Abdurrahman Dilipak
Gülenistler ne zaman, nereden saldıracak?
Dün, Gülen’in bundan sonraki muhtemel yol haritasını yazmıştım. BugünGülenistlerin ne zaman, nereden saldıracaklarına ilişkin tahminleri yazacağım..
Önce kim bu “Gülenist” dediklerimiz.. Arkalarında kim var? ArkalarındaABD, İngiltere, İsrail, Vatikan, yani Uluslararası sistem var. Siz bu yapıyaRothchild’leri de ekleyebilirsiniz, Mason localarını, Tapınakçıları, Almanya, İtalya, Fransa’yı da ekleyebilirsiniz.. Belçika, Avusturya, Hollanda, Mısır, batının dümen suyundaki ülkeleri de ekleyebilirsiniz..
Gülen dediğiniz adam, bunların taşeronu..
Şimdiye kadar bu senaryonun başrol oyuncusu ABD, daha doğrusu CIA, hatta daha alt basamaklara inecek olursanız Rand Corp.. Tepedeki isim olarak da Graham Fuller’e ulaşırsınız.. Ama darbe gecesi mesela Strafor da devredeydi. Exeter’in de bu süreçte aktif olduğunu biliyoruz..
Bu işin karargahı, bana göre, bundan sonra Almanya olacak. Gülen nereye giderse gitsin, önemli değil, büyük ihtimalle Almanya Gülen hareketinin merkez üssü haline gelecek. Almanya kendinden ibaret bir ülke değil. Orada ABD var, orada İngiltere var, orada Fransa var, orada İsrail var, ordaVatikan var, orada eski Doğu Almanya istihbaratı var.. Yani eski Sovyetlervar. Kimse de bu işi senin ülkenden yönetelim mi diye Merkel’e sormayacak.. Ama üst akıl Londra olacak.. Gülen’i kendilerine yakın tutmak isterlerse Belçika olabilir. Uzak tutmak isterlerse Kanada ya daAvustralya, Yeni Zelanda olabilir.. Biliyorsunuz, Kanada; İngiliz-Fransız ortak mülkiyeti altındadır. Avustralya ve Yeni Zelanda ise İngilizlerin.
Ne zaman saldıracaklar derseniz, hemen! Ama bu belki hemen sıcak ve şiddet içeren yeni bir saldırı olmayacak.. Ama sıcak ve şiddet içeren saldırılar, içeride ve dışarıda artarak devam edecek..
Aslında topyekûn saldırıya hazırlanıyorlar ama, bir yandan da hükümeti masada tutmaya çalışacaklar.. Gülenci’lere umut vermeleri gerek. “Geleceğiz-geliyoruz” havası devam edecek. İktidara da “aman daha ileri gitmeyelim, artık normalleşelim”, “batıdan daha fazla uzaklaşmamak gerek, batı ile inatlaşmamak, şimşekleri üzerimize çekmemek gerek” diyecekler..
Hani şu vizelerin kaldırılması hadisesi gibi. Hayır demeyecekler hiçbir şeye, ama evet de demeyecekler. İleri doğru adım atar gibi yapıp, sonra geri dönecekler. Oyalama taktiği yani. Biri tamam diyecek, ötekisi itiraz edecek.. Bildik oyunlar..
Bu arada içeridekiler, içerdekilerin aileleri, görevden alınanlar, onların aileleri, insan hakları, çevreciler, laikçileri, Gezi bileşenlerini örgütleyecekler..
PKK, PYD, DAEŞ hep gündemde olacak.. Aşiretler üzerinde çalışacaklar.. Nokta hedeflere saldıracaklar. İçeride ve dışarıda ekonomi üzerinde baskı oluşturmaya çalışacaklar.
Bundan sonra Türkiye’ye daha fazla STK temsilcisi, akademisyen, siyasi gözlemci, gazete kılıklı ajan gelecek.. Ermeni ve Süryani meselesini ısıtacaklar.. Birileri Süryani meselesi üzerinde daha fazla duruyor.. Kara para meselesi üzerinde yoğunlaşacaklar.. Yani Türkiye’ye yönelik mali operasyonlar gündemde. Uluslararası derecelendirme kuruluşlarınınTürkiye’nin notunu düşürmesi boşuna değil..
Türkiye’nin Suriye ve Irak üzerinde daha fazla belirleyici olmasını istemiyorlar.. Musul ve Halep konusunda çok hassaslar.. Bu arada PYD’ye sonuna kadar destek vermeye devam edecekler. Türkiye’yi Rakka’ya çekip,DAEŞ’i Türkiye’nin başına daha fazla bela etme planları var.. Türkiye’de “Paralelin paraleli” başka dini akımlar var. Onları da harekete geçirecekler gibi sanki. FETÖ’den kaçanları başka havuzlarda toplamaya çalışıyorlar.. Zaten dışlandıkları için onları avlamak kolay.
Yine ele geçirilmeyen ya da arşivlerdeki bilgi, belge, fotoğraf ve videolarla belli kişi ya da kuruluşları gözden düşürmek, ya da tehdit ve şantaj için düğmeye basacaklar. “Ensar” örneğinde olduğu gibi bazı kişi ve kuruluşlara karşı yıpratma kampanyaları başlatılacak gibi görünüyor.
Zaten birilerinin ağzını bıçak açmamasının sebebi bu tehdit ve şantaj korkusu..
Bir yandan da FETÖ’cü olmayan birçok kişiyi FETÖ’cülükle suçlamak, gerçek FETÖ’cüleri ise başka dini topluluklarla ilişkilendirerek onları aklamaya çalışacaklar..
Dava sürecini sabote etmeye çalışıyorlar.. Media ve STK’lar üzerinden yargılama sürecinde ciddi bir pres uygulayacaklar.. Bu arada kendilerinden gerçekten kopmak isteyenleri ise toplumun, yargının önüne atarak linç edecekler..
Dinlemeler devam ediyor. Siber saldırılar için de hazırlıkları devam ediyor.. Yani demem o ki, topyekûn bir saldırı için gün sayıyorlar. Neyse ki, bütün bunları gören, duyan, bilen, hüküm sahibi bir Allah var.. Onların bir planı varsa, onun da üstünde Allah’ın bir hükmü var. Mekerallahu! Göreceksiniz onlar kazdıkları kuyuya düşecekler.. Onların bu çabaları kendilerini zayıf düşürecek, suçüstü olacaklar, bütün bu olanlar bize imkan ve fırsat sunacak.
Zor bir süreç olacak ama, kazanan Hak’dan yana olanlar, mazlumlar olacak. Kafirler, münafıklar, fasıklar, korkaklar değil! Bu anlamda en temel hakikat, imtihan olduğumuz hakikati! Bugün kim, nerede, kimden yana duruyorsa ya da ne yapıyorsa, gün gelecek o yaptıklarının hesabını verecekler..
Hep söylüyorum ya, bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir. Yeter ki, biz cahillik etmeyelim, kafirlerden, münafıklardan, fasıklardan yana olmayalım. Tefrikaya düşmeyelim, yalnız Allah’tan korkalım, öfkemiz bizi, adaletsizliğe sevk etmesin, yani zalimlerden olmayalım. Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın dediği gibi: Hak şerleri hayreyler / Sen sanma ki gayreyler, Arif anı seyreyler / Görelim Mevlam neyler / Neylerse güzel eyler.. Selâm ve dua ile.
yeniakit