Filistin intifadası, ayakta ve kalıcı

Filistin intifadası, ayakta ve kalıcı

İkinci dünya savaşından sonra Fransa ve İngiltere gibi sömürücü güçlerin zayıflaması ardından bir çok millet bağımsızlık için ayaklandı. Ancak Filistin milletinin durumu farklıydı.

İkinci dünya savaşından sonra Filistin, siyonistlerce işgal edildi ve bu milletin günümüze dek bağımsızlık ve haklarının iadesi için sürdürdüğü mücadele sonuçsuz kaldı. Bu esef verici durumun sebebi, başta Amerika olmak üzere batılı devletlerin gayri meşru siyonist rejime verdikleri tam destektir. Buna karşın Filistin halkı 6 yıl önce Aksa intifadası adı altında şanlı bir kıyam başlattı, öyle ki siyonistler bu kıyamla baş etmekte aciz kaldığına itiraf ediyor. Çünkü bu kıyam Filistin halkının vahdeti ve dini inançlarına dayalı bir kıyamdır.

28 eylül 2000 yılında kasap Şaron"un Aksa camiine kirli ayaklarını basmasıyla birlikte başlayan Aksa intifadası geride bıraktığı süre içinde engebeli günlere tanık oldu. Şimdi ise Filistin halkı HAMAS önderliğinde özerk yönetimin hükümetini kurmuş bulunuyor. Filistin halkı geçen ocak ayında parlamenterlerini seçmek için sandıklara koştu. Onlar diğer tüm özgür milletler gibi kendi iradelerini yansıtacak milletvekillerini ve hükümet üyelerini seçebileceğini düşünüyordu. Bu doğrultuda Filistin halkı, siyonist işgalcilerle her türlü uzlaşmayı reddeden ve bu halkın haklarının iadesi için savaşmayı öngören intifadayı sürdürmeleri için HAMAS"a oy verdi. Ancak siyonist rejim ve batılı devletler siyonistlerin çıkarlarına aykırı olan Filistin halkının bu oylarını hiçe saydı ve HAMAS hükümetini devirmek için siyasi ve iktisadi ambargodan tutun ta askeri operasyonlar, her türlü yola başvurdu.


HAMAS"ın önde gelen şahsiyetlerinden biri olan İsmail Haniye hükümeti iş başına geldiği günden beri Filistin halkı Amerika ve Avrupa"nın ağır ambargolarına maruz kaldığı gözleniyor. Batı Filistin halkının isteklerine rağmen HAMAS hükümetinin siyonist rejimini ve bu rejimle imzalanan uzlaşma anlaşmalarını resmiyete tanımasını istiyor. Oysa bu rejim bu güne dek milyonlarca Filistinliyi evinden barkından etmiş ve bir  çoklarını da ya şehit etmiş ya da yaralamıştır. Bunun dışında Tel aviv rejimi bu güne dek Filistinli yetkililerle imzaladığı hiç bir anlaşmaya bağlı kalmamış ve bu anlaşmaları çiğneyen ilk taraf olmuştur. Zaten Aksa intifadası da Filistin milleti sözde barış görüşmelerinden ümidini kesmesinin ardından başladı ve bu güne dek sürdü. Dolaysıyla HAMAS hükümetine siyonist rejimi tanıması için baskı yapmak Filistin halkının istek ve iradesine karşı yapılan bir baskı olup demokrasi ilkeleriyle asla bağdaşmamaktadır.


Fakat siyonist rejim her zaman olduğu gibi bu kez de HAMAS hükümetine karşı kan ve katliam yöntemini seçmiştir. Filistin halkı siyonist ordunun Filistinli bir aileye yönelik yaptığı katliama karşılık vermek için siyonist bir askeri kaçırmayı başardı. ancak bu mesele, siyonistlerin Gazze şeridine geniş çaplı saldırı yapmaları için bir bahane oluşturdu. Siyonistler dünya kamuoyu dünya kupası ile uğraştığı bir sırada Gazze"de geniş çaplı katliamlara girişti. Siyonist askerler bu bölgede bulunan ve Filistinlilere ait olan bir çok bahçeyi, evi ve çiftliği yıktı ve hatta eşi görülmemiş bir girişimde bulunarak çok sayıda Filistinli bakan ve milletvekilini kaçırdı. Tüm bu cinayetler siyonist ordunun Lübnan saldırısı sırasında da aralıksız olarak devam etti. Oysa siyonist ordu sözde 17 ağustos 2006"da Gazze"den geri çekilerek kendini barış yanlısı empoze etmeye çalışmıştı. Fakat Gazze"ye yapılan bu vahşi saldırılar siyonist rejimin öz itibarıyla savaş ve şiddet yanlısı olduğunu ve amaçlarına ulaşmak için her türlü cinayet ve katliamdan sakınmadığını gösterdi.


Siyonistlerin Gazze"de işlediği tüm cinayetlere karşın HAMAS  bu rejimi resmiyete tanımadı ve Filistin halkı da  HAMAS"ın bu kararına destek vermeye devam ediyor. Kısacası Filistin halkı bazı entrikalar ve aralarında bulunan fırsatçı çevrelere rağmen siyonistlerin saldırılarına karşı direnmeye devam ettiği gözleniyor. Özellikle Lübnan direnişinin siyonist rejime karşı elde ettiği son zafer, Aksa intifadasına yeni bir can kazandırdı. Aksa intifadası 2000 yılında Lübnan İslami direnişinin siyonist rejime karşı ilk zaferini kazanması ve siyonist orduyu güney Lübnan"dan geri çekilmeye zorlamasından 4 ay sonra başlatıldı. Bu yüzden bu kıyamın büyük ölçüde Lübnan direnişinden etkilendiğini söyleyebiliriz. Son 6 yıl içinde de Aksa intifadasının, Lübnan İslami direnişi ile yakın dayanışması olmuştur. Dolaysıyla Lübnan Hizbullah hareketinin bir kez daha siyonist rejime karşı zafer kazanması Filistin halkını, intifadaya devam etmesi için cesaretlendirmiştir. Hizbullah"ın zaferi bir kez daha Filistin halkına intifada ile doğru yolda olduklarını ve dini değerlere güvenerek siyonist rejime karşı zafer elde edilebileceğini ispatladı.


Filistin halkı direnişten aldıkları dersler sayesinde şimdiye dek siyonist rejime karşı şanlı bir direniş sergilemeyi başarmıştır. Tabi ki bu yolda Filistin milleti bir çok ağır kayıpları da göğüslenmiştir. Aksa intifadası sırasında bu güne dek 5 bin Filistinli şehid olurken 50 bin kişi de yaralanmıştır. Bu arada 50 bin Filistinli siyonistlerce tutuklandığı bu insanlardan 8 bininin hala siyonistlerin korkunç hapishanelerinde bulunduğu, bu rakamın bini kadarının da Filistinli kadın ve çocuklardan oluştuğu belirtilmelidir. Bu yüzden Filistinli mücahidler kaçırdıkları siyonist askere karşı Filistinli kadın ve çocukların salıverilmelerini istiyor, fakat Tel aviv bu insani isteğe karşı çıkıyor ve kendilerini insan hakları havarileri sanan batılı devletler de siyonist rejime destek veriyor. Bu sözde insan hakları havarileri devletler siyonist hapishanelerinde sebepsiz yere tutuklu bulunan binlerce Filistinli kadın ve çocukları görmezden geliyor ve hayasız bir şekilde sadece siyonist bir askerin hemen serbest bırakılmasını istiyor.


Kuşkusuz Filistin intifadası son bir yıl içinde tüm baskılara karşın büyük gelişmelere sahne oldu. Filistin halkı başta HAMAS olmak üzere tüm Filistinli islami direniş gruplarına oy vererek siyonist rejimel tek mücadele yolunun İslami direniş olduğunu gösterdi. Bunun dışında özerk yönetimin başına geçen HAMAS, bu gruba yönelik tüm baskılara karşın Filistin emellerini daha güçlü bir mevkiden takip etme fırsatını yakalamış bulunuyor.


Şimdi Aksa intifadası ve özellikle HAMAS eskiden de daha kararlı bir duruşla mazlum Filistin milletinin emelleri için çalışıyor ve kader belirleyen bu engebeli günleri başarı ile geride bırakmaya çalışıyor.