Gül'den laik rejime bir zarar gelmez
Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Beyan: Ortadoğu'daki İslamcılardan farklı olarak AKP, esneklik göstermekten ve dünyaya açılmaktan çekinmeyip, ulusal çıkarlara öncelik veriyor
24/08/2007 (36 kişi okudu)
SEYYAR EL CEMİL (Arşivi)
Türkiye, çekişmeler ve merkeziyetçilikle ağırlaşmış, çeşitliliğe sahip bir topluma kucak açmış Ortadoğu'nun önemli ülkelerinden sayılır. Bu ülke aynı zamanda, Doğu'nun Avrupa'ya açılan kapısı. Modern Türkiye cumhuriyetini kuran Kemal Atatürk hâlâ ülkenin sembolü ve onun temel değişmezler olarak yerleştirdiği halkçılık, devrimcilik, cumhuriyetçilik, laiklik, devletçilik ve milliyetçilik ilkeleri de varlığını sürdürüyor.O dönemde hâkim olan liberal atmosfere rağmen, laik Kemalist rejimi, devleti ve güvenliğini korumak için askeri diktatörlük oluşturulmuştu. Sonrasında Türkiye, özellikle de Sovyetler'in üstün olduğu günlerde NATO üyesi oldu. Sonraki yıllardaysa Türkiye'de, Kürtler ve Ermenilerle yaşanan sorunların çözümü konusunda şiddet yanlısı bir tavır almayan ve bölgedeki diğer İslamcı akımlara pek benzemeyen İslamcı bir akım ortaya çıktı. Bu akımın lideri olan Necmettin Erbakan'ın gölgesinde iki genç yetişti. Onun düşüncesine inandılar, yolundan gittiler.
İlki Tayyip Erdoğan, ikincisi de Abdullah Gül'dü. Kurdukları AKP iktidara gelince ilki başbakan oldu, ikincisiyse dışişleri bakanı. Gül, bugün cumhurbaşkanlığına hazırlanıyor. Laiklerse bu durum nedeniyle endişeli.
İç siyasetin dinamiklerinin farkında
Türkiye'deki siyasal İslam'ı belirginleştiren noktalardan biri, bölgede ve İslam dünyasındaki diğer toplumlarda gördüğümüz siyasal İslam'dan tümüyle farklı olması. Zira Türkiye'deki siyasal İslam, sükûnet, sabrın gücü, esneklik ve dünyaya açılım gibi olgulardan besleniyor. Bunun yanı sıra, aydınlatıcılığı ve iç siyaseti hazmetmesi nedeniyle muhaliflerinin de önüne geçmeyi başarıyor. Bu yeni kuşak Erbakan'ın Refah Partisi'nde derinleştirdiği gelenekleri miras aldı. Yeni Türk İslamcı liderlerde gözlemlenen en önemli özelliklerden biri de, bir düşünce, söylem veya hedef karşısında Türkiye'nin ulusal çıkarlarına öncelik vermeleri.
AKP sosyal çekişmeleri hafifletebilir
Onlar askerin işlerin idaresindeki hegemonyasının yanı sıra laik güçlerin gücünün boyutunun da farkında. Ayrıca, modern Türk toplumundaki siyasi ve sosyal çekişmelerin dozunu hafifletmeye de vâkıflar. Kanımca sadece Türkiye'de iktidara gelme noktasında değil, aynı zamanda aşırı Türk sağıyla ilişkilerindeki üslup açısından da en zeki davranan İslamcı politikacılar onlar.
Gül, dış politikada uzmanlaşırken Erdoğan da iç politikada uzmanlaştı. Erdoğan ve Gül'ün, ilki Türk İslam kültürü ve ikincisi de modern Türk düşüncesi olmak üzere temellerini iki esaslı kaynaktan alan bir düşünce sisteminin birbirinden ayrılmaz iki yüzü olduğunu düşünüyorum. İki lider aynı zamanda, Türkiye'nin ihtiyacı olduğuna inandıkları için laikliğin de koruyucularıdır.
Gül, ikinci kez cumhurbaşkanlığına aday olduğunu resmen ilan etmesi sonrası yaptığı, "Öncelikli politikam laikliği korumak yönünde olacak. Laiklik anayasal bir ilke. Bu ilkenin korunması da cumhurbaşkanının görevi ve sorumluluğu. Benim ilgi alanım Türkiye çağdaş uygarlık düzeyine yükseltmek. Atatürk herkesin üstündedir. Hükümetimizin AB hedefine ulaşmasına yardım etmek de görevim olacaktır" açıklamasında da gayet dürüsttü.
Gül, cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda laik anayasayı koruma taahhüdünde bulundu. AKP'nin cumhurbaşkanı adayı bu açıklamaları, kendisinin İslamcı geçmişiyle eşinin taktığı başörtüsü konusunda şüphe duyan farklı güçleri ve özellikle de generalleri kapsayan laik seçkinleri tatmin etmek için yaptı.
'Avrupalı Türkiye'yi iyi pazarlıyor
Söz konusu laik seçkinler Gül'ün mayıs ayında cumhurbaşkanı seçilmesinin önünü kesmişti ve bu durum sonuçta AKP'nin zafer elde ettiği erken seçimlerin yolunu açmıştı. Bu noktada, AKP'nin meclisteki 550 sandalyenin 341'ine sahip olduğunu hatırlatmak uygun düşer. Dolayısıyla, Gül'ün 28 Ağustos'ta düzenlenecek üçüncü tur oylamada cumhurbaşkanı seçilmesi bekleniyor.
Ben Gül'ün Türkiye'nin iç sorunlarını çözme gücüne sahip olduğunu ve Atatürk'ün 80 yıl önce yerleştirdiği ilkelerde herhangi bir değişikliğin önünü açmayacağını düşünüyorum. Ayrıca Gül, 'Avrupalı Türkiye'yi nasıl pazarlayacağını ve ülkesinin İslam dünyasındaki konumunu nasıl güçlendireceğini de iyi biliyor. Biz de onun gelecekte bu rolleri üstlenmesini bekliyoruz. (Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Beyan, 22 Ağustos 2007)