Haklar Refarandumla Verilmez
Gülay Göktürk'ün başörtüsü konusunda ehl-i vicdan yazısı
Ne Diyeceğiz Kızımıza?
Bu sorunu ertelemenin, unutmaya çalışmanın, bir kenara koymanın mümkün olmadığını hayat bize her gün bir kez daha gösteriyor. Ne diyeceğiz şimdi bu genç kızımıza? “Biraz bekle, halledeceğiz” mi?
İşte son örnek: Bir lise öğrencisi Öğretmenler Günü nedeniyle yazdığı kompozisyonla ödül kazandı ama başı bağlı olduğu için ödülünü alamadan salondan atıldı. Ne diyeceğiz şimdi bu genç kızımıza? “Biraz bekle, halledeceğiz” mi?
Ama o, o ödülü o salonda bir kere alacaktı; gelecek yıl, ya da ondan sonraki yıl, yasak kalksa bile artık bir daha o böyle bir törene katılamayacak ve o onuru tadamayacak. Bu küçücük örnek bile, temel hak ve özgürlüklerin “beklemeye gelmediğini” göstermiyor mu? Bir yasak, tek tek bireylerin temel haklarına ilişkin bir kısıtlamayı içeriyorsa ve telafisi mümkün olmayan bir şeyleri kaybetmelerine sebep oluyorsa, kimsenin sorunu ertelemeyi önerme hakkı olamaz. Dolayısıyla da, temel haklar konusunda konsensüs aranmaz.
Temel hakları verip vermemek çoğunluğa sorulmaz. Temel haklar konusunda referandum da yapılamaz. Zaten anlamamız gereken şu ki, “temel hak” söz konusuysa birilerine bir şey verilmesi de söz konusu değildir. O hak zaten o kişinin insan olmaktan gelen hakkıdır, doğduğundan beri ondadır.
Siz önce bu hakkı ondan gasp ediyorsunuz; sonra da geri vermek için konsensus aramaktan bahsediyorsunuz. Bir hırsız bir otobüste bir adamın cüzdanını çalar ve yakalanırsa, o cüzdanı sahibine iade etmek için otobüstekiler arasında oylama mı yapılır? Eğer konsensus sağlayacaksak, gelin önce bu konuda sağlayalım: Temel hakların kayıtsız-şartsız tanınması konusunda uzlaşalım.
( GÜLAY GÖKTÜRK / BUGÜN )
Bu sorunu ertelemenin, unutmaya çalışmanın, bir kenara koymanın mümkün olmadığını hayat bize her gün bir kez daha gösteriyor. Ne diyeceğiz şimdi bu genç kızımıza? “Biraz bekle, halledeceğiz” mi?
İşte son örnek: Bir lise öğrencisi Öğretmenler Günü nedeniyle yazdığı kompozisyonla ödül kazandı ama başı bağlı olduğu için ödülünü alamadan salondan atıldı. Ne diyeceğiz şimdi bu genç kızımıza? “Biraz bekle, halledeceğiz” mi?
Ama o, o ödülü o salonda bir kere alacaktı; gelecek yıl, ya da ondan sonraki yıl, yasak kalksa bile artık bir daha o böyle bir törene katılamayacak ve o onuru tadamayacak. Bu küçücük örnek bile, temel hak ve özgürlüklerin “beklemeye gelmediğini” göstermiyor mu? Bir yasak, tek tek bireylerin temel haklarına ilişkin bir kısıtlamayı içeriyorsa ve telafisi mümkün olmayan bir şeyleri kaybetmelerine sebep oluyorsa, kimsenin sorunu ertelemeyi önerme hakkı olamaz. Dolayısıyla da, temel haklar konusunda konsensüs aranmaz.
Temel hakları verip vermemek çoğunluğa sorulmaz. Temel haklar konusunda referandum da yapılamaz. Zaten anlamamız gereken şu ki, “temel hak” söz konusuysa birilerine bir şey verilmesi de söz konusu değildir. O hak zaten o kişinin insan olmaktan gelen hakkıdır, doğduğundan beri ondadır.
Siz önce bu hakkı ondan gasp ediyorsunuz; sonra da geri vermek için konsensus aramaktan bahsediyorsunuz. Bir hırsız bir otobüste bir adamın cüzdanını çalar ve yakalanırsa, o cüzdanı sahibine iade etmek için otobüstekiler arasında oylama mı yapılır? Eğer konsensus sağlayacaksak, gelin önce bu konuda sağlayalım: Temel hakların kayıtsız-şartsız tanınması konusunda uzlaşalım.
( GÜLAY GÖKTÜRK / BUGÜN )