İbrahim Karagül
Çin'i İslam'la durdurmak!
Avrasya fay hattı üzerindeki krizlerin Doğu'ya kaydığını, birilerinin İran ve doğusunda yeni gerilim senaryoları hazırladığını ısrarla vurgulamak istiyorum. Sadece Pakistan/Afganistan odaklı değil, Çin ve Hindistan'ı dize getirmek amacıyla bu iki ülkeyi zora sokacak, Rusya ile birlikte Asya'nın üç ülkesi arasındaki muhtemel yakınlaşmaları sabote edecek, bu üç ülkeyle İslam dünyası arasında geleceğe dönük muhtemel dayanışmayı şimdiden bitirecek geleneksel zaaf alanları harekete geçiriliyor. Türkiye'nin dikkatini bu bölgeye çekmek istiyorum. Bölgeye; sıradan, ikili ve sadece ekonomik alana hasredilmiş ilişkiler çerçevesinde değil, geleceğin dünyasını şekillendirecek güçler mücadelesini okumak için bakmayı öneriyorum. Daha net anlatalım:
Öncelikle Doğu Türkistan meselesi, bizim en hassas olduğumuz konulardan biri. Onlarca yıldır Pekin yönetiminin Uygurlara yönelik baskıları, katliamları, soykırımı, acımasızlığı ortada. Bu konuda duyarlılıklarımızı diri tutmak boynumuzun borcu. Ortada haklı bir dava, yeryüzünün en dramatik özgürlük mücadelelerinden biri var. Ancak Urumçi'de yaşanan son acımasızlığı sadece bu kadar mı anlayacağız? Hayır. Başka şeyler de var ve bunu tartışmak zorundayız.
Zaaflar üzerinden politika belirlemek, zaaflar üzerinden bir bölgeyi denetim altına almak bugüne kadar Müslümanların yaşadığı bölgelerde hep işe yaradı. Bu güçler, gerektiğinde her türlü hassasiyeti bu amaçla kullandı. İslamcılığı bile.. Aynı politika şimdi Müslümanların azınlıkta bulunduğu ülkelere karşı kullanılıyor. Kim bunlar? Çin, Hindistan ve belki Rusya. Ne acıdır ki, Müslüman topluluklar, emperyal projelere sığınarak, onlardan medet umarak, belki sadece haklı davalarına odaklanıp ötesini göremedikleri için hem kendi ülkelerini harabolmasında malzeme oldular hem de azınlıkta bulundukları ülkelerin istikrarsızlaştırılmasına yönelik projelerde bilmeden roller üstlendiler.
Biraz daha açık yazalım:
Doğu Türkistan'da olanları izlerken, Türkiye ve Müslüman ülkelerdeki duyarlılığı takip ederken, El Kaide adına bir açıklama yapıldı: "Sincan Uygur bölgesinde katledilen Müslümanların intikamını almak için Kuzey Afrika'daki Çinliler'e saldırma tehdidi" içeren açıklama ilk bakışta tipik bir El Kaide tehdidi gibi duruyor. Hong Kong'da yayınlanan South China Post gazetesinde yer alan haberin kaynağı bir İngiliz istihbarat şirketi! Çin'e yönelik ilk El Kaide tehdidiyle karşılaşıyoruz. Kaynağın İngiliz olmasına özellikle dikkat çekiyorum. Peki El Kaide nerede Çinlileri vuracak? Ortadoğu ve Afrika'da. Çin'in ekonomik olarak, yatırım olarak en güçlü olduğu yerlerde. Sadece Cezayir'de elli bin Çinli var. Peki Sudan neden bu kadar tartışmalı bugün, Darfur sorunu neden bir anda ortaya çıktı? Bölgede yeni keşfedilen petrol kaynaklarını Batılı şirketler değil Çinli şirketler işlettiği için. Şimdi El kaide'nin hedefi Afrika'daki Çinli şirketler oluyor. Üstelik Doğu Türkistan gerekçesiyle.
Çok tuhaf değil mi?
7 Temmuz'da "Doğu İslam Çatışması" başlıklı bir yazı yazmıştım. Bu konuyu önemsiyorum. Bölgedeki haklı davalar üzerinden bir oyun oynanıyor. Batılı ülkeler, Çin'i ve Hindistan'ı dengelemek için zaaflarını harekete geçiriyor. Kanaatimiz doğruysa yakında Hindistan'da çok önemli gelişmeler olacaktır. Bir Hindu-Müslüman çatışması çıkabilir. Bu yükselen ülkeler; hem azınlık sorunlarıyla istikrarsızlaştırma hem de Müslümanlara yaptıkları nedeniyle İslam dünyasıyla aralarının bozulması tehdidiyle yüzleştiriliyor. İslam dünyasıyla Asyalı güçler arasında gelecekte oluşabilecek dayanışma da şimdiden kırılmış oluyor. Rusya'nın, Çin'in ve Hindistan'ın İslam Konferansı Teşkilatı üzerinden ya da ikili ilişkiler yoluyla Müslüman ülkelerle ilişkileri konusunda ne kadar hassas olduğunu biliyoruz. Aynı yazıda muhtemel bir El Kaide saldırısının Batılı ülkelere değil, Doğu'da bazı ülkelere yönelebileceğine vurgu yapmıştım. Nitekim İngiliz kaynaklı El Kaide açıklaması bu yönde geldi.
Bence yeni bir Avrasya stratejisi uygulanıyor. Bir İngiliz emperyal stratejisi bu. Batı, İslam'ı kendi düşmanlarına karşı silah olarak kullanıyor. Asya'da Müslümanların haklı davaları üzerinden bir fırtına ekiliyor. Bir yandan haklı dava iğfal edilirken diğer yanda hedef ülkelere ağır zayiat veriliyor. Çin'in, Hindistan'ın yükselişi terörle, şiddetle durdurulacak belki. Doğu Türkistan duyarlılığımızı diri tutacağız ama aynı zamanda bu tabloyu okuyarak akıllı hareket edeceğiz.
Dikkatle izleyelim. Rusya'da, Çin'de, Hindistan'da olacakları iyi okuyalım. İran ve ötesinin nasıl gerilimlerle yüzleşeceğini göreceğiz. Afganistan/Pakistan savaşıyla birlikte fırtına daha da şiddetlenecek. Belki Tacikistan, Kırgızistan gibi ülkeler bile karışacak. İngiliz emperyal geleneği, Asya'daki hücreleri harekete geçiriyor. Bu ülkeler sadece Müslüman azınlıklar üzerinden değil, terörle de terbiye edilecek.
Türk dış politikasının karar vericileri bu endişeyi ciddiye almalı bence. Bölge ile ilişkilerimiz bu gerçek üzerinden şekillendirilmeli. Türkiye hiçbir gücün Truva atı olmamalı, Müslümanların olmasına da izin vermemeli. Asya'daki bu büyük oyun çok şeye gebe. Bu yüzden "Çin'i İslam'la durdurmak" başlığını kullandım.
Yeni Şafak