Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Dershaneler üzerine

 

Dershaneler giderek sanki siyasi bir sorun haline getirilmeye çalışılıyor.. MİT ve dershaneler üzerinden iktidara vurmaya çalışılıyor gibi bir intiba oluşuyor... İktidar genel olarak bu tartışmaya girmemeye çalışıyor ama, birileri bu tartışmayı gündemde tutmaya bu konu üzerinden Milli Eğitim üzerinde baskı kurmaya çalışıyor sanki..

Birileri bu iktidar ne karar verirse versin “yaptırmama” konusunda yemin etmiş sanki.. CHP’nin genel tavrı bu. Bunu biliyoruz, sanki bazı STK’lar, bazı kuruluşlar da bu konuda işbirliği yapıyorlar sanki.. Köprü, havaalanı, park; iktidar ne derse, tersini söylemek birileri için şart sanki..

Dershane konusu da giderek buna benziyor.. MİT olayı da öyle. Sahi, belli kesimlerle MİT arasında böylesine bir hassasiyet nereden kaynaklanıyor olabilir!
İktidar dışında kalan herkes, iktidara karşı kendi arasında bir koalisyon oluşturdu sanki. İktidar ne yaparsa “İstemezük!” demek adet oldu!. Seçimler yaklaştıkça bu işler daha da yoğunlaşacak anlaşılan.

Dershaneler konusunu yıllardır yazıyorum.. Elbette ben de yanılıyor olabilirim, Dershaneciliği savunanlar da.. Tamam herkes fikrini söylesin ve hükümet de, vatandaş da kendi kararını versin..

Hemen belirteyim ki “Dershanelerin kapatılması” diye bir şey yok. Dönüştürülmesi sözkonusu. Daha verimli, daha etkin, daha faydalı yeni bir modele dönüştürülmesi sözkonusu. “Eski hal muhal, ya yeni hal, ya da işte bildiğiniz gibi..”
Bu iş böyle devam edemez. Bu, sınavda açıkgözlük yaparak, ezberci bir mantıkla başarıya odaklanmışlıkla bu sorun çözülemez..
Parası olan pahalı kolejlere gönderiyor çocuğunu. Olmayan devlet okuluna ya da açık liseye.

Bana kalırsa en iyisi açık lise.. Çünki eğitim genelde benim için yetersiz.. Çocuk isterse daha fazlasını öğrenebilir.. Okul insanlara öğrenilmiş çaresizliği ya da gerçek dışılığı örgütlüyor daha çok.. Özgür düşünce ortamı sağlayamıyor.. Bu ayrı bir tartışma konusu.. daha “dershanesiz toplum”u konuşamıyoruz, “okulsuz toplum”u konuşmak için zamana ihtiyacımız var..

Eğitim denilen sistemle, çocuklar biyonik robotlar haline getiriliyor.. Faydasız ve gerçek dışı bir sürü bilgi yükleniyor.. Daha çok da piyasaya insan yetiştiriliyor..
Dershanelere niye gerek duyuluyor: Devlet okullarında öğrenci sayısı fazla, onun için.. Eğer devlet okullarında 20 kişilik sınıflarda ders görülecek olursa, orada da başarı yükselir.. Tamam işte, dershaneler okul olsun. Tersine bir mantık yürütelim, dershaneye giden çocuk bir de niye okula gidiyor.. Öğretmen, sınıf, kitap, her şey var.. Dershaneler okul olsun. Nasıl olsa bu okullara giden çocuklar öğrenim parasını da ödüyor. Devlet de destek olsun.. Bunun ne zararı var, ne sakıncası var.

Dershaneler bu haliyle, sınav stresini daha da artırıyor.. Çocuklar okuldan çıkıyor eve, evden çıkıyor dershaneye. Yazık bu çocuklara. Bu çocuklar bir daha kitap okuyamıyor. Kitapla ilişkileri kopuyor.. Boyları kadar kitaptan sürekli formül çözmek durumuyla karşı karşıya kalıyorlar. Bu iş bu çocuklara karşı yapılan bir haksızlık.. Onların ruhsal durumunu baskılayan yanlış bir iş. Çocuk yarış atı gibi.. Başarmak için ezberlemek zorunda..
Zaten eğitim sisteminin tepeden tırnağa değişmesi gerekiyor.. Değişen yapı içinde dersaneler bu haliyle en büyük engellerden biri. Üniversiteye giriş şartları da değişecek..
Zaten bugünki ders kitapları yetersiz ve eksik..

Bugünki ders kitaplarının dili, anlamak yerine, tercihlerle sınırlandırılmış bir sorgulama dili.. Bu dil de değişecek. Yani hiçbir şekil ve şart altında anlamaya dayalı bir öğrenim diline geçecekseniz, bu sınav şekli değişecekse dershaneler de değişecek..
Dershaneler keşke meslek okullarına dönüşseler.. Sanayi siteleri, ticaret bölgelerinde yarı zamanlı okul, yarı zamanlı uygulama okulu olsalar. Elektrik Meslek, Elektronik Meslek Turizm Meslek, Gıda Meslek, Mobilya Meslek, Demircilik Meslek, Motor Meslek liseleri gibi onlarca meslek lisesi.. Hatta bu liseler doğrudan bu sitelerin içinde yer alabilir.. Öğrenci iken üretime katılırlar. Mezuniyet sonrası bir uyum sorunu yaşamazlar. Hatta ön lisans okulları da bu yapıya eklenebilir.. İsteyen belli bir başarıyı yakalarsa yüksek okul ya da fakülteye devam edebilir..

Dershaneler konusunda bu kadar ısrarcı olmanın kimseye bir faydası yok.. Hatta tehditkar bir dil kullanarak bu işi siyasi bir nizaya döndürmek de kimseye fayda sağlamaz..

Dershaneleri konu alarak iktidarı, bakanın şahsını hedef alarak konuyu bir itibarsızlaştırma operasyonu gibi göstermek, haksız ve yakışıksız bir isnat olur..
Okullardaki ders kitapları zaten yetersiz, bir kısım kitaplarda bir sürü yanlış var.. Okuldaki ezber yetmiyor, bir de bunu dershanelerde formüler şekilde, hap gibi yutturacaksınız. Yazık bu çocuklara..

Dershanelerin eğitimde eşitsizliği kaldırdığını söylemek bana göre doğru değil.. Eğitimde değil, sınavı başarmada, dershaneler teknik bir öncelik sağlıyor.. Dershane yöntemi, kaş yapayım derken göz çıkartan bir sistem. Başarı eğitimdeki tek sorun değil çünki.. Sınavı kazanmak uğruna ne bedeller ödendiğine ve karşılığında ne alındığına bakmak gerek bir.. Sınav başarısına göreceli bir etki dışında, zaman, psikolojik stres ve ekonomik değer olarak büyük bir bedel ödenmiyor. O kadar bina, öğretmen, öğrenci, donanım ve kitap faydasız bir iş için kullanılıyor.. Dershanelere ayrılan imkan ve kadrolarla çok daha anlamlı, kapsayıcı yeni çözüm modelleri oluşturulabilir. Onun için yanlış da ısrar etmenin kimseye faydası yok.. Sahi, bu konuda Eğitim-Bir-Sen ne diyor mesela..
Dershaneler dönüştürülmeli.. Bundan Türkiye de kazanır, dershaneler de. Çocuklarımız da bu Çin işkencesinden kurtulmuş olurlar!

Dershaneler üzerinden iktidara yüklenmek ne kadar doğru bir yaklaşım! Bana göre doğru değil.. Sahi neden kimse bu konu üzerinde yazmak ve konuşmak konusunda istekli değil.. Bu konu sadece iktidar ve cemaat arasında bir polemik konusu oluyor!?
Selâm ve dua ile..

yeniakit

 

Bu yazı toplam 1339 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar