Ezberi Bozalım! / Abdulaziz Tantik

Ezberi Bozalım! / Abdulaziz Tantik

Bize yönelik sahaya sürülen siyasi manevralara dikkat kesilmeli ve hemen teslim olmayı bırakmalıyız.

Bize yönelik sahaya sürülen siyasi manevralara dikkat kesilmeli ve hemen teslim olmayı bırakmalıyız. Dört gözle oyuna dikkat kesilmeli ve onların bizden istedikleri adımları ilk planda bizim yararımıza gibi görünseler de atmamayı becerebilmeliyiz.

Son günlerde meydana gelen olayları üzüntü ile takip etmekteyiz. Önce bilinen bir cemaat olan İsmailağa cemaati üzerine oynanan oyun; bu vesile ile camide meydana gelen ikinin ikincisi cinayet ve papanın son söyledikleri, yani; İslam ve Peygamber üzerine bilinen Avrupalı görüşün papa aracılığıyla dile gelmesi" Müslümanları üzen bu iki durum üzerine biraz düşünmek ve hangi tuzağın hazırlandığı konusunda ki anlama ve algılama sorumluluğumuzu hatırlamalıyız.

Öncelikle şunu hatırdan çıkarmamak gerek. Siyasi bir olay kendiliğinden, basitçe meydana gelemez. Türkiye de bu güne kadar rastlanmamış bir ilk; camide cinayet! Bunu sıradan bir olay olarak algılamaya hakkımız yok. Papa koltuğunda oturan birinin Avrupa"nın bilinçaltını meydana getiren bir konuşmayı yapması da sıradan bir olay değildir. Beklenen siyasi gelişmeleri tetikleme adına bu olaylar gerçekleştirilmektedir. Günlük aktüel siyasi gelişmeler bağlamında meydana gelen olayları yorumlama sadece bizlere aldanmaktan başka seçenek bırakmayacaktır. Tarihsel bir kaos zamanlarını yaşamaktayız. Uluslararası siyasi düzen bağlamında bir kaos ortamı bulunmaktadır. Tek güç merkezinden çoklu güç merkezlerine geçişin zorlukları yaşanmaktadır. Bu çatışma halkanın en zayıf tarafına tekabül etmektedir. Uluslar arası ilişkilerde hiçbir ağırlığa sahip olmayan İslam dünyası bu çatışmanın mekanı haline gelmektedir. Dolayısıyla hem kendi topraklarımızda ve hem de uluslar arası arenada İslam ve Müslümanlara yönelik saldırılar gerçekleştirilerek Müslüman kesim üzerinden hesaplaşmalar gerçekleştirilmek istenmektedir. Acıyı ve trajediyi sadece biz yaşamaktayız. Artık bunun farkında olarak siyasi yorumlar ve adımlar gerçekleştirmek zorundayız"

11 eylül ve sonrası başlayan işgal politikaları yüzünden Müslümanların yaşadığı aşağılanma psikolojisini hepimiz tanımaktayız. Hem öldürülen, işgal edilen topraklar sizin ve hem de aşağılanan kişiler siz olmaktasınız" Fakat ilk kez belki de Lübnan işgaliyle birlikte, belki de HAMAS"ın seçimleri kazanmasıyla birlikte Hizbullah"ın Lübnan işgaline yönelik gösterdiği direnç; Müslümanların psikolojilerinin düzelmesi ve bir umuda doğru yelken açmalarını sağlarken ciddi bir direniş olgusu da ortaya çıkmaktadır. Özellikle kendi emellerini işgalci müstevlilerle tevhit eden Müslüman coğrafyanın iktidarını elinde tutan sınıfların uykuları kaçmaktaydı. Sanki bu olaylar, tekrar düzelen Müslüman psikolojisini yeniden bozmaya yönelik bir fırsatlar yakalama denemeleridir. O yüzden bu tarz siyasi atraksiyonlara dikkat kesilerek bizi çekmek istedikleri siyasi bataklığa düşmeme azmini gösterebilmeliyiz. Şunu kabul etmeliyiz ki, düşman bizi nereden vuracağını iyi bilmektedir. Nasıl tahrik olacağımız konusunda açık bir fikre sahip bulunmaktadırlar. Bizde bu durumun farkında ve fevkinde olarak oltaya düşmemeye azami gayret göstermeliyiz. Düşmanı sevindirmeden, dostu üzmeden, illüzyonlara kapılmadan, saldırılara açık kapı bırakmadan hayatı tanzim etmeliyiz.

Biz Müslümanlar olarak yalan ve sahte oyunlar kurgulayarak hayatı yaşamaya çalışamayız. Ahlakı kuşanarak hayatımızı sürdürmeli, ama kesinlikle oyunları bozarak, inatla ve ısrarla günahtan sakınmalıyız ki düşmana istediği imkanı tanımayalım" Karşımızda günahlarımızdan beslenen bir yaşama alanı var. Bu yaşama alanını çökertmek bizim elimizde; sadece onların arzuları olan meşru olmayan zeminlere çekilmeye izin vermemizi beklemektedirler, bu beklentilerini boşa çıkarmaktır sorumluluğumuz. Ancak o zaman onların bize yönelttikleri siyasi manevraları boşa çıkar. Malik Bin Nebi"nin yerinde tespitiyle "sömürülmeye yatkın olma hali"ni terk ederek sahte yönetim ve yöneticilerden kurtulabilir ve kendi özgün yönetim ve yöneticileri belirleyebiliriz. Sömürü ve gözyaşı üzerine bina edilmiş yaşam tarzını reddederek bir çıkış yolu bulabiliriz. Kendilerine ve yaşam tarzlarına yöneltilmiş en ufak bir eleştiriye tahammül göstermeyen içimizdeki batılı yaşam tarzını sahiplenenler şunun farkına varabilmelidirler. Bu işgal ve sömürü zihniyetine sahip olan batı dünyası sadece bizim topraklarımızı bölme girişimlerimizi alkışlarlar. Onların politik argümanlarına destek olduğumuz ve siyasi oyunlarının figüranları olduğumuz sürece sevgi kırıntılarını bize gönderirler. Yoksa biz doğulu veya Müslümanlar olarak sadece onlar için bir tehdit algısı düzleminde algılanırız.

Lütfen bunu artık anlayalım"

Bize yönelik sahaya sürülen siyasi manevralara dikkat kesilmeli ve hemen teslim olmayı bırakmalıyız. Dört gözle oyuna dikkat kesilmeli ve onların bizden istedikleri adımları ilk planda bizim yararımıza gibi görünseler de atmamayı becerebilmeliyiz. İslami meşruiyet zeminini muhafaza ederek toplumsal bütünlüğümüzü eksene alan bir siyasi bakışı genelleştirerek iç ve dış siyasi oyunları okumayı öğrenmeliyiz. Şiddetten uzak durmalı ama bize yöneltilmiş şiddeti de es geçmemeliyiz"