizde Demokrasi partisi olmaz, olsa olsa 80 darbesi sonrası kurulan “Milliyetçi Demokrasi Partisi”ne benzer. Zaten bütün darbeler bu memlekette rayından çıkan Demokrasiyi rayına oturtmak için, Tek Partinin resmi ideolojine göre yapıldı.
CHP aslında bizimkileri taklit ediyor. AK Parti niye kadrosuna birtakım Alevi ve Kemalistleri alıyorsa, AK Parti’den rol çalıyor ve onun için saflarına başörtülüleri, sağcı, milliyetçi, dincileri de katmaya çalışıyor. Eee, aslında bizimkiler de onları taklit ediyor.
İlhan Kesici mesela CHP’li bir solcu değil, ama CHP milletvekili.. Bu Laikçilerin oturduğu bir sitede ev alan dindar birini düşünün, ya da aksini. Zaten Dindar ile Laikçi dediklerimiz arasındaki farkı da fark edemez olduk. Mahalleler de karıştı. Artık politikacı biraz da “kök hücre” gibi. Bulunduğu ortamda kendine göre bir fonksiyon icra ediyor. Bunların çoğu “vitrin güzeli”. Onları içlerine sindiremiyorlar ama sabrediyorlar. Bunlar biraz da “oltaya takılan” yem hükmünde.
Onlar orada ise, birileri de onları örnek alarak gelebilir mi?
ABD de öyle yapmıyor mu idi, hem BÇG’yi destekliyordu, hem FETÖ’yü. Kalkancı tarikatını, kim nasıl örgütledi. Bunlar “Psikolojik harp” taktikleri. İcabında aynı tabanca ile gidip sağ ve sol kahvehaneleri tarayacaksın ve kaçarken, birinde ülkücü, ötekinde sosyalist parmak izi bırakacaksın, hatta kurgulanmış bir üyelik kartı düşüreceksin. Nasıl olsa aşk ve öfke sarmalı içinde bir de korku yükledin mi, insanlar akıllarını adeta kaybediyorlar. Hani ikiz kulelere bir uçak çarpmıştı ya, uçak metal yığını bir külçeye dönmüştü. Metal buharlaştığı için o külçe bulunamamıştı ama, o uçağın pilot kabinindeki Suudi korsanın pasaportu, yıkılan kulelerin toz toprağı, külleri arasında sapasağlam bulunmuş, ismi de, resmi de elde edilmişti. Tıpkı Ay’a, Mars’a inen uzay araçlarının video kaydının o netlikte nasıl çekildiğini kimsenin sormadığı gibi. Millet ne versen yiyor. CoVID’i de öyle yemedik mi, yedirmediler mi? CHP’de bile artık 40 çeşit Kemalist var, kimi darbeci, kimi derin devlet, kimi FETÖ’cü, kimi Moon tarikatından. Kimi İngiltere’ye yakın, kimi Amerikancı, kimi Avrupacı. Resmi ideoloji dedikleri de palavra aslında. Tek parti zihniyeti hâlâ “resmi din”, “resmi tarih” safsatası ile yoluna devam etme çabasında. Bizden ya da onlardan, yok aslında pek farkları. Burada kuyrukları sıkışınca hepsi aynı yere kaçıyorlar. Memesini emdikleri devlet ana aynı, kucağına oturdukları devlet baba da aynı. Garip olan da, onları kaçmaya zorlayanlar da onların işbaşındaki “bizim iyi çocuklar”! Bu “ifrit’ten durum”u açıklayacak biri var mı! “OYUN’u görmeden OY’unu verme ve aklını kiraya verme. Aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretme hesabı yapanların oyununa gelme. Unutma “Tefrika girmeden bir millete düşman giremez, toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez”. Birbirinizi vurmaya, birbirinizin yokluğunda kendinize iktidar aramaya başlarsanız, birbirinizin kederinde mutluluk, yenilgisinde zafer aramaya başladı iseniz vay başınıza geleceklere. Her fırkanın namuslu, erdemli, adalet ve hakikat âşıkları birleşiniz. Selâm ve dua ile.