Emin Güneş: Büyük Şeytanın Düşmanlarına Selam, Dostlarına Lanet Olsun!

Emin Güneş: Büyük Şeytanın Düşmanlarına Selam, Dostlarına Lanet Olsun!

Hürseda Haber.com yazarı Emin Güneş'in yazısını iktibas ediyoruz

Büyük Şeytanın Düşmanlarına Selam, Dostlarına Lanet Olsun!

Gazze’yi açlıkla boyun eğmeye zorlayan Siyonistlere karşı imkânları ölçüsünde denizden abluka uygulayan ümmetin en azizlerine selam olsun! Şeref, haysiyet, onur, erdem, fedakârlık ve benzeri insani bütün değerlerin doruğunda olan Allah’ın yardımcılarına selam olsun! Hakiki mücahitlere selam olsun!

Peygamberlerini haksız yere katleden, defalarca Allah’a verdikleri ahitlerini bozan bu gün de ahitlerini paspas gibi çiğneyen, maymuna dönüştürülenlerin nesline lanet olsun!!!

Filistinli kardeşlerinin en temel ihtiyaçlarını ve her türlü yardımları engelleyen Siyonistlere verdikleri dört günlük sürenin sona ermesi ile deniz ablukası başlatan Yemenin mücahitleri bu kararı tam da çağın Firavunu sağa sola tehditler savururken, bazı ülkeleri doğrudan topraklarına katacağını söylerken, dünyadaki beğenmesek de uluslararası düzene meydan okuduğu bir dönmede aldılar. Bir yandan Büyük şeytan ve aveneleri geniş çaplı bir operasyona hazırlanırken İngiltere Ürdün’deki hava üslerini takviye ederken böyle bir karar almak gerçekten ancak Hüseyin’i bir kıyamla kıyaslanabilir. Demek ki Küresel emperyalizmin tehditleri zerre kadar bu mücahitler topluluğunu etkilememiştir.

Bunların yaptığı şey anın vacibini yerine getirmekten ibarettir. Reel politikçilere çok ters gelse de bu girişim ideal politiktir. Bunların bir idealleri var o da kulluğun gereği olan ahiretlerini kurtarmaktır, dünyalarını değil. Tıpkı AmeLika’lıların başı Calut’a meydan okuyan Talut’un ordusu gibi. İnsanların canlarını ve mallarını yangından kurtarmaları gerekir ancak evleviyet fıkhına göre öncelik cehennem ateşinden kurtarmaktır.

Bunların yaptıklarını diğer Müslümanlar neden yapamıyorlar?! Çünkü onlar Talut’un bir avuçtan fazla içmemelerini söylediği nehrin suyundan kana kana içenlerdendirler. Onlar: “Hayır, siz Peygamberin ve mü'minlerin, ailelerine ebedi olarak bir daha dönmeyeceklerini zannettiniz; bu, kalplerinizde çekici kılındı ve kötü bir zan ile zanda bulundunuz da, yıkıma uğramış bir topluluk oldunuz.” (Fetih 12) buyurduğu topluluktan olanlardır. Onlar mümin kardeşleri için öne atıldıklarında bu dünyada başlarına gelebileceklerin tabii ki farkındadırlar. Ancak kâfirlerin, müşrik ve münafıkların farkında olmadıkları anın vacibini ifa etmedikleri takdirde kıyamet günü başlarına geleceklerin farkında olmalarıdır. Onlar iki ateşten birini tercih ile karşı karşıya kalmış adeta dünya cehennemini ahirete tercih etmiş karşılığında cenneti satın almışlardır. Ne mutlu onlara!...

Kısaca coğrafyamızda imzalanan örgütler ve devletler(!) arası anlaşmalara da birkaç cümle ile değinmek istiyorum. Kuşkusuz anlaşma/barışma İslam’ın emridir ve onun her emri gibi güzeldir. Ancak genellikle barışı savaşan taraflar değil araya giren tarafsız bir güç ister ve sağlar. Burada aracı bir taraf yoktur. Bu gün barış için ileri sürülen gerekçeler, yeni ortaya çıkmış şeyler değildir. 1000 yıllık kardeşler neden savaştılar da şimdi neden barışıyorlar?! Açıkçası biz ne savaşın ne de barışın tarafların kendi iradeleri ile olduğu kanaatinde değiliz. Tarafları silahlandıran ve savaştıran büyük şeytan şimdi de onları barıştırıyor. Nitekim her vesile ile gelişmelerden memnun olduğunu beyan ediyor.

Barış iyidir ancak asla şeytandan iyilik sadır olmaz. Özellikle ümmet lehine en ufak bir iyilikten büyük şeytan ABD memnun olmaz, rahatsız olur. Biz bu filmi “çözüm süreci”nde izlemiştik. Güya devletin ‘akil adamlar’ eliyle yürüttüğü sürecin nasıl kanlı bir kalkışma ve adeta iç savaşa dönüştüğünü unutmadık. 2.çözüm süreci olarak da adlandırılabilen bu sahte barış girişimi, öncekinde çok daha büyük umutlar üretmiş sanki çok daha vahim sonuçlara da gebe görünüyor. (umarım yanılırım)

Özellikle Müslümanlar arası barış kesinlikle büyük şeytanın ekonomisini çökertir. Ana omurgasını silah sektörünün oluşturduğu ABD silah üretiminin durmaması için “savaş üretmek” zorundadır. Bunun için önce örgütler üretir PKK/YPG/SDG/DAİŞ/HTŞ gibi. Sonra bunları istediği devletle ya da birbirleriyle savaştırır. Çökmek ve dağılmak üzere olan bir örgüt olursa onun elinden tutar ayağa kaldırır. Şimdi sanki bu örgütlerinin yani savaş makinalarının tamamını bir çatı altında toplamaya çalışıyor. Bu Müminler için hayra alamet değildir. (Emin Güneş - Hürseda Haber)