Abdurrahman Dilipak
“Her şey kontrol altında!”
Ünlü bilim adamlarımızdan Prof. Dr. Bingör Sönmez şanına yakışır bir üslubla şöyle diyordu o dehşetli CoVID günlerinde, “Herkes köpek gibi aşı olacak”..
Memorial’daymış, kalp damar cerrahisi uzmanıymış, Karslı imiş. Ben veteriner filan sanmıştım, oradan mı “köpek”e taktı dedim ama değilmiş. Biliyorsunuz birileri Sivas’ın Kangal ilçesindeki köpeklere Chip taktı. Bu memlekette, biz “öz yurdunda garip, öz vatanında parya” durumuna düşürüldük birtakım “Beyaz” adamların eli ile.
Herkes Kenevir ekiyor, bizde yasak. Bir el Kenevir ekimini engelliyor, ama, Erbakan’ın deyimi ile “gavur âşıkları” parayı verince bütün kapılar açılıyor. Bursa Karacabey’de de atlara Chip taktılar; koyunumuzu, sığırımızı aşılamaya devam ediyorlar, o ne idüğü belli olmayan sıvılarla.
Hani Bingör ağa, “sığır gibi”, “at gibi”, “eşşek gibi” de diyebilirdi. Neyse “kem söz sahibine aittir” der geçeriz. Üstad-azam Mehmet Ceyhan beyefendi hazretleri de neler demişti neler. O bilimsel anlamda söyledikleri yazmakla bitmez.
Şimdi yine maske, PCR, mesafe, HES kodu, ilaç, aşı falan denilmeye başlandı. Bazı ülkeler şimdiden başladı bile.
Bizde de birileri, şimdiden maskesini koluna taktı geziyor. Erişkinlerde genel manzara şu: %10 bu maske aşkına inanmış.. %20 dayatmaya karşı.. %15 kime inanacağını şaşırmış.. %17 bu işlerle ilgili değil. Türkiye’de çok ciddi bir memur kitlesi var. Bir de büyük şirketler çalışanlarına maske dayatıyor. Bir kısım insan ise kamu araçlarını kullanıyor. Yani zorunlu olarak takıyor. Bunların oranı da %30 gibi. Kendini eli mahkum hissediyor. Tepkili ama, görüş açıklamak istemiyor. Bazan takıyor, takmıyor, ne yaptığı belli olmayan, cebinde, kolunda maske taşıyan bir kalabalık var. %8 ise bunların küsuratı Bana kalırsa maske takmak isteyen taksın. İsterse iki tane üst üste taksın, hatta bir de separatör taksın. Parası varsa gaz maskesi de taksın.
Maske takan eldiven de taksın. Öyle maske takıp, sonra cebinize, masaya koymayın, kolunuza takmayın, çantanıza koymayın, onun tıbbı atık statüsünde imha edilmesi gerekir.
Dünyada daha az oksijen alarak daha sağlıklı yaşayan bir canlı türü yok. İki, bu havadan solunum yolu ile geçen mikroplar tek mikrop da değil, yoğuşma ile daha kolay bulaşır.
Zaten elinizde de tıbbi lateks eldiven olmalı. Yani o naylon ya da bulaşık eldiveni bir şeyden söz etmiyoruz.
Küçük bir not daha, öksürüp hapşırınca maskenizi hemen değiştirin. Ayrıca bir maskeyi yarım saatten fazla takmayın, günde 2 saatten fazla da maske takmayın. Maskenizle birlikte eldiveninizi de kapalı bir plastik torba ile birlikte en yakın hastahanenin tıbbi atık merkezine götürün.
Gün sonunda aynı şekilde bonenizi de tıbbi atık olarak imha etmek üzere aynı yere götürün.
Bakın, arada bir kontrollü olarak, yılda bir iki defa mutlaka grip, nezle gibi basit hastalıklara yakalanın ve evdeki antiviral gıdalarla kendi kendinizi tedavi edin ki, vücudun bağışıklık sistemi aktive olsun. Çok çok fazla steril, çok çok hijyenik ortamlarda uzun süre kalırsanız, sonra ilk hastalıkta “hapı yutarsınız”.
Diyorlar ki, 2023 ortalarına kadar 500 milyona yakın maymun çiçeği vakası, 30 milyona yakın ölüm bekliyorlarmış.
2023 sonuna kadar dünya nüfusunun yarısına yakın vaka, nerede ise ABD’nin nüfusu kadar da ölüm bekliyorlarmış.
100’e yakın ülkede karantina planları var ve bu ülkelerdeki Pandemi sürecinin DSÖ’nün gözetiminde yapay zeka tarafından yönetilmesi planları yapılıyor.
Bu Great Reset senaryolarından sadece biri iklim, gıda senaryoları da bu süreçte aktif hale getirilecek.
Tabii bu onların hesabı. Evdeki hesap çarşıya uyar mı? Bu insanların zeka, cesaret ve çabalarına bağlı olarak ve tabii Allah’ın takdiri ile şekillenecek.
Eğer biz yeteri kadar akıllı, dürüst, cesur ve birlik olmazsak, biz Allah’ın ipini bırakırsak, korkarım Allah da bizim ipimizi bırakır, o zaman da Allah işlerimizi sarp dağlara sardırır, üstümüze pislik yağdırır, karşılarında sessiz kaldığımız zalimlerin eline bırakır bizi.
Yoksa Allah kimseye zulmedecek değildir.
Bakın, bu mikrop madem maymundan, kuştan insana geçiyor, Eee, insandan da kedi köpeğe, kuşlara da geçer o zaman. O mikrop yuvası maskeler çöplerde, sokaklarda.. Sokakta kedi köpek leşinden geçilmemesi gerekirdi. Hele de o çöp toplayanların patır patır dökülmeleri gerekirdi.
The Economist’in kapağında maskeli adamın ipini birileri elinde tutuyordu da, adamın ipini tuttuğu köpeğin ağzında da maske vardı.
Bingör bey o The Economist’in kapağındaki köpeğe gönderme yapıyor olabilir mi?
O köpek hikayesini bilmem ama, o maske takan adamın ipini elinde tutan bir el var. O el kimin eli, o maskeyi takanlara ve taktıranlara sormak gerek!.
O kapağın görseli için Yandex’den şu haber başlığını taratabilirsiniz: “The Economist’in kapağı: Her şey kontrol altında”.
O haberin yayın tarihi 7.5.2020.
Selâm ve dua ile.