Diktatör 3. defa sahnede
Cezayir seçimlerini Cumhurbaşkanı Buteflika'nın yüzde 90.24 ile kazandığının açıklanması, gözlerin yeniden bu ülkeye çevrilmesine sebep oldu.
1999 yılında iktidara gelerek son 10 yılda ülkeyi diktatörce yöneten Buteflika, seçim sonuçlarına göre 3. defa ülkeyi demir yumrukla yönetecek.
Cezayir uzmanı gazeteci İslam Özkan da Cezayir seçimlerini ve bu ülke üzerinde oynanan oyunları Vakit'e değerlendirdi.
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika'nın son seçimlerde oyların yüzde 90.24'ünü aldığının açıklanması, gözleri yeniden bu ülkeye çevirdi. 1999 yılında iktidara gelerek son 10 yılda ülkeyi diktatörce yöneten Buteflika, seçim sonuçlarına göre 3. defa ülkeyi demir yumrukla yönetecek. 1991 tarihinde yapılan seçimleri İslâmî Selamet Cephesi'nin (FİS) kazanması üzerine askeri diktatörlük bir darbe ile Cezayir'de iktidara el koymuştu. Darbeden sonra ülke tam anlamıyla bir kan gölüne dönmüş, onbinlerce insan katledilmiş, camiler kapatılmış, partilerin kapılarına kilit vurulmuş, Abbas Medeni ve FİS yöneticileri tutuklanmıştı.
CEZAYİR, BATI'NIN AFRİKA'YA AÇILAN KAPISIDIR
Vakit'e konuşan Cezayir Uzmanı Gazeteci İslâm Özkan, son Cezayir seçimlerini ve bu ülke üzerinde oynanan oyunları değerlendirdi. Avrupa'nın Afrika'ya nüfuz çabalarının önemli bir giriş noktası olan Cezayir'in zengin yeraltı kaynakları ve 113.6 milyar dolarlık GSMH ile kıtanın en zengin ikinci ekonomisi olduğunu dile getiren Özkan, Cezayir'deki her türlü gelişmenin, Fas, Libya, Tunus ve Moritanya gibi ülkeleri doğrudan etkileyen bir niteliğe sahip olduğunu söyledi. Özkan; "Cezayir'de meydana gelebilecek her türlü değişim karşısında Batılı ülkeler son derece hassas ve endişelidir. ABD'de özellikle 2000 yılından itibaren Kuzey Afrika'da meydana gelen saldırılar sebebiyle buradaki siyasi değişikliklerle yakından ilgilenmekte ve müdahil olmaktadır. Ayrıca bölgenin en güçlü İslâmî hareketlerinden birinin Cezayir İslâmî Hareketi olması da Cezayir'e yönelik bu ilginin nedenlerinden biridir" dedi.
İSLÂMÎ YÖNETİM, CEZAYİR'İN BİRİNCİ GÜNDEMİDİR
İslâmcı FIS'ın ve lideri Abbas Medeni'nin seçimleri kazanması üzerine 11 Ocak 1992 tarihinde askeri darbenin yapıldığını hatırlatan Özkan, sözlerine şöyle devam etti: "Cezayir, bu son 15 yılda çok büyük acılar yaşamış, ülkedeki askeri vesayet rejimi ve Batılı güçler şiddetin tırmanmasını sağlayarak ülkede İslâmî hareketi nispeten zayıflatmayı ve siyaset sahnesinden uzaklaştırmayı başarmıştır. Ancak her şey bitmiş değildir. İslâmî bir yönetim hâlâ Cezayirlilerin en önemli gündem maddesidir. Adalet, eşitlik, kardeşçe paylaşım, işsizlik ve yoksullukla mücadele, ancak halkın değerlerine bağlı, yeni bir anlayışla insanların üzerlerindeki ölü toprağını silkinmesine katkıda bulunabilecek bir hareketle mümkündür. Cezayir halkı ve İslâmî hareket, bu sorunların tamamının üstesinden gelebilecek güçtedir." Buteflika'nın seçilmesinin, ülkede İslâmcı FIS başta olmak üzere önemli siyasi grupların katılımının önlendiği bir siyasi düzende hiçbir şey ifade etmediğini dile getiren Özkan; "Seçimlerin sonucu önceden belliydi." diye konuştu.
ÜLKEYİ DEMİR YUMRUKLA YÖNETİYOR
Cumhurbaşkanı Buteflika 1999 yılında iktidara gelerek son 10 yılda ülkeyi diktatörce yönetti. Buteflika, 1962'den başlamak üzere, gençlik, spor ve turizm bakanlığı ile dışişleri bakanlığı görevlerinde bulunmuştu. Ordu ve gizli istihbarat birimleri üzerinde nüfuz sahibi olan Buteflika, bu sayede ülkeyi demir yumrukla yönetiyor. 72 yaşındaki Abdülaziz Buteflika, seçim kampanyası sırasında kalkınma projelerine 150 milyar dolar harcayarak 3 milyon kişiye istihdam ortaya çıkartma sözü vermişti. Buteflika ayrıca Cezayir'de 'istikrarı sağladığına' da vurgu yapmıştı.
ONBİNLERCE İNSAN KATLEDİLDİ
Cezayir, uzun süredir kanlı bir savaşın ortasında bulunuyor. 26 Aralık 1991 tarihinde yapılan iki turlu seçimlerin sonuçlarına göre FIS, 232 sandalyeden 188'ini kazanarak ezici bir üstünlük sağlamıştı. 15 parlamenter çıkarabilen iktidar partisi FLN'nin yaşadığı büyük hezimet, Cezayir halkının İslâmî hareketlere olan desteğini göstermişti. FİS'in bu büyük zaferi, başta Batılıları ve Cezayir hükümetini ürkütmüş, onları hayâl kırıklığına uğratmıştı. Bunun üzerine askeri diktatörlük bir darbe ile iktidara el koymuştu. Darbeden sonra Cezayir tam anlamıyla bir kan gölüne dönmüş, onbinlerce insan katledilmiş, camiler kapatılmış, partilerin kapılarına kilit vurulmuştu. İslâmî Selamet Cephesi FİS'in Genel Başkanı Abbasî Medenî ve 700 arkadaşının tank ve zırhlı araçlarla kuşatılıp esir alınmasının ardından ülkenin bütün büyük şehirlerinde Müslümanlar ayağa kalkmışlar ve yüzlerce şehit, binlerce esir vermişlerdi.
Seçimler tam bir komedi
Cezayir İslâmî Selamet Cephesi FİS ile Sosyalist Parti, yapılan seçimleri boykot ederek katılmadılar. Birçok partinin seçimlere girmesinin yasaklanması, adayların engellenmesi ve liderlerinin tutuklanmaları açıklanan seçim sonuçlarının "komedi" olarak nitelendirilmesine neden oldu. Gözlemciler, katılım oranlarının açıklanan oranlarda olmasının imkânsız olduğunu ve bunun "dostlar alışverişte" görsün türünden bir seçim olduğunu belirtmişlerdi. İçişleri Bakanı Yezid Zerhuni ise Cumhurbaşkanı Buteflika'nın Perşembe günü yapılan seçimde oyların yüzde 90.24'ünü aldığını açıklamıştı. Zerhuni, bazı muhalefet partilerinin boykotuna rağmen, seçime katılımın yüzde 74 oranında gerçekleştiğini söylemişti. Bu rakam inanılır bulunmazken, siyasi gözlemciler de Cezayir seçiminin 'sonucu belli bir oylama' olduğunu söylemişti. Seçimlerde, Buteflika'nın en yakın rakibi olan Troçkist İşçi Partisi'nden Luiza Hanun'un oyların yüzde 4.22'sini aldığı açıklandı. Cezayir Ulusal Cephesi'nden Musa Tuati ise yüzde 2.31 oyla üçüncü sırada yer aldı.
FİS: Hedefimiz İslâm'ı hâkim kılmak
1989 yılında Abbasi Medeni liderliğinde kurulan İslâmî Selamet Cephesi (FİS), tarihi kökleri eskiye uzanan bir hareket. Şu anda Cezayir zindanlarında bulunan FİS liderleri, daha önce de defalarca hapis ve işkence yaşamışlardı. Liderleri Abbasi Medeni ise Fransız sömürgecilerine karşı verilen Cezayir Kurtuluş Savaşı'nda da aktif rol almıştı. FİS, sendikalardan teknokratlara, esnaftan köylüye kadar uzanan geniş bir kesime yayılmış ve Cezayir Kurtuluş savaşından 28 yıl sonra 1990 yılında yapılan seçimlerde 47 ilin 32'sini kazanmıştı. Abbas Medeni; "Biz İslâm Cumhuriyeti'nin temelini attık. Cezayir'e Kur'an hakim olacak" derken, yardımcısı Ali Belhac da; "Bizim hedefimiz belediyeler ya da eyaletler değildir. Hedefimiz Allah'ın kitabı Kur'an'ın egemenliğinin kurulmasıdır" diyordu. 26 Aralık 1991 tarihinde yapılan seçimlerin FİS'in büyük zaferi ile sonuçlanması üzerine ise Batı'nın da desteği ile askeri darbe yapılmış ve parti kapatılmıştı.