'Gül"ün rejimle uymayan yönü neydi'

'Gül"ün rejimle uymayan yönü neydi'

"Bir hukukçu ortaya çıktı, yeni oyun kuralları ortaya attı" diyen Serdar Turgut Köşk seçiminde AK Parti'ye oynanan oyunu ve 22 Temmuz'dan sonra olacakları yazdı, can alıcı soruyu sordu:

Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut'un yazısı...

22 Temmuz'dan sonra

Rasyonel olmaya çalışan bir insanın, sadece AKP iktidardayken onun belirlediği bir adayın cumhurbaşkanı olmasını engellemek uğruna oyunun kurallarının değişmesini anlaması ve kabul etmesi mümkün değildir. Bu işin yolu bir açıldığında iktidara gelen her parti kuralları kendi istediği gibi yeni baştan yazar ve Türkiye Cumhuriyeti, aşiret düzenine doğru geri gider

Türkiye hiçbir önemli siyasi ve sosyal sorunun çözümünün net biçimde ortaya koyulamayacağı bir seçime doğru tüm hızıyla gidiyor.

Seçimler kriz noktalarının çözüldüğü ortamlar olmalıdır genelde ama bu kez seçimden sonra çözülememiş sorunların tekrar hortlayacağı kanısı hemen herkeste var.

Bu bağlamda seçim döneminin en gerçekçi konuşmalarından bir tanesini dün Başbakan Erdoğan yaptı. "Seçimden sonra Türkiye"nin cumhurbaşkanlığı krizi ile karşı karşıya olacağını" söyledi ve ekledi: "Bunun sorumluları tarihe, millete hesabını veremeyeceklerdir."

Seçimden sonra cumhurbaşkanlığı krizinin tekrar çıkacağını zaten herkes düşünüyor. Ancak bu kısır döngüye ülkenin sokulmasının hesabını kimin vereceği konusunda rivayetler farklı.

Türkiye"ye lazım olan tavır; cumhurbaşkanı için, kim iktidar, kim ana muhalefet olacaksa olsun, bir araya gelip konuşup, bir isim üzerinde anlaşmalarıdır.

Doğrusunu isterseniz; AKP bu tavrı sergilemeye niyetli gözükmüyor. Hatta önceki denemede tek bir isim üzerinde ısrar edilmese, CHP"ye alternatif isimler götürülseydi, yeni cumhurbaşkanının şimdi seçilmiş olacağını söyleyenler de var.

Öte yandan, CHP de konuşmaya, uzlaşmaya pek hazır gibi görünmüyor. Onlar sadece kendilerinin beğendiği adayın hükümet tarafından desteklenmesini bekler durumdalar. Tabii ki bu da eşyanın tabiatına aykırı tuhaf bir beklenti.

Başbakan"ın dün konuşmasında söylediği şu sözler de son derece haklı: "Sayın Özal bu Anayasa ile seçildi. Sayın Demirel, Sayın Sezer bu Anayasa ile seçildi. Peki şimdi ne değişti de Sayın Gül seçilirken kalktınız "hayır olmaz" dediniz?"

Eh haklı... İsterseniz Cumhuriyet Mitingleri"nin baş düzenleyicisi olun, buna yanlış diyen varsa çıksın ortaya, mantığını açıklasın da öğrenelim.

Doğrusunu isterseniz; CHP de "hayır olmazlar"ının temellerini doğru dürüst açıklayabilmiş değil.

Bu durum, futbol maçı sürerken maç ortasında taraflardan bir tanesine bilgi verilmeden ofsayt ve penaltı kurallarının aniden değişmesine benziyor.

Rasyonel olmaya çalışan bir insanın, sadece AKP iktidardayken onun belirlediği bir adayın cumhurbaşkanı olmasını engellemek uğruna oyunun kurallarının değişmesini anlaması ve kabul etmesi mümkün değildir.

Bu işin yolu bir açıldığında iktidara gelen her parti kuralları kendi istediği gibi yeni baştan yazar ve Türkiye Cumhuriyeti, aşiret düzenine doğru geri gider.

AKP"nin dediği olmasın diye cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşırken bir hukukçu aniden ortaya çıktı ve "Derin Devlet"in yedek kulübesinde rezerv tuttuğu bir oyuncu gibi yeni oyun kurallarını ortaya attı. Kurallar onun işaret ettiği gibi değişti, kriz patladı ve bugünlere de gelindi.

Üstelik seçimle birlikte bu görünümün değişeceği yolunda hiçbir işaret de yok. Aynı süreç, büyük ihtimalle tekrar yaşanacak. Ve belki de durmadan seçim yapmak zorunda kalan bir ülke haline geleceğiz. Türkiye"yi içten içe kemiren bir sorun bu ve gerçekten büyük bir krize yol açabilir.

Çözümün anahtarı tekrar AKP"de. Onların rejimin onay vereceği bir adayı belirlemesi durumunda bütün bu süreçten çıkabiliriz.

Bu böyle de; AKP neden bu zorlamayı durmadan kabul etmek zorunda olsun ki?..

Ayrıca seçtirilmeyen Abdullah Gül"ün rejimle uyumlu olmayan yönü neydi? Böyle bir şey olabilir mi? Herkes ülkenin Dışişleri Bakanı"ndan nasıl bahsettiğine dikkat etsin. Mantıksız konuşmasın.

Türkiye çözümü pek görülmeyen bir kısır döngüye doğru tekrar itiliyor.

Yazıktır, günahtır bu ülkeye ve insanlarımıza...

Serdar TURGUT