Dikkat! Yine Çıngar Çıkaracaklar

Dikkat! Yine Çıngar Çıkaracaklar

Yeni bir anayasa hazırlanması, statüko yanlılarını fena halde rahatsız ediyor. Hüseyin Gülerce'nin yazısı…

Yeni anayasa taslağı ile ilgili çalışmalara bugün Abant'ta devam edilecek. AK Parti'nin oluşturduğu 11 kişilik komisyon ile Prof. Özbudun başkanlığındaki 6 kişilik akademik grup bir araya gelip 4 gün boyunca ortak bir metin hazırlayacaklar. Ortak metin, tartışılmak üzere kamuoyuna açıklanacak.

Yeni bir anayasa hazırlanması, statüko yanlılarını fena halde rahatsız ediyor. Daha ortada tartışmaya açılmış bir taslak olmadığı halde hop oturup hop kalkıyorlar.

Prof. Özbudun, arkadaşımız Murat Aydın'ın sorularını cevaplarken pek çok ayrıntıya da açıklık getirdi. Başbakan Erdoğan kendisini seçimlerden bir buçuk ay önce makamına davet ederek bir komisyon oluşturarak çalışma yapmasını istemiş. AK Parti seçim beyannamesindeki "sivil, demokratik, insan haklarını evrensel düzeye yükselten ve parlamenter rejim ilkeleriyle uyumlu bir anayasa" taahhüdü, Özbudun'un teklifi onur duyarak kabul etmesine yetmiş.

Prof. Özbudun sıradan bir bilim adamı değil. Türkiye'nin dünyaca en tanınmış anayasa hukukçusu. Halen Bilkent Üniversitesi'nde anayasa hukuku ve siyaset bilimi dersleri veriyor. Özbudun'un oluşturduğu komisyonda 5 akademisyen var: Levent Köker, Yavuz Atar, Zühtü Arslan, Fazıl Hüsnü Erdem ve Serap Yazıcı. Özbudun'un ifadesiyle hepsi tam anlamıyla demokrat, liberal, laik görüşlü ve alanlarında kendilerini fazlasıyla kanıtlamış değerli hukukçular. İktidarlara yamanarak bir yerlere gelmeyi "ilke" edinmemiş ve akademik kariyerlerini kuvvetlinin emrine ve ipoteğine vermemiş gerçek bilim insanları.

Bu komisyon 100 saati geçen ortak çalışmalar yapıyor. Uluslararası insan hakları sözleşmelerinden ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarından yararlanıyorlar. Avrupa anayasaları, Türkiye'de şu ana kadar yapılmış anayasa taslakları, TÜSİAD'ın desteklediği demokrasi raporları, yararlandıkları diğer kaynaklar.

Hal böyle iken başta TÜSİAD Başkanı Yalçındağ olmak üzere CHP Genel Başkanı Sayın Baykal'a destek veren bir koro ortaya çıktı. ''Anayasa değişikliğine ilişkin sürecin, şeffaf olması ve geçmiş dönemle hesaplaşma anlayışı içinde hazırlanmaması'' gerektiğini hatırlatıyorlar. Ne demişti Sayın Baykal: "Lozan'ın ve Cumhuriyet'in kazanımları tehlikeye girecek..."

Ortada bir taslak yok. Henüz taslağın taslağı bile yok. Bir ön çalışma dünyanın neresinde kamuoyu ile paylaşılmış? Hesaplaşma anlayışı da nereden çıktı? Cumhuriyet, demokratikleşince mi tehlikeye girecek? Bu niyet okumalar, hangi rahatsızlığın sebebi?

Sürecin nasıl işleyeceği belli. Abant toplantısından sonra hazırlanan metin, partiler, akademik çevreler, sivil toplum kuruluşları ve medyada tartışılacak. Sonra Meclis'e sunulacak, Anayasa Komisyonu'nda enine boyuna bir daha tartışılacak. Meclis Genel Kurulu'na gelecek orada da tartışılacak ve bir metin kabul edilecek. Bitmedi, referanduma gidilecek. Yani son kararı halk verecek.

Şimdi soralım, bu sürecin nesi gizli kapaklı? Böylesine uzun bir tartışma sürecine "hesaplaşma" anlayışı nasıl hâkim olacak?

İşin doğrusunu hepimiz biliyoruz. Türkiye'nin demokrasi zeminini kuvvetlendirecek bir anayasanın kabul edilecek olması, statüko yanlılarını çileden çıkarıyor. Asıl rahatsızlıkları milli iradenin, ellerindeki gayri meşru iktidarı çekip alması, taşların yerine oturması, özgürlüklerin genişlemesi... Çünkü demokratikleşme ve özgürlüklerin genişlemesi, onların hâkimiyet alanını daraltıyor. Bütün gürültü, bütün itirazlar ve kabadayılık gösterileri bu yüzden... Onun için bir defa daha çıngar çıkaracaklar. Ama 22 Temmuz'daki iradenin demokrasi kararlılığı, onların oyunlarını bozmaya yetecektir.

ZAMAN