Abdurrahman Dilipak
Düşmanının müttefiki, senin müttefikin olabilir mi?
Bayram öncesi idi. Der Spigel Erdoğan’ı manşet yaptı. Ardından Die Welt. Sanki özel sayıların içeriğini FETÖ, PKK ve PYD birlikte hazırlamıştı.
Birileri düğmeye basmıştı. Aynı gün İtalya’da bir film festivalinde kırmızı halıda tam bir PYD şovu vardı..
Ha! Bu arada, “Türkiye batacak” diye, Türkiye’ye not veren şu Alman Bankası Deustche Bank var ya, o batıyor bu arada.
İngiltere olmadan olmazdı. Zaten ABD; PKK ve PYD’ye para, silah, eğitim, mühimmad, istihbarat ne lazımsa veriyordu.. FETÖ zaten VIP konuk olarak yıllardır Pensilvanya’da.. PKK’yı terör örgütü olarak kabul ettiğini söyleyen İngiltere’de yayınlanan “The Times” gazetesi, PYD’li bir teröristi kapak fotoğrafı yaptı. Kadın teröriste övgüler dizerek, PYD’yi meşrulaştırmaya çalıştı.
PYD aynı zamanda Haçlı İttifakı’nın Suriye’deki hamisi rolünde.. Onlara eğitim veriyor.. Onlar da PYD için lobi yapıyorlar.
73. Venedik Film Festivali’nde YPG’ye katılan üç “Haçlı”nın hikayesi anlatılıyor. Bu “Cristianty Army”lerin mücadelesi bir belgesel film haline getirilmiş. Bu aslında bir ikrar, PYD’nin gerçek kimliğini ortaya koyan bir durum.
Batılılar bu “halt”ı ilk kez yemiyor. Dünden bugüne PKK’ya sahip çıkıyorlar.
‘Our War’ adlı “belgesel”de, halen Suriye’de YPG saflarında savaşan ABD’li eski bir deniz piyadesi Joshua Bell, İtalyan komünist Karim Franceschi ve İsveçli koruma Rafael Kardari’nin YPG’ye katılma hikayesi anlatılıyor. Karim Kazablanka’da doğmuş Faslı bir anne ve İtalyan bir babanın çocuğu.Kerim Müslüman olsa bu şekilde cömert bir ilgi ve desteğe mazhar olamazdı herhalde.. “Kardari” adı da ilginç.. Bu tip kişileri bulmak zor değil. Filistin’deki solcu gerillaların arasındaki kriptolar daha sonra Avrupa’ya gittiler. İran’daki “Halkın Mücahidleri” de öyle. ABD’nin maaşa bağladığı bir sürü “Halkın Mücahidi var bölgede. Belki yakında onlar da bir şekilde devreye alınır.. Batılı istihbarat örgütlerinin elinde Latin Amerikan, Afrika, Balkan, Kafkasya’dan çok sayıda eleman var. ABD’nin bölgedeki ayak oyunlarını bilmeyenler için bunlar ilginç gelebilir ama, biz kanıksadık. Aynı filmi tekrar tekrar izlemekten bıktık..
Avrupa’ya Türkiye’den gidenler, Arap asıllılar, Arap asıllı Hristiyanlar, ne isterseniz var. Bunlar yıllardır himaye ve destek görüyor. Beyaz efendi artık bunlardan hizmet istiyor. Bölgede kendi çıkarları için sorumluluk üstlenmelerini istiyor.. Hep diyorum ya, bunların kadrosunda şeyh de var fahişe de, akademisyen, gazeteci, işadamı kılıklı bir sürü adam. Her ırktan, her dinden birilerini bulmaları zor değil. İstedikleri birine uygun bir kimlik bulmaları da zor değil..
“Bell”, “Franceschi” ve “Kardari” filmin gösterimi öncesinde kırmızı halıda PKK ve YPG’nin terörist asker kıyafeti ve bayraklarıyla poz verdiler, slogan attılar, Pankart taşıdılar. Güya belgesel ya, oyuncular orada o kıyafetle yaşıyorlar. Ayrıca bir grup PKK yandaşı protestocu, film gösterisi öncesinde eylem yaparak, “Erdoğan terörist” yazılı kağıtlar taşıdılar. Sanata karşı batılıların hoşgörülü olduklarını biliyoruz. Bu da bu hoşgörünün bir sonucu olsa gerek. Ama aynı batılılar, hiçbir şekil ve şart altında başörtüsüne karşı, ezana, minareye karşı hoşgörülü değiller..
Batılılar savaş, darbe ve terör konusunda çifte standartlılar.. “Bizim teröristimiz iyidir” diyorlar.
BM bu kirli oyuna alet oluyor. Güvenlik Konseyi de, Lahey Adalet Divanı da bu kirli oyun karşısında üç maymunu oynuyorlar..
NATO görmüyor mu, bilmiyor mu oynanan bu kirli oyunu.. Nasıl bir ittifak bu..
ABD, AB, Vatikan bu kirli oyunu görmüyor olabilir mi? Hem bizimle müttefik olacaksınız hem de bize savaş açan terör örgütleri ile işbirliği yapacaksınız.. Sahi gözümüzün içine bakarak nasıl yapabiliyorsunuz bunu. Darbeye “darbe”, darbeciye “darbeci” diyemeyen siz değil misiniz. İsrail’in terörü karşısında kafasını kuma sokanlar siz değil misiniz?. “Sisi” denilen o aşağılık darbeci adam sizin “iyi çocuklar”dan değil mi? Eee, çok yıprandı, gelecek vaad etmiyor, yapıp ettikleri, yedikleri artık herkesin dilinde. Onu da gönderirsiniz artık..
Sahi Esed’i ne zaman postalayacaksınız? Ya da DAEŞ’i niye kurmuştunuz. DAEŞ’le başedemediğinize bizim inanmamızı mı istiyorsunuz! Öldürmekten, yalan söylemekten bıkmadınız mı?
Elinizi koklayın bayım, kan kokuyor olmalı.. Kızılderili kanı, karaderili kanı, sarı ırkın kanı ve beyaz adamın kanı.. Pahalı parfümler bile bastıramaz o kan kokusunu.. Yetmedi mi! Döktüğünüz kanda boğulacaksınız.. Zulm ile abad olunmaz. Zulm ile abad olanın ahiri berbad olur, göreceksiniz! Göreceğiz!.. “Zalimlere yardım etmeyin, ateş size de dokunur” denmiştir. İşbirlikçileriniz ve size alkış dağıtanlar, hep birlikte kendi cehenneminize kendi sırtınızda odun taşıyorsunuz. Canınız cehenneme!
Bugün bize olan yarın size olduğunda bugün bize söylediklerinizi yarın sizin önünüze koyacağız.. O zaman yüzünüz kızarmayacak mı?
Sahi siz “Demokrasi”den ne anlıyorsunuz. Sizinki “Demokrasi” değil “Demonkrasi”. Demokrasi diyor, Demonkrasi uyguluyorsunuz: Şeytan iktidarı! “İnsan hakları”nın sizin lügatınızdaki anlamı ne?
Hesap sorması gereken değil, hesap vermesi gerekensiniz..
Sahi, ABD, İngiltere, Fransa, topunuz birden Suriye’de bir DAEŞ ile başedemiyordunuz değil mi? Hatta PYD’den destek alıyordunuz. Türkiye işi ele aldı ve işler de hal yoluna girdi.
Selâm ve dua ile.
yeniakit