Abdurrahman Dilipak
“Hangi Atatürk” ya da “hangi CHP”
Hatırlarsanız, bir zamanlar Nadir Nadi’nin “Ben Atatürkçü Değilim” diye bir kitabı vardı. Atilla İlhan’ın kitabının adı da “Hangi Atatürk”tü!
Şimdi bu kitap adlarını şöyle tercüme etmek gerek: “Ben CHP’li değilim” ya da “Hangi CHP”. İmamoğlu sonrası, İmamoğlu kazansın ya da kaybetsin, CHP’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. CHP’lilerin şuuraltında bu konuda ciddi bir tedirginlik var.
Mustafa Kemal’in siyasi hayatında birçok çelişki var. Osmanlı döneminde İttihat Terakkicidir.
Samsun’a giderken Cumhuriyet fikriyatındadır. Ama mesela Kars İslam Cumhuriyetinden hiç söz etmez. Oysa Mustafa Kemal Erzurum, Sivas kongreleri diye bir mektebin bir sınıfında toplantılar yapmak üzere yola çıkmaya hazırlandığı günlerde, Kars’ta, konfederatif, başkanlıkla yönetilen, ordusu, parası, bayrağı, Anayasası olan bir Cumhuriyet vardır: Kars İslam Cumhuriyeti. İngilizler bu Cumhuriyeti yıktıktan bir ay kadar sonra Mustafa Kemal Samsun’a çıkar. Samsun limanı, İstanbul limanı gibi İngilizlerin kontrolündedir. İngilizler durumun farkındadır ama bir sorun yaşanmaz.
Mustafa Kemal, heyeti temsiliye adına Ankara’ya döndüğünde hilafetçi ve saltanatçıdır.
Kurtuluş savaşında Ruslar, Ankara hükümetine silah desteği verir. Onun için Taksim anıtında Rus generallerin de heykelleri vardır. İşe bak ki, anıtı yapan da en büyük bağışçı da yine İtalya’dır!
Gün gelir, bizimkiler Komünist olur. Birbirlerini “Yoldaş” diye selamlarlar. 18 Ekim 1920’de Ankara’da “Türkiye Komünist Fırkası” adı ile yeni bir parti kuruldu. Partiye Mustafa Kemal Atatürk, Fevzi Çakmak, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, İsmet İnönü ve Kazım Karabekir üye oldu. Yeni Gün gazetesi de partinin yayın organı oldu. Dikkat! “Komünist olunacaaak. Ol!” Oldular. Emir yüksek yerden. Daha sonra emir gelecek “Faşist olunacaaak! Ol!” Faşist da oldular. “Anadolu yaylalarında, çıplak ayakları ile şaraplık üzüm ezen Normandiya köylülerini arayanı”nı dersiniz, “Mussolini’nin terbiye diktatoryası”na övgüler dizenleri mi, “Yavru kurt”lara “kara gömlek” giydirenleri mi, ya da Hitler tipi bıyık bırakıp Hitler’in doğum günü partisine katılmak için kuyruğa girenleri mi! Missouri zırhlısı İstanbul’a geldi, bizimkiler Amerikancı oldu! Gün geldi 1944’de, 146 Azeri sığınmacı Boraltan Köprüsü’nde İsmet İnönü’nün emriyle Ruslara teslim edildiler ve oracıkta infaz edildiler. Azerileri götüren memurun akli dengesini yitirdiğini ve akıl hastanesinde vefat ettiği söylenir. Sabahaddin Ali nasıl öldürüldü geçelim. Kurtuluş Savaşı’na destek verdi diye Taksim’e anıtı dikilenlerin yoldaşlarına, Mustafa Kemal’in layık gördüğü “ödül”se Mustafa Suphi ve on dört arkadaşının, Yahya Kahya’nın çetesi tarafından Karadeniz’de boğdurulması olacaktır. Ama öte yandan CHP hâlâ sosyalist enternasyonal üyesidir.
CHP bir bakarsınız Amerikancı olmuş. Kendi bağrından DP’yi doğuran demokrat bir partidir aynı zamanda. Öyle bir Demokrasi ki, tek parti var. Seçmen parti üyesi, açık oy gizli tasnif. Adaylar tek adam tarafından belirleniyor. Milli Şef, ömür boyu şef olacak denmiş. Mahkemeler kanuna göre yargılama yapmıyor, verdiği karar kanun sayılıyor, İstiklal Mahkemelerinde, savcı, savunma, temyiz yok! Laiktir ama kendi resmi ideolojisini dinleştirme iddiasındadır. “Türk’ün dini Kemalizmdir” netekim! “Cumhuriyetçi”dir ama ”Tek adamcı”dır aynı zamanda. Vali belediye başkanıdır aynı zamanda.
Her darbenin içinde onlar vardır! Kambersiz düğün olmaz. Her darbeden sonra oluşan ara rejim hükümetinde bakanların yarısı Mason, diğer yarısı CHP’li! Mustafa Kemal Mason Localarını kapatıştı değil mi! Aynı gayeye hizmet eden iki ayrı organizasyona ne gerek vardı ki! Mustafa Kemal böyle düşünüyordu. Onun için de locaları kapattı, Meşrik-i Azam’ı kendine danışman yaptı! Ayrıları gayrıları yoktu ki! “Kesebir” de Maliye Bakanı idi zaten!
CHP Atatürk’ün izinde (mi)? Ona siz karar verin. Akif Beki geçen gün “Bu Ramazan’ın en ilginç iftarına, geçtiğimiz cumartesi Üsküdar’da katıldım. ‘Kılıçdaroğlu, Hakkı Savunanlar Platformu’nun ev sahipliğinde Kürt camiasının önde gelenleri, meleler ve şeyhlerle iftar yaptı…” diye yazdı. Siz karar verin, İmamoğlu üzerinden AK Parti köşeye sıkıştırılmaya mı çalışılıyor, yoksa İmamoğlu üzerinden CHP yeniden dizayn edilmeye mi çalışılıyor. Yani CHP’nin içine Soros mu kaçtı! Sahi, Canan Kaftancıoğlu bu işin neresinde.
Sahi yarın bu kadar şişirilen İmamoğlu’nun dosyaları ortalığa dökülürse ne olacak. Böyle diyoruz da, kimsenin dosyasının döküldüğü de yok. Sanki bir dehşet dengesi kurulmuş durumda.
Sahi Nadir Nadi niye “Ben Atatürkçü değilim” deme gereği duymuştu. Ya da Atilla İlhan niye “Hangi Atatürk” diye sormuştu.
Sahi hangi Atatürk? Erbakan’ın Atatürk’ü mü, Özal’ın Atatürk’ü mü, AK Parti’nin Atatürk’ü mü, CHP’nin Atatürk’ü, Perinçek’in Atatürk’ü mü gerçek Atatürk! Bursa nutkunu söyleyen kişi ile Balıkesir’de hutbe okuyan kişi aynı kişi mi? Atatürk ateist ise, THK her 10 Kasımda niye mevlid okutur. Ya da okunacaksa niye Türk’ün yeni Amentüsü ardından Behçet Kemal’in Mustafa Kemal için yazdığı “Yeni Mevlid”i okunmaz.
Bir zamanlar Necla Çarpan diye bir hatun kişi Atatürk’ün ruhu ile irtibat kurduğunu ileri sürerek yeni nutuk yazmıştı. Hatta Mevlana ile temas kurmuş, yeni mesneviyi kaleme almıştı. MEB ve TSK bu kitapları tavsiye etmişti. Kitabın tam adı şöyle: “Öte Âlemden Atatürk Sesleniyor: İlâhî Nutuk”..
Dindar Atatürk imalatı konusunda en önemli adımlardan biri TİSK başkanı Refik Baydur’dan geldi. Hani şu 28 Şubat’ın 5’li çetesinde “Sosyalist” DİSK ile el ele tutuşan Türkiye İşveren Sendikası Konfederasyonu isimli “Kapitalist” örgütün başkanı. Toktamış hocayla TV programı yapınca birlikte bir kitap yazıp, dindarlarla Atatürk’ü barıştırmak istiyordu. Ben birlikte tek bir kitap yazmak yerine, tek ciltte iki ayrı kitap teklif ettim. Kabul etmedi. O “Küllerinden doğan ülke ve Mustafa Kemal” yazdı. Daha önce de “Mucizeyi Yaratan adam: Mustafa Kemal”i yazmıştı.
“Dindar Atatürk” konusunda Milli Görüş açısından kitap yazanlar da var.
Adnan Oktar’ın da farklı bir Atatürk profili vardı. Bir sürü kitap yazıp dağıttılar. Sadece Mehdi ve Mesih ya da Masonluk ve Darwin ile ilgilenmiyorlardı.
Sahi İmamoğlu, Osman Nuri Çerman’ın “Dinde Reform” programını ne yapacak? Ya da “Cumhuriyetin 10. ve 15. yıl albümleri” çöpe mi gidiyor.
İmamoğlu sadece CHP’yi değil Kemalizm’i de reforme edeceğe benziyor. Göreceğiz, bakalım İmamoğlu Atatürk ilke ve inkılaplarına ne kadar bağlı. Ya da onun Kemalizm’i nasıl bir Kemalizm olacak, “Made in …..”. Onun CHP’si de sonuçta öyle bir CHP olacak. NATO’ya, ABD’ye, AB’ye bağlı, BOP’un gösterdiği istikamette bir CHP mi göreceğiz.?
Merak ediyorum: Soros bu işin neresinde, FETÖ neresinde. Koch bu işin neresinde. Gezi olaylarının bileşenleri neresinde. “Anti Kapitalist Müslümanlar”dan “Kemalist Müslümanlar”a, oradan nereye! Niye kızıyorsunuz ki, yeni CHP’ye İmamoğlu çok yakışıyor!?. Selam ve dua ile.