EL ÖPME VE "HÜRMET-İ MUSAHARA" 2

EL ÖPME VE "HÜRMET-İ MUSAHARA" 2

Nikâhı haram olan kadınların bir kısmı nesep cihetiyle, bir kısmı sıhriyye (evlenmeden meydana gelen akrabalık) cihetiyle nikâhlan-maları dinen yasaklanmıştır. Bir üçüncüsü de reza = süt sebebiyle haramdır.

NİKÂHI HARAM OLANLAR :
Nikâhı haram olan kadınların bir kısmı nesep cihetiyle, bir kısmı sıhriyye (evlenmeden meydana gelen akrabalık) cihetiyle nikâhlan-maları dinen yasaklanmıştır. Bir üçüncüsü de reza = süt sebebiyle haramdır.
Nesep (soy) cihetiyle nikâhı haram olan kadınlar :
a) Anneler ve neneler, (ne kadar yukarı da çıksa.
b) Kızlar (ne kadar aşağı da inse),
c) Kız kardeşler,
d) Halâlar,
e) Teyzeler,
f) Erkek kardeşin kızları,
g) Kız kardeşin kızları.
Bu yedi sınıf kadınla nikahlanmak, cinsel yaklaşma veya ona yol açan davranışlarda bulunmak ebediyyen haramdır.
Anneler; adamın annesini, sonra da baba ve anne tarafından nenelerini kapsar. Bunlar ne kadar yukarı da çıksa, yine haramdır. Kızlar : Adamın öz kızı ve oğullarıyla kızlarının kızlarıdır. Bunlar ne kadar aşağı da inse, yine haramdır. Kız kardeşler : Ana baba bir kız kardeşler, baba bir kız kardeşler, yalnız ana bir kız kardeşlerdir. Kız kardeşlerin kızları da böyledir. Erkek kardeşin kızları da böyle­dir. Yani ister ana baba bir cihetinden, ister yalnız baba bir, ister yalnız ana bir cihetinden olsun tahrim de fark etmez.
Halâlar ise üç kısımdır : Ana baba bir olan halâlar, yalnız ana bir olan halâlar ve yalnız baba bir olan halâlar. Adamın babasının ve dedesinin halâları da böyledir. Anasının halâları ile nenesinin ha­lâları da aynı hükme aynı ölçülerle dahildir. Bunlar ne kadar yuka­rı da çıksa yine böyledir.
Halâların halâlarına gelince : Bunlar ana baba bir veya yalnız baba bir halâların halâları olarak bulunuyorsa., nikahlan haramdır. Yalnız ana bir halâların halâları olarak bulunuyorsa, nikâhları ha­ram değildir.
Teyzelere gelince : Bunlar ana baba bir, yalnız baba bir ve yal-nız ana bir teyzeler haramdır. Kişinin babalarının ve analarının tey­zeleri de aynı hükmün kapsamına girerler.
Teyzelerin teyzelerine gelince : Bunlar ana baba bir veya yalnız ana bir olarak bulunuyorlarsa, o takdirde nikâhları haramdır. Yalnız baba bir olarak bulunuyorlarsa, o takdirde nikâhları haram değildir. [74]
Sıhriyyet Cihetiyle Haram Olanlar :
Sıhriyye, yani evlenmeden meydana gelen akrabalık cihetiyle haram olan kadınlar dört gurupta toplanır :
1. Adamın karısının ana babası tarafından anneleri ve nenele­ri... (Bunlar ne kadar yukarı da çıksa yine böyledir).
2. Karısının kızları ve karısının evlâdının kızları. (Bunlar ne kadar aşağı da İnse yine böyledir. Şu şartla ki, adam evlendiği karı­sıyla cinsel temasta bulunmuş olsun... Aksi halde nikâhlı fakat cinsel temasta bulunmadığı karısını boşadığı takdirde onun kızıyla veya evladının kızıyla evlenebilir).[75]
Hanefî fukahası, adamın evlendiği, yani nikahladığı kadınla cin­sel temas olmaksızın mücerred halvette bulunmalarını tahrime sebep saymamışlardır.[76]
3. Adamın oğlunun karısı, oğlunun oğlunun karısı... (Bunlar ne kadar aşağı da inse yine böyledir.)
Ancak evlâtlık edindiği adamın karısı, evlâtlığı ya öldüğü ya da boşadığı takdirde kendisine haram değildir. Bunu bir misal ile açıklıyalım : A, B'yi kendine evlâtlık ediniyor. B evlendikten sonra ölü­yor veya karısını boşuyorsa, o takdirde A evlâtlık edindiği B'nin ka­rısıyla evlenebilir. Çünkü B, A'nın öz evlâdı değildir.[77]
Sıhriyyet yoluyla meydana gelen hürmet, nikâh-ı sahih sebebiy­ledir. Bu bakımdan fâsid bir nikâh sıhriyyet hürmetini gerektirme­mektedir. O halde fâsid bir nikâhla evlendikten sonra cinsel yaklaş­mada bulunmadığı takdirde onun anasıyla evlenebilir. Cinsel yak­laşmada bulunmuşsa, o takdirde artık onun anasıyla evlenmesi ha­ramdır. Nikâh fâsid olsun, sahih olsun bu durumda fark etmez.[78]
O halde bir kadınla ister sahih bir nikâh, ister fasit bir nikâh, is­terse şüphe ile veya doğrudan doğruya zina ile cinsel yaklaşmada bulunan kimseye o kadının anası haram olur.[79]
Zina Ettiği Kadının Anası Ve Kızları :
Bir kadınla zina eden erkeğe o kadının ana ve nenesi, kızı ve ev­lâdının kızları haram olur, yani bunlarla artık nikâhlanması yasak­tır. Bunun gibi, zina ettiği kadın da onun yani zina eden erkeğin ba­basına, dedesine, oğullarına ve torunlarına haramdır, bunlarla ni­kâhlanması yasaklanmıştır.[80]
Şafiî Mezhebine göre, zina hürmet-i müsahereti gerektirmez. Şüpheli cinsel yaklaşma ise gerektirir. Hanbelî Mezhebine göre, hem zina, hem şüpheli cinsel temas htirmeta müsahereti gerektirir. Böy­lece Hanbeli Mezhebi bu konuda Hanefî mezhebiyle birleşmekte­dir. Maliki Mezhebi ise bu konuda Şafiî Mezhebiyle aynı görüştedir.[81]
Yine Hanefî fukahasma göre, kadına şehvetle dokunmak, onu yine aynı duygu ile öpmek ve yine aynı duyguyla tenasül cihazına bakmak da kadının anasını haram kılar. Yani kadına bu tür dokun­malar ve bakmalar hürmet-i müsahereti gerektirir.[82]
Tenin tene şehvetle dokunması ve kadınla yine bu duyguyla ku­caklaşmak da aynı hükmün kapsamına girer. Şafiî mezhebine göre, bu ve benzeri şeyler günahsa da hürmet-i müsahereti gerektirmez.
Kadının erkeğin tenasül aletine şehvetle bakması veya aynı duy­uyla tutup okşaması, yine Hanefî mezhebine göre belirtilen hürrne-gerektirir.[83]
Tabii şehvetsiz dokunmak veya böyle bir duygu taşımadan bak-ıak hürmet-i müsahereti gerektirmez. Sahih olan da budur.[84]
Tenasül Cihazına Şehvetle Bakmanın Ölçü Ve Anlamı :
Ayakta duranın değil de dizlerini dikerek oturan kadının tena-îül cihazına şehvetle bakıldığı takdirde hürmet-i müsahereti gerek-irdiği kabul edilir. Fetva buna göredir.[85] Aynı şekilde oturan tadının tenasül cihazına cam arkasından veya çok ince bir örtü ar-tasından bakmak ta böyledir. Ayna veya suya akseden cenasül cihazma bakmak bu hüküm dışındadır, yani hürmeti gerektirmez. Ancak bu tür davranışlar büyük günahlardandır.[86] Sahih olan görüş de budur. [87]
Öz Kızının Tenasül Cihazına Bakarsa :
Adam öz kızının belirtilen ölçü ve anlamda tenasül cihazına ba­karsa, anası kendisine artık haram olur. Aynı zamanda büyük günahlardan en çirkinini işlemiş sayılır.
Gece karısı olduğunu sanarak kızını şehvetle çimdiklerse, kız da iştiha çağında bulunuyorsa, artık bu durumda kızın anası ona ebe­diyen haram olur. Bunun için karı kocanın yatak odası daima ayn olmalı çocuklarla aynı odada yatmamaları gerekir.[88]
Saçlarını da baş kısmına gelen yerine dokunarak şehvetle okşa­mak da böyledir.
Hatırlatma :
İslâm fıkhında ilk bakışta lüzumsuz gibi görünen veya utandırı­cı bir anlam taşıdığı kabul edilen meselelere sık sık yer verilmesi, mü'minleri dinî konularda yeterince aydınlatmaya yöneliktir. Bazen olmayacak meseleler üzerinde durularak açıklamalar yapılır, ona göre hükümler sergilenir. Bu da olmaz olmaz ya olursa, nasıl bir hü­küm verilir? düşüncesine dayanmaktadır, Allah ve Peygamberi hak­kı söylemekten çekinmez. [89]
Kadının Üzerindeki Elbiseye Şehvetle Dokunmak :
Kadının üzerindeki elbise çok ince olur da erkek elini dokundur­duğunda vücudun ısısını hissederse, o takdirde şehvetle dokunan bu el hürmet-i müsahereti gerektirir. Elbise kalın olur da vücudun ısısı hissedilmezse, sadece günahkâr olur.[90]
Dübürden Cinsel Temas Hürmeti Gerektirmez :
Kadına dübürden cinsel yaklaşmada bulunmak, büyük günah­ların yine en çirkinlerindense de hürmet-i müsahereti gerektirmez. En sahih görüş ve ictihad da budur. [91]Fetva da buna göredir.
Ölü ile de cinsel yaklaşmada bulunmak büyük günahlardan biri­dir, ne var ki böyle bir temas hürmet-i müsaherete yol açmaz. Çün­kü bu konuda cinsel yaklaşmadan veya şehvetle dokunmaktan mak-sad, dirinin diriyle münasebette bulunması veya şehvetle dokunması demektir.[92]
Evlendikten Sonra Hürmet-İ Müsahereti İkrar Ederse :
Adam evlendikten sonra karısına, «senin annenle de cinsel te­masta bulundum veya şehvetle onu tutup Öptüm» derse, ayrılmaları­na derhal karar verilir ve karı kocalık hükmü sona erer. Adam hâ­kimin huzurunda bunu inkâr da etse, yalan söyledim dese, yine hâ­kim tefrika karar verir.
Süt emme meselesi böyle değildir. Adam bir kadını göstererek «bu benim süt ananıdır der, sonra onunla evlenmek isterken ben ya­nılmışım, o benim süt anam değildir, diye sözünü tashih ederse, o takdirde o kadınla evlenebilir. Çünkü süt emme konusunda insan yanılabiilr. Ama bir kadınla cinsel temasta bulunmaktan dolayı ya­nılma söz konusu değildir. [93]
Adam, «Şehvetle Dokunmadım Veya Şehvetle Bakmadım» Diye Îddia Ederse :
Kayınvalidesine veya başka bir kadına dokunur, öper veya te­nasül cihazına bakar, sonra da ben böyle yaptım ama şehvetle değil, derse, öpme konusunda bu iddiası muteber sayılmaz. Dokunma ve bakma hususunda iddiasının aksi sabit olmadıkça, muteber sayılır.[94]
Elle dokunma tenasül cihazına olursa, fukahanm çoğuna göre, ihvetle dokunmadım, diye ortaya koyduğu iddiaya iltifat edilmez-ünkü oraya herhalde şehvetle dokunulur. Kadının yanağını, dudak-nm ve başım öpen kimsenin «şehvetle öpmedim», demesi "kabul edi-f mi, edilmez mi? Hidâye sahibi Merğinani, kabul edilmez, demiştir. Bakkalî ise, «tenasül aleti münteşir vaziyette ise, kabul edilmez. leğilse kabul edilir», demiştir.[95]
Kadının göğsünü de tutmak hürmet-i müsahereti gerektirir. Tum adam isterse, «şehvetle tutmadım» desin. [96]
Sarhoşun, Karısı Sanarak Kızıyla Cinsel Yaklaşmaya Yeltenmesi :
Sarhoş adam eve gelip karısı sanarak kırma şehvetle sarılıp öper e cinsel temasta bulunmak ister, kızı da kön'or; tartmak suretiyle tabasının menfur tecavüzünü önlerse, kızın anası ona ebediyen haram olur.[97]
İslâm bununla da evin erkeğinin sarhoş bir vaziyette eve girme-nesini, namuslu bir aile. reisine yakışan ölçü ve davranışlar içinde bulunmasnı sağlamayı amaçlamıştır. Aksine hareket edenleri de belirtilen şekilde maddî ve manevî cezalara çarptırmayı emretmiştir. [98]
Zevcen Anasına Ne Yaptın? Sorusuna Verilen Cevap :
Biri diğerine «Zevcen anasına ne yaptın?» diye sorunca, o da Onunla cinsel temasta bulundum...» derse, hürmet-i müsaheret sabit olur, böylece- karısı kendisine ebediyen haram olur.[99]
Evlendiği Kızın Bakire Olmadığını Anlayınca Ona Bunu Kim Yaptı Diye Sorması :
Evlendiği kızın bakire olmadığını görünce, «Kim senin bekâreti­ni bozdu?» diye sorar, o da «senin baban...» diye cevap verirse, bu durumda koca olacak adam karısının bu iddiasını doğrularsa, kadın boş düşer ve mehir de gerekmez. Yalanlarsa, o takdirde boş düşmez ve karı koca ilişkileri devam eder.[100]
Kadın, Kocasının Oğlunun Kendisine Şehvetle Dokunduğunu Îddia Ederse :
Bu durumda kadın tasdik edilmez, bu hususta asıl kabule uygun olan söz, adamın oğlunun sözüdür. Oğlu bunu kabul ederse, o tak­dirde kadın kocasına haram olur.[101]
Babasının Karısını Şehvetle Öperse :
Adam, babasının karısını şehvetle öper veya baba, oğlunun ka­rısını şehvetle öperse, bu durumda kadının iddiası yeterli değildir. Adamın bunu itiraf etmesi gerekir. İtiraf ettiği takdirde hürmet-i müsaheret gerekir. Bu nedenle babanın ayrıldığı kadına mehir ver­mesi vâcib olur. [102]
Hürmet-İ Müsaheret Gerektikten Sonra Adam Yine Eski Karısıyla Cinsel Yaklaşmada Bulunursa :
İmam Muhaınmed'e göre, nikâh, hürmet-i müsahere ile kalkmaz, belki fâsid olur, hükümsüz kalır. Bu bakımdan hürmet-i müsahere gerektiği halde adam eski karısıyla cinsel yaklaşmada bulunursa, zi­na sayılır, ama had gerekmez. Bu da tefrikten önce olursa böyledir. Tefrikten sonra had gerekir.[103]
Anasını Baba, Kızını Da Oğlu Alabilir Mi?
Bir yanda ana ile kızı, diğer yanda baba ile oğlu. Daha önce ara­larında sıhriyyet bulunmadığı için baba olan adam kadınla, oğlu da o kadının kızıyla evlenebileceği gibi, bunun aksi de caizdir. Yani ba­ba kız ile oğlu da o kızın anasıyla evlenebilir.[104]

SÜT EMME SEBEBİYLE NİKÂHI HARAM OLAN KADINLAR:
Neseb cihetiyle haram olanlar redâ' (süt emzirme) cihetiyle de haramdır. Neseb cihetiyle haram olanlar : Ana, kız, kız kardeş, halâ, teyze, erkek kardeşin kızları, kız kardeşin kızlarıdır.
Kur'ân'da bu konu şöyle açıklanmıştır :
«Analarınız, kızlarınız, kızkardeşleriniz, halâlarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kızkardeş kızları, sizi emziren süt analarınız, süt kar­deşleriniz, kanlarınızın analarl, kendileriyle gerdeğe girdiğiniz kari
lannızdan (doğma) yanınızda beslediğiniz üvey kızlarınız, -anala-rıyla gerdeğe girmemişseniz onlarla evlenmenizde bir sakınca yok­tur. Öz oğullarınızın kanlarıyla ve iki kız kardeşi nikâhınız altında birleştirmek suretiyle evlenmeniz haram kılınmıştır...»[105]
Bu kaide ve ölçüye göre : Süt emziren kadın ana yerine geçsr ve kendisinden süt emen çocuğa haram olur. O halde oğula neseb cihetiyle haram olanlar süt emme cihetiyle de haramdır; bunu özet-liyecek olursak şöyle bir sıralama yapabiliriz :
1. Süt emziren kadın, (süt emen çocuğun anası sayılır).
2. Süt emziren kadının anası, (süt emen çocuğun nenesi sayı­lır).
3. Süt emziren kadının kocasının anası, (burada ki kocad&n maksad," sütün meydana gelmesine sebep olan adamdır).
4. Süt emziren kadının kız kardeşi, (çünkü bu, süt emen çocu­ğun teyzesi sayılır).
5. Süt emziren kadının kız ve erkek çocuklarının kızları, (çün­kü bunlar teyze ve halâlarının çocukları sayılır).
6. Süt kızkardeş. Bu ister ana baba bir, ister ana bir, isterse ba­ba bir kızkardeş olsun farketmez.
Süt emme ve emzirme konusunu özel bahsinde açıklayacağımız­dan burada teferruata geçmeyi gerekli
görmüyoruz. [106]


[74] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/441-442.
[75] Camiussağir – Kaadıhan.
[76] Ez-Zahîre - Burhaneddin Mahmut.
[77] El-Muhİt - Radıyüddin Serahsî.
[78] El-Muhit - Radıyüddin Serahsi - Fetâvâ:yi Hindiyye.
[79] Fetâvâ-yi Kaadıhan.
Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/442-443.
[80] Fethü'l-Kadîr - Kemal îbn Hümam.
[81] Kitabu'1-Fıkh Ala'l-Mezahibi'l-Arbaa : 4/63-67.
[82] Ez-Zahîre - Burhanettin Mahmut.
[83] EI-Cevheretü'n-Neyyire - Fetavâ-yi Hindiyye.
[84] Fetavâ-yi Kaadıhan.
Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/443-444.
[85] El-Bedayi" – Kasanı.
[86] Fetavâ-yi Kaadıhan.
[87] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/444.
[88] Fethü'l-Kadîr - Kemal îbn Hümam.
[89] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/444.
[90] Ez-Zahire Burhanettin Mahmut.
Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/445.
[91] Et-Tebyîn - Zeylai - El~Muhit - Radıyûddin Serahsi.
[92] Fetava-yi Kaadıhan - Fetava-yi Hindiyye.
Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/445.
[93] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/445.
[94] El-Muhit - Radıyûddin Serahsî.
[95] El-Muhit - Radıyüddin Serahsî.
[96] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/445-446.
[97] Tatarhaniyye - Fetâvâ-yi Hindiyye.
[98] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/446.
[99] El-Muhit - Radıyüddin Serahsî.
Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/446.
[100] Fetâvâ-yi Hindiyye : 1/276.
Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/446.
[101] Siracü'l-Vehlmc – Halvani.
Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/447.
[102] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/447.
[103] Ez-Zahîre - Burhanettin Mahmut.
Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/447.
[104] El-Muhit - Radıyüddin Serahsi - Fetâvâ-yi Hindiyye.
Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/447.
[105] Nisa Sûresi, Âyet : 23.
[106] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/447-448.

FETEVA-İ HİNDİYYE 2
Sıhriyet Sebeb İle Nikâhları Haram Olan Kadınlar
Sıhriyet sebebi ile nikâhları haram olan kadınlar, dört kı­sımdır :
1- Kanların .anneleri i!e baba ve anne cihetinden onların^ ne kadar yukarıda olursa olsun, büyük anneleridir.
2- Bir erkek, karısının kızlarını ve bunların da, her ne kadar aşağı inerse insin kızlarını alamaz. Ancak, bu hükümde bu erkeğin karısı ile (ki bu kadın o kızların anasıdır.) cima1 etmiş olması şarttır, Hâvi'l - Kudsî'de de böyledir.
Karısının kızının, bu adamsn yanında olup olmaması da müsâvî-dîr. Kâdîhân'ın Câmiu's - Sağîr Şerhi'nde de böyledir.
Âlimlerimiz, kızlığın (='bir adamın hanımının, başka kocasından olan, kızının) haramîığı hususunda, halveti de, cima' makamına koy­muşlardır.
3- Bir kimsenin; oğlunun, oğlunun oğlunun, kızının oğlunun — kendileri ile halen nikâhlı bulunmayan— karılarını da alması ha­ramdır. Bunlar, ne kadar aşağı giderse gitsin ve karılarına cima* yapmış olsunlar veya yapmamış bulunsunlar, bu kadınlarla, o erkeğin nikâhlanması haramdır. Ancak, oğulluğun ayrılmış bulunan karısını, ba­balığın alması haram değildir. Serahsî'nin Muhiyt'inde de böyedir.
4- Baba ve anne tarafından, büyük babaların ve ne kadar yu­karı giderse gitsin, onların babalarının karılarını nikahlamak ve cima' etmek de ebediyyen haramdır. Hâvî'l - Kudsî'de de böyledir.
Sıhriyet sebebi ile, nikâhın haram olması, sahih nikâh ile sabit olur; fâsid -nikâh ile sabit olmaz, Serâhsî'nîn Muhıyt'lnde de böyledir.
Bir adam, fâsid bir nikâhla bir kadın alsa, o kadının annesi, sadece bu —fâsid— nikâh sebebi ile haram olmaz; bilakis cima' sebebi ile haram olur. BahrÜ'r- Râik'ta da böyledir.
Bir kimse, bîr kadınla helal olarak veya şüphe üzerine veya­hut da zina yolu ile cima' etmiş olsa, bu durumların hepsinde de sıh­riyet sebebi ile haram olma kaidesi sabit olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir. Bir kimse, bir kadınla zina etse, o kadının anası, anasının anası ve ne kadar yukarı giderse gitsin onların da anaları ile; kızı, kızının kızı ve ne kadar aşağı giderse gitsin, onların da kızları bu adama haram olur, Keza, o zlnâ olunan kadın da, zina eden erlceğln babasına, baba­sının babasına ve ne kadar yukarı giderse gitsin, onların da babala­rına; oğluna, oğlunun oğluna ve ne kadar aşağı giderse gitsin onla­rın oğullarına haram olur. Fethü'l - Kadîr'de de böyledir.
Bir kadına cima' eden kimse, onu ifdâ etse (=yanî kubül ve dübür yollarının arasını yırtıp birleştırse); bu durumda, cirr.â'nın ferce yapıldığına dair kesin bilgisi olmadığı için, o kadının anası bu erkeğe haram olmaz. .Ancak, bu kadın hâmile kalır ve erkek de bu hamileliğin kendisinden olduğunu bilirse, bu durumda o kadının ana­sı bu erkeğe haram olur. Bahrü'r - Râık'ta da böyledir,
Sıhriyet sebebi ile haremlik, cima' yapmak sebebi ile sabit olduğu gfbi, dokunmak, öpmek ve şehvetle ferce bakmak sebebi ile de sabit olur. Zehiyre'de de böyledir.
Bize göre, bu gîbi şeylerin nikâh, mülkiyet veya fücur se bebi ile yapılmış olması da müsâvîdir. Mültekıt'ta da böyledir.
Âlimlerimiz: «Bu hususta rebîbe (= üvey kız) de diğerleri de musâvîdir.» demişlerdir. Zehiyre'de de böyledir.
Bir kadını kucaklayıp boynuna sarılmak ve etlerini şehvetle birbirine dokundurmak da, öpmek yerindedir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Keza, şehvetle »ırmak da, öpmek gibidir, Hulâsa'da da böy­ledir,
Bir kadın, bîr erkeğin zekerine şehvetle baksa veya ona şeh­vetle elini dokundursa veyahut da o erkeği şehvetle öpse, bu sebep­lerden dolayı sıhriyet haramîığı meydana gelir. CevheretÖ'n - Neyyi-re'de de böyledir.
Başka yerine bakmakla, musâharat (sıhriyet sebebi ile ha-ramlık) sabit olmaz. Ancak, şehvetle bakıp, azalarına dokunmak, bu hükümden müstesnadır. Bunlar, şehvetsiz yapılırsa, musaharatm sa­bit olmayacağında, bir görüş ayrılığı yoktur. Bedâi'de de böyledir.
Burada, bakmak hususunda mu'teber oian, fercin dâhiline bakmaktır. Hidâye'de de böyledir.
Fetva da, bunun üzerinedir, Zahfaiyye'de ve Cevheretül - Ah-lâtî'de de böyledir.
Âlimlerimiz: «Bir kadın ayakta iken, fercine bakılırsa, musa-harat hürmeti (= sıhriyet sebebi ile haramiık) sabit olmaz; ancak, ka­dın, dayanarak oturmuş olduğu halde fercin içine bakılırsa, bu ha-rsmlık sabit olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, ince bir örtü veya bir cam arkasından bir kadının fercine bakmış olsa; eğer ferci açıkça görünürse, sıhriyet sebebi ile haramlık sabit olur.
Bir kimse, aynada bir kadının fercini görmüş olsa ve ona şehvetle baksa, bu adama, o kadının anası da, kızı da haram olmaz. Çünkü, bu erkek o kadının fercîni görmemiştir, gördüğü onun aynada ki aksidir.
Bir havuzun kenarında veya bir köprünün üzerinde oturan bir ka­dının ferci, suyun içinde görünse; bir erkek de ona şehvetle bakmış olsa, sıhriyet sebebi Üe haramlık sabit olmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Sahih olan da budur. Hulâsa'da da böyledir.
Ancak, 'bîr erkek, suyun içinde bulunan bir kadının fercîne şehvetle bakarsa, bu durumda sıhriyet sebebi ile haramlık sabit olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir şahıs, kendi kızının fercine şehvetsiz olarak baksa; ca­riyesinin de kızının durduğu şekilde durmasını İstese ve kızının da fercini görmekte olduğu halde, cariyesine şehvetle baksa; bu durum hakkında, âlimler: «Eğer, kızının fercine bakmaktan dolayı, o adam şehvete gelmişse, karısı kendisine haram olur. Ancak, o şekilde dur­masını İstediği cariyesinin fercine baktığı için şehvete gelmişse, ka­rısı kendisine haram olmaz. Bu durumda, kızının fercine bakması, şehvetle olmamış olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Dokunmak sebebi ile haramlığın sabit olması için, dokun­manın kasden, unutarak, zoraki veya hatâen olması arasında da bir fark yoktur. Fethü'l - Ksdîr'de de böyledir.
Dokunmak, uyku esnasında olsa bile, hüküm yine böyledir. Mi'râcü'd - Dirâyc'de de böyledir.
Bir kimse, cima yapmak için karısını uyandırsa ve bu sırada eli karısı zanm ile kızına do'kunsa ve müştehâ [= dokuz yaşını geç­miş) olan kızına, annesi sanarak ilişmiş olsa; o kızın annesi, o adama ebediyyen haram olur. Fethü'İ - Kadîr'de de böyledir.
Bir kimse, kızının saçını şehvetle okşasa; eğer bu kimsenin elinin dokunduğu saçlar, kızın başının üzerinde olan saçlar ise, ha­ramlık sabit olur. Şayet, dokunduğu saçlar, başın haricinde sallan-an saçlar ise, haramlık sabit olmaz. Natıfî, böyle bir ayırım yapmamış­tır. Zahîriyye'de de böyledir. Vecîzü'l - Kerderî ve Sirâcü'I - Vehhâc'-da da böyledir.
Bir kimse, şehvetle kızının tırnaklarını okşamiş olursa, yine haramlık sabit olur. Hulâsa'da da böyledir.
Dokunmak sebebi ile musâharatm haram olması, ancak, ka­dınla erkeğin ar-alarında elbise (veya bir örtü) bulunmadığı zaman ge­rekmektedir. Fakat, aralarında elbise (veya bir örtü) varsa ve bu da dokunan kimseye, dokunduğu kimsenin sıcaklığını hissettirmeyecek kadar kalın olursa, bu durumda musâ:harat haramlığı, âleti İntişar et­miş olsa bile, sabit olmaz. Ancak, elbise [veya örtü) ince olur da dokunanın eli, dokunulanın sıcaklığını duyarsa, haramlık sabit o!ur. Zehıyre'de de böyledir.
Keza erkdk, kadının mestinin altını okşasa ve fakat onun ayağının yumuşaklığını hissetmese, bu durumda haramlık sabit ol­maz; hissederse, haramlık sabit olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyle­dir.
Bir erkek, bir kadını örtüsünün üzerinden öpse; kadın, eğer erkeğin dudaklarının hararetini (sıcaklığını veya soğukluğunu) hisse­derse, bu durumda öpme ve dokunma fiili vuku' bulmuş olur. MuhiyV-te de böyledir.
Haremliğin sabit olması İçin, dokunmanın devamlı olması şart değildir. Hatta: «Bu 'adam, elini şehvetle uzatsa ve eli, kızının burnuna dokunsa; bu dokunmadan dolayı o adamın şehveti artarsa; elini, o anda geri çekse bile, karısı kendisine haram olur. Zehıyre'de de böyledir.
Ancak, bu durumda, kadının müşteha olması şarttır. Tebyîn'-de de böyledir.
Fetva, şehvet mahallinin dokuz yaş olduğu; bundan daha aşağı olmadığı şeklindedir. Mi'râcü'd- Dirâye'de de böyledir.
Ebû'l - Leys : «Dokuz yaşından aşağı olanlar müşteha ol­mazlar.» demiştir. Fetva da bunun üzerinedir. Felâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
İmâm Ebû Bekr şöyle demiştir: «Müftünün, yedî ve sekiz yaşların müşteha olacağına, fetva vermesi münâsip olur. Aslında, bu yaşlardan dolayı sıhriyet sebebi ile haramlik sabit olmaz; ancak bu yaşlarda bulunan kızlar, vücutlu ve şişman olurlarsa, sıhriyet sebebi ile haramlığın sabit olacağına, fetva verilir.» Muzmarât'ta da böyledir.
Bir kimse, müşteha olmayan bir küçük kızla cima' etmiş olsa, sıhriyet sebebi ile haramhk sabit olmaz. Bahrü'r-Râık'ta da böyledir.
Bir kadın, ne kadar yaşlı olursa olsun; hatta, kendisinden şeh­vet uzak olsa bile, sıhriyet sebebi ile haramlığı gerektirir. Çünkü o, haram olan kadınlara dahildir. Yaşlılığı sebebi ile haramfıktan çıkmaz; çocuk gibi değildir. Tebyîn'de de böyledir.
Musâharat haramlığı için, erkeğin de şehvet çağında olması şart kılınmıştır. Meselâ : Dört yaşındaki bir erkek çocuk, babasının karısı ile cima' etse, bununla musâharat haramlığı sabit olmaz. Fet-hü'l - Kadîr'de de böyledir.
Ancak, küçük bir çocuğun, kendisi gibi diğer bir küçük ço­cuğa cima' etmesi, bulûğa ermiş kimselerin cimâ'sı menzilindedir. Âlimler: «Bir küçük oğlan çocuk, küçük bir kız çocuğuna cima1 etse, müşteha olup, utanan kimseye cima' etmiş hükmünde olur. Fetâvâyî Kâdîhân'da da böyledir.
Şehvet hususunda, dokunma ve bakma zamanına itibar edi­lir. Hatta, şehvetsiz olarak tutan veya bakan bir kimse, onu bıraktık­tan sonra şehvete gelse, bu sebepten dolayı sıhriyet haramlığı mey­dana gelmez.
Erkekte şehvetin hududu, âletinin ayağa kalkması veya daha önce, ayağa kalkmışsa, intişarının artmasıdır. Tebyîn'de de böyledir. Sahih olan budur. Cevâhirü'l- Ahlâtıyye'de de böyledir. Fetva da buna gö­redir. Huiâsa'da da böyledir.
Âleti intişar edip, karısını isteyen kimse, karısı zanni ile kı­zının uylukları arasına girdirse, bu durumda âletinin intişarı artmamışsa, kızın annesi haram olmaz.
Bu hüküm, erkeğin genç olduğu ve cimâya gûcû yettiği du­rumlar içindir. Eğer erkek, ihtiyar veya hadım olursa, şehvetin hudu­du, kalbinde arzu, iştah hasıl olması hâlidir.
Fakat, önceden de kal-ıbinde bu iştah varsa, sıhriyet bakımından karamlığın hasıl olması için, bu iştah ve hareketin fazlalaşması gerekir. Mühıyt'te de böyledir.
Bu hususta, kadının ve zekeri kesilmiş erkeğin şehvetinin hududu ise, —önceden şehvet halinde değilse— kalbinde iştah his­setmesi ve ondan lezzet almasıdır; veya önceden şehvet duymakta ise, bunun artması gerekir. Nikâye'de de böyledir.
Bunların her hangi birinde de şehvetin bulunması kâfidir. Bunun şartı ise, meninin İnzal olmasrdır. Meni, dokunma, veya bakma anında inmedikçe, musâharat haramlığı sabit olmaz. Sadru'ş -Şehîd böyle söylemiştir, Fetva'da bu kavil üzeredir. Şümnî Şerh-i Nikâye'­de de böyledir.
Dokunur dokunmaz inzal vâki olsa, musâharat haramlığı sa­bit olmaz. Sahih olan kavil budur. Çünkü, inzal sebebi ile, o kimsenin cimâ'a davet etmediği açığa çıkmış olur. Kâfî'de de böyledir.
Kadının dübürüne bakmakla, m us ah ara t haramlığı sabit ol­maz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Keza, dü'bürden cima' yapma'kla da sı'hrîyyet sebebi ile ha-ramlık sabit olmaz. Tebyîn'de de böyledir. Esahh olan budur; Muhiyt'-te de böyledir; fetva da bunun üzerinedir. Cevâhirü'l - Ahlâtî'de de böyledir. [10]

Bu Konu İle İlgili Diğer Bazı Mes'eleler
Bir kimse, sıhriyet sebebi ile haramhği fkrar ederse; bu ik­rarı kabul edilir ve eşi ile aralan ayrılır.
Keza, bir kimse, bu haramlığı nikâhtan önceye izafe ederek, ka­rısına: «Ben seni nikahlamadan önce, annenle cima' etmiştim.» dese; bu söz kabufedilir ve hemen ayrılırlar. Ancak, bu söz, mehfr hakkın­da doğru kabul edilmez. O kimsenin, mehri müsemmayı (= nikâh akdi esnasında, tayin edilmiş o!an mehri) vermesi gerekir.
Bu ikrarda bulunan kimsenin, ikrarının üzerinde İsrar etmesi de şart değildir. Şayet sözünden geri dönmüş olsa ve : «Ben, yalan söy-Jedim.» dese; hakim bu sözüne inanmaz. Ancak, bu durum kendisi ile Allahu Teâlâ arasında bir husustur; şayet, başta yalan söyiemişse, karısı kendisine haram olmaz.
İmâm Muhammed (R.A.), Nikâh Kitabında: «Bir kimse, bir kadın için : «Bu benim süt anamdır,* sonra da : «Ben hata ettim.» deyip; o kadını nikahlamak istese, bu adamın, istihsânen o kadını alma hakkı vardır.» demiştir.
Bir kimse, kendi yaptığı bir işi haber verdiği zaman, £cîmâ' etmek gibi), bu sözü ile hanımından ayrılır. Çünkü, kendi yaptığı işterr ha­ber verirken nadir hata yapılır.
Ancak, emmek meselesinde, bu şa'hıs kendi fiilinden haber ver­miş değildir. Çünkü, emme zamanını hatirlayamaz. Onu ancak, başka­sından duymuştur. Başkasından duyulan şeylerde ise, hata nâdirattan değildir. Tecnîs ve Mezîd'de de böyledir.
Bir kimse öpse, dokunsa veya fercîne baksa; sonra da, bun­ları şehvetle yapmadığını söylese; bu durumlar hakkında Sadru'ş -Şehîd : «Öpmek hakkında bu fiilin, şehvetsiz olduğu açığa çıkmadı­ğı müddetçe, haramhğın sabit olması ile fetva verilir. Dokunmak ve ferce bakmak hususunda ise, haramliğin sabit olması ile fetva veril­mez. Ancak, bunların şehvetle yapıldığının ortaya çıkması hâli müs­tesnadır; yani bu durumda haramlığın sabit olması İle fetva verilir. Çünkü, öpmekte aslolan şehvettir; dokunmak ve ferce bakmak İse bunun hilâfınadır. Muhiytfte de böyledir,
Bu hüküm, fercin haricine dokunulmuş olması hâlinde ge­çerlidir. Eğer, bu kimse ferce dokunmuş olursa, onun: «Ben, şehvet­le dokunmadım.» demesine inanılmaz. Zahîriyye'de de böyledir.
Büyük âlim İmâm Zabîrû'd - Dîn el - Mürgmânî, ağız, yanak ve başı öpmek hallerinde; —bu fiillerin vukuunda şehvet bulunmadığına delil getirilmez— sadece 'kanaat bildirilirse, müsaharatın haramlığma fetva verirdi. Ve: «Onun [şeîıvetle değildi) sözü tasdik edilmez.» derdi.
Bakkâlî'de: «Dokunmasının şehvetle olduğunu inkâr eden kim­senin sözü kabul edilir.» demiştir.
Ancak, boynuna sarılır da, âleti harekete geçerse, bu durum müs­tesnadır; böyle olunca haramlık sabit olur. Muhıyt'te de böyledir.
Memesini tutmuş olan bir kimse «şehvetle değildi.» dese bile, sözü kabul edilmez. Çünkü, galip olan ihtimal sözünün hilafıdır.
Keza, beraberce bîr hayvana binseler, sıhriyet sebebi İle haram­lık sabit olur. Kerderî'nin Vecîzİ'nde de böyledir.
Şehvetle öptüğünü ve şehvetle dokunduğunu İkrar eden şe-hâdeti kabul edilir. Cevâhiru'l - Ahlâtfde de böyledir.
Bizzat dokunmak ve şehvetle öpmek konusunda şehâdet ka­bul edilir mi? Muhtar olan kavile bu şehâdetin kabul edileceğidir. Fahrü'I - İslâm AH Bezdevî, bu görüşü benimsemiştir. Tecnîs'de ve Mezîd'de böyledir.
İmâm Muhammed (R.A.) de, NikshıTI - Câmî'de böyle zikret­miştir. Çünkü, bunların hepsinde de şehvet vuku' bulur. Bu şehvet; ya, kadının bir azasının, erkeğin bir azasını harekete geçirmesi ile olur; veya, bir uzvunu hareket ettirmeden, başka bir tesirle olur. Zehıyre'de de böyledir. Bunlar, olması mümkün,olan şeylerdir. Ce­vâhiru'l Ahlâtî'de de böyledir.
Kadı Ali es - Sağdı'd en soruldu ;
— Bir sarhoş, kendi kızını kucaklayıp öpse ve ona cima' etme­yi kasdetse, bu sırada kızı: «Ben senin kızınım», dese ve bu sarhoş kızını bıraksa; bu durumda, o sarhoşa,.bu kızının anası haram olur mu?
O, şu cevabı verdi:
— Evet, haram olur. Tatarhânİyye'de de böyledir.
Bîr kimseye; «Karının anasına ne yaptın?» denilse de; o da : «Ona cima' ettim.» dese, sıhriyet sebebi ile haramlık sabit olur. «Soran da, sorulan da, latife etmiş olsalar; bu hususta bir şey gerekmez; bunlar yalancıdırlar; sözlerine inanılmaz. Muhıyt'te de böyledir,
Bir adamın bir cariyesi olsa ve: «Ben, ona clmâ' ettim.» dese; bu cariyeyi, o adamın oğlu alamaz. Cariye, bu adamın müfkü olmasa bile durum böyledir
Bir kimse, babasımian miras kalan bir cariyeye, babasının cima' ettiğini öğrenirse, kendisi cima' edemez. Serahsi'nin Muhryt'inde de böyledir.
Bir kimse, bîr kadını kız olarak nPkâhlasa; cima' etmek iste-- diği zaman da, onu bozuk olarak 'bulsa ve: «Seni kim böyle yaptı?-dese; kadın da: «Baban yapti.» demiş olsa; eğer kocası,-kadının sö­züne İnanırsa, kadın ondan boş olur ve kocanın mehir vermesi gerek­mez. Fakat, kadına İnanmaz ve onun sözünü yalanlarsa; bu durumda o kadın, bu adamın karışıdır. Zahîriyye'de de böyledir.
Bir kadın, kocasının oğlunun, kendisine şehvetle dokunduğu­nu iddia etse; bu kadının sözüne inanılmaz; söz, kocasının oğlunun-dur, Sirâcü'I - Vehhâc'da da böyledir.
Bir oğul, babasının karısını veya bir baba, oğlunun karısını şehvetle öpse ve bu durum kadının hoşuna gitmese; erkek de şeh­vetli oiduğunu inkâr etse; erkeğin sözüne inanılır. Eğer erkek, şeh­vetli olduğunu söylerse, ayrılık vâkî olur. Bu durumda kocanın, karı­sının mehrini vermesi gerekir.
Bir kimse, bir şahsın cârîyesînî tezvîc etse; sonra da bu câ­riye, kocası kendisi ile cima' etmeden önce, kocasının oğlunu öpse; koca onun şehvetle öptüğünü, cariyenin efendisi ise, şehvetsîz öptü­ğünü iddia etse; kocanın ikrar eyî-emesî, cariyenin şehvetle öptüğüne delâlet edeceğinden; efendisinin de bunu inkâr etmesi sebebi ile meh-rin yarısı gerekir. «Ben onu, şehveti öptüm.» dese bile. cariyenin sö­zünün doğruluğu kabul edilmez. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kadın, husumet sebebi ile, bîr erkeğin zek-erinf yakalasa ve: «Şehvetsîz tuttum.» dese; bu kadına inanılır. Hızânetü'l - Fetâvâ'-da da böyledir,
İmâm Muhammed.(R.A.): bu hususta şöyle demiştir: Aslında nikâh, musaharat ve emişme sebebi iie kalkmaz; belki de —bu durum­larda nikâh fâsid olur. (= bozulur.) Bunun içindir ki, İşti'bah (= şüp­he etme hâli) bulunsun bulunmasın, musaharat veya süt emme sebebi ile nfkâh fâsid olduktan sonra ve ayrılmadan önce, cima' eden kimseye had gerekmez. Zehıyre'de de böyledir.
Bir kadınla zina etmiş olan kimse, sonradan tevbe etmiş olsa bile, bu kadının kızı, o adama ebediyyen haram olur. Bu, haram cimâ'-dan dolayı, musaharat sebebi ile haram oluşunun sabit olduğuna delâ­let eder. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir..
Bir adamın, kendi öz oğlunun karısının —foaş'ka kocadan olan —kızını veya anasını almasında bir Fetâvâyi Suğrâ'da şöyle denilmiştir: Kocasından boşanıp, bir başkası ile evlenen bir kadına, yeni ko­cası, zekeri bezle sarılı olduğu halde cima' eder; sonra boşarsa; eğer cima' esnasında sargı, fercin sıcaklığının zekere geçmesine mani ol­muyorsa; bu kadının önceki kocası ile —tekrar— evlenmesi helâl olur. Eğer bu bez, sıcaklığın geçmesine mâni oluyorsa, bu kadın ilk kocasına helâl olmaz, Holâsa'da da böyledir. [11]
EMANET VE EHLİYET
ULU'LEMR'İN VEYA KADI'NIN EVLİLİĞE SON VERECEĞİ HALLER
1208 Nikâh akdi sırasında mevcud olan veya sonradan meydana gelen bir eksiklik veya bozukluk sebebiyle evliliğe son vermeye "Fesih" denilir!.. Nikâh akdi sırasında mevcud olan eksiklik sebebiyle fesihler şunlardır:
A) Nikâh'ın sıhhat şartlarından herhangi birisinin bulunmadığı, akidden sonra anlaşılması. Mesela: Nikâh akdinden sonra karı-koca'nın "Süt Kardeşi" olduğunun beyyine ve ikrarla sabit olması gibi!..
B) Babası veya velisi tarafından evlendirilen küçük kız; baliğa olduktan sonra, kefaet veya başka bir meşru sebebler ileri sürerek nikâhın feshi için kadı'ya başvurma hakkı vardır. Nikâh akdinden sonra karı-kocadan herhangi birisi irtidat ederse, nikâh derhal münfesih olur!.. Karı-kocadan birisi; diğerinin usul ve furu'undan birisiyle hürmet-i müsahereyi gerektiren bir fiil işlemişse, nikâh derhal münfesih olur!.. Müşrik olan karı-koca'dan birisi İslâm'a girer, diğeri İslâm'a girmeyi reddederse, nikâh derhal münfesih olur!..(281) Misalleri daha da çoğaltmak mümkündür. Fesih'in talaktan (Boşanma'dan) farklı olduğu bilinmektedir. Fesih; bazı hallerde ulû'lemr veya onun tayin ettiği kadı vasıtasıyla gerçekleşir, bazı hallerde ise kendiliğinden tahakkuk eder!..