Abdurrahman Dilipak
Globalistler cephesinde yeni bir durum var
Derin Gerçekler
2 yeni gelişme var. Birincisi, İsrail’in Gazze’deki başarısızlığı ve bunun paralelinde dünyadaki anti Siyonist hareketlilik yükselişi, diğeri ise İslamofobya’nın yerini batıda İslamlaşma temayülünün artması.
Batıda Epstein skandalı ve Habat mabedlerindeki sex ve cinayet çılgınlığına karşı vicdan , akıl ve erdem sahibi insanların İster Yahudi olsun, ister Hristiyan, ya da agnostik olsun, İslam dini ve Müslüman toplumu merak etmeye başladılar. Buna bir de Gazze’de yaşananlar eklenince insanların ölüm ve ölümden sonraki hayat konusunda kendi dini önderlerinden tatmin edici bir cevap bulamayınca İslam’a yönelmeye başladılar. GlobalReset zaten , batıda din, ahlak ve hukukun köküne kibrit suyu döktü. Demokrasi, Liberalizm ve sosyal devlet, Laiklik, Humanizm ve Çevrecilik söylemlerinin karşılığı olmadığını gördüler. CoVID süreci bu konuda çok açıklayıcı ve öğretici oldu. Buna bir de Kuantum fiziği eklenince batının bilim ve teknolojisi de anlamını yitirdi. Batının kavram ve kurumları yeni dünyada anlam ve değerini yitirmeye başladı.
Papa dedikleri şey en azından adına dolar denen banknot sadece bir kağıt parçası idi. Bununla bütün dünya kandırıldı ve tarihin en büyük sömürüsü gerçekleştirildi. LİBOR tüm dünyadaki global markette geçerli paraların faiz ve değerini belirliyordu. Dünya Bankası ve IMF, bu konuda paranın rot ve balansını ayarlayan birer araçtı.
Batının bu gün gelinen noktada NATO’ya, AB’ye ihtiyacı yok. Bugünkü ABD’nin de yeniden yapılandırılması gerekiyor. Tabi İngiltere ve AB’nin de. Rusya’nın toprağının, Çinin nüfusunun bölünmesi gerekiyor. Çin zaten ateist, Japonya ve Kore Agnostik, Hindistan’da din bir “Kült! Geleneksel ve ezoterik bir öğreti. Musevilik artık büyük ölçüde işlevsel değil, Museviliğin yerini Siyonizm almış gözüküyor, İsrail’in şahsında. Ve tabi Habat gibi örgütlerin insiyatif sahibi olduğu bir durum söz konusu. Ortodoksluk Global bir hareket değil, Milli kiliselerde öyle. Protestanlık zaten atomize olmuş durumda. Katolizm ise Cizivit’ler üzerinden ele geçirilmiş. LGBT’li Pedefolik rahiplerin aklanması için onların günahlarını çıkartmakla meşgul.
Uluslararası Globalist Satanist çeteye göre bu kadar çok devletle baş etmek mümkün değil. ABD gerekirse 3’e veya 5’e bölünmeli sistem dışı kalanların ipi bırakılıp, kendi içlerinde çatışmalarına zemin hazırlayıp, kendi hallerine bırakılmalı. İngiltere de öyle, AB’de. Avrupa’da Lutheryen Büyük Almanya, Katolik İtalya, Laik Fransa yeniden güçlü bir şekilde tarih sahnesine çıkmalı. Ötekiler kendi haline bırakılmalı. Düşünsenize Almanya, Germenik unsurlarla Baltık sahilinden, Benelüx üzerinden Atlantik denizine, oradan Adriyatik’i geçip, Avusturya Macaristan imparatorluğu topraklarına kadar, Hatta Karadeniz’e kadar yeniden büyük bir devlet olabilir. Yani Şeytan Üçgeni, ABD, İngiltere ve Almanya/Fransa/İtalya üzerinden kurulabilir.
Bu anlamda mesela NATO’nun tasfiyesi söz konusu. Hareketin asıl maksadı “Global reset” olunca, eski yapıları revize etmek yerine, yıkıp yeniden inşa etmek daha kolay gibi geliyor. Biliyorsunuz Kentsel dönüşüm projeleri de “sıfırla yeniden yap!” şeklinde yapılıyor. NATO’ya, o güçlü donanmalara hava gücüne kara gücüne ihtiyaç çok, Humanoidler, Hackerler ve Bio hackerler, Starlinkler üzerinden RF ve Lazer silahları, akıllı sistemler üzerinden süblimial yönlendirmeler, beyin kontrol sistemleri insan makine, ev, şehir, sanayi hepsi ele geçirilebilir, vurulabilir, patlatılabilir ve yakılabilir. HAARP yöntemi ile depremler, iklim ve vahşi canlılar manipüle edilebilir. Konvansiyonel savunma sistemlerinin bu anlamda bir değeri yok. “ABD yabancı ülkelerdeki askeri üs ve tesislerini geri çeksin, jandarmalık görevini bıraksın, bırakalım kontrol dışı unsurlar çatışsınlar. Biz onlarla uğraşmayalım, bırakalım onlar dini, mezhebi, etnik, ideolojik, politik, vicdani kanaatlari sebebi ile birbirlerini yesinler. Müdahale etmeyelim. Bu şekilde ellerindeki tüm konvansiyonel silahları birbirine karşı kullansınlar. Zaten kriminal Risk oluşturan bu kalabalıklardan dünya bu şekilde kurtulsun. Gazze’de bunu gördük, bu cezalandırmayı biz yapacak olursak, bize karşı direniyorlar ve bize karşı muhalif gruplar birleşiyorlar. Çatışan unsurlar, salgın hastalıklar, terör, ekonomik ve siyasi krizler sonucu zaten büyük ölçüde kırıma uğramış olacaklar.”
Bu vahşi Şeytani senaryonun bundan sonraki yol haritası Haziran ayından sonra belli olacak. Bugün acil gündem maddeleri, o güne hazırlık olarak, Karbon ayak izi, Performans Pas, İklim ve salgınlar öncesi global anlamda zorunlu aşı kampanyası ve Chip takma işlemlerinin bugünden hayata geçirilmeye başlanması öncelikli bir gündem onlar için.
Bu karar G20 Yeni Delhi zirvesinde alındı. İmzalanan 51 sayfalık yol haritası ile ilgili, her biri kısa bir cümleden 7 cümle açıklandı. Bunlardan ikisi Ukrayna ve Rusya’dan Gıda transferi için Karadeniz’den ve boğazlardan güvenli geçiş için, Türkiye’ye destek ve teşekkür biri de bu yolun açık kalmasının sağlanması, 3. Bir madde de Nükleer silahların sınırlandırılması. Mesela Global Reset sürecini yönetmek üzere bir asamble kurulması ve bu sistemin de yapay zeka üzerinden izleme ve karar alma mekanizması kurulmasından kimse söz etmiyor. Böylece ilgili bütün bakanlıklar, yapay zeka tarafından yönetilecek sistemin ulusal icra birimi gibi faaliyet gösterecekler.
Dikkat ederseniz seçim sürecinde hiç bunlardan söz eden yok. Ama Özgür Özel Emperyalizme kafa tutmak, Siyonist saldırıları kınamak yerine Hamas’ı terörist ilan ederek sanki, adeta uluslararası sisteme Gazze üzerinden mesaj vererek kendilerinin Müslüman dindarlara karşı, batının ve İsrail’in yanında olduğu mesajını vererek kendilerine destek çağrısı mı yapıyor. Bu çağrı aynı zamanda İmamoğlu’na destek için de olabilir mi? Ne Habat’tan, ne Agartha’dan şikayet ediyor. Ne Yunanistan’ın Egedeki hak iddiasından ya da Avrupa Parlamentosunun Kıbrıs’taki seçimlerde Türk tarafından egemenlik ve eşitlik taleplerinin görmezden gelinmesine karşı bir beyanda bulunuyor.
İsrail saldırganlığını sürdürecek. Onlara göre olan oldu. Batı düşük yoğunlukta, dünyada tepki oluşturmayacak, nokta hedeflere saldırıyı tercih ediyor. Netanyahu ise, bu saatten sonra geri dönüş olmayacağını savunuyor. O bir yandan şiddeti artırırken, öte yandan bir kaçış koridoru açılmasına daha sıcak bakıyor sanki.
Bu arada Suriye, Irak, İran ve Türkiye sınır bölgelerinde şiddet olayları yükselirse şaşmamak gerek. ABD bölgeden çekilirken, hava ve hara hareketlerini izlemeleri için geride bıraktıklarına teknik bir altyapı bırakacağı, bu siber koridor üzerinden faili meçhul(!?) alçak irtifa uyduları ya da İHA’lar üzerinden hedefi lazer ve RF ile vurma kabiliyetine sahip donanımlar vereceği söyleniyor. Hatta MOSSAD’ın bu konuda eğitimlere başladığı bile iddia ediliyor.
GlobalReset çetesi, bir yandan İklim ve Karbon, öte yandan yeni salgın ve aşı kampanyası için bir takım hazırlıklar yapılırken, öte yandan Haziran ayında, bu süreci en geniş anlamda yönetecek bir asamlenin kurulması için hazırlıklar sürdürülüyor.
Biz seçim, 28 Şubat, 15 temmuzla oyalanırken, Haziran ortasında harekete geçecek olan global bir darbe için saatler geri saymaya devam ediyor. Toplumun büyük bir kesimi boş gözlerle çevresine bakınmaktan başka bir şey yapmıyor, maalesef..
Dikkat, dikkat! S.O.S.. Global Reset çetesinin Haziran depremi, bizim için ve tüm dünya için beklenen İstanbul depreminden çok daha şiddetli olacak. Bir çok kişi ölüm uykusundan uyandığında kendini geri dönüşü olmayan bir cehennemin eşiğinde bulacak!
Huuu! Sesim geliyor mu? Seçimin gürültüsünden, Gazze’deki bombalar, çocukların çığlıkları, aç insanların mide gurultuları arasında insan kendi sesini bile duyamıyor, ne yazık ki!
Selam ve dua ile..