Gazze'den selam getirdik

Ankara Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak'ın basın danışmanlığını yapan Mavi Marmara'lı arkadaşım Yahya Coşkun aradı. "Kardeş belediye olduğumuz Cibaliye Belediyesi'ni ziyaret etmek, hastanelere bir miktar ilaç götürmek ve ambargo mağduru kardeşlerimize iftar vermek için kalabalık bir heyetle Gazze'ye gidiyoruz, başkanımız seni de davet ediyor, gelmek ister misin?" diye sordu. Güldüm tabii. Ne demek "Gelmek ister misin?" Hemen!

Belediye başkanı, başkan yardımcıları, dış ilişkiler müdürü, Yahya, bir grup belediye meclisi üyesi, aralarında Mavi Marmara'lı Eyüp Gökhan Özekin'in de bulunduğu bir grup iş adamı, AK Partili milletvekili Zeyd Arslan, Mavi Marmara'lı hekim Bahadır İslam ve bendeniz, toplam 28 kişi, 27 Ağustos sabahı İstanbul'dan Kahire'ye uçtuk, ertesi gün de Kahire'den otobüsle Gazze'ye geçtik. Refah sınır kapısında bizi Cibaliye Belediye Başkanı İsam Cude ve çalışma arkadaşları ile İHH İnsani Yardım Vakfı'nın Gazze temsilcisi ellerinde çiçeklerle karşıladılar. Yüzlerinde de güller açmıştı.

İlk iş olarak ilaçlar İHH'nın aracına yüklenip Şifa Hastanesi'ne gönderildi, sonra ver elini Gazze...

Refah'tan Gazze'nin merkezine 1 saat kadar yol gittik. Yol boyunca bitmez tükenmez hurma ağaçları, bağlar ve tarlalar gördük. Gazzeliler boş buldukları her karış toprağı işlemişler. Bir yetkiliden aldığımız bilgiye göre iki sene öncesine kadar İsrail'den sebze ithal ediyorlardı, şimdi ise sebze ihtiyaçlarının tamamını kendileri karşılıyorlar. Meyvelerin çoğunu da kendileri yetiştiriyorlar. 500 bin civarında hurma ağacı var. Hamas hükümeti 1 milyon hurma ağacı daha dikmeye hazırlanıyor. Ayrıca 1 milyon zeytin ağacı. Hedef, ilk fırsatta hurma ve zeytin ihracatına başlamak. Öte yandan tavukçuluğu da geliştirmişler. Gazze'nin irili ufaklı 1200 kadar fabrikası İsrail bombardımanlarında yerle bir olduğu için sanayi namına bir şey yok. Büyük baş hayvanların bulunduğu çiftlikler de sistematik bir şekilde bombalanarak yerle bir edilmiş. Onun için iktisat şimdilik daha ziyade ziraat ve tavukçuluğa dayanıyor, ama Gazzeliler imkân bulduklarında müthiş kalkınma hamleleri yapabileceklerini belli ediyorlar.

Gazze'de dükkânlar envai çeşit ürünlerle dolu. Ne var ki çoğu kimsede para yok. Mavi Marmara'dan sonra ambargo büyük ölçüde gevşetildiyse de Gazze hâlâ insani yardıma muhtaç. Her şeyden evvel, yardım yollarının tamamen açılmasına muhtaç. İnşaat malzemelerinin, tıbbi cihazların ve hayati derecede önem taşıyan pek çok ilacın Gazze'ye sokulmasına İsrail büyük müşkülat çıkarmayı sürdürüyor. Bombardımanlarda evleri yıkılan binlerce aile hâlâ açıkta. Hastanelerde teçhizat ve ilaç yetersizliği yüzünden hâlâ insanlar ölüyor. Mısır devleti de "Bu süreçte İsrail'le çatışmaya girmemeliyiz; hele düzenimizi bir oturtalım, Gazze meselesiyle sonra ilgileniriz" diyerek statükoyu sarsmaktan geri duruyor. Geri duruyor, fakat bu konuda eskisi gibi uzlaşmaz görünmüyor. Keçiören Belediyesi'nin getirdiği 17 koli ilaca ses çıkarmadı mesela. Bu ilaç yardımı sayesinde iki böbrek hastası -kendilerinden neredeyse ümit kesilmişken- şifa yoluna girdi. Hükümetimiz ısrarla rica etse, belki Gazze'nin bütün ilaç ihtiyacı Mısır yolu kullanılarak karşılanabilir.

Türkiye'nin Gazze'ye yardımları dillere destan. "İşte Türkiye'nin yaptığı su deposu", "İşte Türkiye'nin döktüğü asfalt", "İşte Türkiye'nin verdiği ambulans" ve... işte Mavi Marmara! Gazze olmuş Mavi Marmara Cumhuriyeti. Şehrin ortasında Mavi Marmara Şehitleri Anıtı, onun az ilerisinde Mavi Marmara Parkı, sahilde kocaman bir Mavi Marmara maketi, denize inen bir Mavi Marmara Şehitleri Tüneli... Bir de Mavi Marmara ismini taşıyan bir çay bahçesi gördük. Mavi Marmara Çocuk Bahçesi de varmış. Ayrıca, henüz inşa halinde, Şehit Furkan Doğan Camii ve Şehit Furkan Doğan Hastanesi.

Gazzeliler yere göğe sığdıramıyorlar Mavi Marmara'yı. Şehit arkadaşlarımızın isimleri herkesin ezberinde. Türkiyeli heyette Mavi Marmara ekibinden dört kişinin de yer aldığını duyan Gazzelilerin heyecanı görülmeye değerdi. Bize sımsıkı sarıldılar ve ayrılırken bütün Mavi Marmara camiasına -bilhassa şehit ailelerine- mahsus selam söylediler, hâlâ komada olan Uğur Süleyman Söylemez'e Allah'tan şifa dilediler. Selamları böylece iletmiş olayım.

Gazze'de birçok toplantıya katıldık. Toplantılarda konuşan Filistinli yetkililer altını çize çize "Sultan Abdülhamit" dediler, "Recep Tayyip Erdoğan" dediler, "Mavi Marmara" dediler. Sultan Abdülhamit'ten sonra Erdoğan ve Mavi Marmara da Filistin'e mâloldu. Filistinliler onları sadece Türkiye'yle değil Filistin'le de özdeşleştiriyorlar. Ülkelerini Erdoğan'sız ve Mavi Marmara'sız düşünemiyorlar. Erbakan hocamızı da unutmadılar. Gazze'de bir cadde Necmeddin Erbakan ismini taşıyor.


* * *
Gazze notlarıma yarın devam edeceğim inşaallah.

 

yenişafak

Bu yazı toplam 2190 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar