Avrupa'nın Ortodoks Yahudileri Çatı teşkilatı, Bürüsel'de düzenlenecek olan dinlerarası diyalog toplantısına İhvan-ı Müslimin bağlantılı bazı şahisyetlerin de katılacak olmasını protesto ederek konferansa katılmayacaklarını açıkladı.

Avrupa Hahamlar Konferansı İcra kurulu Başkanı Haham Aba Dunner tarafından yapılan açıklamada "Avrupa İslam Teşkilatı gibi, ya da bireysel olarak geçmişte anti-semitik açıkamalarda bulanan veya bu tür açıklamaları tasvip edenlerin, Müslüman Kardeşler gibi radikal hareketlerin katıldığı bir konferansı kabul etmiyoruz" denildi.

Jerusalem Post gazetesine göre, Avrupa'daki hahamlar bazı İslami gurupları, İsrail'in Gazze saldırısı sırasında Avrupa'da düzenlenen protesto yürüyüşlerinde İsrail'e yönelik sert eleştirilerde bulunmakla suçluyorlar.

Bu boykotun hahamlar tarafından bir ilk olduğu belirtildi.

Avrupa Hahamlar Konferansı örgütü (CER) Avrupa Birliği kurumlarının davet ettiği aşırıların Avrupa'daki diyalog ve demokratik değerleri savunan geniş müslüman çoğunluğu temsil etmediğini ileri sürerek bu durumdan büyük bir üzüntü duyduklarını belirtti.

Avrupa Yahudiler Kongresi (EJC) de yaptığı açıklamada Hahamların aldıkları kararı desteklediklerini bildirdi.

EJC başkanı Moshe Kantor, hahamların boykotuna verdiği desteğin gerekçesini açıklarken "Toplantıya davet edilen dört örgütün üçü uluslararası müslüman kardeşler ile bağlantı. Müslüman Kardeşler Batı'ya karşı cihadı destekleyen aşırı bir örgüt. Dolayısıyla böylesi kişilerin katılacağı bir toplantı dinler arası diyalog anlayışına da zarar verecek, birçok Avrupalı liderin dinler arası diyalog çabalarını da baltalayacaktır" dedi.

Avrupa Yahudileri Kongresi teşkilatı başkanı Moshe Kantor, İhvan-ı Müslimin bağlantılı olarak gösterdiği İsviçre'deki müslüman akademisyon Tarık Ramazan'ın toplantıya davet edilmesini örnek olarak verdi.

Yahudi mi siyonist mi?

Avrupa Hahamlar Konferansı ve Avrupa Yahudiler Kongresi gibi kuruluşların, AB tarafından organize edilen "Dinlerarası Diyalog" toplantısına bazı müslüman düşünürlerin katılmasına gösterdiği tepki ve ileri sürdükleri gerekçe aslında Avrupa'daki yahudi örgütleri ve hahamlarının da birer "siyonist" olduklarını açıkça ortaya koymuş oldu.

Yahudiler böyle seçici davranırken

Avrupa'daki yahudilerin siyonist rejimin Gazze'de gerçekleştirdiği katliamları protesto eden açıklamalarından dolayı müslüman düşünürlerin yer alacağı bir toplantıyı boykot etmeleri, müslüman kanaat önderleri tarafından düzenlenen programlara çağrılan kişilerin kimlikleri ve aidiyetleri konusunda alabildiğince lakayt davranılması, siyonist olduğu bilinen kişileri bile programlara davet etmede bir beis görülmemesi, aynı ortamlarda bulunup aynı masa etrafında oturmanın kabul edilmesi ciddi anlamda düşündürücü. Onlara "yahudi kadar şahsiyet sahibi olun bari" demekten başka bir söz kalmıyor.

İslam toplumlarındaki bazı kanaat önderlerinin sıklıkla "anti-semitik" olmadıklarını vurgulayarak, yahudilere hoş görünmeye çalışması, müslüman toplumların "yahudi kılıklı teröristler" karşısında edilgen ve tepkisiz duruma düşmesine sebep olmaları da, onların sonuçta kimlerin ekmeğine yağ sürdüğü, kimlerin hizmetine girdiğini de ortaya koymuş oluyor.

VELFECR