Halid Meşal'in Hanımı Bilinmeyenleri Anlatıyor...
Hamas lideri Halid Meşal'in hanımı evliliğini, aile hayatını, sürgün dönemini, mücadele ve zorluklarını, bilinmeyenleri anlattı.
İhvan-ı Müslimin'in resmi web sitesi ikhwanonline.com'da yayınlanan bu önemli ropörtajı İsa EREN velfecr için tercüme etti.
Eşiniz, Halid Meş’al biz ve tüm dünya tanıyor. Fakat eşi ve çocukları pek fazla tanınmıyor. Biraz kendinizden bahsedebilir miniz?
Adım, Emel Salih Borini. 11.09.1962 yılında Batı Şaria’da doğdum. İlki orta ve lise eğitimimi Kuveyt’te tamamladım. MEş’al ile 05.06.1981 tarihinde evlendim. 3 kız ve 4 erkek çocuğum var. İsimleri Fatma (25), Bilgisayar mühendisi, Hubbetullah (24), Nur (22), Velid (20), Ömer (17), Bilal (16) ve Yahya (11)
Meş’al’i nasıl tanıdınız? Evlilik süreci nasıl gelişmişti?
Meş’al’i tanımam, Filistinli ailerdeki sosyal adet gibi oldu. İlk önce Annesi ve ablası bize geldiler. Onlar benim ailemden, ailem de onlardan memnun kaldı. Sonra da MEş’al evimize geldi. Son derece samimi bir görüşme olmuştu.
Görüşme sonrasında babam bana kararımı sordu. Eşim, babamın çok hoşuna gitmişti. Esasında sadece babamın değil tüm ailemin hoşuna gitmişti. Ben de istememe rağmen kalbimin daha fazla mutmain olması hem de sünnet gereği istiare yapmaya karar verdim. İstiare sonrasında babam bana tekrardan sordu. Herkes, Meş’al’in ahlakını, edebini, dini yaşantısını, üstün kişiliğini çok iyi biliyordu. Bundan dolayı her iki tarafta razı olmuş ve kısa bir süre sonra da nişan yapılmasına karar verilmişti.
Nişanlılık dönemini Allah’ın da desteğiyle huzurlu bir şekilde geçirdik. Düşüncelerimiz birbirine yaklaştı, aramızdaki sevgi ve ülfet arttı. Nişan dönemi dört ay sürmüştü. Bundan sonra kuveyt’te olacak olan düğünün tarihi belirlendi. Başlangıcından beri Allah’ın, evliliğimizi mübarek kılmasına istedik, bunun gerçekleşmesi için gayret sarfetik. En ince ayrıntısına kadar düğünün İslami ilkelere uygun olması için çalıştık. Bundan dolayı her iki aile de mutluydu. Herkes evliliğimizden dolayı gururluydu. Bundan dolayı rabbimize hamdediyoruz.
Esasında ben, bu şekilde bir evliliği hayal bile etmiyordum. Fakat Rabbime dua etmiş, ümmetin önemli meselelerine özellikle de Kudüs ve Filistin’e özen gösteren bir eşi ihsan etmesini istemiş, duamın kabul olması için çaba sardetmiştim. Ve Rabbim de duamı kabul etti.
Bu yolun zorluğuna rağmen once Allah’a sonra iyi ve kötü günde eşimin yanında duracağıma, destekçisi ve yardımcısı olacağıma dair söz vermiştim. Bu ise Her dürüst müslüman hanımın, Allah’ın rızasını kazanması için çalıştığı bir ahlaktır. Müslüman kadın eşinine hizmet eder, seçtiği hak yolunda ona yardım eder.
Aradan geçen zaman zarfında her zaman hedefte olan bir mücahidle olan hayatı nasıl değerlendiriyorsunuz? Siyasi gürültüden uzak bir şekilde küçük ailenizde sakin bir hayat yaşamayı özlüyor musunuz?
İlk günlerden beri ben eşimin yolunun zor, meşakkatli ve tehlikelerle kuşatılmış olduğunu biliyordum. Fakat ben, gerek eşimin gerekse bizim başımıza gelenlere karşı üstlenmeye karar vermiştim. Bütün hanımların sakin bir hayat geçirmeyi arzu ettiklerine inanıyorum. Fakat Allah’a, Filistin davamıza, sahip olduğumuz herşeyi feda etmemizi isteyen Kudüs ve Filistin’in kurtuluşu için cihadın zorunluluğuna olan imanımız bizleri istikrarı olmayan bir hayatın zorluğunu, meşakkatini ve sabrını üstlenmeye sevketti.
Bu imanımız, bizlere zor görünen bir çok işi, kolaylaştırdı. Hayatımız ve ve herşeyimiz en üstün şahsiyetlerini hak yoluna şehid veren halkımıza, kutsal topraklarımıza ve dinimize fedadır. Bütün düşüncelerim ve inancım, bu yoldaki zorluklara sabırlı olmamızı, bizim aleyhimizde meydana gelen herşeye katlanmamızı sağladı.
Sizin yaşadığınız zorluklardan sonra da çocuklarınıza aynı yolda yürümesi yönde eğitiyor musunuz? Mesela kızlarınızın, sizin yolunuzu halid meş’al gibi bir eşle evlenerek bu yolu tamamlamasını arzu ediyor musunuz? Yoksa haklarında endişe duyuyor musunuz?
Elbbete, ben onları tıpkı babaları gibi olmasını istiyor ve bu yönde teşvik ediyorum. Meş’al, benim ve onlar için en üstün örnek. Meş’al’in sorumluluğunun yorucu ve büyük olduğu doğrudur. Fakat bu, hem Filistinli hem de müslüman olmamızdan ötürü dini ve vatani görevimizdir. Bundan dolayı çocuklarımın da bu görevi yerine getirmeleri, vatanın kurtuluşuna katkılarının olmasını istiyorum. Fakat ben hiçbirisini zorlamıyorum.
Çocuklarınızdan hangisi daha çok babasına benziyor. Hangisi babasından daha fazla etkilendi?
Çocuklarımın hepsi babalarına benzemektedir. Fakat görünüş ve yöntem olarak en çok benzeyen velid ve yahya’dır. Kızlarımdan da en büyük çocuğum olan Fatıma’dır. Küçük oğlum Yahya’yı “Kahraman Halid Meş’al Yahya Ayyaş” diye çağırmamız, onun hoşuna gidiyor. Bir keresinde Yahya, televizyonda konuşan babasını izliyordu. Televizyonun yanında duruyor ve babasını taklit ediyordu. Yahya diyor ki “Büyüdüğüm zaman, babam gibi olacağım. Bakınız babam ne kadar de iyi.” Sonra yüzünü televizyondan çevirdi ve “Bana benzemiyor mu?” demişti. Bizler de güldük ve “Sen ona benziyorsun o sana değil” dedik. Yahya babasına benzemek için çok gayret sarfediyor. Hatta bazen şaka olarak, telefonu eline alıyor ve “Afedersiniz, ben şuanda toplantıdayım. Meşgulüm, daha sonra görüşmemiz mümkün mü” diyor.
Tekrardan hareket içerisinde bir çok göreve gelen ve en son hareketin siyasi büro başkanı olan Meş’al’e dönmek istiyoruz. Sizin Meş’al’i ilk tanıdığınız gün ile Hamas içerisinde en zirvede olduğu bugün arasında nasıl bir değişiklik görebiliyorsunuz?
Meş’al’in ilk zamanlardaki kişiliği, bugün devam ettiği gibidir. Aynı yük ve sorumluluk ilk günlerinde de vardı. Fakat kesinlikle söyleyebilirim ki geçen zamanla birlikte tecrübesi ve gücü arttı, kendisini geliştirdi. Onu tanıdığım ilk yıllarda da İslami harekette içerisinde, Filistin davasına hizmet ediyordu. O, İslami Direniş Hareketi Hamas’ın ilk kurucularındandır. Fakat ilk yıllarda, hareket içerisindeki rolü, ilan edilmemişti.
Bir hususa da dikkat çekmek istiyorum. Meş’al Hamas hareketi içerisinde bir numaralı adam olsa da şöhreti bu denli yaygınlaşmış olsa da tevazusundan bir nebze dahi ödün vermemiştir. Bu özelliği adeta ondan ayrılmaz bir parça olmuştur.
Şöhretinin bu denli yaygınlaşmış olması onun üzerinde olumlu mu olumsuz mu etki yarattı?
Onun Şöhretin olumlu ve olumsuz iki yönü vardır. Şöhretin olumlu yönü, insanların sevgisini kazanmasıdır. Yardım, destek, dayanışma ve iyi ilişkiler sıkıntılarımızı hafifletiyor. Şöhret aynı zamanda çok sayıda insanı tanımamızı ve onlarla dürüstce iş yapmamızı sağlamaktadır.
Şöhretin olumsuz yönlerine gelince özellikle eşimin güvenlik ve özel şartlarından dolayı günlük hayat ve davranışlarda kısıtlamalar getirmektedir. Tatil günlerinde diğer ailerin yaptığı gibi dışarıya çıkıp gezemiyoruz, onunla çok az bir vakit geçiriyoruz. Eşimin tatili yok. Buna rağmen biz Allah’ın hakkımızdaki ermine razıyız. Meş’al, bu olumsuz durum karşısında bana ve çocuklarıma mumelesi tarif edilemeyecek derecede iyidir. Meş’al, sıkıntılarımızı hafifletmektedir.
Şöhretinin yaygınlığından sonra Mossad tarafından düzenlenen başarısız suikast girişimini konuşmak istiyoruz. Bu zor durum, karşısında tavrınız ne oldu?
Eşimin hayatının her zaman tehdit altında olduğunu bilmeme rağmen suikast girişimini ilk duyduğumda çok endişelenmiştim. Bize ilk önce yaralı olduğu söylenmişti. Bu yarasının onun hareketlerini kısıtlayacağını sandığımız için gerçekten çok korkmuştuk. Küçük kızım Nur da onu yahudilerin kaçırmasından korkuyordu. Yaşının da küçük olmasına rağmen Nur, bir gazetecinin sorusuna “Babam, şehadeti arzu edenlerdendi. O, şehadeti istedi. İstediği şahedete ulaştığını temenni ediyorum. Babamın şehadetinden ötürü mutlu olacağım. Fakat bizi endişelendiren, yahudilerin onu tutuklamış ve Filistinlilere yaptıkları işkenceler (duymuş ve şahit olmuştuk) gibi babama işkence etmeleridir” cevabı ile yanıt vermişti.
Bu endişemize rağmen Rabbimiz bize yardım etti ve doğru yolu gösterdi. Bize sükunet bahşetti. Bizde, Allah’ın bizimle olduğuna dair kesin inancımız vardır. Benim, çocuklarımın ve başta annesi ve babası olmak üzere eşimin ailesinin kalbine sukunet indirdi. Ailesine sağlıklı bir şekilde dönmesi için sürekli dua etmekteydim. Duamız Allah’ın bize olan lutfuyla gerçekleşti ve Meş’al bize döndü.
Mücahidlerin hanımlarından çoğunun, ayrılık acısını hissetmemek için eşleriyle beraber şehid olmayı istediklerini bilmekteyiz. Bundan dolayı eşlerinin bulunduğu mekanlarda durmayı tercih etmektedirler. Aynı durum sizin için de söz konusu mu?
Elbette bütün müslüman kadınlar Allah yolunda şehid olmayı istemektedir. Özellikle bizim gibi Filistin’de sorun sahibi olanlar, şehid olmayı istemektedir. Fakat, hanımın eşi ile aynı anda şehit olması zaruri değildir. Ben ayrılık acısının korkusuyla eşimle aynı anda şehit olmayı arzu etmiyorum. Çünku bu iş Allah’ın takdirine bağlıdır. Şayet Allah, eşimle beraber şehit olmamı dilemişse bu benim için şereftir. Şehadetimin gerçekleşmesi için Rabbime dua ederim. Fakat Rabbim benim için onun şehadetinden sonra da ömür ihsan etmişse aileme ve ümmete karşı sorumluluklarımı yerine getirmeye devam edeceğim. Bir mü’minin Allah’ın rızasına ve kaderine razı olması gerekmektedir.
Ve suikast girişiminden sonraki hapis dönemi… Meşal’in tutuklanması haberini nasıl karşıladınız?
Meş’al’in tutuklanması bizim açımızdan gerçekten zor oldu. İran’dan Ürdün’e dönmek üzereydi. Eve dönene kadar bekleyemedik. Havaalanına gidip onu karşılamak istedik. Havaalanında bir müddet bekledik. Ona kavuşacağımız için çok sevinçliydik. Sevincimiz, dışarıdan da fark ediliyordu. Fakat sevincimiz çok fazla uzun sürmedi.
Meş’al ve arkadaşlarının elleri kelepçeli olarak Ürdün polisinin kontrolünde uçaktan inerken görünce sevincimiz hüzne dönüştü. Ürdün’e gelmesinden bir kaç gün önce Hamas’ın ofisinin kapatılmasına rağmen onun tutuklanacağını tahmin etmiyorduk. Sadece sıkıntılı bir dönem geçireceğimizi tahmin ediyorduk.
O günlerde gerçekten de ciddi sorunlarla karşılaştık. Çocuklarım küçüktüler. Onlar, babalarını mücahid ve direnişçi olarak bilmekteydiler. Polisin de sadece suçluları yakalayacağını, hırsızları tutuklayacağını sanmaktaydılar. Mücahid olan babalarına karşı bunu nasıl yapabilirlerdi? Daha önceden bildikleri bu bilgiler ile kendilerinin de bizzat şahit olduğu mücahidleri hedef alan kötülük ve zulüm arasında büyük bir zihni karışıklık yaşadılar. Başta kızım Nur olmak üzere tüm çocuklarımda bu durumu sezmekteydim. Nur’un gözleri sanki nelerin olduğunu bana soruyordu. Duruşu da sanki şunları haykırıyordu: “Babam mücahid ve davasında haklıdır. Bizler Arap ülkesindeyiz! İsrail’de değiliz ki babamı tutuklasınlar!”
Bütün bunlara rağmen Rabbimden yardım istedim. Allah’a verdiğim sözü yerine getirdim. Sabrettim. Babalarından uzakta olan çocuklarımın acılarını hafifletmek için çalıştım. Rabbimi her zaman yanımda hissettim. Bu duygu, benim kuvvetimi artırdı. Böylece bütün çocuklarımla ilgilenebildim. Onlar içi örnek oldum. Beni, sabırlı ve kuvvetli gördüler. Başarı ile biten bu zor imtihanda Rabbimiz bize destek oldu. Filistin’deki halkımıza daha çok yaklaşmamız için iyi bir fırsat oldu.
Ve Meş’al… Bu durumu nasıl karşıladı?
Hapishanede onu her ziyaretimizde çocuklarını görmek istiyordu. O, zor günlerde dahi bizlere bir şeyler öğretmeye ve bize örnek olmaya devam ediyordu. O günlerde söylediği bir sözü hala hatırlamaktayım: “Sabrediniz, alacağınız ecri düşününüz. Biz, haklıyız. Asla boyun eğmeyeceğiz. Giydiğim mavi renkli hapishane elbisesi ve zehir, benim ve kardeşlerim için şereftir.” Bu sözleri, bizi çok etkiledi. Allah’ın da yardımından sonra bu sözler, direniş arzumuzu ve bu büyük liderle olan gururumuzu artırdı.
Çocuklar da aynı şeyleri düşünmekteydiler. Babalarını böyle bir yerde ve bu elbiselerle görmeleri onları hüzünlendirmesine rağmen, hapishaneye gidip babalarını görmek istiyorlardı. Bir keresinde Fatıma, babasını bu şekilde gördüğünde ağlamaya başladı, konuşamadı.
Yahya, o günlerde 3 yaşındaydı. Babasının kucağına oturuyor ve ona sarılıyordu. Gardiyan, görüş süresinin dolduğunu haber verince şiddetli bir şekilde ağlamaya başladı. Babasının boynuna ve elbisesini sıkaca tutuyordu. Babasından ayrılmak istemiyordu. Gardiyanlardan birisi bu duruma üzüldü ve Yahya’nın acısını hafifletmek istedi. Yahya’ya “Yahya, bu gece babanla beraber hapiste geceler misin?” diye sorunca Yahya “evet” dedi. Gardiyan “O halde sessiz ol. sana çikolata vereceğim” dedi. Yahya da “Hayır, hayır… hiçbir şey istemiyorum. Babamı sen hapsettin!” dedi.
Sürgün… Suikast girişimi ve hapis… Sizin ailenizin ve Meş’al’in ailesinin tavrı ne oldu?
Başlangıçta da dediğim gibi bizler yola çıkmadan önce, yolun zorluklarını biliyorduk. Her iki ailede, evliliğimize sıcak bakmışlardı. Elbette bu durum, onların endişelenmesine, oğullarının zalimce yöntemlerle haksız bir şekilde tutuklanmasından dolayı rahatsız olmalarına engel olmuyordu. Fakat onlar sabrettiler. En kısa zamanda serbest bırakılması için Allah’a dua ettiler.
Komşularınız ve tanıdıklarınız tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Allah’ın da lutfuyla hepsi bizimle ve davamızla dayanışma içerisinde oldular. Onların, hükümetlerinin mücahidler hakkında yaptıklarından rahatsızlık hissettiklerini, ayrıca bu durumun direnişin liderlerine olan desteklerini net bir şekilde artırdıklarını farkettim.
Siz, Meş’al’in hanımısınız. Mutlaka bu sıkıntılı dönemde endişe/korkunun yanı sıra mutluluğu da yaşadınız. Mutluluğunuza ve endişelerinizin sebepleri neydi?
Ben, Meş’al’in eşi olduğum için mutluyum. O, insanlara karşı cesurca konuşuyor. Bu konuşması insanlar üzerinde etkili oluyor. Böylece halkımızın haklarına bağlılığı, cihad yolunda yürüme ısrarları ve manevi duyguları harekete geçiyor.
Meş’al’in insanlarla olan mütevazi ve akçakgönüllü muamelesini görünce de mutlu oluyorum. Bütün bunlar benim onunla gurur duymamı, onun eşi olmamdan ötürü mutlu olmamı sağlıyor.
Özelikle son yıllarda zor şartlar altında yaşasak da hiçbir zaman, yapmakla yükümlü olduğumuz bu sorumluluktan dolayı pişmanlık hissetmedim. Sabrediyorum… zorluklara katlanıyorum… Karşılığımızı Allah katında alacağımızı düşünüyorum ve böylece eşimin yanında kuvvetlice duruyorum
Çocuklarınız küçükken meşhur bir liderin çocukları olmasından dolayı arkadaşlarına karşı gurur duyuyorlar mıydı? Bu durum okulda veya komşularla olan ilişkilerde sorunlara yol açtı mı?
Hayır! Küçüklüklerinden beri onlara tevazulu olmaları yönünde eğittik. Bundan dolayı arkadaşlarına karşı övünen bir ruh hali içerisinde olmadılar. Tam aksine, arkadaşlarına karşı doğal bir şekilde muamele ettiler. Özellikle babaları, onları bu ahlaka alıştırdı. Mutevazi halin devam etmesinin gerekliliğini şiddetli bir şekilde anlatıyordu.
Onları terbiye ederken özellikle önem verdiğiniz hususlar nelerdir?
Onları terbiye ederken dikkat ettiğim en önemli nokta, ibadetlere, ahlaklı olmaya ve bulundukları yola sıkıca bağlanmaya teşvikin yanı sıra başkalarına karşı iyi örnek olmaya teşviktir. Çünkü babalarının Halid Meş’al olmasından ötürü sorumlulukları en üst düzeydeydi. Bunlara ilave olarak imanların kuvvetlenmesi, Allah’a tevekkül etmeleri, davaları için çalışmaları, yaşadıkları alanlardaki kurallara uymaları için de teşvik ettik.
Halid Meş’al’in, sizin bu çalışmalarınıza, çocukların terbiyesine katılması için vakti var mıydı?
İşlerinin çok, vaktinin de az olmasına rağmen Meş’al çocuklarının terbiyesinde önemli derecede etkili olmuştur. Ben ise onun yükünü hafifletmek için çocukların eğitiminde ondan daha fazla rol oynamaktayım. O da çocukların eğitiminde bana fazlasıyla güvenmektedir. Fakat o, çocuklarıyla olan ilişkisine devam ediyor, sorunlarını konuşarak çözüyor. Meş’al, çocuklarını çok seviyor. Çocuklarda babalarına bağlı, babalarını çok seviyor. Meş’al, onların model edindikleri örnek bir şahsiyettir.
Çocuklarına karşı mütevazi, yumuşak, hoş bir şekilde muamele ediyor. Özgürce tartışıyor, müzakere ediyor, onlara güven duygusunu veriyor.
Çocukları küçüklüklerinden beri cihad ruhu ile yetiştirmeye gayret ediyor. Bir keresinde “Yaşının küçük olmasına rağmen Yahya’yı bana getirmelesin. Düşman bilinciyle büyümeli, o havaya yaşamalı” demişti.
Meş’al hakkında bizlere neler söylemek istersiniz. Nasıl birisidir?
Halid, gerçekten de mükemmel bir insandır. Ahlakı iyi, topluma karşı sevecen, annesine, babasına, çocuklarına ve diğer aile bireylerine karşı sevimlidir. Meş’al, benimle ve çocukları ile yumuşak bir şekidle muamele ediyor. Büyük ya da küçük tüm işlerimize katılıyor, bize yardımcı oluyor. Çacuklarıyla şakalaşıyor, onlarla oyun oynuyor. Böylece kalbimize ve herkesin kalbine sevgisiyle giriyor.
Her zaman der ki “Bu dünyada benim çocuklarımı sevdiğim gibi seven başka birisinin olduğuna inanmıyorum.” Çok yoğun çalışma proğramına rağmen, çocukların eğitimine destek oluyor. Sorularına, ödevlerine, ibadetleri ve sorunlarına yardımcı olmaya çalışıyor. Tecrübesi ve zorlaştırmayan, kolaylaştıran uslubuyla tüm gücüyle onlara yardımcı olmaya çalışıyor. Her zaman sevinçlidir. Söylendiği üzere espirilidir de. Çocukları da babalarından bu sıfatı almışlardır.
Sıkıntılı ve kriz dönemlerindeki tavrı nasıldır? Kızdığı zaman ne yapar?
Onunla yaşadığım uzun müddet sonra edindiğim tecrübemle diyebilirim ki Meş’al gerek evde gerekse dışarıda bir sorunla karşılaştığı zaman sakince, akli, dengeli ve acele etmeksizin hareket etmektedir. Onun karşılaştığı her sorunu çözebileceği inancındayım.
Kızdığı zaman ise yoğun çalışma temposuna ve sorumluluğunun yüksek derecede olmasına bağlıyor, sakinleşmesini bekliyoruz. Ona daha fazla yük olmamaya çalışıyoruz.
Son olarak eşiniz Meş’al’e sözünüz nedir?
Kısa ve net olarak söyleyeceğim. “Ey Meş’al zorluk, komplo ve tehlikeleri ne olursa olsun seçtiğin bu mübarek yolda yürümeye devam et. Ben ve ailen iyi ve kötülükde, tatlı ve acı günlerinde her zaman seninle olacağız.”
Müslüman kızlara tavsiyeleriniz nelerdir?
Onlara, İslam dünyasının müslümanların zayıflığı/parçalanmışlığı ve düşmanlarının hegamonyasında dolayı şuan içinde bulunduğu acı ve hüzünlü hale bakın diyorum. Zulüm, düşmanlık ve işgalden dert yanan halkların haline bakın. Başta Filistin ve Irak olmak üzere tüm İslam ülkelerindeki bu hazin durumun en iyi hale dönüştürmesini Rabbimizden diliyoruz.
Ey genç kızlar!.. Emaneti yüklenenler!.. toplumun iyi yada kötü olmasında etkisi olacak sen!.. Toplumun yarısı, nesilleri terbiye eden, erkekleri var eden sen!.. Dininin öğretilerine sımsıkı sarıl. Güzel başörtün ve mütevazi elbisenle övün!.. Modanın ardından koşanlara özenme!.. Edebe aykırı davranışlardan uzak dur!.. Bu, müslüman bir bayana yakışmaz. Rabbinin emirlerine, sadık ol!. Çünkü bununla hem dünyada hem de ahirette iyilik ve kurtuluş bulacaksın. Tıpkı erkekler gibi ümmetin davalarına katkıda bulunun! Senin de bu davada etkili bir rolün olsun. Özellikle Filistin ve Irak olmak üzere her alandaki mücahidlere yardımın dokunsun!
VELFECR
