Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Fotoğrafçınız celladınız olabilir

Geçen gün bir bilişimci ile konuşuyoruz da, diyor ki; “Her yerde kamera, cepte, masada, sokakta, Orwel’in ‘büyük gözaltı’sı gerçekleşti. ‘Büyük birader’ herkesi gözetliyor.”

“İmage search”ı duymuşsunuzdur. “Face scaner”  de diyorlar.. Yüzünüzü scan ediyor ve sizi arayıp bulabiliyor. Hatta fotoğrafınız üzerinden kas hareketlerinizi yorumlayarak öfkeli mi, sevecen mi, stresli mi olduğunuzu size söyleyebiliyor.

Birçok kurumun artık güvenlik kamerası var. Ve hemen her kurumda basın müşavirleri var. Kim gelirse, hemen kameraman çağırılıyor ve fotoğraflar çekiliyor. Düğün-dernek, ziyaret, her yerde kameralar görüntü kaydediyor. Kim kimle, hangi ortamlarda sık sık bir araya geliyor, giderken ve dönüşteki stres durumu da kayıt altına alınıyor. Çünkü artık yüz ifadesinde moral durumunuz da ölçümlenebiliyor.

Belediye başkanları yandı! Ya da oğulları, damatları, kayınbiraderleri kimler kimlerle birlikte kayıt altında. Çevrenizdeki her cep telefonunda artık kamera var. Birtakım gözler sizi gözetliyor olabilir.

Zaten telefonlar dinleniyor. Ve izleniyorsunuz, buluşmalarınızın görüntüleri de kayıt altına alınıyor. Resmi kayıtlar, dışarıdan girilerek kopyalanıyor. Serverleriniz, kamera sistemleriniz, güvenlik yazılımlarınız ne kadar güvenli!? Sakın sizi korumasın diye harcadığınız bunca para sizin casusunuz, şantajcınıza, celladınıza dönüşmesin.

Bu işler böyledir! Devleti niye kurar insanlar; kendilerini korusun diye. Ama o devletin baş belasına da dönüşebiliyor. Bürokrasi başınızın belası, maaşa bağladığınız işkenceciniz olabiliyor.

Bu arkadaşın bir teklifi var, bu kayıtlar herkesin elinde var. Ve bunlar yarın birer suç kanıtı olarak ya da şantaj belgesi olarak kullanılabilir.

Önce bu derin ve karanlık işlerin, ilişkilerin önüne geçilmesi gerek.

Lokantada, piknikte, açılışlarda hep kayıt altına alınıyorsunuz ve yanınızda hep belli kişiler.

Bu arkadaşın teklifi şu; Tayyib bey, bütün parti üst yönetimi, milletvekili, danışman ve üst yönetimdeki kişilerden ilk derece akrabalarının ortaklık ve yerli-yabancı iş ilişkileri ile ilgili beyan almalı.

Daha önce yazmıştım, bakan veya milletvekili, belediye başkanı, il-ilçe teşkilatı ve işadamları arasında kurulan derin ilişkiler giderek kumpasa dönüşüyor. Mafyavari ilişkiler kuruluyor..

Başka bir şey daha söylüyorum: Birileri yurtdışına kaçırdıkları paraları teminat gösterip o ülkeden kredi almış gibi gösteriyorlar.

Başka bir şey daha: Yurtdışından birtakım fonlardan Türkiye’ye girdirilen paralar, iktidara yakın bazı işadamları üzerinden piyasaya sokuluyor. Buraya kadar tamam. Arkası var. Bu işten elde edilen paralar içeride bazı grublara aktarılıyor. Bu grublar tehlikeli ve derin ilişkiler içinde olabilir.. Bu grublar birtakım istihbarat örgütleri ile ilişki içinde olabilir.

Daha başka iddialar da var. İktidar, ya da hedef kişi ya da kuruluşlara yakın çevrelerle kurulan ortaklıklar sayesinde, bu kurumlara, öncelikle bilişim ya da genel olarak stratejik yönü olan iş ilişkileri kuruluyor.

Sahi Asil Nadir bir zamanlar füze gibi yükselirken, sonra ansızın aynı hızla yere çakıldı.. Bu işler böyledir, para bazan geldiği gibi gider.

Geçen gün yazmıştım, il-ilçe başkanlıkları için, yönetim için, dürüst ama sessiz, etkisiz isimlerin öne çıkarılacağı, ama kritik görevlere kendi adamlarını getirecekler.

Bana kalırsa, önce bakanlara ve müsteşarlıktan başlayarak üst yönetimdekilerin akraba ve iş ilişkilerine bir bakın. Elbette dürüst, açık, şeffaf  olarak ahlak ve yasalara uygun olarak bu işi yapanlara bir sözümüz olamaz..

Ve kesinlikle, genel merkez, il ve ilçe teşkilatlarında görevlilere, belediyelerdeki görevlilere de bakmak gerek.

Paranın izini sürün gerçeğe ulaşırsınız.

Sizin izlemediğinizi FETÖ de, uluslararası sistem de izliyor. Yarın bunlar tehdit, şantajla, ya da başka kurulacak çıkar ilişkileri sonucu Neo FETÖ’cü olarak karşınıza çıkabilirler.

Neo FETÖ’cülere dikkat. Birtakım eski BÇG’liler de “Hidayete ererek” FETÖ’ye biat etme noktasına geldiler. FETÖ her çevreden yeni militanlar devşirmeye devam ediyor. İnsanlara istediklerini vaad ettiğinizde peşinize düşüyorlar, “Oltaya takılacak yem”i doğru seçerseniz balıklar oltaya takılır. Sonra, “oltaya takılan balık yem istemez” artık!

Bakanlar ve milletvekilleri, üst bürokrasideki isimler, kendi seçim bölgelerinde teşkilat ve belediye ile hangi işadamları üzerinden ilişki kuruyorlar. Hangi yerel bürokratlar ve STK’larla beraberler, bunu tesbit etmek hiç de zor değil. Bunların genel merkezden kimlerle nasıl bir ilişki içinde olduklarını öğrenmek hiç zor değil.

Bu yiyici takım yarın başlarına geleceklerden habersizler. Sağanlar gün gelir sağılır. Uykusuz geceler kapılarında onları bekliyor. Onlar da gün gelir pişman olurlar yaptıklarından ama, artık çok geç.

Önce dünya karşılığı dinlerini satıyorlar. Sonra o dünyalıkları karşılığı onurlarını, sağlıklarını, mutluluklarını alır Şeytan ellerinden. O servet zehirli bir mirasa dönüşür.

Bu yolda dostlarını kaybederler. Ahiret kardeşlerini, Cehennem yoldaşları ile değiştirenler nefislerini Şeytana sattıkları için gözleri olsa da görmezler, kulakları olsa da duymazlar, kalpleri olsa da hissetmezler.

Keşke kalpleri mühürlenmeden tevbe etseler. “Yeryüzünde kibirlenerek yürüyenler”e dikkat. Her şeyi kendi eline geçirmeye çalışanlara da..

Birileri hâlâ akletmiyorlar, Birileri hâlâ Şeytanlık peşindeler. Ama bir yandan da hâlâ “Biz ıslah edicileriz” demeye devam ediyorlar.  Selâm ve dua ile.

yeniakit

Bu yazı toplam 1146 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar