Erbakan'ın Öğrencileri "denklemi"Çözdü
Abdullah Gül’ün, beklendiği üzere Türkiye’de cumhurbaşkanlığı makamına gelişiyle birlikte AK Parti, yasama ve yürütme kurumları üzerine nüfuzunu yaydı.
Ayrıca Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesi, Türk ordusunun siyasi denklemdeki rolü ve yeri etrafında taşları yerine koyacak anayasal düzenlemelere kapı açacaktır. Yeni yasamalar kanalıyla belirlenecek bu rol, sadece AK Parti’nin değil, Türk siyasal İslâmı’nın demokrasi oyununu tam yerine getirmesini, Türkiye Cumhuriyeti'nin yasalarını aşmamasını ve laikliği sivil devletin İslâm dini de dahil ahlaki dinlerin faziletleriyle buluşması temelinde almasını takdir eden Amerikalılar ve Avrupalıların talebidir.
Dr. ÖMER ABDULAZİZ
AK PARTİ’NİN İÇ VE DIŞ KAZANIMLARI
Abdullah Gül şu an iç ve dış kazanımlara dayanarak içerdeki evi düzenlemeye başlıyor. Zira Türkiye içi, AK Parti’ye ezici desteğini son parlamento seçimleri kanalıyla ifade etti. AK Partililer parlamento sandalyelerinin yüzde 75’ini elde ettiler. Ayrıca ekonomik başarılar bu desteği canlandırdı. Buna karşın Avrupa Birliği ülkeleri Müslüman Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakerelerindeki tutumunu ve Erdoğan hükümetinin AB’nin adalet, hukuk ve insan hakları kriterlerini yerine getirmesini takdir ediyorlar. Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesi sonrası Avrupa ve Amerikan tutumları netleşti.
ABD VE AB, AK PART’Yİ TAKDİR EDİYOR
Amerikalılar ve Avrupalılar, Gül’ün cumhurbaşkanlığını kutlamaktan çekinmediler, hatta ABD ve AB, AKP modelini, Türk İslâmcıların iç, bölgesel ve uluslararası sorunlar dizisini idare etme yöntemlerini teşvik ettiklerine işaret eden ifadeler kullandılar. Bazı Amerikalı çevreler, Türk siyasal İslâmı’na basiretli bir gözle bakıyorlar. Özellikle de Arap dünyasına hakim siyasal İslâm, başka modelleri demokratik ve laik gelenekleri kabul etmekten, sivil hayatla ilgili uluslararası hukukla uyumlu olmaktan, yasama, yürütme ve yargı kurumları arasında ayırım yapmaktan çok uzakken…
ATATÜRK DE PRAGMATİSTTİ
AK Parti, Türk siyasal İslâm’ın sürekli sıkıntılarının dışına çıktı. İslâmcıların deneyimleriyle irtibatlı tarih, Rusya’daki Bolşevik devrimi öncesi döneme ve Anadolu bölgesindeki Avrupalı emperyalistlere yönelik Türk savaşlarına uzanıyor. O vakit Mustafa Kemal Atatürk İslâm dinini ideolojik olarak kullanarak İtalyanlara, Fransız, İngiliz ve Yunanlılara karşı savaştı. Aynı pragmatist ruhla Rus Bolşeviklerle işbirliği yaptı. İşleri yoluna koyunca İslâmcılara ve komünistlere sırtını döndü. Hatta modern laik Türkiye’yi kurarak Osmanlı hilafetinin köklü geleneklerini yıkmaya çalıştı.
ERBAKAN, TARİHİ EKOLÜN EVLADI
Türkiye İslâmcılarının bu zor denklemlerden çıktığına işaret etmek için bu tarihi bilgilere başvuruyoruz. Necmettin Erbakan, Osmanlı hilafetinin şanı, Nurculuğun sofizmi ve Sünni İslâm’ın vasatlığını bir araya getiren bu tarihi ekolün evladıydı. Bu yüzden askeri oligarşi ve Türk sağı, Erbakan hükümetinin üzerine üşüştüler. Belki de Erbakan güneye ve doğuya, Araplara ve Müslümanlara doğru yönelmekte ve sırtını Avrupalı komşularına dönmekte acele ettiği için buna destek oldu. Bu durum Erbakan’ı Avrupa ve ABD platformlarında açığa çıkardı, yargı ve askeri kurumlarının kendisini ve partisi Refah’ı bitirmesine alan açtı.
Erbakan’ın genç arkadaşları ve öğrencileri denklemi çözdüler ve bu denklemle yeni bir ruh ve pragmatist yaklaşımla ilişki kurdular. Öncelikle hükümeti aldılar.
Şimdi ise cumhurbaşkanlığını ve onun anayasal, yargı, yüksek öğrenim ve ordu düzeyindeki kurumlarını aldılar. Önümüzdeki çekişmenin eksenini bu meydanlar oluşturacak, Gül ve Erdoğan ikilisinin deneyimi ve dâhiliğini zor bir sınav önüne koyacak.
Birleşik Arap Emirlikleri’nde yayımlanan El Haliç gazetesi, 5 Eylül 2007, Arapçadan çeviri: Halil Çelik / Vakit