Filistin'in Anahtarı Direniştir
Filistin’deki gaspçı Siyonist oluşumun geçen yıllar boyunca izlediği kanlı ve otoriter stratejinin Filistin sorununu Arap ve İslâm dünyasındaki birinci sorun mesabesine koyduğu şüphesiz.
İBRAHİM HAREŞİ/LÜBNANLI YAZAR
Siyonist oluşum, Filistin sorununu Arap ve İslâm dünyasının öncelikler basamağında piramidin başına koymuştur. Bu öyle bir sorun ki, Filistin halkının bütün haklarını garanti eden adil bir çözüm bulunmadıkça, bölgeye hatta dünyaya güven ve istikrar getirmeyecek merkez bir sorundur.
İran’daki İslâm devriminin zaferi öncesi bu sorun ortadan kalkmak üzereydi ve giderek kayboluyordu. Zira bu dosyanın gaspçı Siyonist oluşumun çıkarlarına uygun olarak kapatılması yönünde korkunç uluslararası baskılara maruz kalınıyordu. Buna Siyonist oluşumun bu halkın evlatlarına yönelik terörünün, sınırsız vahşetinin, kanlı ve otoriter uygulamalarının sürmesi gölgesinde bazı işbirlikçilerin pragmatizm ve güç dengeleri gibi boş parlak başlıklar altındaki baskılarla işbirliği yapma çabaları eklendi.
KUDÜS GÜNÜ FİLİSTİN SORUNUNU CANLANDIRDI
Fakat İmam Humeyni ve onun keskin ve ferasetli bakış açısı liderliğinde İran’daki İslâm devriminin zaferiyle birlikte ilk andan itibaren Filistin sorunu düzeyinde değişikler olduğu görüldü. Şöyle ki, merkezi ve hayati sorun olarak canlılığına ve her yılın Ramazan aynının son Cuma gününün Kudüs, halkı ve sorunuyla dayanışma günü olarak tahsis edilmesinin ilanı başta olmak üzere bir dizi stratejik sunumlarla bu sorun doğru sürecine tekrar döndü. Kudüs günü, İslâmi İran’ın, doğuşundan bu yana gösterdiği önemli ve öz sevginin açık ifadesidir. İslâmi İran bu sorunla süper güçlerin hesaplarından, planlarından ve içimizde bulunan bazı mağlupların işbirliğinden uzakta bir ilişki kurmuştur.
Ümmetin harekete geçirilmesi girişimi, davalarının başarısı içindi. Bizler bunu Kudüs günü münasebetinde görüyoruz. Her yıl birçok Arap, İslâm ve dünya başkentinde Siyonizm’in suçlarını ve Amerikan işbirlikçiliğini kınamak ve saygın yaşam, kendi topraklarında devletini kurma noktasında bütün haklarını geri alana kadar Filistin halkının yanında durulmasını talep etmek amaçlı yürüyüşler ve toplantılar izliyoruz.
GÖSTERMELİK AMERİKAN ÇABASI
Camp David’ten günümüze kadar Madrid ve Oslo’dan da geçerek çözüm ve pazarlık yönteminin yanılgıdan ibaret olduğunu deneyimler ortaya koydu. Gaspçı Siyonist oluşumun sunduğu ödünlere bel bağlamak ise seraplardan başka bir şey değil. Siyonist oluşum terör, öldürme ve organize suçlarını işliyor, sözleşme, belge veya anlaşmaya bağlı kalmayı reddediyor. Washington’un birkaç hafta, belki aylar içinde Filistin sorunu etrafında çağrısını yaptığı barış konferansından konuşmak suretiyle tekrarını gördüğümüz olay tam olarak bu değil mi? Şöyle ki; bu konferans, Filistin sorununa adil çözüm bulmak değil, bazı Arapları Filistin sorunu bağlamında yüzeysel ödünlere razı etmek olan göstermelik bir Amerikan çabasıdır. ABD bu ödünler karşılığı onlardan gerek Irak konusunda, gerekse terörle savaş stratejisinde ve özellikle de Irak bataklığına batması sonrası birçok dosyaya çözüm bulmakta başarısız olması ardından ileriye kaçma çerçevesinde çıkarmaya çalıştığı savaşlar için ödünler ve destek alacaktır.
SİYONİST OLUŞUM HİÇ ÖDÜN VERMEYECEK
Bu konferansta ilgili yetkililer arasındaki hazırlık çabaları ve görüşmelerinde, Siyonist oluşumun Filistin yönetimine yüzeysel de olsa ödünler sunmamakta ısrarlı olduğu görüldü. Oysa Filistin yönetimi, anlaşma belgesindeki nihai çözüm konuları açısından ilgili tarafları sorumlu tutacak bir anlaşmayla konferanstan çıkmak hırsından dolayı kendi taleplerinden vazgeçti.
Bu noktadan hareketle, Filistin’in ve halkının yanında durma, İslâmi ve Hıristiyan kutsallıklarıyla dayanışma günü olan dünya Kudüs günü münasebetiyle, Filistin yönetiminden kendi davalarını ortadan kaldırmayı hedefleyen planlara karşı daha fazla kenetlenme, safların birleştirilmesi, bilinçlenme, kendi öz güçlerine, direnişçi halklarına dönmeleri istenmektedir. Halkın direnişi toprağı geri almalarının ve evlatlarının geri dönmesinin tek yoludur. İsrailli yorumcular İsrail tarihinde ilk defa İsrail oluşumunun ve varlığının tartışma konusu haline geldiğini ifade etmeye başladılar. İlk işaretleri geçen Temmuz’da Lübnan’da görülmeye başlayan ve işgal altındaki Filistin’de devam edecek olan nihai zaferin en kısa ve doğru yolu budur.
Lübnan’da yayımlanan El Liva gazetesi, 5 Ekim 2007 Arapçadan çeviri: Halil Çelik / Vakit