Fetullah Gülen’in askerliğinden CIA’ye uzanan yol!

Hani, atalarımız;

“Men dakka dukka” demişler ya... 

Ne demektir?.. 

“Çalma kapıyı, senin de çalarlar kapını” demektir!..

“Ne ekersen onu biçersin” demektir...

DoğruHaber gazetesinden Hüseyin Kaya; geçen haftaki yazısında işte bu “men dakka dukka” sözünden hareketle “Gülen medyası”nı eleştirmiş ve demiş ki;

“Gülen medyası, yıllarca Hüseyin Velioğlu ile Temel Cingöz arasında bir irtibat kurmak için büyük çabalar harcadı.

Hiçbir delil göstermeden H.Velioğlu’nun askerle beraber çalıştığı şeklinde bir iftira atmışlardı... Bu iddiaların bir iftira olduğunu, psikolojik harbin bir parçası olduğunu çok iyi bilmelerine rağmen böyle bir iftirayı yıllarca dillendirdiler.

Gazetelerinde, dergilerinde yazdılar, televizyonlarında dillendirdiler.

Mazlumların ahını ve bedduasını aldılar yıllarca.

Şimdi aynı yerden vuruluyorlar.”

GÜLEN’İN ASKERLİK YILLARI

Hüseyin Kaya; “Gülen Grubu’nun aynı yerden vurulduğunu” söylerken, bunun kanıtı olarak uzun yıllar Gülen Grubu içinde kalan araştırmacı-yazar Said Alpsoy’un sözlerine yer vermiş...

Said Alpsoy, “Gülen’in askerliği” ile ilgili olarak demiş ki;

“Fetullah Gülen acemiliğini Ankara’da Muhabere Okulu’nda yaptıktan sonra İskenderun’a gönderiliyor.

Burada Özel Harp Dairesi’nin 1950’li yıllardaki ilk yetiştirilen subaylarından olan Esat Keşafoğlu ile yakınlık kuruyor. Yüzbaşı Keşafoğlu, Gülen’i kolluyor. Hatta askeri üniformanın üzerine cübbe giyen Gülen, İskenderun’da çeşitli camilerde vaazlar veriyor. Bu, Gülen’in ‘Küçük Dünyam’ adlı kitabında ve konuşmalarında da geçiyor.”

Gülen’in 24 ay olan askerliğini, Keşafoğlu’nun ödülendirmesi ile 17 ay yaptığını iddia ediyor Alpsoy...

İlginç bir ayrıntıyı paylaşıyor:

“Gülen askerden terhis olur olmaz, Erzurum’a giderek Komünizmle Mücadele Derneği’ni kurdu ve başkanı oldu. O  dönemde Komünizmle Mücadele Derneği sadece İzmir’de vardı ve Özel Harp Dairesi’nin bir uzantısı olarak açılabilirdi.”

DİĞER ADI KONTRGERİLLA

O dönemki Komünizmle Mücadele Derneği’nin Özel Harp Dairesi ile bir ilgisi var mıdır, yok mudur bilmiyorum ama; Özel Harp Dairesi denildiği zaman orada durmak lâzım...

Malûm, Özel Harp Dairesi’ne Özel Kuvvetler Komutanlığı da denilir...

Özel Kuvvetler Komutanlığı, 1992’de kurulmuş ama “yeni bir kurum değil”dir. Bu kurumun ilk ismi Seferberlik Tetkik Kurulu’dur. Seferberlik Tetkik Kurulu, 1948 yılının başlarında Kontrgerilla eğitimi için ABD’ye gönderilen “16 subaylar” tarafından kurulmuştur. ABD’de eğitimlerini tamamlayan bu subayların bir kısmı Kore Savaşı’nda, bir kısmı da ülke içinde kontrgerilla eğitimi verilmek üzere görevlendirilmiştir.

ABD, o yıllarda, NATO üyesi ülkelerde ve NATO üyesi olmayan Avusturya, İsveç ve Norveç gibi ülkelerde görünüşte Sovyetler Birliği’ne karşı, NATO dışında farklı illegal bir örgütlenme faaliyetlerine girişmişti. Bu faaliyetlerin sonucunda her ülkede değişik isimle anılan ve bugün dünyanın başına bela kesilen “Gladyo örgütü”nü kurdurmuştur. 

Türkiye’de de bu örgüt; Kore Savaşı’nda denenmiş subayların arasında bulunan Tümgeneral Daniş Karabelen tarafından CIA’nin paravan kuruluşu JUSMATT’ın da yardımıyla, 27 Eylül 1952’de kurulmuştur. Karabelen’in, bu örgütte görevlendirdiği ilk isim ise, yakinen tanıdığı ve çok güvendiği İsmail Tansu olmuştur.

27 Eylül 1952’de kurulan Seferberlik Tetkik Kurulu (STK), daha sonraki yıllarda ABD’deki yönetmeliklere uygun olarak “isim değişikliği”ne giderek, 1965’de Özel Harp Dairesi, 1992’li yıllardan itibaren ise Özel Kuvvetler Komutanlığı ismini almıştır. 

CIA’nin kontrolünde paravan bir kurum olan bu kuruluş, aynı zamanda; ABD’nin Türkiye’ye yaptığı askeri yardımı da koordine eden askeri kurulun adıdır. JUSMATT’la aynı binada faaliyet gösteren Özel Harp Dairesi’nin giderleri için, ABD tarafından her yıl 1 milyon dolar da yardım yapılmaktaydı. Bu yardımın yapıldığını, 1971-1974 döneminde ÖHD’nin başkanı olan Org. Kemal Yamak tarafından da teyid edilmiştir. Org. Yamak, ABD özel yardım fonundan her yıl alınan bu 1 milyon dolarlık yardımın hesabının resmi bütçeye karıştırılmadan, ayrı bir muhasebede tutulduğunu ifade etmiştir. 

Org. Yamak’ın bu ifadesi, Ecevit’in devletin resmi şemasında böyle bir birime, başbakanlığı döneminde rastlamadığı iddiasını da haklı çıkarmaktadır. Üstelik ÖHD’nin, Genelkurmay binası yerine, CIA’nin bir kuruluşu olan JUSMATT’ın binasında faaliyet göstermesi, ayrıca ABD’nin yaptığı yardımların ayrı muhasebeleştirilmesi, resmi olarak kurulan bu örgütün illegal faaliyet göstermesi iddialarını teyid etmektedir...

GÜLME KOMŞUNA!

Özel Harp Dairesi, ya da Kontrgerilla ile ilgili yazacak daha çok şey var ama; hem yerimiz dar, hem de konumuz bu değil...

Konumuz; Fetullah Gülen ve onun Özel Harp Dairesi ile ilişkisiydi... Ama, gördünüz  ya; ipin ucu Amerika’ya ve CIA’ye kadar uzanıyor!..

Demek oluyor ki;

“Yurtdışındaki Gülen okullarında, İngilizce öğretmeni kisveli onlarca CIA ajanı faaliyet gösteriyor” şeklindeki iddialar da pek fasa-fiso değil!..

Daha ötesi var mı?.. Fetullah Gülen’in kendisi CIA’nin ocağında!..

Gelmek istese bile, gelemez...

Onu bırakmazlar!..

Elini vermiş bir kere,

Kolunu kurtaramaz!..

 ********************************************************************************

Belediye başkanı dediğin gönüllere girecek

Bazen sitem ediyorlar:

“Bu ülkede AK Parti’den ve Tayyip Erdoğan’dan başka kimse yok mu?..

Niye başkalarından söz etmiyor, hep AK Parti’yi övüyorsun?”

Bu eleştirilere katılmıyorum... 

“İyi bir iş yapan” olduğunda partisine bakmam... 

Bunun en son örneği de, Salihli’nin MHP’li Belediye Başkanı Zeki Kayda...

Efendim, önceki gün, yani Pazar günü, günübirliğine Salihli’ye gittim, geldim... Yaklaşık 4 yıldır “kanser”le mücadele eden amcamın kızı Esma vefat etmişti... 

Cenab-ı Allah ona rahmet, eşine, çocuklarına, teyzeme ve yakınlarına sabır versin.

Cenaze evinin önünde otururken bir “Zabıta aracı” geldi... Bir baktım; “koliler dolusu pide ve ayran” getirmişler... Cenaze evine gelenlere ikram edilsin diye...

Diyeceksiniz ki; “AK Partili belediyeler bunu yıllardır yapıyorlar.”

Olabilir... Ama, MHP’li Başkan Zeki Kayda’nın da böyle hizmet vermesi, son derece hoşuma gitti...

Meselâ, daha önceki CHP’li Belediye Başkanı Mustafa Uğur Okay döneminde, böyle bir “insanî hizmet”e hiç rastlamadım... Sokak ve caddelere bol bol “heykel” dikti ama, insanların gönüllerine “sevgi” dikemediği için kaybetti, gitti...

İnsanlık farkını fark etmek gerek.

yeniakit

Bu yazı toplam 1128 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar