Ege Üniversitesi'nde bir zombi!

Nedir zombi?.. Bilirsiniz; özellikle Avrupa ülkelerinde çekilen filmlerde bir "zombi furyası" vardır... "Zombi"ler; Haiti ve Dominik Cumhuriyeti'ndeki bir inanışa göre; "ölümsüz insanlar"dır!..

Yaşayanlar arasında korkuya yol açmak amacı ile "ölü insan bedenlerinin yeniden canlandırılması"dır... Zombilerin daha korkunç versiyonları yamyamlık ögesi kullanılarak korku sinemasında sıkça sergilenmektedir. Ayrıca bu tür varlıklar, hortlaklar ile aynı kapasitededir!..

Evet, "zombi"ler;

"Yaşayan ölü"lerdir!..

Ya da;

"Hareket eden ölü"ler!..

Peki, size Türkiye'de de bir "zombi" yaşadığını ve üstelik "profesörlük" makamına kadar yükseldiğini söylersem, inanır mısınız?..

İnanın... İnanın!..

"Bu çağda bu kafa!" dedirtecek bir "zombi" yaşıyor Türkiye'de!..

Hem de, İzmir'de!..

HEM YASAKÇI, HEM FİŞLEMECİ!

Efendim, olay şu:

Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Esat Rennan Pekünlü; YÖK eski Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın; "başörtülü öğrencilerin derslere rahatlıkla girebilmeleri" yönündeki talimatına rağmen tutumunu değiştirmemiş... Aylardır kapıda nöbet tutarak başörtülü öğrencileri fişleyen ve içeri girmelerini engelleyen Prof.Dr. E.Rennan Pekünlü, son icraatında suçüstü yakalanmış...

Kapıda başörtülü öğrencilerin fotoğraflarını çekerken yakalanan Pekünlü, kamerayı görünce yüzünü kağıtla gizleyerek içeriye kaçmış!.. Kapının arkasına saklanarak başörtülü öğrencilerin içeriye girişini engelleyen profesör, gazetecilerin konuşma talebini reddetmiş!..

Şimdi, diyeceksiniz ki;

"Olayın zombilikle ilgisi ne?"

Epey ilgisi var!..

Her şeyden önce; "zombi"ler, hareket eden her şeye saldırırlar ve onu parçalaylıp, yemeye çalışırlar!..

Prof. Rennan Pekünlü de, "kapı girişi"nde duruyor ve "başörtülü" öğrencilerin "fotoğraf"ını çekip, onları "fişliyor!"

Bunu, yapsa yapsa;

"Zombi"ler yapar!..

Evet;

"Ölen 28 Şubat"ın "hortlak"ları!..

28 ŞUBAT ÖLDÜ, O YAŞIYOR

Gelelim, diğer ilgisine...

Yazının girişinde de bahsettiğim gibi; "Vodou" ya da "Vudu" inancına göre "zombi"ler; "ölü insan bedenlerinde yeniden canlanan" insanlardır!..

Peki, sorarım size;

Alınan çeşitli kararlarla;

"Bin yıl yaşayacağı" iddia edilen "28 Şubat zihniyeti" çöpe atılmadı mı?..

Malûm;

Birer "28 Şubat uygulaması" olan "katsayı adaletsizliği"ne büyük oranda son verildi... "Üniversitelerde başörtülü olarak okuma yasağı" kaldırıldı!..

"İHL'lerin orta kısımları" yeniden açılıyor... YAŞ'ta ve MGK'da oturma düzeni değişti...

Uzun lâfın kısası;

"Askerî vesayet"e son verilmesi ile üniversiteler "kışla" olmaktan kurtarılıp, "bilim yuvası" haline getirildi...

Hepsi bir yana da;

Dün "tarihi bir adım" daha atıldı ve adeta bir "devrim" gerçekleştirildi.

Evet, "28 Şubat süreci"nde konulan "çağdışı bir yasak" daha kaldırıldı.

Bundan böyle;

"Orduevleri"nde, "askerî gazino"larda ve "sosyal tesis"lerde gerçekleştirilecek "düğün"lere katılan misafirler, "başörtüsü, sarık, cübbe ve takke yasağı"na maruz kalmayacak.

Yani;

"Başörtülü anne"lerin ve "sakallı baba"ların, "orduevlerine alınmadıkları" için, "damat ve gelin"e takılarını, orduevinin dışında ve de "yağmur altında" taktıkları günler geride kaldı!..

Malûm, örnek verdiğim bu olay "İzmir Orduevi"nde cereyan etmişti.

Milli Savunma Bakanlığı'nın dünkü açıklaması ile, artık "İzmir Orduevi" de "kışla"lıktan kurtulacak ve "halk"a açılacak!..

Evet;

"İzmir Orduevi"nde bile "asker kafası"nın yerine "özgürlükçü bir kafa" geliyor ama, aynı İzmir'in Ege Üniversitesi'nde "zombi"ler ve "hortlak"lar dolaşıyor!..

Söyleyin Allah aşkına;

Prof.Dr. Rennan Pekünlü'nün yaptığı iş bir "zombi"lik, bir "hortlaklık" değil midir?..

"Ölen 28 Şubat kafası", bugün Prof. Rennan Pekünlü'nün bedeni üzerinde yaşıyorsa, buna "Zombi" ya da "Hortlak" demeyelim de ne diyelim?..

HEM YÜZSÜZ, HEM HIRSIZ!

Yazının burasına kadar, Prof. Pekünlü'nün ifadesiyle, ben de "demokratik hakkımı kullandım" ve olayı böyle yorumladım.

Şimdi; "yorum"u burada bırakıp, "durum"a bir bakalım...

Efendim, muhabirimiz Seyfullah Solak'ın bugün manşetten verdiğimiz haberinde de okuyacağınız gibi; Prof. Pekünlü; sadece "yüzsüz" değil, aynı zamanda "intihalci" yani "hırsız"mış, iyi mi?..

Evet;

Hem yüzsüz, hem hırsız!..

Ama "yüzsüz"lüğünde olduğu kadar "hırsız"lığında da acemi bir zombi!..

Haberde de okuyacağınız gibi;

Prof.Dr. Rennan Pekünlü, uydurma ve şaka haberleri gerçek haber gibi sunan Türkiye'deki "zaytung.com" sitesinin bir benzeri olan ABD'deki The Onion isimli derginin internet versiyonu "theonion.com"da bir yazı görmüş...

Yazının "sahte"liğini anlamadan tercümesini yapmış... Sonra da; Cumhuriyet gazetesi tarafından çıkarılan Bilim Teknik dergisinin 28 Eylül 2007 tarihli sayısında, üstelik de "kaynak" belirtmeden, bu "palavra" konuyu "bilimsel makale" olarak kakalamış "Cumhuriyet okurları"na!..

Prof. Pekünlü'nün "theonion.com"dan arakladığı ve "gerçek" zannettiği "şaka haber"de deniliyormuş ki;

"Dünyadaki kökten dincilerin hiçbiri yerçekimine inanmaz..."

Koyu bir "materyalist" ve "Lenin" hayranı olan "Prof"umuz, bütün "materyalist"lerin "dindar" gördüğünde "kırmızı görmüş boğalar gibi saldırması"na benzer bir ruh haliyle balıklama atlamış bu "kurgu haber"e!..

Üstelik, ahkâm da kesmiş:

"Kökten dincilerin yerçekimine inanmamaları şeklindeki yaklaşımın literatürdeki adı, 'intelligent falling' yani 'zeki düşüş'tür" demiş!..

"Kökten dinciler, eşyaların düşüşünü tamamen ilâhi etkiye bağlarlar" demiş!..

Görüyorsunuz ya;

Prof'umuz hem çalıyor, hem de bu yazının "şaka" olduğunu farketmeyip, üzerine "ciddi ciddi yorumlar" yapıyor!.. Ve bunu Cumhuriyet'in Bilim Teknik dergisinde "bilimsel makale" diye yayınlıyor, iyi mi?!?..

PARDON KELEĞE GELDİM!

Ne var ki;

Yazının yayınlanmasının ardından bazı dergi okurları durumu fark ederek; Pekünlü ile derginin yazı işleri sorumlularını uyarıyor... Bu gelişmemler üzerine Rennan Pekünlü; "Pardon keleğe geldim" kıvamında bir açıklama yayınlamak zorunda kalıyor ve diyor ki;

"Dergide 'Zeki Düşüş - Intelligent Falling!' başlıklı bir yazı yayımlandı... Bu yazıyı ben internette gördüm ve Türkçe'ye çevirdim. (...) Yeterli araştırmayı yapmadan ve daha önemlisi kaynak göstermeyi ihmal ederek yayınlanmasına neden oldum. Yayınlandıktan sonra bazı okurlardan uyarı aldım. Bir mailde şöyle denildi:

Bu yazı 'The Onion' dergisinin 17 Ağustos 2005 tarihli sayısında çıkan bir yazıdır... The Onion, temelde ciddi bir haber dergisi görünümünde bir mizah dergisidir. Burada çıkan haberler tamamen uydurmadır ve parodi amaçlı yazılmıştır. Örneğin, derginin 19 Ekim 2005 tarihli sayısında Pensilvanya eyaletindeki Pittsburgh şehrinin büyük çaplı bir zombi saldırısına karşı hazırlıksız olduğu belirtilmiştir."

Bereket ki, Prof'umuz, "zombi saldırısı" ile ilgili haberi görmemiş!..

Eğer görseydi; onu da tercüme eder, sonra da "çaldığı" yazıya "kendi imzası"nı atarak ve de "yorum" katarak, "bilimsel makale" diye Cumhuriyet Bilim Teknik'te yayınlatırdı!..

28 ŞUBAT ÖLÜR, ZOMBİLER ÖLMEZ!

Aslında, "zombi" haberini tercüme edip yayınlatsaydı, kendisine çok daha uygun düşerdi!..

Öyle ya;

"28 Şubat zihniyeti" tek tek ölüyor ama Ege Üniversitesi, "zombi saldırısı"yla karşı karşıya!..

Filmlerde görmüşsünüzdür;

"Zombi"ler, ne yapılırsa yapılsın, ölmüyorlar... Yumruk da vursan, göğüslerine bıçak da saplasan ya da bedenlerini kurşunla doldursan yine de ölmüyorlar!.. Yıkılıyorlar ama bir süre sonra ayağa kalkıp, yine Yalan Dünya'daki "Orçun" gibi yürümeye devam ediyorlar.

Prof. Rennan Pekünlü de öyle!..

Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Nadide Kazancı, Pekünlü için demiş ki;

"Kendisi kınama aldı, hakkında lüzum-u muhakeme çıktı, kademe ilerleme cezası verdim, son olarak tekrar bir soruşturma açtım. Daha ne yapabilirim?"

Çok doğru;

Daha ne yapsın ki?..

Nasıl ki "zombi"lere bir şey olmuyor, Prof. Rennan Pekünlü'ye de bir şey yapılamıyor işte!..

Baksanıza;

"28 Şubat öldü" ama,

Prof. Pekünlü hâlâ yaşıyor!..

 

 

 

Tek becerdikleri kavga!

Malûm; "Yavuz hırsız, ev sahibini bastırırmış" derler...

Kemal Kılıçdaroğlu da, "yavuz hırsız"lığa özenmiş ki, "ev sahibi"ni bastırmaya çalışıyor.

Malûm, Tayyip Erdoğan, bir konuşmasında; "CHP'nin kökü bereketsiz" demişti de, ortalığı ayağa kaldırmışlardı... Şimdi, Tayip Bey'den "rol çalan" Bay Kılıçdaroğlu, aynı ifadeyi "AK Parti" için kullanıyor iyi mi?..

Yine Tayyip Bey, Bay Kılıçdaroğlu'nu "taklitçilik"le, "beceriksizlik"le ve "Çarkçı Kemal"likle filân suçluyordu ya; Bay Kılıçdaroğlu, kalkmış aynı argümanı AK Parti için kullanmış: "Bir süt dağıtmayı bile beceremediler!.. Beceriksizler!"

Bildiğim kadarıyla "süt dağıtımı"nda herhangi bir problem yok...

İlk günlerdeki "zehirlenme"(!)ler de; nasıl olduysa oldu, bıçakla kesilir gibi, kesiliverdi!.. Hayret, hiçbir çocuk, artık zehirlenmiyor!!!..

Demek ki; birilerinin yönlendirmesi ile "rol"lerini oynadılar!..

Her neyse... Bay Kılıçdaroğlu'na sormak lâzım değil mi?..

Bugüne kadar, elinize-yüzünüze bulaştırmadan hangi işi becerdiniz?..

"Yumruk"ların ve "sandalye"lerin havada uçuştuğu İstanbul İl Kongresi bile "mahkemelik" olmuş, iyi mi?..

Kongrede, "Yüzde 33'lük cinsiyet kotası"na uyulmamış, "açık oy, gizli tasnif" uygulanmış!.. Muhalifler, İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı'nın yeterli oyu alamadığını da iddia edip, kongrenin iptalini istemişler!..

Söyleyin Allah aşkına, CHP'liler, bugüne kadar, "kavgasız bir kurultay" yapmayı becerebildiler mi? Tek becerdikleri, kavga!..

yeniakit

Bu yazı toplam 1148 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar