CHP’li Tekfirciler
“Tekfircilik psikolojisi” yaşadığımız coğrafyada o kadar yaygındır ki kendisi gibi düşünmeyen ve davranmayan her insanı “ yok olması gereken, sürünmesi gereken, cezalandırılması gereken” insan olarak tanımlayan kitleler var olmuştur.
CHP’li Tekfirciler / İbrahim Küçük - Tevhid Haber
“Tekfircilik” normalde İslami literatüre ait bir kavramdır. Aslında hukuksal bir konu olduğundan dolayı İslâm hukuku içerisinde üzerinde durulur. “Hukuk ve İnsan” başlığında ele alınan her konu gibi “Tekfirciliğin” psikolojik boyutu(İnsan davranışları) vardır. Tarihte "HARİCİLİK" olarak beliren, günümüzdeki mevcut algı ve ezbere göre “Tekfircilik” İŞİD, DEAŞ, el-KAİDE, VAHHÂBİLİK gibi idelojik uç mezhebsel yorumlarla belirginleşen arizi bir durumdur. “Tekfirciliği” İslâm hukuku bağlamında ele alırken bu arizi durumun psikolojik alt gerekçelerini de tahkik etmek elzemdir. Bu tahkikte karşımıza çıkacak olan belirgin hakikatlerden birisi de şudur ki ; “Tekfircilik”; kendisi gibi inanmayan, davranmayan, düşünmeyen, yaşamayan her insanı meşru bir hukuka dayanmadan yok etmeye yönelik arzular taşıyıp bu arzuları fırsat bulunca eyleme dökmektir. “Tekfirciliği” sadece İslâmi literatürde görüp, “Tekfircilerin” yalnızca dindarlar veya İbni Teymiye tandanslı ekoller içerisinde olabileceğini sanmak ciddi bir yanılsamadır. Zira, en sufi kişiyle dahi sohbet ederken az sonra sizin onun gibi düşünmediğinizi öğrenmeye başladığında birden bire sertleşen, “sen ehl-i sünnetten değilsin” gibi tekfircilik kokmaya başlayan ve az daha ilerlediğinizde de sizi her hangi bir hukuksal gerekçeye dayandırmadan tekfir edebilen birisiyle muhattapsınızdır.
“Tekfircilik psikolojisi” yaşadığımız coğrafyada o kadar yaygındır ki kendisi gibi düşünmeyen ve davranmayan her insanı “ yok olması gereken, sürünmesi gereken, cezalandırılması gereken” insan olarak tanımlayan kitleler var olmuştur. Bireylerin bilinçaltında zaten var olan “ötekileştirme” hastalığı sosyal medya aracılığı ile “ demek ki benim gibi düşünen çok kişi varmış dolayısı ile ben haklıymışım” düşüncesi daha da kök salabilecek hâle gelmiştir. Bu durumun en yakın örneğini 14 MAYIS seçim neticesinden sonra deprem bölgesindeki insanımıza “Tekfirci CHP”lilerin görsel ve yazılı mesajları ile ilettikleri mesajlardır. “Mademki bana oy vermedin, mademki benim düşüncemi desteklemedin o halde öl, sürün, geber” gibi ifadelere şahit olduk. İnsani açıdan baktığımızda; bir İŞİD’cinin “ benim gibi inanmıyorsan kafan kesilmeli” demesi ile “Tekfirci CHP’li”nin “ benim gibi düşünmüyorsanız ve davranmıyorsanız daha çok ölmelisiniz” demesi arasında hiçbir fark yoktur. Bu iki zihin de hastalıklı ve terörizedir. Hiç bir insani hukuka dayanmadan insanların ölmesini temenni etmek fırsat bulunca bu düşünceyi fiili duruma çevirme potansiyeli barındırmak İŞİDciliktir. Aynı durum Ege denizinde ya da Ak Deniz’de mültecileri ölüme terk eden, botlarını batıran Avrupa ülkeleri için de geçerlidir ve söz konusu Müslümanlar olunca tüm Avrupa ve ABD tekfircidir.
Kibir ve ego abidesi haline gelmiş zihniyet kendisi gibi düşünmeyeni, inanmayanı, davranmayanı ahmak, cahil olarak görüp sonra da “bunlar yaşamamalı” kararı ile tüm Anadolu’ya atom bombası atma niyetinde olsa da ister yutkunsunlar ister gargara yapsınlar Anadolu’daki İslâm mayası sapa sağlam ayaktadır. Yapıp yapmadıkları dahi kesin olmayan sözde maddi yardımlarını başa kakan tekfirci zihniyetin yüz yıllar öncesinden bizlere deşifre edilerek haber verildiğini bilmeyen diplomalı cühelâ Kur’an’dan haberdar olsaydı kendilerini bu kadar açık etmezlerdi. Şöyle ki;
“Gördün mü, o hesap ve ceza gününü yalanlayanı! İşte o, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen kimsedir.”(Maun Suresi 1-2-3)
Din’i yalanlayan, Âhiret’i yok sayan bir zihniyetin her hangi bir karşılık ve menfaat olmaksızın yetimi, yoksulu, âcizi doyurmak istemediğini, doyrulmasına ihtiyacının giderilmesine teşfik etmeyeceğini biz Müslümanlar zaten biliyor. Kendilerinin en az İŞİD kadar tekfirci ve zalim bir psikolojiye sahip olduklarını bilmeyenler makyaj yaparak, tırnak uzatarak, kısa don giyerek, parlak surat olarak “İŞİD değilim, çağdaşım” pozları ile modernite kisvesinde gizlenseler de biz “tekfirci psikolojinin” işi nerelere vardırabileceğini biliyoruz. 15 Temmuz’da FETÖ’nün tekfirci askerleri bir yandan sünnete (!!!) uygun şekilde oturarak su içip sonra da nizamiyedeki nöbetçi askeri nasıl şehid ettiğini hep birlikte izledik. Tüm tekfirci zihniyet bilsin ki Anadolu mayası tekfirci FETÖ’ye geçit vermediği gibi tekfirci PKK’ya da tekfirci İŞİD’e de tekfirci CHP’li zihniyete de geçit vermez. Halkı ucuz tehditlerle yıldırıp seçim sonrasında fitne ve kargaşa ortamı üreterek tekfirciliklerini eyleme dökmek isteyenler hiçbir konuda halkı tanımadığı gibi bu konuda da tanımıyor.
İslâm’ın esenlik ve barış Din’i olduğuna imân etmiş Müslümanlar tekfirci zihniyetin oyunlarına gelmeyecektir. Cahiliye dönemindeki helvadan putlar yapıp akşama kadar o helva puta tapıp sonra da acıkınca putunu yiyen Mekkeliler gibi 80 yıl demokrasi, sandık, seçim, cumhuriyetçilik diye parlattıkları ideolojilerini kendi hesaplarına uymayınca yemeye kalkışan tekfirci zihniyeti Anadolu insanı engin feraseti ile eritecektir. Bu feraset, CHP içerisindeki iş birlikçi tekfirci zihniyet ile gerçek vatan sever kitleyi de ayırmaya muktedirdir. Yüksek hayat standardında yaşayıp fakirlik edebiyatı yaparak halkı oy kullanmaktan daha çok fitne ve kargaşaya yönlendirmeye çalışanlar şu günlerde daha çok deşifre olmuştur.