İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

Fransız uçakları Şam'ı bombalarken!

Suriye işgal mi edilecek? Şam yönetimi, şehir şehir kan akıtıyor, muhalefeti sindirmek için hazmedilemeyecek uygulamalara imza atıyor. Bu yönüyle pusuda bekleyen müdahaleci güçlere zemin hazırlıyor.

ABD, vatandaşlarını, zorunlu olmayan elçilik personelini Suriye'den çıkarıyor. İngiltere, aynı şekilde tahliye yapıyor. Başbakan Tayyip Erdoğan'la ABD Başkanı Barack Obama tam elli dakikalık ağırlıklı olarak Suriye konuşması yapıyor. Ardından Erdoğan mesajları Beşşar Esad'a aktarıyor.

CIA Başkanı Leon Panitta, bu bölgede her işgal, operasyon ve olağanüstü gelişmeler öncesinde olduğu gibi, Ankara'ya geliyor. Türkiye'ye ne dedi, ne istedi henüz belli değil. Suriye'nin "kritik eşikte" olmasının ötesinde, Türkiye'nin uyarılarının ötesinde neler elbette bilmiyoruz.

Ama ABD, özellikle de İngiltere bugünlerde Türkiye'ye şu teklifi ya da ikna edici öneriyi yapıyor olabilir mi: "Gel, Suriye'deki muhaliflere yakın dur, bu ülkede rejimi değiştirelim. Ya da buz bu ülkeye askeri müdahale yapacağız, sen kenarda dur, gölge etme..."

Şu anki harita bu tür ihtimalleri düşündürecek nitelikte.

Afganistan, Taliban ve El Kaide gerekçe gösterilerek işgal edildi. Irak, Saddam Hüseyin gerekçe gösterilerek işgal edildi. Sudan, benzer gerekçelerle parçalandı. Somali, doğalgaz kaynakları için yine istikrarsızlıklar gerekçe gösterilerek saldırılara uğradı. Son olarak Libya, Kaddafi rejimi gerekçe gösterilerek iç savaşa sürüklendi. Hava saldırıları devam ediyor, kara operasyonu hazırlıkları yapılıyor.

Irak işgalinden hemen sonra Suriye'yi işgal edeceklerdi. Irak'ta hesaplar tutmadı, gecikti, bölgesel direncin de tazyikiyle bu işgal engellendi. Suriye Lübnan'dan çıkarıldı. Ardından İsrail Lübnan'a saldırdı. Çünkü ülke tamamen savunmasız bırakılmıştı. Şimdi Suriye'ye yönelik askeri müdahale tartışmaları yeniden başlıyor.

Artık olay, Suriye'de rejim-muhalefet kavgasının ötesine geçti. Esad yönetiminin güvenlik birimleriyle muhalifler ve S. Arabistan/Ürdün'den gelen silahlı birimler arasında kıyasıya çatışmalar yaşanıyor. Tabi bu arada masum insanlara yönelik kitlesel şiddet kontrolden çıkıyor.

Peki bundan sonra ne olur:

Sanırım endişelerimizi aktarmakta başarısız olduk. Olayın vahametini aktaramadık. Bütün bölgeyi karıştıracak "kritik eşikteyiz" gerçekten. Nasıl mı?

Suriye'ye askeri müdahale olursa, Baas rejiminin devrilmesiyle sınırlı olmayabilir. Çok keskin Alevi-Sünni çatışmasına tanık olacağız. Aynı zamanda bir iç savaş yaşanacak ve toplumun bütün kesimlerini içine alacak. Etnik ve mezhep eksenli çatışma Suriye sınırlarına hapsedilemez.

Müdahale başladığı anda Lübnan'da iç savaş çıkacaktır. Yemen'deki olaylar rejimle hesaplaşmadan çıkıp benzer bir kimlik savaşına dönüşecektir. İran'ın etkisiyle Bahreyn'de izlediğimiz Şiilerin ayaklanması, S. Arabistan'ın doğu bölgelerindeki Şiileri etkisine alacak, benzer iç çatışmalar ya da kanlı operasyonlar bu ülkede de yapılacaktır. En önemlisi de, müdahale ihtimali kesinleştiği anda Suriye-Ürdün çatışması hemen başlayabilir.

Çok kötü işaretler alıyoruz. Türkiye'nin güneyini ateş sararsa, buna kim nasıl müdahale edebilecek? Şu an en sıkıntılı başkent Ankara. Suriye'deki her gelişmenin Türkiye için aynı zamanda bir iç güvenlik sorununa dönüşeceğini göreceksiniz. Hele de seçim öncesinde.

Libya'da ne oldu baksanıza. İç savaş ve işgal dışında ne var? Olay adalet, özgürlük mücadelesinden tamamen çıktı. Başka bir hesap görülüyor şimdi. Bir pazarlık... Açgözlü bir pazarlık.. Uzun süre bu iç savaşı ve işgali izleyeceğiz. Yarın Suriye'de çok daha kötüsü olacak. Bu senaryoya karşı Türkiye'de ülkede sözü olan kimse var mı? Ne diyeceksiniz o zaman? Neye müdahale edip neye karşı çıkacaksınız? O noktaya vardıktan sonra kimin hakkı, özgürlüğü, namusu kalacak? Irak'tan ders almadınız mı?

Bağdat bombalanırken duyduğumuz acı hala yüreğimizde. Şam bombalanırken ne hissedeceğiz...

Bu yazı toplam 2110 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar