Mehmet GÖKTAŞ
Erbakan Hoca Ne Zaman Kaybetti Biliyor musunuz?
Hatta Erbakan Hoca kongrede aldığı bu yenilgiden sonra ciddi bir yenilgi daha almıştır; Numan Kurtulmuş"un listesinden GİK üyesi olarak seçilen ve eski yönetimde de olan, kendisine yakın olarak bilinen 25"e yakın partiliyi konutuna çağıran Hoca, "Numan Kurtulmuş"a karşı istifa" etmelerini istemiş. GİK üyelerinin ise Erbakan"a, "Hocam istifa etmemiz söz konusu olamaz. Bizler seçilmiş genel başkanımız Numan Bey"in arkasında duracağız. Zaten kongre sürecinde Numan Kurtulmuş"a karşı izlediğiniz politika Milli Görüş hareketine ve Saadet Partisi"ne ciddi anlamda zarar verdi" şeklinde cevap vermişler, Hoca da onların bu tavır karşısında sessiz kalarak odasına çekilmiştir.
Biliyoruz, Hoca yılmayacak, Saadet Partisini yeniden ele geçirmek için elinden geleni yapacak. Baktı olmadı, "Küçücük olsun, fakat sadece ve sadece benim olsun" diye yeni bir parti kuracak"
Fakat şu husus unutulmamalıdır ki, onu da kaybedecek. Anadolu"da bir söz vardır: Bir insanın ipinin kıvrağı açılmaya görsün, sökülür gider artık.
Görebildiğim kadarıyla bu noktada Müslümanların ortak düşüncesi şudur:
Erbakan Hoca böyle bitmemeliydi, kendisini bu şekilde bitirmemeliydi, sonu böyle olmamalıydı, ömrünün son demlerini çok daha güzel geçirebilirdi.
Fakat şu anda herkes itiraf etmektedir ki, Erbakan Hoca yanlış yapmıştır, kaybetmiştir.
ASLINDA HOCA NE ZAMAN KAYBETTI BILIYOR MUSUNUZ?
Meşhur Bingöl konuşmasının ardında durmadığından, o konuşmanın bedelini ödemediğinden, özellikle cezaevine girmediğinden dolayı Hoca"nın tükeniş süreci başlamıştır.
Erbakan Hoca, 25 Şubat 1994 tarihinde Bingöl"de yaptığı o meşhur konuşmasında:
"Bu ülkenin evlatları asırlar boyu mektebe başlarken, besmeleyle başlar. Siz geldiniz, bu besmeleyi kaldırdınız. Ne koydunuz yerine, "Türküm, doğruyum, çalışkanım." Sen bunu söyleyince, öbür taraftan da Kürt kökenli bir Müslüman evladı, "Ya öyle mi, ben de Kürdüm, daha doğruyum, daha çalışkanım" deme hakkını kazandı"."
Hatırlanacağı üzere, bu konuşmasından dolayı hakkında soruşturma açıldı, yargılanmaya başladı.
Ne yazık ki Erbakan Hoca bu konuşmasının ardında dimdik durmadı, duramadı.
"Evet, ben böyle düşünüyorum, böyle inanıyorum, bu coğrafyanın derdi budur, kanayan yarasının sebebi budur, sözlerimin ve iddiamın arkasındayım" demedi Erbakan Hoca.
"Bu kaset montajdır, Kaset mahkemede delil olamaz " gibi savunmalar yaptı.
Bu şekildeki bir savunma Müslümanların yüreklerini derinden yaraladı, yarınlara olan ümidine sekte vurdu.
Erbakan Hoca aslında o gün kaybetmişti.
Ne ilginçtir ki, buna rağmen hapis cezası almaktan da kurtulamadı.
Bu defa da hapse girmemek için direndi, "Evimi boyatacağım, badana yaptıracağım" gibisinden Müslümanların başını önüne eğdirecek cinsten mazeretler ileri sürdü.
O günkü milletin ma"şeri vicdanını çok iyi hatırlıyorum, eğer Erbakan Hoca Bingöl konuşmasının karşılığı olarak cezaevine girseydi hem kendisi kazanacaktı, hem Müslümanlar kazanacaktı, hem bu ülke kazanacaktı.
Ve "Yaşı ilerlemiş bir Başbakanını bir konuşmasından dolayı cezaevine atan" bu despot rejim büyük bir yara alacaktı.
Cezaevinin kapısına kadar yüz binlerce, belki milyonlarca insanın refakatinde içeri girecek ve aynı şekilde dışarı çıkacaktı.
Mehmed Göktaş / Doğruhaber