Herkes terörist! / Ronnie D. Lipschutz

Herkes terörist! / Ronnie D. Lipschutz

'Bu makale, Amerikan iç politikaları ve başkanın gücü hakkında bir uyarıdır.’ Bu yıl seçim yılı: Başkan için değil; ancak Temsilciler Meclisi’nin 435 üyesi ve Senato’nun üçte biri için seçim yılı.

1994"ten bu yana, Cumhuriyetçi Parti Temsilciler Meclisi"ni, 2001 yılından bu yana da Beyaz Saray"ı kontrol etmekte (buna bir de Bush"un yargıya dair atamaları ve ABD Anayasa Mahkemesi"nin Cumhuriyetçiler tarafından kontrol edilmesi eklenebilir). Normalde, Birleşik Devletler sınırları içinde olup bitenler başka bir yer, ülke için çok önem taşımamalıdır; ancak Başkan Bush"un artarak devam eden, dünyadaki herkes üzerinde yasal yargılama yetkisi iddia etme eğilimi, ABD Kongresi"ni muhtemel küresel bir kaygı unsuru haline getirdi. Ne Irak"taki savaş ne de teröre karşı küresel savaş Bush yönetimi için hiç de iyi gitmiyor. Irak, her geçen gün milyarlarca doların gittiği dipsiz bir şişe gibi görünmekle kalmıyor, aynı zamanda, son zamanlarda Ulusal İstihbarat Eğilimi"nin hazırladığı "Küresel Terörizmde Eğilimler" raporunun da ortaya koyduğu gibi, cihatçılar ve ABD"nin Müslüman dünyasındaki işlere karışması karşısında derin bir gücenme yaşayan nesiller için de Irak savaşı haklı bir dava haline dönüşüyor ve cihatçı harekete küresel anlamda üye sağlanmasını besliyor. (http://www.nytimes.com/packages/html/politics/nie20060926.pdf )

Bush"u zorlayan gelişmeler...

Başkan Bush, işlerin hiç de öyle kötü gitmediğini iddia ediyor; aslında Amerikan halkının giderek Başkanın Irak hakkındaki iddiaları ve taahhütleri (teröre karşı küresel savaşta olduğu gibi) konusunda artan şüpheciliği dışında yolunda gidiyor denilebilir. Pek çok kişi tümüyle hakimiyet kurma ya da tümüyle geri çekilme konusunda emin değil ve bu kişilerin çoğu kaygılarını oya dönüştürmeye hazırlanıyor. Bu, Demokratların yeniden Temsilciler Meclisi"nde ve Senato"da Cumhuriyetçilerin koltuklarını ellerinden alası iyi bir şans oluşturmaktadır. Buna karşılık, Başkan Bush ve onun gözdeleri, seçim kampanyalarını Demokrat politikacılara ve adaylara yönelik acımasız saldırılarla yürütüyor, onların ulusal güvenlik konusunda "zayıf" olduklarını söylüyor ve seçmenleri Cumhuriyetçilere oy vermeleri için yeteri kadar korkutmayı amaçlıyor. Bununla birlikte, yönetim hiçbir şeyi şansa bırakmak istemiyor ve halkın Irak üzerine odaklanmasını engelliyor ve teröre karşı küresel savaşa odakların kaymasını sağlamaya çalışıyor. Bu stratejideki bir unsur 2006 Askerî Komisyonlar Yasası"dır. (Buradaki esas mesele, Birleşik Devletler sınırları dışında terör şüphelileri olarak ele geçirilenlerin ve tutuklananların ne tür yasal haklar ve yardımlardan faydalanacağı ile alakalı görünüyor. Bu yeni bir mesele değil; Kuzey Amerika"da İngiliz koloni yerleşimcilerinin Büyük Britanya vatandaşlarının yararlandığı haklara sahip olup olmayacakları meselesi 18. yüzyıl boyunca çok tartışılmıştı. Bu örnekte, İngiliz Parlamentosu ve mahkemeleri, Kuzey Amerikalıların İngiliz hukukundan faydalanamayacaklarına karar vermişti, ki bu karar son zamanlarda Birleşik Devletler dışında yakalanan ABD vatandaşı olmayanlar için yakın zamanda kabul edilen görüş ile hemen hemen aynı. Ancak, iş "hukuk dışı düşman savaşçılarına" gelince, teröre karşı küresel savaş içinde gözaltına alınanlar hiçbir ülkenin vatandaşı sayılmıyorlar (masum bulunup da serbest bırakılıncaya kadar) ve vatandaşı oldukları ülkelerin ya da bulundukları ülkenin yasal herhangi bir hakkından yararlanmalarının önüne geçiliyor. CIA ve ABD ordusuna göre, tutukluların çıkarı Birleşik Devletler toprakları içinde görmezden geliniyor (ya da bu tür cezaevlerinin bulunduğu herhangi bir ülkede), cezaevlerindeki bu tutuklular, ABD başkanının tutukluların elde edebileceği hakları konusunda karar verdiği yasal bir cehennemde yaşıyor.

Terör konusundaki büyük hatalar...

Bu yasa aynı zamanda, "Birleşik Devletler"e karşı düşmanlığa dahil olmuş" diye tanımladığı, terör suçu işleyen ya da buna niyet eden bireylere bilerek ya da bilmeyerek yardım ve destek sağlayan bireyleri de içeriyor. Söz konusu yasa, başkan ve onun savunma bakanına neyin "terörizm" kapsamına girdiğini ve kimin "yasadışı düşman savaşçıya" dahil olduğunu tayin etme hakkı tanıyor. Sonuç olarak, hemen herkes ABD politika ve uygulamalarına karşı muhalif eylemlere dahil olmuş kabul edilebilir, buna ABD yönetimi hakkında konuşan ya da yazan veyahut da bu tür muhalif hareketleri ve eleştirileri besleyen, destekleyen sahip çıkan herkes dahil olabilir.

Diğer bir deyişle, bu yasa nedeniyle hemen herkes tutuklanma riski altında kalıyor. Şu ana kadar, Amerikan halkı Beyaz Saray ve Kongre"nin yaptıkları konusunda garip bir biçimde kayıtsız hareket ediyor. Hatta, yasanın getirdikleri konusunda anayasa uzmanları bile sessizliğe bürünmüş durumda ya da bu yasanın ABD Anayasa Mahkemesi tarafından anayasaya aykırı bulunacağını düşünüyorlar. Ya da belki ABD"li seçmenler, gaz fiyatıyla daha fazla ilgilidir ve gelecekte terör tarama ağının getirecekleri konusunda yeterli bir algılamaya sahip değildir. Belki de Amerikalılar beş yıldır, özü çürüten mevcut politik sistemden dolayı yorgun düştüler ve yıldılar. Sebep ne olursa olsun uyarı yapılması elzem: Başkan, diktatörlüğü dünya gücü için araştırmalarını sürdürüyor.

(*) Bu yazıyı Zaman için kaleme alan Prof. Ronnie D. Lipschutz, California Üniversitesi öğretim üyesidir.

zaman