Sabatayları, Pakradunileri biliyorsunuz. Kürt Yahudileri de duydunuz. Giritliler, Selanikliler, Rum konusu hep konuşulur durur. Anadolu coğrafyasında Müslüman görünümlü gayrimüslimler yanında, gayrimüslim bilinen Müslümanlar da vardır. Mesela “Gizli Müslüman Ermeniler” konusu pek konuşulmaz nedense. Karaylar da var ayrıca, Karaim Türkleri, Hazaralar, onları da duymuşunuzdur. Peki, neden hiç Arap Yahudileri konuşulmaz. Falaşaları bile bilir herkes. Peki, kim bu Arap ve Fars Yahudileri, Safaradlar, Eşkanazileri herkes bilir, Ama Arap Yahudilerine gelince sıra herkes susar.

Siyaset, bürokrasi, iş dünyasına bakmak gerek bunları görmek için.. Sanat, spor ve akademi, medya, finans dünyasında da varlar. İstihbarat ve güvenlik alanında mesela çok etkili ve güçlüdürler. 

İstihbarat deyince ucu her yere uzanır. “Gizli kardinal” gibi gizli hahamlar da vardır, hem de şeyh kadrosunda itibar edilen bir din alimi, imam konumunda.

Kesin birden fazla ülkede işleri vardır. ABD, Amerika değil sadece, en az iki üç Arap ülkesinde teşkilatları vardır. Aile bağları kurmuşlardır kendi aralarında. Mesela Yemen, Suudi, körfez üçgeni önemli. Lübnan önemli bunlar için. Mısır, Fas, Tunus bağlantısı da önemli. 

Yabancı ortaklıkları vardır, altın, elmas işleri. Şimdi bunlar Türkiye ile de ilgileniyorlar. Borsa, gayrimenkul, finans dünyası yakın ilgi alanları içinde.

Sanmayın ki, hep iktidara yakındırlar. Muhalefet de bunların ilgi alanında. Radikal İslamcısından, Radikal liberaline kadar her yerde varlar.. Pek öne çıkmak istemezler ama vardırlar, hem de etkin bir konumda.

Duri’yi hatırlayın, Baas rejiminin yakalanamayan tek üyesi olan Saddam’ın yardımcısı İzzet İbrahim el-Duri’nin Irak’ta öldürüldüğü söylenmişti. Baas’çı idi hani. Cumhuriyet ordusunun başındaki adamdı. Şimdi IŞİD’e yardım ettiği iddia ediliyor. Peki, bu Irak FETÖ’sünün başı değil mi? Kesdizani hareketini yöneten adam değil mi? Bu dünyada kim kimdir, belli değil. Kimin eli kimin cebinde o da belli değil.

Bakın, adamlar şirketlerinin başına kesinlikle iktidardan yana birini getirirler, ana muhalefetten birini de ona yardımcı yaparlar. Yani her devrin adamıdırlar. Hacıyatmaz gibi, kim gelirse gelsin işlerine devam ederler. Gelen ağam, giden paşamdır. Dostları yoktur.

Hepsinin doğrudan ya da dolaylı olarak İsrail’le, mason locaları ile ve Vatikan’la ilişkileri vardır. Hepsinin doğrudan ya da dolaylı olarak uluslararası örgütler, finans merkezleri ile ilişkileri vardır. Toplumun ilgisini çeken alanlarda onları sponsor olarak, ödül alan ve ödül veren olarak görebilirsiniz. Bilim, sanat, spor ve sağlık alanında yatırımları vardır. Yeni fikirlere ve yeniliklere açıktırlar. Başarılı olan herkese destek verirler.

Sanat-sanatçı entelektüel ilgiden çok bir PR konusudur. Spor da öyle. Spor dedikse en çok futbol. Futbol tüm dünyada derin bir konudur. Biz de toplumun ve devletin, iş dünyasının futbola bu kadar yüksek düzeyde yakın ilgisinden kaygı duyuyoruz.

Uzun lafın kısası, FETÖ’yü anlıyorsanız bu derin aileyi de anlarsınız, dünya derin devletini ya da bu yapıyı tanıyorsunuz, FETÖ’yü de tanıyorsunuz demektir. FETÖ bu işin Türkiye versiyonudur. Bunun Arab’ı Acem’i yok, sonuçta aynı tornadan çıkıyorlar.

Arabalı vapuru biliyorsunuz. İki tarafında da pervane var. Bunlar böyle çalışırlar. Sağ-sol, Alevi-Sünni, Laik-İslamcı, bu motor böyle çalışır.

Bu işin içinde CIA de vardır, MI6 de, NATO da vardır, Mason Locaları da. Tezgâh öyle kurulmuş.

Her yerde varolmak isterler. Mesela eminim FETÖ’cü avukatlar fırsat bulsalar şehid ve gazilerin yakınlığının vekâletlerini de almak isterler.

Bakın söylüyorum, kendilerini bir takım kişi, kuruluş, yetkililerle ilişkilendirip bu konuda devletin yanında, devlet ile iş yapıyormuş gibi gözükerek, ABD ve AB ülkelerinde, ya da diğer ülkelerde skandal işler yapabilirler.

Mesela parti, STK, iş adamı farketmez, serverlerinize saldırıp, sonra da size güvenlik taraması yapmak, güvenlik sistemi kurmak için kapınızı çalabilirler. Sisteminize girmeye çalışan kendi kontrolleri dışındaki ya da kendilerinin kurguladıkları tehditleri bertaraf edip, sisteminizi kendi sistemlerine klonlayabilirler. Yani suret-i haktan gözükerek size ihanet edebilirler. Bunu yaparken de sizi namaz saatinde uyarıp size imamlık yapabilirler.

Bunun Arab’ı, Kürd’ü, Farisi’si ya da Türk’ü yok.

Şunu da görelim, her Yahudi aileden geleni, ya da Ermeni kökenli her yurttaşı tehdit olarak mı göreceğiz. Yok canım. Ona bakarsan has be has Türk, 5 ceddi Müslüman ailelerden de hainler çıkıyor. Elbette Yahudi, Ermeni, Süryani, Hristiyan kökenli olup da, Müslüman olmasa da bu işlere bulaşmamış insanlar da var. Bunu da görelim. Ya da bu ailelerden gelip, gerçekten Müslüman olmuş insanlar da var. Bunu da görmek gerek. Hem zaten sonuçta hepimiz Adem’in çocukları değil miyiz?

Suçlu da olsa herkesin suçu aynı değil ki! Bunu da görelim. Ya da aynı aileden diye herkes aynı derecede suçlu değil ki! Suç şahsidir. Doğduğumuz anne-babayı, toprağı, zamanı, derimizin rengini ve cinsiyetimizi biz seçmediğimize göre, bundan dolayı suçlanamayız ya da üstünlük iddiasında bulunamayız.

Kaldı ki, insanlar suç işlemiş olsalar bile, ceza suça nisbetle daha büyük veya ağırsa, suçlu mağdur, cezayı veren de zalim durumuna düşebilir.

Arap dünyasına bakarken, bu Arap Yahudiler ve Arap masonları konusuna dikkat edelim.

Şunu da not edeyim. Aynı din, dil, tarih, coğrafya, kültür ve geleneğe sahip 22 Arap ülkesi var. Bu ülkelerin sınırlarını çizen, rejimlerini ve iktidarlarını tayin eden el işte bu eldi. İşgal kuvvetleri, Osmanlı’ya ihanet eden, işgal kuvvetleri ile işbirliği yapan Arap aşiretlerine devlet hediye ettiler. İstisnalar olsa da genel durum bu. Türkiye’nin tek parti dönemine bakın, bugünkü İslam dünyasının halini daha iyi anlarsınız. 

Bir not daha, içimizde yaşamamış, ötekilerin Müslüman olması bizde ilgi uyandırır ama içimizdekilerin Müslümanlaşmasına pek sıcak değiliz gibi geliyor bana, yanlıyor muyum! Biz kendi değerlerimize yabancılaşırken, başkaları da bu değerleri tanıyıp yaklaşamaz mı!

Selam ve dua ile.. 

yeniakit