Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Evengaliş komplo

“Biçarelerin günahları öylesine büyük, öylesine büyük ki / Bütün cezalar ona nispetle küçük”. Siz ABD’ye, FETÖ’ye kızıyorsunuz da, peki onların size düşmanlığının sebebinin farkında mısınız? Onlar bir plan yaptılar. Bu kıyamet savaşı olacaktı. Bu savaşın adı “Armageddon”du. Tanrıyı kıyamete zorlayacaklardı. Armageddon’un merkez üssü Adana / Ceyhan olacaktı. Bunun için Ankara, İstanbul, İzmir, Trabzon ve Diyarbakır’a, Urfa’ya hakim olmaları gerekiyordu ki, Türkiye’yi kontrol edebilsinler, Rusya’ya, İran’a, karşı kıyabilsinler, BOP çerçevesinde hedefteki 22 ülkeyi kontrol edebilsinler. Siz onların bu hedeflerini bilerek ya da bilmeyerek kursaklarına tıktınız. “One minute”, “Mavi Marmara” bu açıdan önemli idi. BOP’un içini boşalttınız. Bu önemli idi. 15 Temmuz son bir kırılma noktası idi. 2018’de bu işi bitirmeleri gerekiyordu. Kehanet öyle söylüyordu: Önce Filistin topraklarının işgali tamamlanacak, sonra Kudüs Başkent olacak, 3. adımda Süleyman Mabedi yeniden inşa edilecekti. Mesih o zaman yeryüzüne dönecekti. Ve kıyamet savaşının sonu: Mesih’in önderliğindeki kurtuluş. Evengalişler herhalde İsrail’i bu operasyonun merkez karargâhı yapacak değillerdi. İsrail savaş paratonerine dönebilirdi. Türkiye tek adresti, Mısır da olamazdı, Tahran da. Türkiye’deki müttefikleri belli idi: FETÖ, PKK, PYD gibi unsurlar, yeni haçlı ordusunun paralı askerleri olacaktı. “Selahaddin’in çocukları”nı Siyonist planların aracı yapacaklardı. Hilafet onların oyuncağı olacaktı. Şerif Hüseyin’in üzerinde kurdukları hayaller 100 yıl sonra F. Gülen’in şahsında gerçekleşecekti. FETÖ’yü bir de bu gözle görün. Ama bu komployu ne yargı, ne istihbarat, ne de siyasi akıl gerçek anlamda görmek istemiyor. Bu gerçekler resmi raporlara yansımıyor. Öyle bir plan yapmışlardı ki, başarısızlık asla mümkün değildi. Ya başaracaklar ya da başaracaklardı. Ne pahasına olursa olsun başarmak zorundaydılar. Ama olmadı. Kaybetmek onlar için din ve dünyalarını, hayallerini, sahip oldukları her şeyi kaybetmek anlamına geliyordu. Onun için kaybetmeyi kabullenemeyecekler. Düşünsenize Amerika’da her yün on milyonlarca insan kıyamet için, yeni bir dünya savaşı için dua ediyor. “Savaş için dua eden” bir topluluk! Bunlar mı demokrat, bunlar mı dünyanın jandarması, bunlar mı dünya barışının koruyucuları!? Siyonistler de “Meşiah” adına bunu istiyor, bekliyor, buna hazırlık yapıyor. Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da onun için varlar. FETÖ’cüler, PKK ve PYD bu kirli savaşta ABD’nin ucuz paralı askerleri. Terör, postmodern bir savaş taktiği. Darbeler bu kirli planın malzemesi idi. Soğuk savaş bu hedefe giden yolun parke taşlarını döşemek için gerekli idi. 2. Dünya Savaşı 1. Dünya Savaşı’nın devamı idi. 3. Dünya Savaşı da 2.’sinin devamı olacak.. Evengalişlerin şeytan üçgenlerinin bir ayağı savaş, bir ayağı darbe, bir ayağı terör. NATO’su, IMF’si, GK’sı hepsi, bu hedef için düşünülmüş yapılar. Huntington “Medeniyetlerararası çatışma”dan bahsederken aslında bunun felsefesini yapıyordu. Fukuyama “Tarihin Sonu” derken dilinin altında yatan buydu. Dünya hızla bir savaşa doğru sürükleniyor. Hızla yeni bir dünya savaşına doğru sürükleniyoruz. “One minute”, “Mavi Marmara”, BOP’un iflası, 15 Temmuz, bunlar sadece Türkiye’yi ilgilendiren olaylar değil. Bu vesile ile bu kirli oyun deşifre oldu. Bugün yaşanan döviz krizi de, dünya ekonomisinin ne kadar kırılgan olduğunu, Doların nasıl bir büyülü kâğıt olduğunu gözler önüne serdi. Bakın, dolar ABD’nin parası değil. Burada asıl tehdit ABD’den değil, ABD’yi, AB ülkelerini, İngiltere’yi ve Vatikan ile birlikte İsrail’i de pençesine alan dünya derin devletidir. ABD’nin “Dolar Basma Hakkı” yoktur. Doları FED basıyor. FED ise 8 aileden ibarettir: Rothschild, Rockefeller, Goldmen Sachs, Lehman Brothers, Kuhn Loebs, Warburg, Lazard ve Moses Seifs. Amerikan Hazinesi doları bu global çeteden borç olarak alır. Bunun karşılığı bu çeteye her yıl 500 milyar dolardan daha çok faiz öder. Yani zavallı Amerikan halkı kendi parası sandığı doları, çeteye faiz ödeyerek kullanabiliyor. Dolar ise karşılıksız bir paradır. Yani sadece kâğıt. Dövizin değerini ve paraların faiz oranlarını ise Londra’daki LIBOR belirliyor, iyi mi? Bu rating kuruluşları da, efendilerinin finansal tetikçileri, piyasayı yola getirmek için çoban köpekleri, IMF ve Dünya Bankası da bu işin koruma kalkanı. Ben derim ki, bu çeteye karşı mücadeleye girişirken, hiçbir ülkeyi karşımıza almamalıyız. Bu çetenin karargâhının bulunduğu ülkeler, bunların kontrolleri altında olsa bile, o ülkelerdeki akıl ve vicdan sahiplerini yanımıza almalıyız. Türkiye, emperyalizmin maskesini indirerek çirkin yüzünü dünyaya gösterdi. Şimdi bu gerçeği görmeyenlere göstermeye, duymayanlara duyurmaya kaldı. Selam ve dua ile… Yeniakit

Bu yazı toplam 814 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar