Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Devlet chek up’ı

6’lı Masa 8’inci toplantısını yaptı. 15 gün sonra yeniden toplanacak. Bu, temponun yükselmesi anlamına geliyor. Belli ki toplumdaki “Heyecan beklentisi” ya da “tempo düşüklüğü”ne ilişkin eleştiriler içeriye yansımış.

“Liderlerin havası”na ilişkin bilgiler “uyum”u anlatıylor. Mesela son toplantıya ev sahipliği yapan Ali Babacan “partili heyetlerin üzerinde çalıştığı konuların 100’ünde uzlaşılamayan 10 madde çıkarsa bunlar liderler tarafından 10 dakikada çözülebiliyor” dedi. Gerekçesi “liderlere hakim olan sağduyulu yaklaşım”dı.

6’lı Masa’nın Türkiye siyasetine kazandırdığı en önemli özellik, sanırım, koalisyon vs kararı vermeden önce Türkiye için birlikte çözüm arama yöntemidir.

6 partinin farklı alanlardaki kurmayları bir araya geliyor ve önce hem şu an yürümekte olan sistemin hem de ülkenin sorunlarını tespit ediyorlar, ardından da elini taşın altına koyacak bir siyasi kadronun önüne konacak çözüm çerçevesini belirliyorlar.

-Bir yeni anayasa çalışması var.

-Bir yeni sisteme geçişin yol haritası çalışması var.

-Bir ekonomi çalışması var.

-Bir yargı sistemi çalışması var.

Aslında görüldüğü kadarıyla her parti içinde zaten bu alanlarda bir çalışma yürütülmüş. Tv programlarına çıkan liderler, ellerinde parti bünyesinde yapılmış çalışmaların dosyalarını sunuyorlar. Belli ki heyet buluşmalarında bu dosyalar masaya konuyor, buluşan – ayrışan çözüm önerileri belirleniyor ve “En iyisi”nde karar kılınıyor. “Barika-ı hakikat müsademe-i efkârdan doğar” diye bir sözümüz var. “Hakikat şimşeği düşüncelerin çatışmasından doğar” anlamına geliyor.

Normalde bunun yeri Meclis’tir. Normalde, sistemin içinde denge – denetleme olursa, bu tabii olarak gerçekleşir. Ama bizde gelinen noktada iktidar – muhalefet ilişkisi öylesine uç noktalara savruldu ki, kimse kimsenin sesini duyamaz hale geldi.

Bir ara Cumhur İttifakı bünyesinde “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nde ortaya çıkan problemlerin tespiti ve restorasyon istikametinde bir çalışma yürütüldüğü bilgisi yansıdı kamuoyuna.

Ama son “Türkiye Yüzyılı” sunumunda Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ortaya çıkardığı sinerji”ye vurgu yaptı. Soru şu: Sayın Cumhurbaşkanı, sisteme ilişkin kamuoyuna yansıyan eleştirilere katılıyor mu, denge – denetleme diye bir problemi önemsiyor mu, “partili cumhurbaşkanı” olayının bizzat “Cumhur”başkanlığı makamını “parti eksenli” hale getirdiğini ve daha sınırlı bir temsil niteliğine büründürdüğünü görüyor mu? Şayet o düşünmüyorsa, bunu ona anlatacak ve bu yanlış gidişin düzeltilmesi gerektiğini söyleyecek herhangi bir kişi – grup var mı?

Bizatihi Ak Parti’nin içinde, “gidişat”a yönelik eleştiriler olduğu biliniyor. Ama problemlerin çoğu, bizzat “Liderin iş tutma tarzı” ile ilgili ise ve onu dillendirmek, bizde, biraz da siyasi gelenek icabı zorun zoru bir iş ise, hele diyelim lider dinleyip dinleyip yine bildiği tarzda hareket ediyorsa ve hele herkesin siyasi geleceği liderin iki dudağı arasında bir şey halinde ise ne yapacaksınız?

Evet, onun için, 6 farklı damardan gelen siyasi kadronun - liderliğin, birbirini dinlemesi önemli. Türkiye için birlikte düşünmesi önemli. Farklılıkların tespiti, ortak çözüm arayışı önemli. Birbirini dengelemesi önemli. “Bizim tabanımız şuna razı olmaz” denebilmesi önemli. Farklı tabanların hassasiyetlerinin buluşturulması önemli. Tüm toplum damarlarının hukukunun gözetilmesi önemli.

Böyle bir yapılanmada üniteler “siyasi hesaplar”la birbirini aşağı çekebilir, böyle “kötü koalisyon tecrübeleri” oldu Türkiye’nin. Didiklenir bu yapılar. Ne de olsa siyaset steril ortamda yapılmaz. Muhalefet didikler, partilerin içinde beklentilerini elde edemeyenler didikler vs…

Orada da “liderlikler” önemli. Futbolda “şutların göğüste yumuşatılması” diye bir şey var ya, liderlik biraz da böyle bir ustalıktır.

Kaldı ki Türkiye siyasetinin geldiği noktada birlikte çözüm aramak, sayısal zaruretlerin de gereğidir. En azından mevcut sistemde. Yüzde 50 artı 1 denklemi, Ak Parti’yi MHP ve başka siyasi yapılarla işbirliğine mecbur bıraktı mesela.

Bu açıdan bakıldığında muhalefetin uzlaşamama lüksü yok. Bu, işin “Negatif”ten yola çıkma hali. “Pozitif”ten yola çıkmak ise, ülke için “farklılıklardan sinerji üretme” iradesini gerektirir.

Aslında iktidar – muhalefet ilişkileri sağlıklı olsa, buradaki farklılıklardan da sinerji üretilebilir. Ama “mutlak iktidar” yaklaşımı böyle bir işbirliği zeminini ortadan kaldırıyor.

6’lı Masa, böyle bir iktidar anlayışına da alternatif olarak geliştiği için uzlaşmaya daha açık olmak zorunda. Sonuçta “çok başlılık” ile “Tek adam yönetimi” arasında kurulacak bir denge söz konusu. 6’lı Masa’nın sınavı bu. Şimdilik “içerden” umutlu bir iklim yansıtılıyor, ama daha alınacak pek çok yol olduğu kesin.

Bu yazı toplam 395 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar