Hakan Albayrak
Diplomatik deha
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Saraybosna ile Belgrat'ı Ankara'da barıştırmalarının gazetelerde yeterince makes bulmamasına üzülmüş.
Ben de köşemde bu konuyu es geçmiştim.
Beyrut'la Şam arasındaki buzların eritilmesini es geçtiğim gibi...
Davutoğlu hocamızdan özür dilerim.
Ama o da anlasın bizi.
Hızına yetişemiyoruz.
* * *
Geç olsun, güç olmasın:
Balkanlar'da sürdürülebilir bir barış düzeninin kurulması için inisiyatif alan hükümet, işe en zor yerden başladı.
Bosna Hersek yönetimini, yüzbinlerce Boşnak'ın katlinden sorumlu olan Sıırbistan'la iyi ilişkiler kurmaya ikna etmek...
Sırbistan yönetimini, Bosna-Hersek bayrağı altında yaşamayı içlerine sindiremeyen Bosnalı Sırpların ayrılıkçı eğilimlerine rağmen, Bosna-Hersek devletinin bütünlüğüne saygılı bir çizgiye çekmek...
Olmayacak duaya amin demeye benziyordu bu; ama oluyor işte.
Bosna-Hersek ve Sırbistan dışişleri bakanlarıyla birkaç ay içinde beş kez bir araya gelen Ahmet Davutoğlu, sonunda, Bosna-Hersek ile Sırbistan arasındaki diplomatik ilişkilerin normalleşme yoluna girmesini sağladı.
Ankara toplantısında, Bosna-Hersek'in Belgrat'ta büyükelçilik açması kararlaştırıldı.
İki ülke ilişkilerinde yeni bir sayfa açıldı.
Soykırımı unutmadık, Miloşeviç'leri affetmedik, içimizde kocaman bir ukde kaldı; ama biliyoruz ki, bu sayfanın açılması gerekiyordu.
Bosna Sırpları, bağımsızlık için referandum tehdidi savuruyorlar...
Harita müsait olsaydı, Sırpların yoğunlaştığı bölgelerde Boşnak ve Hırvat yerleşim birimleri (aynı şekilde Boşnakların veyahut Hırvatların yoğunlaştığı bölgelerde Sırp yerleşim birimleri) de bulunuyor olmasaydı, birçok şehir ve kasabada üç etnik grubun mensupları iç içe geçmeseydi, Bosna-Hersek eski Çekoslovakya gibi bir manzara arz etseydi, belki Sırpların Bosna-Hersek'ten barış içinde ayrılması söz konusu olabilirdi; fakat mevcut durumda ayrılık rüzgârının savaş rüzgârını beraberinde getirmesi ve Bosna-Hersek'i yeniden kan gölüne çevirmesi kaçınılmaz görünüyor.
Belgrat'ın desteklemediği bir bağımsızlık davası kuvvden fiile çıkamaz, demek ki Sarabosna-Belgrat ilişkilerinin iyi olması ve Ankara'nın Belgrat nezdinde itibar görmesi, barış için hayati derecede önemli.
* * *
Ankara'nın Belgrat nezdindeki itibarı dedik...
Türkiye Kosova'nın bağımsızlığını tanıdığında, Sancak Müslümanlarının bir lideri, "Umarım Türkiye bu kararıyla bizi ne kadar zor bir durumda bıraktığının farkındadır" gibi bir şey söylemişti.
Kosova meselesi yüzünden Sırbistan-Türkiye ilişkilerinin gerileceğini ve bu gerilimin Sancak bölgesine de yansıyacağını, Belgrat'ın Sancak Müslümanları ile Türkiye arasındaki bağlara artık tahammül edemeyeceğini öngörüyordu o lider.
Bunu öngörüyordu, çünkü Türkiye'nin müthiş bir diplomatik deha örneği göstererek Kosova meselesine rağmen Sırbistan'la iyi ilişkilerini geliştirebileceğini ve bu sayede hem Sancak Müslümanlarının hem de Bosna-Hersek'in selametine daha fazla hizmet edebileceğini öngöremiyordu.
Evet; Ankara, Belgrat'ın şiddetli itirazlarına rağmen Kosova'nın bağımsızlığını tanıdığı halde, Belgrat nezdindeki itibarını arttırdı.
Öyle ki, Sancak Müslümanları arasındaki ihtilafları çözmek için Belgrat'ın rızasıyla devreye bile girebildi.
Ve Bosna-Hersek'te barışı teminat altına almaya matuf çabalara Belgrat'ı da dahil edebildi.
Gerçekten müthiş bir diplomatik deha örneği gösterdi Ahmet Davutoğlu ve arkadaşları.
Gösterdi, gösteriyor ve göstermeye devam edecek inşaallah.
yenişafak