Doğu Türkistan'da Zulüm Devam Ediyor
Doğu Türkistan'da önceki gün çıkan çatışmada yaralanan bazı kişilerin hayatını kaybetmesiyle ölü sayısının 35'e yükseldiği iddia edildi...
Çin Komünist Partisi'nin yayın organlarından Global Times gazetesi, bölgede bulunan ve adını açıklamayan bir yetkiliye dayanarak verdiği haberde ölü sayısını 35 olarak doğruladığını ve ölenlerin çarşamba günü çıkan olaylarda yaralananlar olduğunu savundu. Eyaletin Turfan vilayetine Lukçün kasabasının olayın yaşandığı günden beri kordon altında tutulduğu ve bölgede güvenlik önlemlerinin üst seviyelerde olduğu ifade ediliyor. Bölgeye gitmeye çalışan bazı Çinli gazetecilerin de bölgeye alınmadığı belirtiliyor. Olayda ilk önce 27 kişinin hayatını kaybettiği öne sürülmüş, ardından Şinhua Ajansı, dün gece yayımladığı haberde ölü sayısının 24 olduğunu, bunlardan 16'ının Uygur ikisinin de polis olduğunu, ayrıca 21 polis ve sivilin yaralandığını duyurmuştu. 13 kişi gözaltında Polisin kasaba ve civarında yaşları 18-19 olan 9 şüpheliyi de gözaltına aldığı ifade edilirken, olayın hemen ardından 4 kişinin yakalandığı açıklandı. Bölgedeki yetkililer "saldırıların hedefinin Uygur polisleri olduğunu", "ölenlerden Han milliyetine mensup olanların çoğunluğunun inşaat alanında çalışan göçmen işçiler" olduğunu savundu. Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde bir hafta önce de "şiddeti teşvik ettikleri" suçlamasıyla 11 kişiye altı yıla kadar hapis cezaları verilmişti. Bölgede ayrıca nisan ayında Kaşgar'ın Baçu kasabasında üç kamu görevlisinin bir evde çok sayıda delici ve kesici alet tespit ettiği gerekçesiyle başlayan olaylarda 21 kişi hayatını kaybetmişti. Sincan'da en büyük olay 2009 temmuzun da yaşanmış ve eyalet başkenti Urumçi'de 197 kişi yaşamını yitirmişti.
Doğu Türkistan'ın Turfan vilayeti Piçan İlçesi'nde 26 Haziran günü sabah saatlerinde meydana gelen ve ayaklanma olarak nitelendirilen olaylarla ilgili yeni bilgilere ulaşıldı.
Washington merkezli Hür Asya Radyosunun muhabiri Şöhret Hoşur, Lükçün'deki güvenlik birimleri ile bölge sakinlerine telefonla ulaşarak olay hakkında bilgi almaya çalıştı.
Muhabirin ulaştığı ve olayın meydana geldiği Polis Merkezinden Emniyet amiri Hüseyin Sadık olayları doğruladı. Kendilerinin şu anda ev arama ve yol kontrol faaliyetlerini yürüttüklerini ancak bu konuda, üst makamları bilgi vermeyi yasakladığı için daha fazla bilgi veremeyeceğini bildirdi.
Bölge sakinlerinden bir kadın, muhabire şu bilgileri verdi:
"Olaylarda 40 civarında kişi öldü, bunlar yangın ve saldırılarda öldü. Bölgede gün boyu askeri helikopterler çok alçaktan uçtu. Şüphelileri yakalamak için kent dışına doğru gitti. Kent halkının sokağa çıkma yasağı nedeniyle evlerinde kaldı, dolayısıyla dışarıda ne olup bittiğini bilmiyoruz."
Lükçün merkezi camii imamı İbrahim Kari; olaylarda ölenleri kendisinin kefenleyip defnettiğini, ölenlerin tam sayısını bildirmediklerini yalnız kendisinin olaylarda ölen polis ve yardımcı güvenlik memurlarından 35 cesedi kefenlediğini, ölenlerin Kariz, Mukam ve Devletbağ mahalleleri sakinlerinden olduğunu bildirdi. İmam, ölenlerin boğazlarının kesildiğini, ölenlerden 9 kişinin Çinli olduğunu, Çin polisince öldürülen kişilerin cesedini görmediğini ve nerede bulunduğu konusunda bilgi sahibi olmadığını bildirdi. Halk tarafından Fedai olarak adlandırılan eylemcilerin önce polis merkezini hedef aldıklarını daha sonra yönetim binalarına yönelerek her iki binayı ateşe verdiklerini bildirdi.
LUKÇUN KATLİAMİ BATI BASININDA AYRINTILI YER ALDI
BBC olaylara geniş şekilde yer verdi. 10 kişilik fedai gurubunun Lukçun polis merkezini basarak binayı ateşe verdiklerini, bu olayların ise Çin yönetiminin aşırı şiddet politikasından kaynaklandığını bildirdi.
Alman ARD Tv kanalı ise 23 Nisan'da 23 kişinin ölümü ile sonuçlanan Sırıkbuya olaylarının meydana geldiğini, bu tür şiddet olaylarının ise, Uygurlara karşı yöneltilen asimilasyon , şiddet ve etnik ayrımcılık uygulamalarına tepki olarak meydana geldiğini bildirdi.
Almanya Radyosu da yayınladığı uzun bir haber yorumda bu tür şiddet olaylarına Çin'in bölgeye aşırı oranda Çinli göçmen transferi ile uyguladığı yanlış siyasetinin sebep olduğunu bildirdi.
Amerika'nın Sesi radyosu da olayı sürekli gündemde tutarak dinleyicilerine duyurdu.
BBC ve AFP muhabirleri olayları yerinde incelemek üzere olay yerine ulaşmaya çalıştıklarını ancak Lükçün kentine 40 kilometre kala barikat kuran Çin Birlikeri tarafından durdurulduklarını ve hiç kimseyi Lukçun'a sokmadıklarını ifade etti. BBC muhabiri ayrıca, çevreden olay hakkında bilgi almaya çalıştığını belirterek görüşmeyi başardığı bir Uygur'dan aldığı şu bilgiyi aktardı: .
"Sosyal İşçiler (Çinli Milisler) sokaklarda devriye gezerek tesettürlü hanımların ve sakal bırakan erkeklerin seyahat etmesine engelliyor. Topraklarımıza zorla el koyarak Çinlilere vermenin yanında, Pazartesi ve Cuma günleri milisler evleri zorla arayarak eşlerimizin ve kızlarımızın tesettür elbiselerine zorla el koyarak müsadere etmektedir. Ayrıca, taciz etme olayları da vuku bulmaktadır. Bu baskı, şiddet ve İslami hayata saldırıyı bir onursuzluk sayan halkımız çaresiz kalmakta ve Fedai olmayı yeğlemektedir. Bu namusunu ve iffetini koruma eylemidir."
aa-dunyabulteni