Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

CoVID’i anlama dersleri

Herkes yakınındaki camideki selalara kulak versin. Zaten oradan anlarsınız. Hem de bu kadar baskı ve tacizle toplumun adeta CoVID bahanesi ile terörize edilmesine rağmen sonuç ortada.

Sahi Mart 2020’den bu yana, halk sağlığı genel müdürlüğünün her hafta yayınladığı, halk sağlığı istatistik rapor ve analizi niye yayınlanmıyor!?

Görünen o ki, daha CoVID yokken adı da, hikayesi de, sinema filmi, çizgi filmi her şeyi vardı. Hatta kısırlaştırıcı bir etkiye sahip olacağı, aşısının ve ilacının da yine aynı şekilde kısırlaştırıcı etkisi konuşuluyor, yazılıyor, çiziliyordu. Mesela bugün, birçok ülkede, PCR testi sonucuna göre CoVID’den hastahaneye kaldırıldıklarında hemen verilen yüksek dozdaki ilaçlardan birçoğunun kanı yoğunlaştırdığı, bunun da sorunu çözmek yerine tabloyu daha da ağırlaştırdığı haberleri geliyor. Bu ilaçlar virüsün RNA’sı içine onu mutasyona sıklık ve uzunluk açısından zorlama yönünde etki ediyor. Bu ilaçların bazıları Ebola, influenza gibi virüslerin tedavisi için Japonya’da geliştirilmiş. Diğer virüslerdeki etkisi de bu şekilde. Şimdi bu ilacı, test pozitif veya negatif fark etmeksizin hastaneye başvuran her CoVID 19 şüphelisine veriyorlar. Her ilacın bazı yan etkileri vardır ve bazı hastalarda başka ilaçlar ya da beslenme alışkanlıkları da etkileşerek zarar verici olabiliyorlar. Bunun için üretilen Adwers formları ise genelde işlem görmüyor. Bu ilaç için ya da mikrobun çevresel olarak EM ve RF’den 5G’den etkilenme ihtimali de dikkate alınmıyor. Çünkü, bu konu zaten ısrarla görmezden geliniyor. Söylemiştik, mikrop patentlendi ama izole edilmedi. PCR testi de yalan, bir de zaten mutasyona uğrayan bir mikropla karşı karşıyayız, dolayısı ile ne ilaç, ne de aşı mümkün.

Gelelim sosyal mesafeye ya da fiziki mesafeye. Bu engelleme Oksidosyona mani, sürü bağışıklığına engel. Psikolojik açıdan yıpratıcı. Zaten konu polisiye tedbirler sebebi ile aynı evde yaşayan insanlar için bile tartışmalı hale geldi. Bazı toplantılara serbest ama camiye yasak. Köpeğini gezdirmeye evet, torununu hayır. Aynı aileye mensup kişiler, aynı araçta bile maske takmak zorunda. Arabadan inince ayrı duracak. Camide cemaat ayrı duracak.

Bakın 2019’daki ölüm istatistikleri ile 2020 ölüm istatistikleri arasında aslında pek fark yok. Tek fark ölüm sebebleri ile ilgili. Artık, adeta astım, zatürre, nezle, gribten ölen yok. Hastahaneye gidiş sebebi CoVID ise ölüm raporu da belli. Zaten tedavi dedikleri şey bu süreci daha da hızlandırıyor. İşin ilginç yanı, bu konuda otopsiye yanaşmıyorlar. Ölüm sebebi ya aşı ya ilaç çıkarsa!? Yasa bağışıklığı sözkonusu ya! Minareyi çalarken kılıfını düşünmüşler yani!

İş korku pandemisi yanında bir de yalan pandemisi ile can almaya devam ediyor. Siyasetçi, bürokrat ve akademi bu sonucun ortak sorumluluğunu üstleniyor. Media da dibek dövenin hık deyicisi. Meslek örgütleri ve sendikalar ise dibek dövenin hık deyicisi rolünü oynuyor. Onlar maskeyi, sadece ağız ve burunlarına değil, herhalde gözlerine, kulaklarına da takıyorlar. Çünkü görmüyorlar, duymuyorlar, anlamaz görünüyorlar.

Bu dünyada bu yalan bir süre daha devam etse bile, birileri öbür dünyayı hiç mi düşünmüyorlar.

Mesela HES neyin nesi. Bir yere lokantaya gittiniz, orada bir CoVID Pozitif çıktı, siz de karantinaya alınıyorsunuz. İnsanlar berbere, lokantaya gitmeye korkar oldu. Esnaf ne yapsın. Otobüse binmeye korkuyor insanlar. PCR ve HES aslında sağlık bilgilerinin başkalarının eline geçmesi riskini de taşıyor. Bir de sürekli izleniyorsunuz. Ülke büyük gözaltına dönüşüyor. Gerçekte Hayat Eve Sığmıyor.. Sığmaz.. Bu yargısız bir infaz. Bu ev hapsi. Yaşlıların kas hastalıkları, eklem sorunları ortaya çıkması sürpriz olmayacak. Bunun psiko sosyal sorunları olacak. Eğitimdeki, ekonomideki sonuçlarını görüyoruz. İşin bir başka görünmeyen yanı, çocuk gelişimi ve bunu olumsuz etkileyecek aile içinde çatışma. Boşanmalar patladı. Evlilik çok düşük. Süren, evliliklerin katsayısı daha da düşük.

Bakın HES’le Global Health Pass.’a yumuşak bir geçiş yapıyoruz. Yarın aşı olup olmadığınız da bu Pass.’a eklenince ülkelerarası ya da şehirlerarası seyahatiniz bile engellenecek. Kripto para üzerinden de Global Performans Pass’a geçiş yapıyoruz. Büyük gözaltı Starlink alçak irtifa uyduları ile, yerleşim bölgelerinde de 5G ile yakın takibe alınıyor. Chip takıp zaten bizi birer biyonik robota dönüştürecekler. Neuralink’le insan hayvan makine aynı network üzerinden bilgi aktarımı ile karma bir toplum oluşturacağız. Avatarlar, Siborglar, Humanoidler, Genomikler, Klonoidler birlikte yaşayacağız. Beyninize bilgi yükleyenler, beyninizden başka bilgileri silebilecekler de. Bu süreç (Allah korusun, gerçekleşirse, ki birileri bunun için çalışıyor) bizler biyolojik insanın son nesli olacağız. Her yerde hijyenik solüsyonlar, kolonya ve ıslak mendillerle elinizi yüzünüzü siliyorsunuz ya, bir süre sonra bunun sağlığınız üzerindeki etkilerini görürsünüz. Köln papazının suyu ilk kullandığınız anda mikrobu öldürürken, derinizi kurutmakla kalmaz, derinin kendi koruyucu yağlarını da siler götürür ve arkasında mikropların saldırısına açık bir kapı bırakır. Yani faydadan çok zararı var. Neden bu anlamda geleneksel tıb denilen bu toprağın bu toplumun akıl ve geleneğinin ürünü olan değerlerden söz edilmesi. Sahi kim bu “bilim adamları” dedikleri taife!

 

Ne tedbirleri, ne teşhisleri, ne tedavileri ve ne de aşıları umut vaad etmiyor.

Tehdit büyüyerek devam ediyor. Böyle giderse gelecek günler geçen günleri aratacak. Bu ihanet çetesi için CoVID bu işin alan taraması idi. Bu süreçten elde edilen geri dönüşlere göre, bu işin dini, mezhebi, etnik, coğrafi, kültürel, içtimai, ideolojik ve politik tepkilerine ve uyumlarına göre, adrese teslim, çok yönlü saldırılar gerçekleştirilecek. Bu sefer sadece ilaç değil, gıdayı da kullanacaklar. Bu vesile ile Media, STK, iş dünyası, Akademi çevrelerinin davranışları da izlendi. Sosyal media üzerinden an be an sosyal davranış modelleri raporlanıyor. Checking sistemleri ile zaten bilgi akışı kaynağından ve yerinden kontrol altına alınmaya başladı. Trump olayında bunu gördük. Tanzanya’da biliyorsunuz bu adamların ne yaptıklarını. Aynı şeyi yarın başka ülkelerde de yapabilirler. Bugün kendilerine hizmet edenlerin de işleri bittiğinde onların da temizlenmesi gerek. Zaten bize denmedi mi, zalimlere yardım etmeyin, sonra ateş size de dokunur, Allah o zalimleri başınıza musallat eder diye. Bugün itiraf etmediğiniz gerçekleri bildiğiniz için, gün gelir konuşurlar diye birileri birilerinin ipini çekebilir. O gün, pişmanlık için çok geç olacaktır. Bu dünya etme bulma dünyasıdır. Görelim Mevlam neyler. Daha yazacak çok şey var. Selâm ve dua ile.

Bu yazı toplam 741 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar