Eylemciler “hümanist” ise, bu araçları kim yaktı?

Öyle sanıyorum ki,  "medya" organları da büyük bir "mahalle baskısı" altında... Taksim Gezi Parkı"ndaki ağaçların sökülmesine tepki göstermek gibi "demokratik bir eylem"i elegeçirip, "esir" alan ve kendi "sinsi emel"lerine alet eden "provokatörler"in baskılarına; biraz "ideolojik akrabalık"larından, biraz da "tırsmışlık"larından boyun eğen bazı televizyon ve gazeteler, son birkaç gündür eylemcileri "sevimli" gösterebilmek için atmadıkları takla, yemedikleri bakla bırakmadı...

Eylemciler, istedikleri kadar; "medya bize yer vermedi" desin!.. Malûm medya, elinden gelenin fazlasını yapıyor!..

Şu hâle bakın;

Türkiye genelinde "103 polis aracı, 207 otomobil ve 22 otobüs molotofkokteyli atılarak yakılmış" veya paramparça edilmiş, "94 işyeri kullanılamaz halde"ymiş, Ankara"da 66 otobüs durağı ve 100"ü aşkın reklâm panosu yakılmış-yıkılmış, tarumar edilmiş ama "mahalle baskısı" altındaki malûm medya, "yakılan-yıkılan otobüs ve otomobiller"in fotoğraflarını yayınlamak yerine, hangi fotoğrafları yayınlamışlar, biliyor musunuz?..

"Temiz toplum... Gezi Parkı"nda temizlik zamanı" başlıklı haberler yapıp; "Eyleme katılanlar bu kez de el ele verip gün boyu parkı, meydanı ve sokakları temizledi" demişler!..

"Güzelleme"nin bu kadarına pes!..

Peki, ne yapmış o "temizlikçi"ler?..

"Çöp"leri naylon poşetlere doldurmuşlar, bir kısmı da temizlik yapanlara "yiyecek ve içecek" dağıtmış!..

"İşçi"lerine "100 lira zam" vermeyi reddeden bazı "işadamları"nın, eylemcilerin yiyeceği-içeceği için "30 bin lira"yı gözden çıkardığını da not edelim!..

İnsanın, bu haber ve fotoğraflara bakınca; "Aaa ne kadar da hümanistler!" deyip, "eylem yapası" geliyor!.

Ama bu TV ve gazetelerde;

Her ne hikmetse, "yakılan polis araçları ve otobüsler"den tek kare fotoğraf yok, tek satır haber yok!..

Sormak lâzım bunlara;

"Polis araçları"nı ben mi yaktım?.. "Belediye otobüsleri"ni ve "otomobiller"i ben mi ateşe verdim?.. "İş makineleri"ni ateşe veren, "dükkân ve mağaza"ları tarumar eden ben miyim?..

Bu yaptıkları;

"Maskeli" teröristlere "teslim" olmaktır, onların "tehdit"lerine boyun eğmektir!..

Bu, düpedüz "sorumsuzluk"tur, "teröristlerin ekmeğine yağ sürmek"tir, onlara "yardım ve yataklık etmek"tir!..

ASIL ÖFKELERİ KİME?

Ben, bir yandan bunları düşünürken, bir yandan da; Ulusal TV"sinden Halk TV"sine, Yol TV"sinden Cem TV"sine ve de Uğur Dündar"ın "İstavroz-1"  kanalına kadar, bir "savaş yönetim karargâhı" gibi eylemcileri kışkırtan ve "öfke patlama"sını dünyaya yaymaya çalışan televizyonların, "aslında kime öfkelendiklerini" çözmeye çalışıyorum.

Sahi, bu "öfke" kime?..

Tayyip Erdoğan ve AK Parti iktidarı"na mı yoksa Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP"ye mi?..

Bana öyle geliyor ki;

Tayyip Erdoğan ve AK Parti ile "sandıkta başedemeyeceklerini" anlayan ve "CHP"den de umudunu kesen" bu öfkeli kalabalık, aslında Kemal Kılıçdaroğlu"na yükleniyor ve onu "CHP, MHP ve İP"in oluşturacağı Güç Birliği"ne katılmaya zorluyor!..

Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP de; "sandıkla iktidara gelemeyeceğini" anlamış olmalı ki, maalesef "yol korsanları"na teslim olmuş vaziyette!..

Yazık... Çok yazık!

PORSCHE"LERİ SATALIM!

Diyorlar ki;

"Göstericilerin çoğu, baldırı çıplak insanlar!.. Onlar, halkın ta kendisi!"

Mi acaba?..

"Göstericiler lehinde" haber yapmadığı için Doğuş Grubu"na ait NTV Televizyonu önünde protesto gösterisi yapanlar, birbirlerine nasıl "twitt"ler atmışlar, gördünüz mü?..

Demişler ki;

"NTV"yi seyretmeyelim!"

Başka?..

"Doğuş Grubu"nun Garanti Bankası ile iş yapmaya son verelim!"

Daha başka?..

"Doğuş Grubu"nun ithal ettiği Porsche arabalarımızı satalım!"

Lütfen dikkat;

"Baldırı çıplak" denilen güruhun altında "Porsche otomobiller" var ki, onları "satalım" diyorlar!..

"Porsche" denilen o lüks otomobiller var ya, en ucuzu "350 bin dolar" değerindedir!..

Bunlar mı baldırı çıplak?..

"AK Parti"yi protesto" için sokaklarda "yaya" yürüyenlere duyurulur!..

Bu, bir "istismar" değilse, nedir?..

Bunların "ağababaları" da geçmişte böyle yapardı... Beyaz gömleklerinin cebine "Birinci" cıgarasını koyarlar, kendilerini "halk devrimcisi" olarak kakalarlardı!..

Oysa, ayaklarındaki çorabın içinde, "Go Home" dedikleri Amerika"nın sembolü "Marlboro sigarası" vardı ve "Yalı"larından Boğaz"ı seyrederken "viski"lerini yudumlayıp, "Marlboro"larını tüttürürlerdi!..

"AKP Faşizmi"(!)ne direndiklerini sanan ve bunun için "Ulusal TV"ye her bir mesaj için 4 TL ödeyen" gençler, nasıl bir "tezgâh"la karşı karşıya olduklarını anlamalı ve "piyon" olmaktan bir an önce kurtulmalıdırlar!..

Unutmasınlar ki; o günlerde "Sosyalist" veya "Komünist" olan ağababaları bugün "Holding sahibi" birer "kapitalist"tirler!..

Bari bunu bilsinler!..

TWİTTER PALAVRALARI!

Fatih Altaylı, geçtiğimiz Pazar günü Başbakan Tayyip Erdoğan"ı konuk ettiği "Teke Tek" programında, Erdoğan"ın; "Twitter diye bir belâ var... Yalan haberin daniskası burada" sözleri üzerine demiş ki;

"Tivıtır, cıvıtır!"

Vayy sen misin bunu söyleyen?.. Twitter"dan "hakaret bombardımanı" başlamış...

Demişler ki;

"Twitter sayesinde kaç kişi, kaç kişiye yardım edip hayatını kurtardı biliyor musunuz?"

Kaç kişinin kaç kişiye yardım ettiğini ve kaç kişinin hayatını kurtardığını bilmiyorum;

Ama "masum bir eylemi esir alanlar"ın üssü gibi yayınlar yapan "Ulusal TV spikeri"nin; mikrofonun açık olduğunu unutup, "Birkaç kişi ölseydi çok iyi olurdu" dediğini biliyorum.

Ve yine;

O "twitter"lardan yayılan "asparagas haberler"in, "polisin sıktığı biber gazı"ndan daha tehlikeli olduğunu, "twitter gazı"ndan etkilenip tahrik olanların, nasıl "azgın bir boğa" gibi sokaklara fırladığını çok çok iyi biliyorum!..

Ne dersiniz; o "gaz verme"leri, o "yalan haberleri" tekrarlayalım mı?..

l "Bülent Arınç"ın oğlu, Gezi parkına açılacak AVM"ye ortak" şeklinde yalan, insanları "tahrik" eden bir "yalan"dı!..

l "Protesto gösterisi esnasında polis panzerinin altında kalıp ölen genç kız" fotoğrafı da tam bir "asparagas"tı... Ama, maalesef CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin"i bile tuzağa düşürdüler!.. Oysa o fotoğraf, "ABD"deki bir gemi kazası"na aitti!..

l "Binlerce polis istifa etti" haberi de "twitter"dan yayıldı ve "devrim"(!)e yürüdüğünü zanneden gençlere "iyi bir moral"(!) verdi ama ortada "istifa" eden polis filan yoktu!..

l Ya, "video"daki "Kerem Can Karakaş"ın ölmesi"ne ne demeli?.. Oysa, "Ulusal TV"cilerin hoşuna gitmese" de, o eylemci yaşıyor... Ortada, "ölen" biri var ama onun ismi Kerem Can"dır ve çok daha önce "trafik kazasında" ölen biridir!..

l Neymiş, "Çarşı" grubu, bir "Toma"yı ele geçirmiş, polisleri kovalamış!.. Yersen!..

l "Polislerin, göstericileri ilaçlı suyla bayıltması" ve eylemlerde "Portakal Gazı kullandığı" haberleri de "palavra"nın önde gidenlerindendi... Her zaman derim ya; memlekette bu kadar "keriz" varsa, "kriz" hiç eksik olmaz!..

l "Eylem 48 saat daha devam ederse AB ve Anayasa Mahkemesi Hükümet"i düşürebilir" palavrası da, yine "twitter" kaynaklıydı... Demek oluyor ki; "polis gazı kesince" bunlar devreye girdi ve eylemcilere "gaz vermeye" başladı!..

l Palavralar arasında, "Beyazıt Öztürk eyleme gittiği için, Kanal D tarafından sözleşmesinin iptal edildiği" ve "Beyaz Show"un yayından kaldırıldığı" haberleri de vardı... Oysa Beyaz Show, sadece bu hafta için yayınını erteledi!..

l Ya, "eylemcilerin köprüden geçiş fotoğrafı" diye "2012 Avrasya Maratonu"nun fotoğrafı"nın yayınlanmasına ne dersiniz?.. "Keriz"lere bunu da yutturdular!..

Daha nice "palavra" vardı ki, kaynağı hep "twitter"di... Twitter kullanıcıları Fatih Altaylı"ya kızacakları yerde, kendi içlerindeki "tahrikçileri" deşifre etseler daha iyi olmaz mı?..

Çünkü bu yapılanlar;

"Haber şehveti" değil, kendilerini "asker kucağında" tahayyül edenlerin duydukları "haz"dan başka bir şey değildir!..

CAMİYİ İŞGAL EDEN HAYVANLAR!

Haa, bir çift söz de "cami işgalcileri"ne... Dün de yazdım; camilere "ayakkabı"ları ile girmişler, "minber"in önünde "bira" ve "sigara" içmişler!..

İşçi Partisi"nin Ulusal TV"sine ve CHP"nin Halk TV"sine bakarsanız, provokatörler, "ayakkabı"larını çıkarmış da öyle girmiş camiye...

Üstelik, "kural"lara da uygun hareket etmişler!..

Ayy, ne cici şeyler!..

Pekiii, caminin ortasında "ayakkabılı ayaklarını" uzatan ve dizine de "sevgili"sini alıp, kendisini okşatan "eşşek oğlu eşek" kim?..

Hani, hep derdik ya;

"İsmet İnönü"lü CHP döneminde bazı camiler satıldı, bazıları depo yapıldı, bazıları da ahır yapılıp, içine hayvan bağlandı!"

Geleceğin tarihçileri de, bugünleri herhalde şöyle yazacaklardır:

"Tayyip Erdoğan Hükümeti"ne karşı çıkan odaklar, camilerin içine iki ayaklı hayvanlarını saldılar!"

Bunu ülkeyi işgal eden "düşman askerleri" bile yapmadı ama "Türkiye düşmanları" bunu da yaptı!..

"Yol korsanları"ndan her şey beklenir!..

İllegal eylemlerde kafama takılan sorular!

l 77 ilde, 603 provokatif eylem gerçekleştirildi... 280 iş yeri, 6 kamu binası, 103 polis otosu, 207 özel araç, bir konut, bir polis merkezi ve 11 AK Parti il ve ilçe binasına zarar verildi.. Toplam 32 ambulans da kullanılamaz hâle getirildi... "Demokratik eylem" bu mu?.. Bu "zarar"lar, "benim-senin cebinden" karşılanacak!.. Bunun faturası, "eylemcilere" ödettirilmeli değil mi?..

l Taksim"deki eylemlerde; oynadıkları "dizi filmler" tutmayan "Devlet Tiyatrosu ve Şehir Tiyatrosu sanatçıları" en ön saflardaydı... "Karnım ağrıyor, başım dönüyor, hastayım!" bahaneleri ile "rol"lerini sahnede oynamayıp, "Taksim"de rol yapan" sanatçı bozuntuları, "oynamadıkları roller"in parasını tıkır tıkır almaya devam ediyorlarsa, "devlet" ve "belediye"ler buna bir "dur" demeli değil mi?

l İllegal eylemlerde "64 gösterici"ye karşılık "244 polis"in yaralandığı bildiriliyor... Sormak gerekmez mi; "orantısız güç" kullanan "polis" midir, yoksa "11 illegal örgütün militanları" mı?..

l Bütün Türkiye"nin, dün Başbakan Vekili Bülent Arınç"tan öğrendiği ve eylemciler tarafından telefonların, "eylem organize etmek için" bir "telsiz" gibi kullanıldığı eylem metodunu "ben-sen" dinliyorsam, bunu "polis" dinlemiyor mu?.. Eylemciler, kendilerini "uyanık", milleti "keriz" mi sanıyor?..

Türkiye, bu eylemlerin "dıştan talimatlı" olduğunu bilmelidir!..

yeniakit

Bu yazı toplam 845 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar