Filistin'i El-Fetih Temsil Ederse Ne Vatan Kalır Ne Onur
ABD'nin Başkan Mahmud Abbas'la Hamas hükümetinin başbakanı Haniye arasındaki herhangi bir diyaloğu engellemeye çalıştığını, Filistinliler arasındaki bölünmeyi derinleştirmek istediğini biliyoruz...
Ahmed Yusuf
Haziranda Gazze'de yaşanan kanlı olayların ardından birçokları 'şimdi ne olacak' merakında. Hamas'ın duruşu açık: İsmail Haniye liderliğindeki hükümet diyalog çağrısını sürdürecek. Arap, İslami ve diğer tarafları Fetih-Hamas diyaloğuna teşvik edecek. Amaç, anlaşmazlıkların ve boykotun sonlandırılması için uzlaşmak ve Fetih'in siyasi yönünü belirlemeyi başaran tarafların reddettiği ortaklığı tesis etmek olacak.ABD'nin Başkan Mahmud Abbas'la Hamas hükümetinin başbakanı Haniye arasındaki herhangi bir diyaloğu engellemeye çalıştığını, Filistinliler arasındaki bölünmeyi derinleştirmek istediğini biliyoruz ve bu tutumda değişiklik beklemiyoruz. Fakat gayriresmi düzeyde ve perde arkasında olsa da, Avrupa devletleriyle bağlarımızı sıkılaştırarak, Bush sonrası dönemi hesaba katan bir bakışla çalışıyoruz. Avrupalıların Hamas'ı daha iyi anladığını hissediyoruz; Avrupalılar Hamas'a güvenildiğini ve hareketin işgale karşı meşru direniş bağlamı dışında şiddetten uzak durduğunu idrak ediyor.
Abbas uyarılarımızı dinlemedi
Bu yüzden de o kanlı günlerde Gazze'de ne yaşandığına açıklık getirmek önemli. Birincisi, iddia edildiği gibi olan bitenler planlanmamıştı. Güvenlik karmaşasını ve Hamas üyeleri ve önde gelen şahsiyetlerle harekete sempati besleyen taraflara yönelik saldırıları kontrol etme teşebbüslerinin başarısız olmasının sonucuydu. Çatışmaların tırmandırılması açık bir tahrikti ve işler, sırf sakal şekli veya camiye gittiği için insanların öldürülmesine vardı.
Bunun sonucunda herkes kimsenin öngörmediği bir savaşın dalgalarına kapıldı. Elde ettiğimiz bilgilere göre Fetih içinde bir grup silah depoluyor ve adamlarını Hamas'ın silahlı kanadına saldırmaları için seferber ediyordu.
İkincisi, Hamas'ın Kahire'de güvenlik aygıtlarını reforme etmek için yürütülen diyaloğu ulusal birliğin altını oymak için kullandığı iddiasının akla mantığa sığar bir yanı yok. Ne zaman Hamas ve Fetih uzlaşmaya yaklaşsa, bunu bozmaya hazır bir taraf da hep vardı. Abbas'ı bu planların arkasındaki amaç ve unsurlar konusunda bilgilendirdik ve bazı güvenlik birimlerindeki yozlaşmış unsurları temizlemesini istedik, ama kulak asmadı.
Üçüncüsü, Hamas'ın bölgenin tek hâkimi olmak gibi bir niyeti yok. Yaşananlar, olayların güvenlik düzeyinde çok hızlı gelişmesi sonrası Hamas üyelerinin arasındaki öfkenin sonucuydu. Bu güvenlik karargâhlarından kitlesel bir şekilde çıkılmasında da kendisini gösterdi, zira Ulusal Güvenlik Güçlerinin ve Başkanlık Muhafızları'nın birçok üyesi bunu kendi savaşları olarak görmüyor, ulusal bağlamın dışında bir adım sayıyordu. Fakat onların evlerine gitmesiyle, olay Hamas'ın askeri kanadınca planlanmış gibi görüldü. Daha önce de söyledik: Biz Fetih'le savaşmadık, Fetih de bizimle savaşmadı. Savaş, Amerikan ve İsrail amaçları için çalışan unsurlara karşıydı.
Dördüncüsü, Hamas şunu bir kez daha teyit etti: Anavatanın birliği, siyasi sistemin bütünlüğü ve seçimlerin meşruiyeti ve demokrasi süreci üzerinden ifade edilen bütün Filistin perspektiflerine saygı gösterilmesi gibi inandığı ilkelerden ayrılmayacaktır.
Beşincisi, her konu diyaloğa açık. Güvenlik birimlerinin ulusal ilkeler temelinde yeniden yapılandırılması, koalisyon hükümetinin kurulması veya Filistin Kurtuluş Örgütü'nün reformdan geçirilip yapılandırılıp Filistin davasının meşru şemsiyesi olması yönündeki çabalar eşliğinde siyasi ortaklık da buna dahil. Son olarak, Filistin Yönetimi kurumları Fetih veya Hamas'a değil, Filistin halkına aittir.
Demokrat ABD başkanını bekliyoruz
Arabuluculuk çabaları eninde sonunda sonuç verecek ve taraflar arasındaki ilişkiler normale dönecek, zira herkes şunu biliyor: Ulusal bir oybirliğinin yokluğunda kimse Filistinlileri bir anlaşmaya götüremez. Hamas'a yönelik boykot devam ederken Abbas'ın sonbahardaki uluslararası konferansta başarı elde etmesi söz konusu değil. Haniye hükümetiyle uzlaşmak zorunda. Aksi takdirde konferansa elleri boş gidecek ve döndüğünde elinde ne vatan ne de onur olacak.
Kasım 2008'deki Amerikan seçimlerini Demokrat bir adayın kazanması güçlü ihtimal. Tüm işaretler, ABD'nin dış politikasında radikal değişikliklere gidip Arap-İsrail ihtilafına daha dengeli yaklaşacağını gösteriyor. ABD Ortadoğu'daki çıkarlarını korumaya önem veriyor, ki o çıkarlar tümüyle İsrail yanlısı Bush yönetiminin politikalarıyla ciddi zarar gördü. Avrupa'nın rolünün de devreye girmesiyle, siyasi atmosferde değişim bekliyoruz.
Ulusumuzun çabaları, davamızın haklılığı ve Batı vicdanının uyanışı sayesinde bağımsızlığa ulaşabilir, Batı Şeria ve Gazze'de başkenti Kudüs olan devletimizi kurabiliriz. (Lübnan'da İngilizce yayımlanan gazete, lağvedilen Hamas hükümetinin başbakanı İsmail Haniye'nin danışmanı, 18 Ağustos 2007)