Devlet dinden korkuyor halka baskı yapıyor

Devlet dinden korkuyor halka baskı yapıyor

Azerbaycan Büyük Kurtuluş Partisi Genel Başkanı Fazıl Gazanferoğlu Vakit’e konuştu.

Azerbaycan Büyük Kurtuluş Partisi Genel Başkanı ve Azerbaycan Milletvekili Fazıl Gazanferoğlu, Azerbaycan'daki dini hayatı Vakit'e değerlendirdi. Azerbaycan'daki dini hayatın hâlâ komünizm döneminin etkilerini taşıdığını belirten Gazanferoğlu; "Bizde dinde korku anlayışı var. Devlet de dinden korkup, halka baskı yapıyor. Bu nedenle 8 milyonluk Azerbaycan'da sadece 120 cami var ve ancak 100 bin civarında insan oruç tutuyor" dedi. Ermeni açılımı tartışmalarına da değinen Gazanferoğlu; "Sınır kapıları açılsa da sonuç değişmeyecektir. Ne terör, ne Ermeni meselesinin kökü içeride değildir. ABD ve Avrupa güçlü bir Türkiye'den korkuyorlar. Bu projeler Türkiye'yi durdurma projeleridir" dedi.

Ezan sesi duyulmayan bir İslam yurdu Bakü... Şehirde Ramazan'a dair izler bulmak çok zor. Cami yok, minare yok. Camiler çeşitli bahanelerle yıkılıyor. Şehrin en güzel yerindeki Türk Camii de bir bahane ile kapatılmış. Tek parti hâkimiyetindeki Azerbaycan'da devlet dinden korkuyor. Bize çok tanıdık gelen bu tavrı Büyük Kurtuluş Partisi'nin Genel Başkanı Fazıl Gazanferoğlu ile konuştuk. Gazanferoğlu, Azerbaycan Millet Meclisi'nde Bakü'yü temsil ediyor. Mihmandarımızın 'Azerbaycan Millet Meclisi'nde namaz kılan tek milletvekili' bilgisi ile Gazanferoğlu'nun ofisine gittik. Ofisteki Mustafa İslamoğlu ve Harun Yahya'nın kitapları ilk olarak dikkat çekiyor. Büyük Kurtuluş Partisi de yeni kurulmuş bir parti. Meclis'te temsil ediliyor. Son Cumhurbaşkanlığı seçiminde de 3. olmuşlar. Gazanferoğlu ile Azerbaycan'daki dini hayatı ve Ermeni meselesini konuştuk.

DEVLET, DİNİ HAYATA BÜYÜK BASKI YAPIYOR

- Komünizm sonrası Azerbaycan'daki İslami durum ile başlayalım isterseniz Fazıl Bey. SSCB sonrası dini hayatta nasıl bir değişim oldu?

- Komünizm sonrasında İslam'a yönelik ilgi arttı elbette. Türkiye Türkçesi ile direkt iletişim kurmamız bizim için çok büyük bir olay oldu. Tercüme eserler geldi ve aslolan kaynaklara ulaştık.

- Öncesinde durum nasıldı?

- Azerbaycan'da bir gelenek kalmamıştı, medrese yoktu, okul yoktu. Biz daha çok Türkiye'de, Mısır'da vs yetişmiş bilginlerin eserlerinden faydalandık. Gidip, ferdi olarak yetişti gençlerimiz buralarda ama bunlara Azerbaycan'da imkân tanınmadı. Gazetelere, televizyonlara çıkartılmadılar. Konuşma yaptırmadılar, tebliğ yapılmadı. Bunlardan korkuldu.

- Peki, neden?

- Dinde korku anlayışı var bizde. Sakat, yanlış bir din anlayışı bu. Tarikat veya mezhep üzerinden gitmiyor Azerbaycan'da din anlayışı. Ana kaynakları kurutuldu. Şeklen bir din anlayışı var. Mesela, kapanma meselesi de bu şekildedir. Yani, belli bir yaşı geçtikten sonra, artık güzelliğin bir işe yaramadığı zamandan sonra kapanıyor bizim kadınlarımız. Tabii bu anlayış ilden ile de değişiyor. Devletin bakışı da çok önemli bunda. Devletin büyük bir baskısı var.

- Bu, halka nasıl yansıyor peki?

- Bakın, Ramazan ayındayız ama Azerbaycan medyasında hiç dini program yoktur. Ne sahur programı, ne iftar programı, ne de başka bir program yoktur asla. Türkiye'de dine en uzak kanal bile sahur programı, iftar programı yapar illa. Bizde bu yok. Bunun sohbeti bile yapılmaz.

8 MİLYON NÜFUSUMUZ VAR, 100 BİN KİŞİ ORUÇ TUTUYOR

- Ben birkaç gündür Bakü'deyim ve açık söylemek gerekirse tam bir hayal kırıklığı içindeyim. Cami yok, açık olan camiler de kapatılmış. Ezan sesi hiç yok.

- Maalesef. Bakın, Azerbaycan'da 100-120 bin kişi oruç tutuyor sadece. Tahminen bu kadar. Nüfusumuz ise 8 milyon. Tüm Azerbaycan'da 150 civarında cami var sadece ve 10'ar, 20'şer cemaati oluyor bunların. İnsanlar cahil bırakılmış ve korkutulmuş. Türkiye'de Müslümanlar kamuoyu oluşturabiliyorlar, bu bizde yok. Bizde demokrasi yok, insanların istekleri çok önemli değil. O nedenle halkın tepkisini dikkate almıyorlar. İsterlerse cami yıkıyorlar, isterlerse camileri kapatıyorlar. Kimse bir şey söyleyemiyor. Halktan tepki de gelmiyor. Neye, nasıl tepki vereceğini de bilmiyor tabii.

- Bu kadar kötü mü?

- İyi olacak inşallah. İnsanlar yine de kendileri okuyup, öğrenmeye çalışıyorlar artık. Bizim de artık bahanemiz kalmadı. Arapça bilmiyor olabilirsiniz ama çeviriler var. Daha müsait bir ortam var şimdi. Dünya globalleşiyor. Tabii devletin de bakışı yanlış.

- Nasıl?

- İran'dan etkilenen bir İslam'dan çekiniyordu devlet her zaman. Hep bunun korkusunu yaşadı. Bu nedenle dine karşı hep mesafeli durdu. Devlet mesafe koydu, yasakladı, zor kullandı.

RANT ELDE ETMEK İÇİN CAMİLERİ YIKIYORLAR

- Peki, yasaklar? Mesela başörtüsü? Her yerde yasak...

- Başörtüsü bir sıkıntı değil, sınavdır. Ama aynı zamanda bir insan hakları problemidir. Devlet kendince önlem alıyor. Ama başörtüsünü yasaklarsan, camileri nedensiz yere kapatırsan en basit ifadesi ile insan haklarını ihlal etmiş olursun.

- Peki, camiler hangi bahanelerle kapatılıyor?

- Mesela cami yakınında bomba patladı diye kapatılan cami var. Cami yakınında bomba patladı diye camiyi kapatırsan bu yanlış bir uygulama olur. Uydurma, sahte işlerdir. Yani şimdi o zaman metro yakınında, meclis yakınında bomba patladığı zaman meclisi ve metroyu mu kapatacaksın? Ben bunu Meclisimizde ve TV programlarında da söyledim. Bunlar yanlıştır.

- Devlet?

- Devletin bakışı kadar devletin içindeki birtakım kişilerin bakışı da önemlidir. Dinden korkuyorlar, dine önyargılılar ama mesela adam iş yeri yapmak istiyor, ev yapmak istiyor, diskotek yapmak istiyor ve önce yakındaki cami ile alakalı bir propaganda yapıyor. Cami cemaati ile alakalı söylentiler, şikayetler filan ortaya atıyor ve sonra orayı yıktırıp kendi işini yapıyor. Rant elde ediyor.

- Bunlar devletin dine bakışından mı kaynaklanıyor?

- Evet. Çünkü devletimizin dinle ilgili aydın bir programı yoktur. Bu olmadığı için olaya korku ile yaklaşıyor ve bu çok yanlış. Bunları tartışıp, çözmek lazım. Bunlara ilim adamları katkıda bulunmalı. Bu yapılmadığı için camiler yıkılıyor.

- Yıkıldı mı?

- Evet, birkaç cami yıkıldı. Yıkılan ve kapatılan camilerle alakalı resmi açıklama da yapılmıyor.

AB VE ABD, GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE'DEN KORKUYOR

- Peki. Diğer bir konuya geçelim isterseniz. Türkiye'de Ermeni açılımı tartışmaları yoğun olarak gündemde. Siz olaya nasıl bakıyorsunuz?

- Sınır kapıları açılsa da sonuç değişmeyecektir. Ne terör, ne Ermeni meselesinin kökü içeride değildir. İçeride sen ne yaparsan yap, onlar aksini isteyecektir elbette.

- Neden?

- Çünkü ABD ve Avrupa güçlü bir Türkiye'den korkuyorlar. Bu nedenle Ermeni meselesi ile terör ile güçlü Türkiye'nin oluşmasını engellemek istiyorlar. Biz onların gittiği yollardan giderek meselelerimizi çözemeyiz. Bu projeler Türkiye'yi durdurma projeleridir. Ermenistan geri adım atmıyor. Anayasasındaki sahte soykırım iddiasını, Türkiye'nin 5 ili için hak iddiasını değiştirmiyor. "Ağrı Dağı bizimdir" diyor. Karabağ meselesinde asla geri adım atmıyor.

TÜRKİYE'NİN PROBLEMLERİ ŞU ANA KADAR HEP BİRİKTİRİLDİ

- Türkiye'nin yanlışları neler?

- Türkiye, soykırım meselesinde kuzu gibi politika izledi şu ana kadar. Problem birikti, birikti ve bu hale geldi. İran, kendi meselesinde bakın nasıl onurlu bir direniş gösteriyor. Asla pes etmiyor. Direniyor. Şahsiyetli bir politika bu. Türkiye'ye kim neden hesap sorabilir ki? ABD mi? ABD, dünya savaşı esnasında ülkesinden sürdüğü Japonların hesabını versin. Kızılderililerin hesabını versin.

- Ne yapmalıyız peki?

- Türkiye'nin Ermenistan yerine direkt Rusya ile muhatap olmasını istiyoruz. Gidin Rusya ile görüşün, Ermenistan ile değil.

- Peki, Azerbaycan ne yapıyor bu arada?

- Azerbaycan'ın da birçok yanlışı var. Hatalar yapıyor. Türkiye'nin şu ana kadar esaslı bir Kafkas politikası olmadı. Çünkü Azerbaycan bu hususta ona yol göstermedi. Türkiye, Azerbaycan'a; "Siz Karabağ konusunda ne yapmamızı istersiniz?" dese Azerbaycan'ın bir yol haritası yok.

DEMOKRATİK AÇILIMLARA İHTİYACIMIZ VAR

- Büyük Kurtuluş Partisi hakkında ne söyleyebilirsiniz?

- 2001 yılında kurulduk, 2005 yılında Parlamento'ya girdik. Parti listesi ile girilmez seçimlere. Ben de şahsen girdim ve Bakü'den seçildim. Genel başkanlığını yapıyorum. Önümüzde şimdi belediye seçimleri var.

- Durum nasıl?

- İyi değil. Çünkü bizde demokrasi, seçim kültürü, hukuk yok. Seçimler, seçmek için yapılmaz. Belediye seçimlerinde tek parti vardır ve tek çözümdür o. Çok çok az farklı şeyler denenebilir. Demokrasi halk tarafından da bilinmez. Aynı dinde olduğu gibi demokraside de şekilciyiz biz maalesef. Biz şimdi en azından Meclis içi demokrasinin, muhalefet kültürünün gelişmesi için uğraşıyoruz. Medyayı işin içine sokmaya çalışıyoruz. Sivil toplumu güçlendirmeye çalışıyoruz. Bizde ekonominin % 86'sı özeldir ama devlet kontrolündedir. Biz, her alanda devletin etkinliğinin azaltılmasını istiyoruz. Devlet hizmet etsin, hizmet versin. Bizim de demokratik açılımlara gitmemiz lazım, başka yolu yok.

M. MUSTAFA UZUN - VAKİT