"Erdoğan'ı Kışkırtıyorlar"
M. Ali Kışlalı yazmış...
Kışkırtma ve akıl yolu
Başbakan'a, cumhurbaşkanlığı için, Gül'ün adaylığını dayatmak istiyorlar. 'Ya o ya da kendisi olmalı' diyorlar. Bunu AKP zirvesine çok yakın olanlar söylüyor.
Erdoğan, AKP'nin yetkili kurullarında söylenenleri izliyor ve not alıyor. Bu önemli konuda 'uzlaşma' için verdiği sözü tutmaya çalışıyor. Ama kampanya devam ediyor. Cumhurbaşkanlığı için adaylığın açıklanması gereken güne kadar da galiba devam edecek.
Erdoğan'ı, uzlaşmadan vazgeçirmek için sürdürülen kampanya yanlıları, alınan bunca yoldan sonra, Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesi halinde, ortaya ne gibi ciddi sorunların çıkabileceğini hiç irdelemiyorlar.
Oysa Radikal'in yabancı basından çevirip yayımladığı makalelerin dikkatle izlenmesi bile okurları olasılıklardan haberdar edebiliyor. Buna, gelişmeleri, sağduyuları ve çıkarları ışığında izleyen iş çevrelerinin ve onların düşüncelerine büyük önem veren etkin başka kesim değerlendirmeleri de ekleniyor.
Şimdiye kadar görülenler, Gül'ü adaylıktan vazgeçirmek için, gururunu okşayarak telkinde bulunmak. Bu çabaların, genel kamuoyu yanında, AKP karar ve uygulama kurullarında da, giderek etkili olduğunu gösteren işaretler pek yok.
'Bu kadar oyu Gül'ün adaylığına askeri ve yargı çevresinin muhalefetine karşın aldık. Şimdi onun adaylığından vazgeçersek seçmenimize ne diyeceğiz?' görüşünü galiba artık Erdoğan da paylaşıyor. Onlara öncelikle hareket noktalarının doğru olmadığının anlatılması gerek. Bunun için de işe Tarhan Erdem'in, itibarının zirvesine yaptığı yoklamalarla çıkmış
olan, KONDA verilerinden başlamak gerekiyor.
Seçmen yoklamaları, geçen yıl sonuna doğru 'Seçim yapılsa AKP yüzde 45 civarında oy alır'ı göstermişse, onca dalgalanma sonunda netice yüzde 46.4 olmuşsa, Gül ismi etrafındaki dalgalanmalar nasıl hareket noktası olabiliyor?
Ya AKP'ye verilmemiş yüzde 53.4 oy ne olacak? Gül'ün adaylığı onlara nasıl anlatılacak? Erdoğan'ın verdiği sözleri hatırlaması ve gerçekçi değerlendirme yapması beklenmez mi?
Kimi koşulda popüler olabilecek sloganları ve onların olası neticelerini belli amaçlar için saptırmak başka, ama bunlara dayanarak yakın gelecekte karşınıza çıkacak sorunları yaratacak değerlendirme yapmak başka.
"Aldığımız bu kadar oy bize rahatça,muhalefetin görüşlerine aldırmadan, Gül'ü Çankaya'ya seçtirme yetkisini verir. Artık hiçbir kurum halkın bu kararlılığı karşısında bir şey yapamaz" demek kolay.
Ama yarın siyasi iktidarın işleri zorlaştığında, şimdiye kadar uygulananlara hiç benzemeyen yeni engellerle karşılaşıldığında, en üst sorumluluk noktasında sorunu çözmek gene Başbakan'a kalacak. Bu ortamda Çankaya'ya çıkarılması halinde, Gül'e değil.
AKP milletvekillerinin, hesapsız kışkırtıcı kampanya karşısında daha soğukkanlı ve sağduyularını da harekete geçirerek düşünmeleri beklenebilir mi?.
Yarın Cumhurbaşkanı Sezer, Çankaya'dan ayrılacak. Yeni AKP iktidarı, şimdiye kadar kendisine çeşitli girişimlerinden dolayı muhalefet etmiş kimi anayasal kuruluşla yeni ilişki düzeni kurmaya çalışacak. Bu ortam içerisinde Erdoğan'ın kamuoyuna, anayasal vasıflarıyla inandırıcı ve kabul edilir bir cumhurbaşkanı sunmuş olmasının sayılamayacak kadar yararı olacak. Akıl yolunun izlenmesiyle sağlanabilecek çözümün düğümü burada.
Gül'ü Çankaya'ya çıkarmakla kimi kurumlardan öç alacaklarını sanarak kışkırtma yapanların oyununa Başbakan'ın gelmeyeceği umulamaz mı? Yoksa şeamet tellallığı yapar görünmemek için dillerini tutmaya çalışanlar 'İş işten geçmeden' deyip, Gül muhiplerinin düşünmelerini sağlamalarına yardım edici konulara dokunmalı mı?
***
KİTAP NOTU: 'Sınır Ötesi Savaş'ın Kurmay Günlüğü-
1. Kuzey Irak Operasyonunun Bilinmeyen Yanları'. İnceleme
araştırma. Yazan Saygı Öztürk. Doğan Kitap. Yazar sadece K. Irak'a yapılması özendirilen bir yeni harekâtta nelerle karşılaşılabileceğinin tutanaklarını yayımlamakla kalmıyor. Bir de bu tür harekât uzmanının ayrıntılı görüşlerine yer veriyor.
Radikal-M.Ali Kışlalı
Başbakan'a, cumhurbaşkanlığı için, Gül'ün adaylığını dayatmak istiyorlar. 'Ya o ya da kendisi olmalı' diyorlar. Bunu AKP zirvesine çok yakın olanlar söylüyor.
Erdoğan, AKP'nin yetkili kurullarında söylenenleri izliyor ve not alıyor. Bu önemli konuda 'uzlaşma' için verdiği sözü tutmaya çalışıyor. Ama kampanya devam ediyor. Cumhurbaşkanlığı için adaylığın açıklanması gereken güne kadar da galiba devam edecek.
Erdoğan'ı, uzlaşmadan vazgeçirmek için sürdürülen kampanya yanlıları, alınan bunca yoldan sonra, Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesi halinde, ortaya ne gibi ciddi sorunların çıkabileceğini hiç irdelemiyorlar.
Oysa Radikal'in yabancı basından çevirip yayımladığı makalelerin dikkatle izlenmesi bile okurları olasılıklardan haberdar edebiliyor. Buna, gelişmeleri, sağduyuları ve çıkarları ışığında izleyen iş çevrelerinin ve onların düşüncelerine büyük önem veren etkin başka kesim değerlendirmeleri de ekleniyor.
Şimdiye kadar görülenler, Gül'ü adaylıktan vazgeçirmek için, gururunu okşayarak telkinde bulunmak. Bu çabaların, genel kamuoyu yanında, AKP karar ve uygulama kurullarında da, giderek etkili olduğunu gösteren işaretler pek yok.
'Bu kadar oyu Gül'ün adaylığına askeri ve yargı çevresinin muhalefetine karşın aldık. Şimdi onun adaylığından vazgeçersek seçmenimize ne diyeceğiz?' görüşünü galiba artık Erdoğan da paylaşıyor. Onlara öncelikle hareket noktalarının doğru olmadığının anlatılması gerek. Bunun için de işe Tarhan Erdem'in, itibarının zirvesine yaptığı yoklamalarla çıkmış
olan, KONDA verilerinden başlamak gerekiyor.
Seçmen yoklamaları, geçen yıl sonuna doğru 'Seçim yapılsa AKP yüzde 45 civarında oy alır'ı göstermişse, onca dalgalanma sonunda netice yüzde 46.4 olmuşsa, Gül ismi etrafındaki dalgalanmalar nasıl hareket noktası olabiliyor?
Ya AKP'ye verilmemiş yüzde 53.4 oy ne olacak? Gül'ün adaylığı onlara nasıl anlatılacak? Erdoğan'ın verdiği sözleri hatırlaması ve gerçekçi değerlendirme yapması beklenmez mi?
Kimi koşulda popüler olabilecek sloganları ve onların olası neticelerini belli amaçlar için saptırmak başka, ama bunlara dayanarak yakın gelecekte karşınıza çıkacak sorunları yaratacak değerlendirme yapmak başka.
"Aldığımız bu kadar oy bize rahatça,muhalefetin görüşlerine aldırmadan, Gül'ü Çankaya'ya seçtirme yetkisini verir. Artık hiçbir kurum halkın bu kararlılığı karşısında bir şey yapamaz" demek kolay.
Ama yarın siyasi iktidarın işleri zorlaştığında, şimdiye kadar uygulananlara hiç benzemeyen yeni engellerle karşılaşıldığında, en üst sorumluluk noktasında sorunu çözmek gene Başbakan'a kalacak. Bu ortamda Çankaya'ya çıkarılması halinde, Gül'e değil.
AKP milletvekillerinin, hesapsız kışkırtıcı kampanya karşısında daha soğukkanlı ve sağduyularını da harekete geçirerek düşünmeleri beklenebilir mi?.
Yarın Cumhurbaşkanı Sezer, Çankaya'dan ayrılacak. Yeni AKP iktidarı, şimdiye kadar kendisine çeşitli girişimlerinden dolayı muhalefet etmiş kimi anayasal kuruluşla yeni ilişki düzeni kurmaya çalışacak. Bu ortam içerisinde Erdoğan'ın kamuoyuna, anayasal vasıflarıyla inandırıcı ve kabul edilir bir cumhurbaşkanı sunmuş olmasının sayılamayacak kadar yararı olacak. Akıl yolunun izlenmesiyle sağlanabilecek çözümün düğümü burada.
Gül'ü Çankaya'ya çıkarmakla kimi kurumlardan öç alacaklarını sanarak kışkırtma yapanların oyununa Başbakan'ın gelmeyeceği umulamaz mı? Yoksa şeamet tellallığı yapar görünmemek için dillerini tutmaya çalışanlar 'İş işten geçmeden' deyip, Gül muhiplerinin düşünmelerini sağlamalarına yardım edici konulara dokunmalı mı?
***
KİTAP NOTU: 'Sınır Ötesi Savaş'ın Kurmay Günlüğü-
1. Kuzey Irak Operasyonunun Bilinmeyen Yanları'. İnceleme
araştırma. Yazan Saygı Öztürk. Doğan Kitap. Yazar sadece K. Irak'a yapılması özendirilen bir yeni harekâtta nelerle karşılaşılabileceğinin tutanaklarını yayımlamakla kalmıyor. Bir de bu tür harekât uzmanının ayrıntılı görüşlerine yer veriyor.
Radikal-M.Ali Kışlalı