CIA'in Gizli Kürt Raporu

CIA'in Gizli Kürt Raporu

ABD'li casuslar, Irak'ın bölünmesini, K.Irak'ta bir devlet varlığını PKK affını ve etnik hak kışkırtmalarını tam 16 yıl önce işaret etti.

ABD İstihbarat Servisi CIA’in, Irak ve Kürt meselesiyle ilgili yıllar öncesinde hazırladığı raporlarda çarpıcı tespitlere yer veriliyor. Son zamanlarda uluslararası talepler doğrultusunda atılan adımların kimlere hizmet ettiğini ortaya koyan rapor, Türkiye üzerine oynanan oyunlara ışık tutuyor. Rapor, Anayasa, 301. madde, teröristlere af ve Irak’ın kuzeyindeki yapılanmaya meşruiyet tanınması, Irak’ın fiilen veya resmen bölünmesi yönünde atılan adımların Türkiye’nin üniter yapısını gevşeteceğini, bazı bölgelerin bölünme tehlikesiyle karşı karşıya bırakacağının sinyallerini veriyor.

1992 ve 1996 yılında hazırlanan iki CIA raporunda da batılı devletlerin gizlemeye çaba göstermelerine karşın Türkiye, Suriye ve İran’ın bir bölümünü içine alan etnik bir devletin oluşmasını desteklediği vurgulanıyor. Raporlarda I. Dünya savaşı sonunda Türkiye’nin mağlup olması sonucunda Sevr anlaşmasıyla bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasının hedeflendiğini, ancak bunun kabul edilmeyip Lozan Anlaşması’nın imzalanmasıyla bunun ortadan kalktığı ifade ediliyor. Etnik Kültürel hakların gündeme getirilmesi çabalarının PKK’nın mesajlarını yaymasına uygun fırsatlar sunduğuna dikkat çeken raporda, “Türklük kavramına bağlılık, Kürtlerin kültürel ve politik farklılığını ortaya koymaya engel teşkil ediyor” ifadesine yer veriliyor. İşte 1992 ve 1996 yıllarında yayınlanan CIA raporlarındaki çarpıcı tespitler:

ÇOK ETNİKLİ LİBERALLEŞME BÖLÜNME GETİRİR

-Batı dünyası yeni etnik devletin oluşmasını destekleyebilir.

-Kürtler arasındaki birlikteliği engelleyen en önemli unsur, Barzani, Talabani ve Öcalan arasındaki siyasal çekişmedir.

-Kürt devletinin varlığını sürdürebilmesi, komşularıyla ilişkilerine ve kendilerini koruyabilecek sofistike silahlara ve uluslar arası desteğe sahip olmalarına bağlıdır.

-Türkiye’nin Kürtlerin etnik kültürel hakları konusunda liberalleşmesi, PKK’nın mesajlarını yaygınlaştırması için uygun fırsatlar oluşturur.

-Zamanın Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile Talabani, Musul’un Türkiye’nin koruması altına verilmesini de kapsayan Türkiye ile Kuzey Irak arasında özel ilişki geliştirilmesi konusunda görüşmüşlerdir. Demirel ve devletin üst düzey yöneticileri ise, sınır değişmelerine şüphe ile bakmıştır.

-Türkiye’de Kürtlerin “özerklik” ve “merkezi hükümetten farklı bir yönetim” arayışları sürecektir.

-Muhtemelen Batı’dan gelecek baskılarla, Türk kurumları ademi merkeziyetçiliğe doğru bazı adımlar atmaya rıza gösterecektir. Daha çok politik ve kültürel haklar verilecektir.

IRAK'TAKİ GELİŞMELER KÜRTLER'E ZEMİN HAZIRLIYOR

-Irak’ın kuzeyinde bir Kürt bölgesinin oluşması, Kürt devletinin oluşmasına zemin hazırlayacaktır.

-Irak’ın fiilen veya resmen bölünmesi Irak’ın dışındaki Kürtçü hareketlerin işbirliği ve Irak Kürdistan modelinin uygulanması arayışlarını artıracaktır.

-Kuzey Irak’ta ordu kurulması hem bölgede hemde dışarıda devlet olabilme konusunda algılamaları destekler.

-Kuzey Irak’ta bir otonom Kürt bölgesi oluşması, Kürt devletinin nüvesini sağlayacaktır.

-Böyle bir çekirdek Kürt devletinin oluşması, muhtemelen Türkiye, İran ve Suriye’den bazı bölgelerin de oraya bağlanması sonucunu doğurur.

-ABD’nin Irak ve Türkiye’nin mevcut sınırlarını korunmasını desteklemesi Kürt grupların özellikle anti-Saddam koalisyonundaki Kürtlerin politik talepleriyle çelişecektir.

-Türkiye’nin Batı kurumlarıyla ilişkilerini sürdürme ve bir Avrupa devleti olarak kabul edilme isteği Kürtlere karşı resmi politikaları etkilemeye devam edecektir.

-CIA’ye göre bu değişimin AB’nin hedeflediği Türkiye’yi çok etnikli liberal bir devlete dönüştürmesi için yeterli olmayabilecektir.

-Türkiye’nin AB ile yakınlaşması, Avrupalı devletlerin Kürtlere yönelik politikalarını desteklemek için bir fırsat oluşturmaktadır.

-En azından bazı batılı devletler eğer önümüzdeki yıllarda çatışma yoğunlaşırsa Kürtlerin özerklik veya federal veya konfederal bir yapılanma konusundaki taleplerini desteklemeye daha istekli olmaya başlayacaktır.

-AB’nin hedefi barışçıl yolla yeni bir etnik devlet kurulmasına yönelik uzun dönemli bir politika ve yapılanmadır.

-”Türklük” kavramına bağlılık, Kürtlerin kültürel ve politik farklılığını ortaya koymasına engel teşkil etmektedir.

-Türkiye, kültürel ve politik hakları batının desteği ile uygulamaya koyabilir.

-Irak devleti zayıflar, Irak Kürtleri de uluslararası arenada etkili olmaya başlarsa Kürt bilinci artar.

-Türkiye’nin Kürtlere etnik politik ve kültürel haklar vermesi, Kürtler arasındaki işbirliği ve dayanışmayı güçlendiren bir unsur olur.

-ABD’nin Irak Kürtlerini koruyan politikaları Türkiye ile olan dostane ilişkileri zedeleyecektir. Ankara’nın sınır ötesi operasyonu da bu ilişkileri olumsuz etkileyecektir.

-İsrail, Kürtlerle yakınlık içerisine girebilir. Bunu, Arap milliyetçiliğine karşı bir başka gücün oluşmasını temin etmek için yapacaktır.