Erdoğan: Hiç Bir Beşeri Güç Engelleyemez
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin Kızılcahamam'da düzenlenen ''18. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı''nın açılışında konuşmasını yapıyor...
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili, ''Yeni anayasamız bürokratik ideolojilerin değil milletimizin eseri olacaktır'' dedi.
Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin Kızılcahamam'da düzenlenen ''18. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı''nın açılışında yaptığı konuşmada, 12 Haziran seçimlerinde yeni bir anayasa için kendilerine hayati bir görev verildiğini söyledi.
AK Parti hükümetinin önündeki en öncelikli meselenin yeni anayasa çalışmaları olduğunu vurgulayan Erdoğan, ''Konu TBMM'nin ve siyaset kurumunun en önemli gündem maddesidir'' dedi.
''İstiyoruz ki milletçe gelin bu üzümü yiyelim, bağcıyla uğraşmayalım, bu işi bitirelim. Çünkü biz söz verdik, bu sözü yerine getireceğiz'' diyen Başbakan Erdoğan, milletin eliyle yapılacak yeni anayasa için siyaset kurumu başta olmak üzere bütün toplumsal kesimlerle birlikte son derece pozitif bir iklimin mevcut olduğunu belirtti.
Başbakan Erdoğan, ''İyi bir başlangıç yapılmıştır, inşallah bir irade zaafına uğramadan, politik rekabete feda etmeden Türkiye'ye yaraşır bir vakar ve olgunlukla bu işi tamamlayacağız'' diye konuştu.
''Bir 'mukavele değil toplumsal mutabakat metni''
''Yeni anayasamız bürokratik ideolojilerin değil milletimizin eseri olacaktır'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bugünkü ihtiyacımıza ister yeni bir 'kontrat' diyelim, ister yeni bir 'mukavele' diyelim, ister adına 'yeni bir toplumsal sözleşme' diyelim, demokrasimizi geliştiren, özgürlük alanlarını genişleten yeni bir anayasa şart olduğunda herkes hemfikirdir.
Biz, 'kontrat' gibi, 'mukavele' gibi, 'sözleşme' gibi kavramların hepsinin sınırlayıcı ve yetersiz olduklarını düşünüyoruz. Zira, millet eliyle yapılacak olan bu anayasa, Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşlarına kendi ülkelerinde 'ev sahibi' olduklarını hissettiren, vatandaşlık aidiyetlerini perçinleyen bir anayasa olacaktır.
Bu anayasa, 'kiracı' ile 'ev sahibi' arasında bir 'mukavele' değil, istisnasız her vatandaşımızın hukukunu güvenceye alan bir 'toplumsal mutabakat metni' olmalıdır.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, iktidar yorgunluğuna zerre kadar prim vermediklerini belirterek, ''Zira gücümüzü milletten alıyoruz'' dedi.
Erdoğan, AK Parti'nin, kuruluşundan bu yana geleneksel olarak düzenlediği ve milletvekilleri, parti kurucuları, MKYK üyeleri, MYK üyeleri ile Bakanlar Kurulu üyelerinin katıldığı toplantının açılışında yaptığı konuşmada, AK Parti ile başlayan ve güçlü bir gelenek haline gelen istişare toplantılarının en verimli, en bereketli toplantıları olduğunu ifade etti.
Partinin kurucu kadrolarıyla, meclis grubuyla, parti teşkilatının ana kademeleriyle bir arada olmaktan büyük mutluluk duyduğunu dile getiren Erdoğan, ''Bu vesileyle yol arkadaşlarımızın eşlerini, çocuklarını, ailelerini de saygıyla selamlıyorum.
Çünkü onlar bizim arkadaşlarımızın en yakın yol arkadaşları olarak, bu dava için büyük fedakarlıklar gösteriyorlar'' dedi. Erdoğan, toplantıda bulunmayan arkadaşlarına da selamlarını iletti.
''Yeni bir dönemin, yeni bir maratonun başındayız. Alnımız ak, yüzümüz ak olarak milletimizin huzurundayız'' diyen Erdoğan, bugüne kadar Türkiye'nin imar ve inşası yolunda Türkiye'ye büyük eserler kazandırdıklarını söyledi.
Şimdi daha büyük eserler kazandırmak için güçlerini, enerjilerini topladıklarını ve yeniden koşmaya başladıklarını ifade eden Erdoğan, ''Bu maratonun sonunda da milletimize altın madalya getireceğiz, bayrağımızı onurla göndere çekeceğiz'' diye konuştu.
İktidarlarından önceki döneme de değinen Erdoğan, şöyle konuştu:
''Türkiye uçurumun kenarına getirilmişti, siyaset kurumunun takat ve dermanı kalmamıştı, demokratik mekanizmalar kilitlenmişti, ülkemiz krizden krize sürükleniyordu. Hamdolsun, iş başına geldiğimiz ilk günden itibaren ülkemiz ayağa kalktı.
AK Partiyle geldi büyüme ve gelişme. AK Parti ile 'kriz' kavramı adeta tarih oldu. 9 senelik iktidarımızda geriye doğru tek bir adım atmadık. Sürekli ileri bir demokrasi için, ileri bir hukuk düzeni için, sürekli refah ve toplumsal huzuru artırmak için alın teri döktük ve bugünlere geldik.
AK Parti ile birlikte, Türkiye çözümsüz görünen sorunların üstesinden geldi, demokratik istikrar oturdu, ekonomi ile birlikte halkımızın ekmeği, aşı büyüdü. AK Parti ile birlikte Türkiye'nin sözü bütün dünyada dinlenir oldu, saygınlığımız en üst düzeye çıktı.''
Erdoğan, şimdi, bütün enerjilerini toplayarak yeni bir başlangıç yaptıklarını vurgulayarak, şunları söyledi:
''İktidar yorgunluğuna zerre kadar prim vermiyoruz, zira gücümüzü milletten alıyoruz. 'Yaşasın millet' diye girdiğimiz yolda ülkemizin yeni hedeflerine milletimizle beraber yürüyor, beraber koşuyoruz. Nice engeller, nice barikatlar aştık.
Sayısız tahkir ve tezyife muhatap olduk ama yolumuzdan dönmedik. 'Bu şarkı burada bitmez' dediğimizde yüreklerimizde bu ülke için büyük bir aşk ve heyecan vardı. Ondan önce de sayısız tuzakla karşılaştık, ondan sonra da yolumuza sayısız barikatlar kuruldu, duvarlar örüldü.
Ama Allah'ın lütfu ile o şarkı orada bitmedi ve giderek milletimizin gönlünde yankılandı. 'Kimsesizlerin kimi olmak' gibi ulvi bir idealle çıktığımız yolda daima milletimizle el ele, gönül gönüle olduk. Büyük milletimizin teveccühü ile partimizi kurduğumuz gün, 'bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak' dedik ve Allah'a şükür geride bıraktığımız 9 yılda hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Ne siyaset eskisi gibi oldu, ne de devlet mekanizması eskisi gibi işledi. AK Parti ile beraber Türkiye'nin bütün göstergeleri pozitif istikamete çevrildi. Türkiye, dünyanın yıldızı en parlak ülkeleri arasına girdi.
Yolun başı ile bulunduğumuz yeri sürekli hatırlıyor ve hatırlatıyorum çünkü zeminimizi asla unutmamak zorundayız. Unutmayalım ki zeminlerini unutanlar, söylem ve eylem tutarsızlığına düşmeye mahkum olurlar.
Tutarsızlığa düşenler siyasetten tasfiye olmaya mahkumdurlar. Biz ise milletin önüne düşmedik. Hiçbir zaman millete 'düşün peşimize' demedik ve bu psikoloji içinde olmadık. Biz, 'Türkiye'de bundan böyle, millet siyasetin arkasından gitmeyecek, siyaset milletin arkasından gidecek' derken bunu bütün içtenliğimizle söyledik ve bu anlayıştan vazgeçmedik.''
''Adalete, paylaşıma, kaliteye odaklanmalıyız''
Erdoğan, başarının nihai hedefleri olmadığının altını çizerek, Türkiye'nin gücünü toplaması, güçlü bir irade oluşturması halinde imkansız görülen sorunların çözüleceğine bütün yürekleriyle inandıklarını söyledi.
İktidara gelmeden 3 Kasım 2002 seçimleri öncesindeki birinci kuruluş yıl dönümlerinde, ''Bir daha bugünlere dönmemek için çıtayı biraz daha yükseltiyor ve tek başına iktidar yetmez diyoruz. 14 Ağustos 2001 itibariyle, Türkiye'nin istikrarı, devletimizin itibarı, halkımızın mutluluğu için AK Parti olarak hedefimiz yüzde 50 diyoruz'' dediklerini anlatan Erdoğan, bugün o hedefe ulaştıklarını belirtti.
Erdoğan, 12 Haziran 2011 genel seçiminde bütün partilerin toplamından daha fazla oy aldıklarına işaret ederek, şöyle devam etti:
''İftiharla söyleyeyim ki seçimden sonra da yükselişimiz devam ediyor. Ne kadar hamdetsek, ne kadar şükretsek azdır. Aynı gün bir şey daha söyledik; 'AK Parti Türkiye partisi değil, dünya partisi olacak' dedik. Hamdolsun AK Parti dünya partisi oldu.
Geldiğimiz noktada ise kendimizi yenilemek zorundayız. Zira, siyasetimizi sadece rakamlarla ifade edemeyiz, ölçemeyiz. Bize göre, asıl olan kemiyet değil keyfiyettir; asıl olan nicelik değil, niteliktir. Bizim adalet ve kalkınma idealimiz hiçbir zaman maddi refahla, ekonomik göstergelerle, istatistiklerle sınırlı bir tasavvur değildir.
Bakınız, şu gerçeği özellikle ifade ediyorum; ahlaki zemin esas alınmadan, adalet olmadan, paylaşma olmadan evrensel değerler sistemi esas alınmadan adalet sağlanamaz. Adaletin, paylaşmanın esas alınmadığı bir kalkınmanın ise bize göre hiçbir anlamı yoktur.
Geride bıraktığımız iki dönemi 'aksiyon dönemi' olarak isimlendirirsek, 2023 hedeflerimize varmak için önümüzdeki dönemi çok daha farklı bir anlayışla yönetmek zorundayız. Bireye, aileye, topluma ve toplumsal dokuya daha ziyade özen göstermek durumundayız.
Kısaca, yeni dönemde adalete, hakkaniyete, paylaşıma, kaliteye daha çok odaklanmaya mecburuz. Bunu kentleşmeden eğitimin kalitesine kadar hayatın her alanını kastederek söylüyorum.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Kartvizitinde siyasetçi yazdığı halde, her sıkıntıya girdiğinde kapı kapı dolaşıp kurtarıcı arayanların, demokrasiyi ona buna peşkeş çekme alışkanlığında olanların bizim aramızda yeri yoktur, olmayacaktır'' dedi.
Erdoğan, AK Parti'nin Kızılcahamam'da düzenlenen ''18. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı''nın açılışında yaptığı konuşmada, 2002 öncesinde Türkiye'nin en temel, en hayati ihtiyaçları için bile dışarıdan borç arar hale geldiğini belirtti.
''Üç kuruş kredi için bu ülkenin geleceğini ipotek etmeyi göze aldıkları halde gittikleri kapılardan eli boş dönmek durumunda kaldılar'' diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
''Hani, mutlaka hatırlayanlarınız vardır; geçmişte esnafımızın dükkanlarında duvara bir tablo asılırdı. İçimizi acıtan bir tablo... Bir tarafta, hesabını iyi yaptığı, adımını denk attığı için işleri yolunda giden tüccarın rahat ve huzurlu halini gösteren bir mutluluk resmi vardı.
Hemen yanında da işinin gereğini yerine getiremediği, işinin hakkını veremediği ve hesabını doğru yapamadığı için iflas etmiş bir tüccarın kararmış dünyası resmedilirdi. İşte o ikinci resmin Türkiye olduğunu düşünürdük ve yüreğimiz sızlardı. Hamdolsun ki o tablo duvarlardan indi, tedavülden kalktı.
Bu ülkenin dertlerine derman bulacak, ihtiyaçlarına çare olacak gücü, kaynağı ve potansiyeli her zaman vardı. Ancak bu ülkenin gücünü, kaynağını, potansiyelini doğru kullanacak, milletin beklentilerini siyasetin en temel önceliği kılacak siyasetçileri, yöneticileri yoktu.
Yolsuzluk, yasaklar, yoksulluk almış başını gidiyordu, hamdolsun bunlar hepsi biraz tek tek yok oldu gitti. Kökü asırlar öncesine uzanan bu millet bu kahırlı manzaraları kendine de ülkesine de yakıştıramıyordu. Ancak büyük bir millet olmanın idrakiyle metanetlerini korudular, aklıselimden, sağduyudan asla vazgeçmediler.
Ülkeyi daha büyük felaketin kucağına atacak çalkantılara asla meydan vermediler. Sabrettiler ve kısa zaman içinde millet iradesinin tecelligahı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni yeniden aslına döndürdüler.
Siyasetçiler bozdu, milletimiz yeniden yaptı. Ne yazık ki bu mücadele sürerken yıllar yılları kovaladı, kaynaklar, imkanlar, nesiller heder oldu, kayboldu. Çok kıymetli nesillerimiz adeta gün görmeden eriyip gitti.
Nice genç nesillerimiz gençliklerini, enerjilerini, coşkularını, umut ve heyecanlarını bu ülke için birer değere dönüştüremeden tarih sahnesinden kayıp gittiler.
Bu sözlerimden geçmişe takılıp kalmak gibi yanlış bir sonuç çıkarmayacağınızı biliyorum, ama geçmişi kolayca unutup, millet olarak bize çok ağır bedeller ödetmiş o karanlık yılların muhasebesini hakkıyla yapamazsak, işte o zaman bu film yeniden başa sarabilir, tarih tekerrür edebilir.
Ben üniversite, ilkokul yıllarımı unutamam. Tarih tekerrür edebilir ama ibret alırsak işte o zaman tekerrür etmez.''
''AK Parti'nin geçmişin günahlarında bir payı, hissesi yoktur''
AK Parti'nin ''geçmişin günahlarında bir payı, hissesi'' bulunmadığını ifade eden Erdoğan, ''Ancak mademki biz milletin sesi, milletin vicdanı, millet siyasetinin temsilcisiyiz; o halde kimsenin kendi günahıyla yüzleşemediği yerde Türk siyasetinin karanlık yıllarıyla yüzleşmek de bize düşer'' diye konuştu.
AK Parti kadrolarının ''milletin yıllar boyunca sabırla, metanetle taşıdığı emaneti artık hak ettiği menzillere ulaştırabilmek için bir araya geldiğini'' belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
''Dertli olmak gerekir, dertli olmayan bu işi bitiremez, aşık olmak gerekir, aşık olmayan bu işi çözemez. Milletimizin sesini, beklentisini, değişim iradesini iktidara taşımaya geldik. AK Parti siyaseti, milletimizin yanlışları doğrularla değiştirme şuuru ve iradesinden vücut bulmuştur.
AK Parti, ülkesini seven, milletine inanan, değerlerine saygılı, dünyayı tanıyan, yeniliklere açık, bilgili, donanımlı, vicdan sahibi yeni nesillere öncülük etmek üzere yola çıkmıştır.
AK Parti siyaseti, Türkiye'nin büyüklüğüne inanan, milletimizin asırlardan bu yana edindiği büyük birikim ve tecrübelerin farkında, tarihin ülkemize yüklediği misyonun şuurunda bir siyasettir.
AK Parti, kendini mutlu azınlıkların, imtiyazlı sınıfların, gölge iktidarların hegemonyasına kilitlemeye asla razı olmayan, olmayacak bir partidir. AK Parti siyaseti, sadece ve sadece milleti esas alan, milletin hissiyatını siyasi dile tercüme eden bir siyasettir.
AK Parti siyaseti, demokrasi içinde millet iradesini ve hukuk ilkelerini devre dışı bırakacak herhangi bir başka güç ve iradeye asla yer olmadığını bilen, duruşuyla bu gerçeğin hakkını veren bir siyasettir.
Milletin malına göz dikenlerin, ülkenin kaynaklarını talan etmeye yeltenenlerin, adaleti, vicdanı hiçe sayanların bizim aramızda yeri yoktur.
Kartvizitinde siyasetçi yazdığı halde, her sıkıntıya girdiğinde kapı kapı dolaşıp kurtarıcı arayanların, demokrasiyi ona buna peşkeş çekme alışkanlığında olanların bizim aramızda yeri yoktur, olmayacaktır.
Bu ülkenin menfaatlerini, kendi kısır siyasi hesaplarının önüne koyamayanların AK Parti'de yeri yoktur, olmayacaktır. Kendini kapalı kapılar ardına kapatanların, sırça köşklerde yaşamaktan bu milletin dertlerini duyamaz hale gelenlerin bu saflarda yeri yoktur, olmayacaktır.
Milletin oyuyla geldiği makamlara oturup, milletin fikrini, hissiyatını, inancını, duruşunu beğenmez hale gelenlerin bizim aramızda yeri yoktur, olmayacaktır. Çünkü bizi milletten ayrı düşürecek hiçbir şeyin asla ve kat'a bizim kitabımızda yeri yoktur, olmayacaktır.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Toplum adına kararları önceden veren, özgürlük alanlarını ta baştan sınırlayan, belirlenmiş sabitelerle toplumu şekillendirmeyi hedefleyen bir anayasa değil, evrensel değerlerle tezat teşkil etmeyen ve milletimizin rızasına uygun bir anayasaya ihtiyacımız var'' dedi.
Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin Kızılcahamam'da yapılan 18. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı''nın açılışında yaptığı konuşmada, yeni anayasa çalışmalarını millete layık olabilmek için hakkıyla yapacaklarını söyledi.
Bütün samimiyetleriyle ön yargılar ve ön kabuller olmadan bütün inandıklarını ortaya açıkça koyduklarını ve 'Bizim 326 milletvekilimiz var, en güçlü parti biziz'' demediklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Şu anda grubu bulunan dört parti var. Şu anda TBMM Başkanı bizden 3'er üye mi istiyor? 3'er üye. 'Hayır, bizim 326 var, dolayısıyla adil bir sayı istiyoruz', böyle bir itirazda bulunmadık.
Baştan söyledik, ikiyse iki, üçse üç. 29 üyesi olan da 3 üye, 326 üyesi olan AK Parti de 3 üye vermeyi kabul etti. 53 üyesi olan da 3 üye, 326 üyesi olan da 3 üye.
Ana muhalefet Partisi'nin 100 kusur üyesi, o da 3, biz de 3. Niye? İstiyoruz ki milletçe gelin bu üzümü yiyelim, bağcı ile uğraşmayalım, bu işi bitirelim. Çünkü biz bu sözü verdik ve bu sözün gereğini de yerine getireceğiz.
Toplum adına kararları önceden veren, özgürlük alanlarını ta baştan sınırlayan, belirlenmiş sabitelerle toplumu şekillendirmeyi hedefleyen bir anayasa değil, evrensel değerlerle tezat teşkil etmeyen ve milletimizin rızasına uygun bir anayasaya ihtiyacımız var. Bunu Anadolu'yu dolaşırken yaptığımız kamuoyu araştırmalarıyla da gördük.''
''Türkiye artık, kapalı devre bir ülke değil''
1982 yılından beri istisnasız her toplumsal kesimin, her siyasal kanadın ''topluma dar geldiğini'' ifade ettiği ve 29 senedir tartışılan darbe anayasanın, artık bu bedene uymadığında herkesin mutabık olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Hatırlayın kamusal alan tartışmalarını, neler çektik değil mi?
Hem bir taraftan gülüyorduk bu tartışmalara, ama bir taraftan da uymak durumunda kalıyorduk. Neden? Toplum gerilmesin. İşte bu tartışmaların olduğu dönemlerde, devleti milletten esirgeyen bir anlayışı yaşadık, ama biz bunları asla kabul etmiyoruz.
Devleti millete ait kılan ve vatandaşlık aidiyetini perçinleyen bir anayasaya ihtiyacımız var, işte bunu gerçekleştirmemiz lazım. Bizim milletimizi yüzyıllardır ayakta tutan bir değerler sistemimiz zaten var. Türkiye artık, kapalı devre bir ülke değil. Artık, eski vehimlere yeni vehimler ekleyemeyiz'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, tarihin en zor şartlarında kenetlenerek, ay yıldızlı bayrağı altında bütünleşen bu büyük milletin geleceğe emniyet ve güven içinde yürümesini hiçbir beşeri gücün engelleyemeyeceğini vurguladı.
''En az Türkiye büyüklüğünde düşünün''
Başta Cumhuriyet'in bekası olmak üzere bütün kazanımların güvencesinin demokrasi olduğun, millet iradesi olduğuna işaret eden Erdoğan, ''Bu noktada yine unutmayalım ki bizim temel meselemiz devletimizin hukuk zeminini sağlam kılmaktır.
Gerisi, detaydır, teferruattır, usule ilişkindir. İnşallah milletimizin bu talebini karşılayacağız ve bunu millet olarak birlikte başaracağız'' dedi.
''Herkese çağrımız şudur. En az Türkiye büyüklüğünde düşünün. Zira Türkiye yeni dünyanın kutup yıldızı olmak için sabırsızlanıyor'' diyen Erdoğan, Türkiye'nin bütün hesaplarını yeni baştan yapmak, eski yanlışların yerine doğruları koymak mecburiyetinde olduğunu söyledi.
Yeni bir dönemin başladığını, yeni bir sayfanın açıldığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
''Türk siyasetinin diğer aktörleri önümüzdeki imkanların farkında olmasalar da AK Parti bunun farkındadır. Türkiye uzun senelerini yanlış zihniyetler elinde içine kapanarak, kafasını kuma gömerek zayi etti. Dünyanın öncü devletleri, lider ülkeleri arasında olması gereken bu ülke, bu kifayetsiz zihniyetler, önünü görmekten aciz o çapsız siyasetler elinde kör kuruşa muhtaç hale getirilmiştir.''
****
Erdoğan şunları söyledi:
Yüzümüz ak alnımız ak milletin huzurundayız. Bu zamana kadar büyük eserler kazandırdık. Bundan sonra da kazandıracağız... Bizden önce Türkiye uçurumun kenarına getirilmişti. Ülke krizden krize sürükleniyordu. İş başına geldiğimiz günden beri ülkemiz ayağa kalktı. Ak Parti ile kriz kavramı tarih oldu. Geriye tek adım atmadık... Sürekli refah ve toplumsal huzur için alın teri döktük.
Biz millet siyasetin ardından değil siyaset milletin ardından gidecek dedik. İmkansız görünen sorunların çözüleceğine birlikte inandık... 14 Ağustos 2002'de bir daha bugünlere dönmemek için çıtayı biraz da yükseltiyor. Tek başına iktidar yetmez diyoruz... Ak Parti olarak hedefimiz yüzde 50 dedik 14 Ağustos 2001'de... Bugün o hedefe ulaşmış durumdayız...
Bütün partilerin toplamından daha fazla oy aldık... Ak Parti artık bir dünya partisidir!
TBMM'de 4 parti var. Meclis Başkanı anayasa için 3 üye istedi biz hayır bizim çok temsilcimiz var biz fazla alırız demedik. 53 üyesi olan da 3 326 üyesi olan da 3 üye verdi... Gelin diyoruz milletçe bu üzümü yiyelim bağcıyı da dövdürmeyelim... Tüm kesimlerle birlikte son derece pozitif bir iklim mevcut. Biz hiçbir zaman ön kesimi yapmayacağız... Arkadaşlarımız gitti görüştü.. Sadece çerçeveyi konuştu. Türkiye'ye yakışır bir biçimde bu anayasayı tamamlayalım...
Değerli arkadaşlar yeni anayasa bürokratik ideolojilerin değil milletimizin eseri olacak. Özgürlükleri sınırlayan, toplumu şekillendiren bir anayasa değil, milletin rızasına uygun bir anayasaya ihtiyaç var... 1982 yılından beri istisnasız her siyasal kanadın topluma dar geldiğini ifade ettiğimiz bu anayasa bu bedene uymamaktadır...
Devleti ve milleti kenetleyen bir anayasaya ihtiyaç var... Allahın izni ile bu çalışmayı hiçbir beşeri güç engelleyemeyecektir. Demokrasimizi genişleten yeni anayasada herkes hemfikirdir... Biz sözleşme gibi kavramların yetersiz olduğunu düşünüyoruz... Bu anayasa kiracı ile ev sahibi arasında mukavale değil tüm kesimleri güvenceye alan toplumsal mütabakat metni olacaktır... Bizim temel meselemiz devletin zeminini sağlam kılmaktır...
Herkese çağrımız şu en az Türkiye büyüklüğünde düşünün. Türkiye bütün dünyanın yeni kutup yıldızı... Türkiye'de yeni bir dönem başlıyor. Türk siyasetinin aktörleri olacaklarının farkında... Zamanında kafasını gömerek kaybettiler... Önünü görmekten aciz siyasetler elinde kör kuyuya mahkum edildi. Bu ülkenin en temil ihtiyacı için bile borç aradık. 3 Kuruş kredi için bu ülkenin ipoteğini verip eli boş döndüler...
Bu ülkenin dertlerine derman olacak mutlaka birileri vardır...
Biz olduğumuz gibi görünüp göründüğümüz gibi olacağız... Geçen hafta bir grup çıkıyor bir önerge sunuyor. Böyle bir derdi yok. Madem böyle bir şey yapıyorsun çık yap. Neden başörtülüleri istismar ediyorsun. Senin böyle bir derdin yok ki, dini zerdüştlük olanın başörtüyle ne işi olabilir ki... Bunları geçin Ak Parti'yi köşeye sıkıştıramazsınız... Millet kimin ne olduğunu iyi biliyor...
Türkiye'nin bir ucundan diğeri aynı hissiyatı taşıyan Ak Partililer adına söylüyorum... Biz hepimiz Türkiyeyiz... Biz ne dedik her şey Türkiye için dedik.. .Biz 74 milyon canımızla hep birlikte Türkiyeyiz...
Bir olmak beraber olmak Türkiye'nin ne önemli gücüdür. Herkes müsterih olsun bu ahengi kimseye bozdurmayacağız... Milletin canına kastedenler meşru bir davanın savunucusu olduğuna kimseyi inandıramazlar... Caniler mutlaka ama mutlaka kaybedeceklerdir. Terörle mücadelede yeni dönem başladı. Yeni açılımlar ilave tedbirler gerçekleştirdik. Eskik ne varsa tamamlanıyor. Terörün acısını en çok o bölgede yaşayan masum insanlar çekiyor. Terörist acıyı büyütmek için evine ekmek alan polisime askerime kurşun sıkıyor... Hamile kadına, bir veda gecesine giden genç kıza silah sıkıyor. Evel Allah bu büyük millet bu tuzağa düşmeyecek... Hayata masumiyete pusu kuranı hep birlikte lanetliyoruz... Karanlık ideallerine bu caniler hiçbir zaman ulaşamayacak...
Halka rağmen hiçbir siyaset meşru sayılamaz... Türkiye'nin imkan ve kabiliyetlerine büyük haksızlık ediliyor. Bugün yüzmülyonların sesine Ortadoğu'da kulak verilmelerini tavsiye ediyorum... Türkiye'nin sesine kulak tıkamak onlara bir şey kazandırmaz. Biz gizli gündemin peşinde değiliz...
Bugün BM'de Türkiye konuşuluyor. AB ülkeri krizde boğulurken Türkiye'nin başarısı konuşuluyor. ABD ile stratejik işbirliğimiz artık bir model anlaşma özelliği taşıyor. Artık Türkiye rol biçilen değil rol belirleyen aktördür. Türkiye alan el değil veren eldir... Dün 70 sente muhtaç bir Türkiye idik... Bugün kasalara 300 milyon dolar bağış toplayabilen ülke haline geldik...
Yayınlanan AB ilerleme raporu AB'nin hala akıl tutulması yaşadığını ortaya koydu. Standartlarımız Ab'nin istediği seviyeyi aşmış durumda... Durumları da ortada zaten. Ekonomik krizle boğuşup duruyorlar... Krizdek, ülkelere Merkez Bankaları para yetiştiremiyor... Bizim tezlerimiz tek tek ortaya çıkıyor. Vize çşabaları bizi haklı çıkarıyor. Şunu herkes bilmeli ki vize Türkiye'ye bir lütuf değildir. Türkiye sadece hakkı olanı talep ediyor. Brezilya'nın, Bolivyanın ne alakası var AB ile sen gel onlara Shengen ver Türkiye'ye verme. Kendilerince orta sahada top sürüp çalım atıyorlar...
Kıbrıs'ta hiçbir kimse adanın ortak zenginlikleri hakkında hak talep edemez. Türkiye'den bunun karşılığını misliyle görür. Başından beri Kıbrıs'ta çözümden yana olan sözleri tutan biz olduk. İşi yokuşa süren ise Rumlar oldu. Bu süreci çok yakından yaşadık. Nasıl oyunlar döndüğünü bizzat yaşadık... AB üyeliği ile ödüllendirilenler Rumlar oldu. Özellikle AB'ye sesleniyorum. Hiç rahatsız olmasınlar bu bizim hakkımız. Bu artık AB için bir namus meselesidir...
Adadaki sorunun çözümü Kıbrıs Türklerin yalnız bırakılması ile olamaz.. Türkiye her konuda ağarlığını hissettiriyor...
Türkiye'de Ak Parti iktidarı burada otursaydı bu başarılar olur mu? Olmazdı dünyayı fellik fellik dolaştık ve ihracattaki başaıyı yakaladık...
Dünyanın en borçlu ülkesi Japonya, ikinci sırada Yunanistan, İtalya üçüncü, Belçika 4. İrlanda5. ABD ve Portekiz... Avro Bölgesinde borçluluk yüzde 85, Kanada 84, Almanya 83, İngiltere yüzde 80,... Gümey Kıbrıs 61,... Türkiye'de bu oran yüzde 42'i... Biz dünyada 22. sıradayız... Bütün bunlarlar beraber Türkiye'yi nasıl olur da borçlu ülke diye eleştiriyorlar şaşırıyorum... Önce Kazakistan, sonra Almanya'ya gideceğiz...
***
Biz bu ara bazı ürünlere zam yaptık... Hemen medyada birileri vekil maaşlarına zammı gündeme getiriyor. Her vekilin altına araba, diyorlar bir programda izledim... Uçak bileti, kira vs diyorlar... Bu terbiyesizliktir... Biz iktidara geldik ilk yaptığımız iş lojmanları satmaktı. Bunu neden konuşmuyorsun, benim vekillerim kirada oturuyor... Birileri bu işi götürecek bu aşk meselesi... Hele Anadolu milletvekilleri gelenleri ağırlamak zorunda... Ağırlamasa ne derler biliyor musunuz? Vekil oldu bak bizi tanımıyor derler... Ayıptır ya milletin temsilcisini milleti ile nasıl ayırırım onun derdindedirler... Sigarayı içmezsin olur biter alkolu az tüketirsin olur biter... Ferrari kullanmada başka marka kullan cari açık sorunu var. Böyle yaptın mı olur biter... Bir taraftan okulları yapacağız... 160 bin derslik neyle yapıldı... Tarihi bir devrim yapıyoruz sağlıkta... Devleti feda edecek yatırımlar yapıyoruz... Bunlar işte hep böyle oluyor
Avrupa ve ABD'nin işsizlikte durumu ortada... Türkiye bilişim teknolojisinde atılımlar yapıyor.. Türkiye'nin 4 bir yanı duble yol, hızlı tren ve havayolları ile örülüyor... Şimdi orta halli vatadnaşımız rahat rahat uçağa biniyor. Bu kervan yoluna devam edecek... Bu mücadelede millet en temel dayanağımızdır... Biz sizi enflasyona ezdirmeyeceğiz....
haber 7