Hamanei: Bazı Seçkinler Basiretsizliğe Duçarlar

Hamanei: Bazı Seçkinler Basiretsizliğe Duçarlar

İslam İnkılâbı Rehberi Çarşamba günü Rehberlik Bürosunun ve Devrim Muhafızlarının Veliyy-i Emr Birliğinin azasına hitap etti.

Bu konuşmanın seçkinlerin basiret sahibi olmasının gerekliliğine vurgu yapan kısmını, Kemal Saral'ın tercümesiyle sunuyoruz:

"Defalarca bu siyasi cepheleri ve sahneleri savaş cephelerine benzettim. Siz eğer savaş cephesinde bölgenin haritasına sahip olmazsanız büyük hatalar muhtemeldir demektir. Bu yüzden önce keşif yaparlar. Askeri operasyonlarda önemli olan işlerden biri keşiftir, yakın keşif; gider bölgeyi görürler. Düşman nerededir, nasıldır, mevzileri nerededir? Bunları yapmayan, meydanı tanımayan düşmanı kaybeder. Hatta bazen topunu, havanını dost kuvvetlerin üstüne dahi ateşleyebilir. Siyasi cepheler de aynen bunun gibidir. Eğer basiretiniz yoksa, dostunuzu, düşmanınızı tanımaz iseniz bir de bakarsınız ki propaganda ateşiniz ve konuşmalarınız, eylemleriniz dostlarınızın toplandığı yeri dövmeye başlamış, düşmanlarınızı değil. İnsan düşmanını tanımalıdır. Düşmanı tanımada hata etmeyelim, bunun için basiret ve ışık tutma gerekmektedir.

Seçkinlerin önemli işlerinden biri de tebyindir (belirtme, açığa çıkarma). Hakikatleri taassup olmadan, söyleyenin partisel, grupsal eğilimlerini göze almadan aydınlatmaktır. Bu kişilerin hangi cenahta olduğunu bir kenara bırakmalı, gerçekleri anlamaya çalışmalıyız. Sıffın savaşında Ammar Yasir'in önemli rollerinden biri de hakikatin açıklanması idi. Zira karşı taraf, Muaviye'nin tarafı pek çok propaganda olanağına sahipti. Şimdilerde psikolojik savaş dedikleri şey yeni bir keşif değildir aslında, sadece yöntemler değişmiştir. Bu önceden de vardı üstelik bunda mahirdiler de. İnsan yaptıklarına baktığında bunu anlayabiliyor. Zihinleri tahrip etmek tamir etmekten daha kolaydır. Biriyle ilgili bir suizannı sizde oluşturmaları kolaydır, bunu temizlemektir zor olan. Bu yüzden şüphe yayıyor, suizan doğuruyorlardı. İşleri kolaydı. İşte kendini bu psikolojik savaşın karşısında durmakla sorumlu gören kişi Hz. Ammar Yasir idi. Sıffın hadiselerinde yazılmıştır ki Ammar Yasir atıyla safların bir o tarafına bir bu tarafına gidiyor ve askerlerle sohbet ediyordu, gerçekleri anlatarak bu kişilere etki ediyor, bazılarında şüphe uyandırıyordu.

Dolayısıyla basiret çok önemlidir. Seçkinlerin, havasın rolü bu basireti sadece kendilerinde değil diğer insanlarda da vücuda getirmeleridir. İnsan ne yazık ki bazı seçkinlerin kendilerinin de basiretsizliğe duçar olduklarını görmektedir; anlamıyorlar, hatta hiç farkında bile değiller. Düşmanın lehine bir söz atıyorlar birden, İslam Cumhuriyeti binasını temelinden yok etmek isteyen cephenin lehine konuşuyorlar. Seçkin insanlar bunlar, havastanlar. Kötü insanlar da değiller, niyetleri kötü değil ama işte böyle artık. Basiretsizlik işte. Bu basiretsizliği özellikle siz gençler iyi eserler okumak, derin düşünmek ve güvenilir ve pişmiş insanlarla sohbet etmek suretiyle -elbette her denilenin kabul edildiği taklidi konuşmalarla değil, hayır ben bunu istemiyorum- ortadan kaldırabilirsiniz. Delil sunmak suretiyle, insanları ikna edebilecek insanlar mevcuttur. İmam Hüseyin (a.s.) da hareketinin başlangıcında ve devamında bu yöntemden istifade etmişti. Bu günler İmam Hüseyin'e taalluk ettiği için (doğum günü) şu cümleleri de arz etmiş olalım:

İmam Hüseyin'i sadece Aşura gününün savaşında tanımamamız gerekli. O gün İmam Hüseyin'in cihadının bir kısmıdır yalnızca. Aydınlatma çabasına, marufu emrine ve münkerden nehyine, Arafat ve Mina'da değişik meseleler hakkında yaptığı açıklamalarına, âlim ve seçkinlere olan hitabına -ki bu çok ilginç ifadeler kitaplarda kayıtlıdır- ve sonrasında hem Kerbela yolunda hem de meydanındaki siretine dikkatle eğilmeliyiz. Kerbela sahnesinde bile Hazret aydınlatma ile meşguldü, gidiyor insanlarla sohbet ediyordu. Savaş meydanı olmasına, kan dökmeye hazırlanmalarına rağmen İmam Hüseyin (a.s.) düşmanlarını uyandırabilme umuduyla her fırsattan istifade ediyordu. Elbette uyuyanlar uyandılar ama uyuyor numarası yapanlar sonuna kadar uyanmadılar. Uyuyor gibi gözükenleri uyandırmak çok zordur, bazense imkânsız.

İnşaallah bu mübarek bayram hepinize kutlu olur, mutmain bir kalp, ümit dolu bir ruh ve hedef yolunda huzur ve güven ile hareket etmenize ve siz kadın ve erkek, genç ve yaşlılar için Yüce Allah'ın inayetine vesile olur.

Vesselamü aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatüh"

Velfecr