"El Kaide Lütfen Bize Tekrar Saldır"
Türkiye’de nasıl belli odaklar kriz senaryoları ile varlıklarını idame ettirme peşinde ise, Amerika’da da benzerleri boş durmuyor.
Amerika’da 11 Eylül özlemcileri
Türkiye’de nasıl belli odaklar kriz senoryoları ile varlıklarını idame ettirme peşinde ise, Amerika’da da benzerleri boş durmuyor.
11 Eylül olayının yıl dönümüne az bir zaman kala, ABD medyasında ilginç yazılar çıkmaya başladı. Mesela, Yahudi kökenli, ödüllü gazeteci Stu Bykofsky, Philedelphia Daily News’te “To save America, we need another 9/11” başlığı ile çıkan yazısında, Amerika’nin iç ve dış politikada girdiği çıkmazdan “Kurtuluşu(muz) için ikinci bir 11 Eylül olayına ihtiyaç var” dedi.
Önce “Hangi hasta ruhlu böyle bir şey yazabilir?” diye düşüncelerini alayla soslandırsa da, sıraladığı sebepler gayet ciddi.
Bykofsky makalesinde, Irak’taki savaşın ABD’yi yap-boz tahtasına çevirdiğini, düşmanlarını cesaretlendirdiğini, iç politikada demokratlarla cumhuriyetçileri birbirine katığını belirterek, “gerçek düşmanı unuttuk” diyor.
Ancak bütün bu olanlardan ne başkan Bush’u, ne de ekibini sorumlu tutan yazara göre suçlu(lar) “Islam’ı kendi gizli günahlarına alet eden global teröristler” ve de Bush’a savaş için onay veren ABD Kongresi.
Ona göre, bugün Amerikalılar Irak savaşına “savaş karşıtı” olduğu için değil, “çok uzun sürdüğü” için tepkili. “Biz amerikalılar fast-food gibi olan, yani baseball maçından daha kısa sürecek savaşları severiz” görüşünde.
1991’de 100 saat süren Körfez Savaşı gibi.
Sonra esas mer’amı 11 Eylül’e geliyor, Mr.
“Pearl Harbor saldırısından beri Amerika bir birine hiç 11 Eylül’deki gibi kenetlenmemişti” ihsas-i methiyesi ile, “Derin bir bölünmüşlük var, artık sadece güvenli olup olmadığımızı, FBI’in yabancı telefonları dinleyip dinlememesini, ya da imamların uçaklarda tutuklanıp tutuklanmamasını konuşuyoruz” diye yakınıyor.
Ve en kötüsü “Amerika (artık) ucuz bir süeter gibi sökülüyor.”
Peki Amerika’yi bu çözülüşten ne kurtarabilir?
El cevap: İkinci bir 11 Eylül ile.
Bundan sonra yazar hedefleri gösteriyor; San Fransisco’daki Golden Gate Köprüsü, 4 Amerikan başkanının kafalarının heykeli bulunan Güney Dakota’daki ünlü Rushmore dağı, Chicago’daki 50 bin kişilik Wrigley baseball stadyumu, veya –hiç olmassa- Philadelphia’daki subway sistemi.
Yazısını “El Kaide için ABD’de hedef bol” diye ortaya çektiği kıyak bir pas ile noktalıyor Bykofsky.
Peki, Amerika’da 11 Eylül özlemi ile bir yerlere tüyo vermeye çalışan sadece Philadelphia’li yazar mi?
Hiç de değil.
Türkiye'de de piyasa sürülen 'Görünmeyen Ekonomi' (Freakonomiks) adlı kitabın yazarlarından Steven Levitt’in geçenlerde New York Times'ta da yayımlanan bir yazısı da benzer çağrışımlara sahip.
Uzmanı olduğu ekonomi alanını bırakan yazar, “Eğer ben imkanları sınırlı bir terrorist olsaydım, ne yapardım?” diyerek 5 maddelik bir beyin jimnastiği yapıyor:
1- “Gerçekte zarar görme ihtimali çok düşük olsa da, herkeste terör kurbanı olma korkusunu abartma temayülü vardır. İste, insanların böyle düşünmesine neden olacak eylemler yapardım.”
2- “Eşzamanlı bir çok saldırı düzenleyerek, herkesi, gerçekten sayıca büyük bir terör ordusu olduğuna inandırmaya çalışırdım. (Buna örnek olarak 2002’de Washington civarında ortaya çıkan “keskin nişancı”ya atfen “Büyük, küçük şehir demeden, benzeri bir eylemin, ABD’nin dört bir yanında, aynı anda 20 kişi tarafından hayata geçirilmesinin, NY’a atılan bir nükler silah kadar olmasa bile, nükler bomba edinmekten çok daha kolay tedarik edilebilinen silahlarla, buna benzer bir korku yaratılabilirdi” diyor.)
3- “Teröristlerin intihar saldırısı ile ölmeyeceği ya da yakalanmayacağı saldırılar planlardım.”
4- “Ticareti ve alışverişi durduracak eylemler, insanlara, ne kadar tehlikede olduklarını düşünmeye daha fazla zaman verirdi.”
5- “Eğer gaye ABD'ye büyük bir acı yaşatmaksa,, hükümeti, maddi külfeti yüksek, uzun vaadeli ama işlevsiz bazı yasalar çıkarmaya zorlardım.”
Ve bu ekonomi profesörü, yazısına verdiği başlığı (İf you were a terrorist, how would you attack?) bu defa okuyucularına soruyor; “Peki siz terörist olsaydınız nasıl saldırırdınız?” Verilecek cevapların bir nevi 'kamu hizmeti' olacağını öne süren yazar, bu planların terörle mücadele eden birimlere büyük fayda sağlayacağını savunuyor.
Benim dikkatimi çeken ise, teröre açıkça zarf atan bu yazılara bir çok okur hakarete varan tepki gösterdi de, iki müslümanın yanyana uçmasından huylanıp neredeyse havalanı kapatan yetkililerden nedense tık çıkmadı.
The New York Times
haber7
Türkiye’de nasıl belli odaklar kriz senoryoları ile varlıklarını idame ettirme peşinde ise, Amerika’da da benzerleri boş durmuyor.
11 Eylül olayının yıl dönümüne az bir zaman kala, ABD medyasında ilginç yazılar çıkmaya başladı. Mesela, Yahudi kökenli, ödüllü gazeteci Stu Bykofsky, Philedelphia Daily News’te “To save America, we need another 9/11” başlığı ile çıkan yazısında, Amerika’nin iç ve dış politikada girdiği çıkmazdan “Kurtuluşu(muz) için ikinci bir 11 Eylül olayına ihtiyaç var” dedi.
Önce “Hangi hasta ruhlu böyle bir şey yazabilir?” diye düşüncelerini alayla soslandırsa da, sıraladığı sebepler gayet ciddi.
Bykofsky makalesinde, Irak’taki savaşın ABD’yi yap-boz tahtasına çevirdiğini, düşmanlarını cesaretlendirdiğini, iç politikada demokratlarla cumhuriyetçileri birbirine katığını belirterek, “gerçek düşmanı unuttuk” diyor.
Ancak bütün bu olanlardan ne başkan Bush’u, ne de ekibini sorumlu tutan yazara göre suçlu(lar) “Islam’ı kendi gizli günahlarına alet eden global teröristler” ve de Bush’a savaş için onay veren ABD Kongresi.
Ona göre, bugün Amerikalılar Irak savaşına “savaş karşıtı” olduğu için değil, “çok uzun sürdüğü” için tepkili. “Biz amerikalılar fast-food gibi olan, yani baseball maçından daha kısa sürecek savaşları severiz” görüşünde.
1991’de 100 saat süren Körfez Savaşı gibi.
Sonra esas mer’amı 11 Eylül’e geliyor, Mr.
“Pearl Harbor saldırısından beri Amerika bir birine hiç 11 Eylül’deki gibi kenetlenmemişti” ihsas-i methiyesi ile, “Derin bir bölünmüşlük var, artık sadece güvenli olup olmadığımızı, FBI’in yabancı telefonları dinleyip dinlememesini, ya da imamların uçaklarda tutuklanıp tutuklanmamasını konuşuyoruz” diye yakınıyor.
Ve en kötüsü “Amerika (artık) ucuz bir süeter gibi sökülüyor.”
Peki Amerika’yi bu çözülüşten ne kurtarabilir?
El cevap: İkinci bir 11 Eylül ile.
Bundan sonra yazar hedefleri gösteriyor; San Fransisco’daki Golden Gate Köprüsü, 4 Amerikan başkanının kafalarının heykeli bulunan Güney Dakota’daki ünlü Rushmore dağı, Chicago’daki 50 bin kişilik Wrigley baseball stadyumu, veya –hiç olmassa- Philadelphia’daki subway sistemi.
Yazısını “El Kaide için ABD’de hedef bol” diye ortaya çektiği kıyak bir pas ile noktalıyor Bykofsky.
Peki, Amerika’da 11 Eylül özlemi ile bir yerlere tüyo vermeye çalışan sadece Philadelphia’li yazar mi?
Hiç de değil.
Türkiye'de de piyasa sürülen 'Görünmeyen Ekonomi' (Freakonomiks) adlı kitabın yazarlarından Steven Levitt’in geçenlerde New York Times'ta da yayımlanan bir yazısı da benzer çağrışımlara sahip.
Uzmanı olduğu ekonomi alanını bırakan yazar, “Eğer ben imkanları sınırlı bir terrorist olsaydım, ne yapardım?” diyerek 5 maddelik bir beyin jimnastiği yapıyor:
1- “Gerçekte zarar görme ihtimali çok düşük olsa da, herkeste terör kurbanı olma korkusunu abartma temayülü vardır. İste, insanların böyle düşünmesine neden olacak eylemler yapardım.”
2- “Eşzamanlı bir çok saldırı düzenleyerek, herkesi, gerçekten sayıca büyük bir terör ordusu olduğuna inandırmaya çalışırdım. (Buna örnek olarak 2002’de Washington civarında ortaya çıkan “keskin nişancı”ya atfen “Büyük, küçük şehir demeden, benzeri bir eylemin, ABD’nin dört bir yanında, aynı anda 20 kişi tarafından hayata geçirilmesinin, NY’a atılan bir nükler silah kadar olmasa bile, nükler bomba edinmekten çok daha kolay tedarik edilebilinen silahlarla, buna benzer bir korku yaratılabilirdi” diyor.)
3- “Teröristlerin intihar saldırısı ile ölmeyeceği ya da yakalanmayacağı saldırılar planlardım.”
4- “Ticareti ve alışverişi durduracak eylemler, insanlara, ne kadar tehlikede olduklarını düşünmeye daha fazla zaman verirdi.”
5- “Eğer gaye ABD'ye büyük bir acı yaşatmaksa,, hükümeti, maddi külfeti yüksek, uzun vaadeli ama işlevsiz bazı yasalar çıkarmaya zorlardım.”
Ve bu ekonomi profesörü, yazısına verdiği başlığı (İf you were a terrorist, how would you attack?) bu defa okuyucularına soruyor; “Peki siz terörist olsaydınız nasıl saldırırdınız?” Verilecek cevapların bir nevi 'kamu hizmeti' olacağını öne süren yazar, bu planların terörle mücadele eden birimlere büyük fayda sağlayacağını savunuyor.
Benim dikkatimi çeken ise, teröre açıkça zarf atan bu yazılara bir çok okur hakarete varan tepki gösterdi de, iki müslümanın yanyana uçmasından huylanıp neredeyse havalanı kapatan yetkililerden nedense tık çıkmadı.
The New York Times
haber7