Eğitim maksatlı belgeselde kötü örnek: Coca-Cola

Cinema Politica, Kanada'da sayısız eğitim kurumunun kampüsünde siyasî, sosyal ve sanatsal önem taşıyan ve mesaj içeren sinema yapıtlarını ücretsiz olarak gösteren bir kolektif. Adı çok duyulmamış bu küçük kolektifi son zamanlarda Kuzey Amerika gazetelerinde makalelere konu edense, tüm dünyanın adını çok iyi bildiği içecek devi Coca-Cola.

Cinema Politica yeni sezonda Kanada'nın Ulusal Film Kurulu'nun da yapımına destek vermiş olduğu "The Coca-Cola Case" adlı belgeseli birçok kampüste gösterime sokacak; belgesel Coca-Cola'nın gelişmekte olan ülkelerdeki şişeleme fabrikalarında çalışan işçilerin sendikalaşma mücadelesine karşı insan haklarını ihlâl eden müdahaleler yaptığına ve işçilere karşı şiddet uygulaması için çeşitli milis gruplarla anlaştığına dair iddiaları konu alıyor.

İftira diyorlar, varsın ne derlerse desinler

Belgesel Coca-Cola'nın Kolombiya'daki şişeleme fabrikalarında sendikalaşma mücadelesi veren işçilerden, işçilerin hakkını savunmak için Coca-Cola'ya meydan okuyan Daniel Kovalik gibi ABD'li avukatlara birçok farklı kişinin peşinde, New York'tan Guatemala'ya birçok farklı mekânda geçiyor. Elbette belgesele Coca-Cola'nın tepkisi olumlu değil.

Nitekim, belgeselin dünya turu kapsamında Cinema Politica aracılığıyla sayısız kampüste gösterime girmesini önlemek isteyen Coca-Cola, Ocak ayının başlarında avukatları aracılığı ile Cinema Politica'ya filmi gösterime sokması hâlinde yasal işlemler başlatacağına dair yasal tehditler savurdu.

Coca-Cola avukatları gönderdikleri mektupta filmin içerdiği bazı sahne ve ifadelerin Coca-Cola'ya karşı "iftira niteliği"nde olduğunu savunuyor. Kolektifin direktörü Svetla Turnin Coca-Cola'nın bu adımı karşısında şaşırdıklarını itiraf ediyor; bugüne kadar birçoğu hassas meseleleri konu alan 200'ün üzerinde film göstermiş olan kolektif, sadece bir kez daha bu tip bir yasal tehditle karşı karşıya gelmiş.

Coca-Cola dosyası satınalma anlaşmalarını bozar!

Coca-Cola'nın niçin bu tip bir adım attığına dair farklı fikirler ve dedikodular medyada yer alsa da, gerek Cinema Politica'daki isimlerin gerekse bazı yorumcuların ortak fikri Coca-Cola'nın Batı'daki birçok üniversite ile yaptığı ve üniversite kampüsünde sadece kendi firmasına ait içecek satışının yapılmasını sağlayan anlaşmaların zarar görmesinden çekindiği. Nitekim daha önce Coca-Cola'nın gelişmekte olan ülkelerdeki insan hakları ihlâlleri ve adaletsiz uygulamaları iddiaları sebebiyle Norveç ve Kanada'daki bazı üniversiteler, öğrencilerin de baskısıyla, Coca-Cola'yı kampüslerinden çıkardılar.

Neyimizi alacaklar?!

He ne kadar Coca-Cola'nın yasal tehdidi kolektif yönetimini şaşırtmış olsa da ne kolektif ne de filmin yönetmenleri Germán Guittérez ve Carmen Garcia tehditlerden korkuyor; nitekim Guittérez çok daha kötülerini görmüş: yönetmenin bir önceki filmi erkek kardeşini öldürmeye çalışmış olan bir organize suç örgütünü ele alıyordu. Coca-Cola'nın olası bir yasal işlemden, daha fazla halkla ilişkiler zararı ötesinde kazacağı bir şey de yok; Guittérez bunu, "Eğer bizi dava etmeye kalkarlarsa, ne alacaklar? Zaten sadece bir telefonumuz bir de masamız var... Belki çocuklarımı alırlar?" diyerek mizahî bir şekilde açıklıyor.

Belgeselin fragmanı: