Mehmet GÖKTAŞ

Mehmet GÖKTAŞ

Hilafet, Müslümanlar olarak bizim en büyük özlemimizdir!

 Bizler halifesiz dönemin çocuklarıyız, halifesiz bir dünyaya gözlerimizi açtık, hilafetin ne olduğunu göremedik.
Dünyaya geldiğimizde İslam âlemi ipliği kopmuş ve her biri bir tarafa dağılmış tesbih taneleri gibiydi, hâlâ aynı şekilde devam ediyor.

Meydanları heykellerle dolu, tertemiz bir gençliğin dipçik zoruyla bu heykellere taptırıldığı, İslam’ın ve Müslümanların mahkûm edildiği bir ülkede gözlerimizi açtık.

Dünyanın diğer yerlerindeki Müslümanların durumu da bundan farklı değildi.

Biz hilafetin ne olduğunu kaynak kitaplarımızdan öğrendik, uygulamasını da tarih kitaplarından okuduk.

Bu okumalar bizi bir yere getirdi. Bütün Müslümanların biricik hayali, dünyada Darü’l-İslam’ı gerçekleştirmek, ahirette de Darüsselam’a ulaşmaktır. Son bir asırdan bu yana bütün gayret ve çabalarımız bu idealimizin gerçekleşmesi içindir.

Artık çok iyi biliyoruz ki, mükemmel bir hilafetin bulunması bunun olmazsa olmazdır.

Emperyalist küfür cephesinin görevi ise bizi bu idealimizden uzaklaştırmak, bizleri daha iyi sömürebilmek için darmadağınıklığımızın devamını sağlamak, bizleri izzete ve şerefe götürecek biricik yol olan hilafetin gerçekleşmesini engellemek, o istikamete giden bütün yolları tıkamaktır...

İçimizdeki aptalların ve hainlerin görevi ise Hilafet müessesesini kötü göstermek, bunun için emperyalist küfür cephesinin eline bol bol malzeme sunmaktır.

Dünyanın tamamına şöyle bir soru yöneltsek; “Tarih boyunca mazlum ve mustazaf toplumların erkeklerini öldürüp kadınlarını diri bırakma işini kim yapmıştır?” Allah aşkına istisnasız bütün insanlık buna “Firavun” cevabını vermez mi?

Ne acıdır ki bugün hilafeti kurduklarını, halife olduklarını iddia edenler masum, mağdur ve zavallı insanları topluca katletmekte, gariban Müslüman kitlelerin hunharca kanlarını dökmekte, geride kalanları vicdansızca sefil bir hayata mahkûm etmekte, bütün bunlar yetmiyormuş gibi yaptıklarını kaydederek bütün bir insanlığın gözlerinin içine sokmaktadırlar.

Acaba küfür cephesi, emperyalist dünya insanlığı İslam’dan ve özellikle onun şeriatından ve Hilafetinden nefret ettirmek için trilyonları harcasa bu kadar başarılı olabilir miydi?

Fakat bütün bunlara rağmen mükemmel bir Hilafet, Müslümanların bir halife etrafında toplanması bizim için en büyük bir hedef olmaya devam edecektir.

Varsın birileri Şeriat adına, Hilafet adına dünyaya kötü görüntüler sunmaya devam etsin. İnsanlığı İslam’dan ve onun bu kutsal müesseselerinden ürküterek, korkutarak uzaklaştırmaya devam etsin…

Bizim gözümüzde, bizim muhayyilemizde muhteşem ve mübarek Hilafet görüntüleri vardır ve asla değiştiremeyecektir.
Çünkü Şeriat denilince, Hilafet denilince bizim gözlerimizin önüne, kendisinden Allah’ın yegâne razı olduğu bir dinin mensupları gelir.

Hilafet denilince bizim muhayyilemizde, üzerlerine Allah’ın nimetinin tamamlandığı, sadece ve sadece Allah’tan korkan, insanlardan kesinlikle korkmayan, artık geri dönecek olmalarından kâfirlerin ümitsizliğe düştüğü bir milletin resmi canlanır.
Hilafet denilince bizim muhayyilemizde, şahit olunan her şeyin, ama her şeyin Allah’ı hatırlattığı, Allah’ın unutulmasının imkânsız olduğu bir vatan, bir ülke canlanır.

Hilafet denilince bizim muhayyilemizde, hepsinin gözlerinin içi gülen, sıcak mı sıcak, çocuklardan, anne babadan ve ihtiyarlardan oluşan güçlü bir aile resmi canlanır.

Hilafet denilince bizim hafızamızda, sokaklarında geceleri Ömer’in dolaştığı, halkın ise güven içerisinde mışıl mışıl uyuduğu bir milletin resmi canlanır.

Hilafet denilince bizim gözlerimizin önünde, kilitsiz dükkânlar, korkusuz vicdanlar, haksızlığa uğrama endişesi olmayan insanlar canlanır!

Hilafet denilince bizim gözlerimizin önünde, kumandanların yere düşen kırbaçlarını kimseden istemeyip atlarından inerek kendilerinin aldığı bir resim gelir dayanır!

Hilafet denilince bizim gözlerimizin önüne, camilerle birlikte kiliselerin, havraların aynı kare içerisinde bulunduğu resimler gelir!

Hilafet denilince, Halife denilince bizim muhayyilemizde Gayr-i Müslimlerin koşup sığındığı, emniyet içerisinde birlikte yaşamak için can attığı bir ülke, bir dünya gelir.

Hilafet denilince, Şeriat denilince bizim gözlerimizin önüne, Hak Teâlâ’nın yeryüzündeki kapısı gibi mahkemeler gelir,
Yüzlerine baktığında güven veren muhteşem kadılar, hâkimler gelir. Onların verdiği dağ gibi yerine oturmuş hükümler gelir, verilen bu hükme tereddütsüz teslim olan insanlar gelir.

Hilafet denilince, Halife denilince ister en yakındaki, ister en uzaktaki hiçbir kâfirin İslam ve Müslümanlar aleyhine hiçbir kötü niyet besleyemediği bir dünya gelir.

Hilafet denilince bizim aklımıza adalet gelir, hak gelir, hakkaniyet gelir, hukuk gelir, hukukun önünde herkesin eşit olduğu mükemmel bir devlet gelir…

Şimdi birileri istedikleri kadar çabalasınlar, bizim muhayyilemizdeki bu resimleri asla değiştiremeyeceklerdir.

doğruhaber

Bu yazı toplam 1453 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar