"Fransa Solu Laiklik Adına İslamofobiktir"

"Fransa Solu Laiklik Adına İslamofobiktir"

Fransa'nın önde gelen yazarlarından Alain Gresh, Charlie Dergisi'nin İslamofobik olduğunu, Fransız solunun da laiklik adına islamofobik olduğunu belirterek "ben Charlie'yim" sloganına katılmadığını söyledi

Fransa'da solun önemli yayın organlarından Le Monde Diplomatique Dergisi'nin önde gelen yazarlarından Alain Gresh, "Ben Charlie değilim, çünkü onlar İslamofobik" dedi. Al Jazeera Türk'e konuşan Gresh, peygamber efendimizin tasvirini yayınlamanın sorumsuzluk olduğunu söyledi ve nedenlerini sıraladı.
 
"FRANSA'DA İSLAMOFOBİ VAR"
 
İşte Gresh'in açıklamalarından satırbaşları: İslamofobi Fransa’da çok eskiden beri var. Yeni bir fenomen değil. Şu an resmi bir kurum mahiyetindeki 50-60 sivil toplum kuruluşundan oluşan ve her yıl bir rapor yayınlayan komisyon tarafından da artık kabul edilen bir olgu bu. 2004’ten beri her yıl rapor yayımlıyor ve "Tam olarak İslamofobi kelimesi olmasa da İslamofobiye benzer bir kavramın varlığını kabul etmek zorundayız" diyor. Fransa’da birçok insan İslamofobi olduğunu reddediyor. İslamofobinin kabul edilmesi önemli, çünkü İslamofobi camilere, başörtülü kadınlara saldırmaktır. İslamofobinin bir parçası Fransa’daki laiklikle bağlantılı. Fransız sekülarizmi farklı, İngiliz sekülarizmi gibi değil.
 
FRANSA SOLU DA... 
 
Türkiye’dekinden de farklı. Fransa’da devletin imamların maaşını ödemesi imkansızdır. Fransa solu laiklik adına İslamofobiktir. Laikliğin sol için çok önemli bir değer olduğunu söylerler. Sağ kanat zaten tarihsel olarak laikliğe karşıdır. Bu bayrağı taşıyan sol kanat "Biz laikliği savunmak için faşizmin yeni biçimiyle mücadele ediyoruz falan filan” diyor. Solun solu da olmak üzere bu laiklik anlayışını sol partilerde görüyoruz. Komünist, hatta Troçkistler bile bu konuda bölünmüştür. Charlie Hebdo’ya saldırı yeni bir gerçekliği ortaya çıkardı. Öncelikle halkta duygusal bir durum var. Bence siyasi görüşlerin farklılığının da ötesine geçiyor bu. Siyasi görüşten farksız gösterilere katılım ve Charlie Hebdo’nun yeni sayısını alanların sayısının önemi falan filan... Ama sorun bu duygusallık değil. Çünkü saldırı korkunçtu ve tereddütsüz kınanmalıdır. Bunun sonuçlarına gelince, Müslüman topluma orta vadede ne olacağını söylemek zor. En başta İslamofobik saldırılarda artış oldu. Bu sürecek mi, emin değilim. Ama bu İslamofobiyle mücadelede pek yardımcı olmayacaktır, bu açık.
 
"ÜLKENİN EN YOKSUL KESİMİNE SALDIRIYORSUNUZ"
 
Mesela ben asla peygamber karikatürü yayımlamazdım. Evet yasalar bana bu izni veriyor ama bence bu sorumsuzluktur. Çünkü Fransa’da Müslümanların durumuyla ilgili eleştirilecek o kadar çok önemli şey varken toplumun bazı konularda hassas  en zayıf, en yoksul kesimine saldırıyorsunuz. 
 
Le Monde’da benim gibi, "Ben Charlie’yim" demeyi reddeden insanların makalelerinin bulunduğu 2 sayfalık bir bölüm var. Ben "Ben Charlie’yim" demeyi reddediyorum. Ben Charlie değilim.
 
"İSLAMOFOBİK BİR DERGİ"
 
Çünkü, bence Charlie Hebdo İslamofobik bir dergi. Ben daha önce de onları eleştirdim. Elbette ki saldırıyı hiç tereddütsüz kınıyorum. Ben Charlie değilim. Yarın Le Figaro’ya saldırı olsa tabii ki bunu da kınarım ama ben Le Figaro değilim. Çünkü gayet İslamofobik bir siyasi çizgiyi takip ediyor. Dolayısıyla ben bir gazeteyle dayanışma hissetmem, ben hayatını kaybedenlerle dayanışırım. Çünkü bu ifade özgürlüğüne saldırıdır. Mesela ben asla Peygamber karikatürü yayımlamazdım. Evet, yasalar bana bu izni veriyor ama bence bu sorumsuzluktur. Çünkü Fransa’da Müslümanların durumuyla ilgili eleştirilecek o kadar çok önemli şey varken toplumun bazı konularda en hassas, en zayıf, en yoksul kesimine saldırıyorsunuz.
 
"İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ HER ŞEY YAZMA HAKKI VERMEZ"
 
İfade özgürlüğü çok geniş bir kavram. Her ülkenin biliyorsunuz kendi yasaları var. İfade özgürlüğü olduğu için her şeyi yazamazsınız. Mesela yürüyüşte ifade özgürlüğüyle alakası olmayan Mısır Başbakanı, Türkiye Başbakanı, Birleşik Arap Emirlikleri’nden emir vardı. Bakın ben, "Ben Charlie değilim" diyerek bir tartışma açıyorum. Bu ifade özgürlüğüyle ilgili bir tartışma değil. Bu Fransa’daki Müslümanlar ve İslamofobiyle ilgili bir tartışma. Ayrıca bu saldırının uluslararası boyutuyla ilgili bir tartışma bu. Öncelikle saldırganlar Fransız. Fransa’da doğmuş Fransızlar. Cumhuriyet okulundan gelen, Fransa pasaportu taşıyan insanlar bunlar. Yani yabancılar gelip bize saldırmadı. Bunun hakkında düşünmemiz lazım. Tunuslu bir Twitter kullancısı, “Kouachi kardeşler ve Coulibaly Fransız. Canınızı sıkmayın, tüm Fransızlar onlar gibi değil” diye yazmıştı. Bu çok zekice bir ifade.
 
"FRANSIZ DIŞ POLİTİKASININ ETKİSİ"
 
Peki, neden saldırdılar? Bunun bir parçası Fransa’nın dış politkasıyla ilgili. Biz şu anda Mali’de ve Irak’ta angaje olmuş durumdayız. Libya’da müdahale için bastırıyoruz. Bence bu saldırı buna da karşı bir saldırı. Artık Ortadoğu’da askeri müdahaleler konusunda da tartışma başlatmamız gerekiyor. 11 Eylül’den sonra terörizm ülkelerimize gelmesin diye biz Afganistan’a girdik. Tam tersine bölgede terörizme ve kaosa yardım ediyoruz. Bölge tam anlamıyla kaos içinde ve bence askeri müdahaleler bunu değiştiremeyecek. Charlie Hebdo’ya saldırının ikinci nedeni tabii ki dini. Ve üçüncü nedeni, buradaki Müslümanların durumunda aramak gerekiyor. Kim terörist doğar ki? Herkesin kendine özel durumu var. Buradaki Müslümanlar kendilerini bastırılmış hissediyor. Hepsi değil, Müslüman toplumun önemli bir kesimi Fransız toplumuna entegre oluyor. Ama bir kesim hala kendisini toplumun dışında hissediyor. Irkçılık da var. Eğer isminiz Muhammed ya da Fatma ise iş bulmanız zor, ev bulmanız zor.
 
Dünya Bülteni