Ahmed Kalkan
Hicrî Yeni Yıl Tebriği
Hicretin 1439. yılına adım atmış bulunuyoruz. Hicreti her an yaşamamız, muhâcir ve ensar özelliklerine sahip olmamız dileğiyle hepinizin hicrî yeni yılını tebrik eder, en büyük muhârcirin yolunda ve izinde müslümanca güzel bir ömür sürmenizi Rabbimden niyaz ederim.
İnsanın dünyaya gelişi de, ölümü de bir hicrettir. Cennete yaratılan insan dünyaya hicret etmiş, esas hicreti de Cenneti hak eden bir hayattan sonra O’na döndürülerek yapacaktır.
"Sizi analarınızın karınlarında, üç karanlık içinde bir yaratılıştan sonra öbür yaratılışlara (geçirerek) yaratıp duruyor." (39/Zümer, 6). Dokuz ay konuk olduğu annesinin karnından hicret edip dünyaya gelen bebek, çocukluğa, gençlik ve ihtiyarlığa doğru hicretini yapacak, misafiri olduğu dünyadan, sonunda anne karnı gibi daracık ve karanlık kabre göçecek. Orada da hicret bitmeyecek, âhiret denilen son(suz) hayatla hicreti tamamlayacaktır. Topraktan Yaratan’a doğru hicrettir aslında tüm dünya hayatı. Cennette yaratılan insan yine cennete dönecek. Daha doğrusu, insan O’ndan geldi, O’na dönecektir; hicret bu şekilde sona erecektir.
İnsan her an hicreti yaşamaktadır, farkında olmasa da. Kalbi/gönlü, hayali, düşünceleri, psikolojisi her an hicreti yaşamaktadır. Aynen bazı hücrelerinin ölüp bazılarının yaratılmasındaki hicret gibi; kanının devamlı hicreti gibi. Bu yazıyı okurken kaç organımız hicreti yaşıyor, düşündük mü?
“Kötü şeyleri terk et (fe’hcür; kötülüklerden hicret et).” (74/Müddessir, 5). Belli bir mekânla ve belli bir zaman dilimiyle sınırlı değildir hicret. Hakla bâtılın/bâtılların savaşı sürdükçe -ki kıyâmete kadar sürecektir- hicret edilebilecek İslâm yurdu oldukça hicret devam edecektir. Hicret; maddî anlamda, İslâm Dininin hayat düsturlarına göre yaşama hürriyeti bulunmayan küfür yurdundan Kur’an ve Sünnet yönetiminin hâkim olduğu İslâm yurduna göç etmektir. Mânevî anlamda ise, Allah’ın ve Peygamberinin yasakladıklarını terk etmektir. En fazîletli hicret, Allah’ın haram kıldıklarını terk etmek, helâllara yönelmek, diğer insanları da başta şirk ve zulüm olmak üzere tüm haramlardan, fitne ve fesattan uzaklaştırmaya çalışmaktır. Bir adam, Rasûlullah (s.a.s.)’a sordu: “Yâ Rasûlallah, hangi hicret daha fazîletlidir?” Allah’ın elçisi buyurdu ki: “... Allah’ın yasakladığı/haram kıldığı şeyleri terk etmendir (haramlardan helâlara yapacağın hicrettir).” (Nesâî, Biat 12, hadis no: 4148; Ebû Dâvud, Vitr 12, hds. 1449, Dârimî, Salât 135, hads 1431). Allah için hicret eden gerçek muhâcirler işte bu tür gönül ve amellerle isyanı terk edenlerdir. En büyük muhâcir Rasûlullah’ın lisânından muhâcirin tanımı da bu şekildedir: “Müslüman, dilinden ve elinden müslümanların selâmette olduğu kimsedir. Muhâcir de, Allah’ın nehyettiği şeyleri terk edendir.” (Buhârî, Rikak 71; Müslim, İman 14, hadis no: 6466; Ebû Dâvud, Cihad 2, hds: 2481).
Hicret Batıdan Doğuya, dalâlet ehlini taklitten sırât-ı müstakîme yolculuktur.
Sıçramak için geril(e)mek gerekir. Aynen bunun gibidir hicret; kaçmak, geriye dönmek değil; mevzî/strateji değişikliğidir.
Tebdîl-i mekânda ferahlık vardır. Hicret, haramlardan helâlarla, zulümden adâlete, isyandan tâate, atâletten faâliyete yönelmektir.
Kelime-i Tevhid, her çeşit bâtıl tanrı anlayışından Allah’a şirk/ortak koşulan her inanç ve düşünceden Allah’a hicrettir. Tâğutlara, sahte tanrılara “lâ” deyip onlarla ilişkiyi keserek “illâ” ile Allah’a yönelip hicret etmektir. Şirk pisliğinden tevhidin güzelliğine, küfrün karanlıklarından imanın nûruna, haramların zararlarından helâl nimetlerin faydalarına hicrettir.
Tefrikadan vahdete, bireysellikten cemâate, ilgisizlikten kardeşliğe göç etmektir hicret. Tâğutların çürük ipinden kopması mümkün olmayan Allah’ın gökten uzattığı ipine (Kur’an’a) sarılmaktır hicret. Allah’tan uzaklaştıran işyerini ve işi terk edip helâl kazanca, Haram işlenen yerden helâlların daha kolay işlenileceği yere, kötü çevreden sâlih insanların arasına, kötü mahalleden hayırlı bir semte, günahlardan sevaplara göç etmektir hicret…
Hayat, baştan sona yüzlerce, binlerce ayrılıkla doludur. Mü’min de kâfir de nice ayrılıklar tadar. Niçin sen Allah için her sevdiğinden seve seve hicreti/ayrılmayı zor görüyorsun? Bilmez misin Kur’an’da belirtilen şu sünnetullahı: “Sevdiklerinizden infak etmeden, onlardan ayrılmadan iyiliğe/cennete kavuşamazsınız.” (3/Âl-i İmrân, 92)
Bu yazı toplam 1271 defa okunmuştur