Guantanamo'dan Bir Kare Daha(FOTO)

Guantanamo'dan Bir Kare Daha(FOTO)

4.5 yıllık esaretten sonra Arnavutluk'a bırakılan 4 Uygur Türkü, kapılarını Türkiye'ye açtı.

Dört Uygur Türk'ü, Amerika'nın Küba'daki Guantanamo üssünde 4,5 yıl kaldı. Suçsuz oldukları anlaşılınca serbest bırakılırken gidecek hiçbir yerleri yoktu. ABD, Ebubekir Kasım, Ahmet Adil, Akhtar(Ağtar) Basit ve Eyüp Hacı Muhammed'e Arnavutluk'u uygun gördü. Bu Türkler, 6 yıldır Tiran'dan mülteci olarak yaşıyor. Uygur Türklerinin özlemleri büyük. Ebubekir Kasım, "Pasaportumu alır almaz Hacca gideceğim" derken Ahmet Adil ise "İlk ziyaret edeceğim yer Türkiye" diyor. Ülkelerine dönmeyi akıllarından bile geçiremiyorlar. "Gittiğimiz anda Çin bizi idam eder" diye konuşuyorlar.

UMUT ÇOK UZAKLARDA
Vatanlarını bir an bile akıllarından çıkaramayan Uygurlar, bu özlemin dineceği umuduyla hayata tutunuyor. Ülkelerini haritada gösterirken bile derin bir 'ah' çekiyorlar.


Guantanamo cehenneminde boşu boşuna azap çeken 4 Uygur Türkü, serbest bırakılınca ortada kalmış. 6 yıldır Arnavutluk'ta mülteciler. Yeniden evlendiler, evlatları vatandaş olurken onlar hala vatansız...

Özlemleri büyük... Ebubekir Kasım: "Pasaportumu alır almaz hacca gideceğim." Ahmet Adil: "İlk ziyaret edeceğim yer Türkiye." Ülkelerine dönmeyi düşünmüyorlar: "Gittiğimiz anda Çin bizi idam eder!"

Turuncu renkli elbiseler giydirilmiş, saçı ve sakalı birbirine karışmış, elleri ve ayakları zincirlerle bağlanan tutsakların oluşturduğu manzara bir dönem dünya kamuoyunun gündemine damgasını vurmuştu. Bu görüntünün yaşandığı mekan ABD'nin Küba'daki askerî üssü Guantanamo'dan başka bir yer değildi. Zira Guantanamo, çoğu El Kaide ile Taliban üyesi iddiasıyla yakalanan ve "teröristlikle" suçlanan insanların kaldığı bir zindandı. Burada Türklerden tutun da her milletten tutuklu bulunuyordu. Suçsuz oldukları anlaşıldığı için serbest bırakılan kimi "tutsaklar" ise evlerine bir daha dönemediler. İşte bunlardan olan bazı Uygur Türkleri kapılarını bize açtı...

PARMAKLAR ORADA!
Çok sevdikleri vatanlarını haritadan gösteren Uygurlular, bir gün bu özlemlerini dindireceklerinin umuduyla yaşıyorlar.

5 BİN DOLARA SATILDIK
Sade bir yaşam sürdürürken Afganistan-ABD savaşı başlayınca Pakistan-Afganistan sınırında yakalanan 4 Uygur Türk'ü şu anda Arnavutluk'un başkenti Tiran'da yaşıyor. Aslında suçsuz oldukları tespit edilip serbest bırakıldıktan sonra Tiran'a yerleştirilen Guantanamo tutsaklarının sayısı 8. Bunların 5'i Uygur Türkü iken, 1'i Cezayirli, 1'i Mısırlı, 1'i de Özbekistanlı'ydı. Uygur Türkü Muhammet Hakimcan İsviçre vatandaşı olurken, Ebubekir Kasım, Akhtar Kasım Basit, Ahmet Adil ve Eyüp Hacı Muhammed ise vatandaş olup kimlik ve pasaportlarına kavuşmayı dört gözle bekliyor. 4 Uygur Türkü, Guantanamo'da yaşadıklarını bütün çıplaklığıyla anlattılar.
Eyüp dışında Ebubekir ve Ahmet eşleri ve çocuklarıyla Akhtar'ın ise yalnız geldiği buluşmada söze Türkçe'yi en iyi bilen Ebubekir başlıyor: "Her birimizi 5 bin dolar karşılığında Amerikalılar'a sattılar. ABD'lileri 'işte bunlar terörist' diye kandırıp paralarını alan insanlar, birçok insanın hayatının bitmesine neden oldu. Sıradan insanlarken işkence görüp anormal insanlar haline getirildik. Şimdi vatansız, kimliksiz, pasaportsuzuz. Aklandık ancak insanî haklarımızdan hala mahrumuz."

ZORAKİ YENİ HAYAT
Hepsinin 4.5 yıl süren Guantanamo günlerine ilişkin anlattığı çok anı var. İşkence görmüş ve haksızlıklara uğradıklarını söylerken, geçmişi çok da hatırlamak istemediklerini söylüyorlar. "Artık geleceğe bakmak istiyoruz" diyor Ahmet Adil. Yeni bir hayat kurduklarını ve bir an önce kimlik ve pasaportlarına kavuşmak istediklerini söylüyorlar. Haksız da sayılmazlar. Zira Arnavutluk'ta 6 yılı geride bırakmak üzereler. Akhtar Basit, Doğu Türkistan'da kalan ve yanına getirmeyi çok arzu ettiği bir kızı olduğunu söylerken içi burkuluyor: "Bazı girişimlerim oldu ama Çin devletinin haksız uygulamalarından dolayı bunlar başarısızlıkla sonuçlandı." Diğer arkadaşları Ebubekir, Ahmet ve Eyüp ise Tiran'da yeniden evlenmişler. Üçü de baba olmuş. Her üçünün de birer kız evlatları var.
Büyük sıkıntılara rağmen bu güne geldiklerine şükür ediyor Ebubekir. "Pasaportuna kavuşursan ilk önce ne yapacaksın?" sorusuna, "Hac vazifemi yerine getirmek istiyorum. Ardından da İstanbul'u görmeyi arzuluyorum." Ahmet'in ise en büyük özlemi Türkiye'ye gelmek: "Orada birçok akrabam bulunuyor. Onlarla telefonla ve internet aracılığıyla konuşuyorum." Akhtar ise, "Hele bu özgürlüğüme kavuşayım gerisi Allah kerim" diyerek özlemini içinde tutmayı tercih ediyor.

ÇİN BİZİ İDAM EDER
Görüşmemiz esnasında orada olmayan Eyüp ise henüz 24 yaşında. Ülkesinde liseyi bitirdikten sonra Amerika'ya gitme hayaliyle yola çıkmış. Pakistan'da kaldığı otelde çantası ve bütün parası çalınmış. Pakistan'daki bir medresede iki hafta kaldıktan sonra 15 Eylül 2001'de evine dönmek için Afganistan'a gitmiş. O da kendisini savaşın ortasında bulmuş ve çok sevdiği Amerika'ya gidememiş ama Amerikalılara esir düşmüş! Arnavutluk'ta evlenen ve bir çocuk babası olan Muhammet şimdilerde eşiyle birlikte yüksek okul eğitimi alıyor.
Balkanlardaki yeni hayatlarına alışmaya çalışan Uygurlular, hep özlem ve gurbet duygularının kendilerinde güçlü olduğunu söylüyorlar. Ancak hiçbirisi "Doğu Türkistan'a giderim" diyemiyor. Zira ülkelerinin Çin zulmüne maruz kaldığını ve gitmeleri dahilinde idam edileceklerini söylüyorlar. Son söz Ebubekir'den: "Bütün dünya değişiyor. Umarım Çin de değişir ve ülkemizin insanları özgürleşir..."




HER ŞEYE RAĞMEN HAYAT DEVAM EDİYOR
44 yaşındaki Ebubekir Kasım, eşi üç çocuğundan ayrı. Onları Arnavutluk'a getiremediğinden yeniden evlendi. 5 aylık kız çocuğu ve ikinci eşiyle mutlu bir tablo çiziyor Tiran'da (üstte). 37 yaşındaki Ahmet Adil'in ilk eşinden biri kız, biri erkek iki çocuğu var. Yıllarca Avrupa'ya gitme hayaliyle yaşamış. O da Arnavutluk'ta ikinci kez evlenmiş. Şu anda 2.5 yaşında bir kızı bulunuyor.


HASRETİNİ İÇİNE ATIYOR
Diğer arkadaşları Arnavutlukta yeniden evlenip yeni bir hayat kurarken, Akhtar Kasım Basit Doğu Türkistan'da kalan 11 yaşındaki kızına kavuşmayı hayal ediyor.



YETER Kİ MEMLEKET PİLAVI OLSUN
Tiran'da görüştüğümüz Guantanamo'nun eski tutsaklarıyla, Uygur pilavlı mütevazı sofrada geçmişe özlemin hakim olduğu bir sohbet gerçekleştirdik. Ülkelerinden, vatanlarından, sevdiklerinden geriye bir pilavları kaldığını söylüyor Ebubekir Kasım, Akhtar Kasım Basit ve Ahmet Adil...


Türkiye