
Hizbullah'ın Şehit Liderleri: Direniş Yolunu Aydınlatan Ölümsüz Bir Miras
Direnişçilerin Seyyid Nasrallah'a atıfta bulunmak için kullandıkları bir isim olan "Seyyid" bu yolculuk için ne kadar önemliyse, bir zamanlar yanında yürüdüğü kişilerin hayatlarına ve miraslarına da bir göz atmamız önemlidir.
Hüseyin Muğniye/.Almanar.com
Sadece bir hafta arayla, direnişin kararlı halkı, en kutsal şehitleri olan merhum Hizbullah Genel Sekreteri Seyid Hasan Nasrallah’a (Allah’ın rahmeti üzerine olsun) bağlılıklarını ifade etme anına yaklaşırken, aynı toplulukta her yıl kutlanan bir başka etkinlik daha gerçekleşiyor. Bu etkinlik, Seyid Nasrallah’ın mücadelesinin ve nihai şehadetinin önemini taçlandırıyor, çünkü onun adı, kendisinden önceki büyük şehit liderlerin isimlerinin yanındaki yerini alıyor.
Hizbullah’ın Şehit Liderler Günü, direnişin üç en önemli liderinin anısını kutlayan bir etkinliktir: Şeyh Ragıp Harb, eski Genel Sekreter Seyid Abbas Musavi ve Kıdemli Komutan İmad Muğniye. Direnişin üstadı Seyid Nasrallah, her zaman kürsüde durarak, kendisinin ve halkının bu yolda kaybettiği yoldaşlarına övgü ve dualarını sunardı. Ta ki 27 Eylül 2024’te Allah, Seyid Nasrallah’ın da bu kervana katılma zamanının geldiğine karar verene kadar. Geride, onun olmadığı bir dünyada yoluna devam edecek sonsuza kadar sadık bir topluluk bıraktı.
Hizbullah’ın şehit liderleri soldan sağa: Şeyh Ragıp Harb, Seyid Abbas Musavi ve Hac İmad Muğniye.
Seyid Nasrallah’ın bu yolculuktaki önemi ne kadar büyük olsa da, bir zamanlar yanında yürüdüğü bu liderlerin hayatlarına ve miraslarına bir göz atmak önemlidir. İlk olarak, İslami Direniş’in Şehitlerinin Şeyhi olan Şeyh Ragıp Harb’ın hayatı, Güney Lübnan’ın Amel Dağı’nın tepeleri ve vadileri arasında taşa kazınmış bir hikayedir.
Şeyh Ragıp Harb
Rolü, hayatı kadar mütevazıydı. İslami Direniş’in henüz ilham dolu genç savaşçılardan oluşan küçük bir grup olduğu bir dönemde, topraklarını acımasız işgalcilerden kurtarmaktan başka bir şey istemeyen bu gençler, Şeyh Ragıp Harb gibi bilge din adamlarının sözlerinde teselli buluyordu. Irak’ın kutsal şehri Necef’teki yüksek alimler arasında eğitimini tamamlayan Şeyh, bu bilgiyi yalnızca kendi halkıyla paylaşmanın doğru olduğuna karar verdi. Halkının, kendilerinden çok daha güçlü bir baskıcıya karşı verdiği mücadele, ancak sağlam bir inançla desteklenen berrak zihinlerle kazanılabilirdi.
Şehit Şeyh’in mirası, toplumunun düşmana karşı her daim sürdürdüğü nöbetle ayakta tutuluyor. Bugün bile işgal askerleri sınır köylerinin kutsal topraklarında dolaşırken, Şeyh Harb’in halkı silahsız bir şekilde onlarla yüzleşmeye çıkıyor ve onun konuşmalarında her zaman haykırdığı reddediş sözlerini haykırıyor. Şeyh Ragıp’ın toplum için taşıdığı önem, Siyonist düşmanı onu en öncelikli hedefler listesine koymasına neden oldu. 16 Şubat 1984 akşamı, düşman işbirlikçileri, bir keskin nişancı tarafından onu ailesinin ve arkadaşlarının gözü önünde şehit etti.
Seyid Abbas Musavi
Güneyde Şeyh Ragıp Harb direniş mesajını yayarken, Bekaa Vadisi’nin kahraman halkını aynı bayrak altında toplamakla görevli olan bir başka büyük din adamı ve örnek lider de Seyid Abbas Musavi’dir.
Hizbullah’ın ikinci Genel Sekreteri olan Seyid Abbas, Baalbek ve Bekaa’daki direnişi bir arada tutan tutkaldı. Halka, her Cuma günü Baalbek’teki camilerde toplu namazlar için bir araya gelmenin önemini aşılayan ilk din adamı olarak, bu günlerde güneyden yaklaşan Siyonist tehlikeleri kitlelere anlatırdı. İlham verici sözleri ve her zaman savaş alanında bulunma ısrarı, bugün Siyonist baskıya karşı duran canlı bir topluluğun temellerini attı.
Tüm bu özverili liderler gibi, Seyid Abbas’ın fedakarlıkları, çalışmaları ve işgale karşı duranlar üzerindeki etkisi, Siyonistleri, Şeyh Ragıp’ın şehadetinden 8 yıl sonra, Seyid’in konvoyuna helikopter bombardımanıyla korkakça bir suikast düzenlemeye zorladı. Bu saldırıda, Seyid Abbas, ailesi ve Şeyh Ragıp’ın anısına düzenlenen yıllık anma törenine eşlik eden 4 kişiyle birlikte şehit oldu.
Hac İmad Muğniye
Yolunu aydınlatırken gölgede kalan üçüncü lider, çalışmaları o kadar efsanevi olan ki, on yıllarca süren takibin ardından hem Amerikalı hem de Siyonist rakiplerinden onlarca lakap kazandı: “Makyavelci”, “Deha”, “Ebu Duhan (Dumanın Babası)” ve “Dünyanın En Tehlikeli Adamı”. Kıdemli Komutan ve General Hac İmad Muğniye.
25 yılı aşkın bir süre boyunca, Hac İmad, Hizbullah’ın toprakları Amerikan emperyalizmi ve Siyonist saldırganlıktan kurtarma çabalarının dehasını kanıtladı. Batı dünyasında birçok kişi, Hac İmad’ın operasyonlarının, Amerikan askeri varlığını Lübnan’dan tamamen çıkarmaktan sorumlu olduğunu ve onun çabalarının, planlamasının ve stratejik bilgisinin, güneyi Siyonist işgalden kurtarmada birincil faktör olduğunu savundu.
Hizbullah’ın saygın liderleri, en eski ağaçların köklerinden daha derinlere uzanan büyük bir miras bıraktı. Bu miras, cesaret ve sarsılmaz bağlılığın bir kanıtı olarak nesiller boyunca yankılandı. Onlar, baskı karşısında sarsılmadan durdular, rahatlık yerine görevi, korku yerine ilkeleri ve kendi çıkarları yerine ulusu seçtiler. Ölümsüz mirasları, savundukları toprakların ruhuna işlendi ve direniş halkını, aynı kırılmaz onur ve vatanseverlik ruhuyla ayağa kaldırmaya ilham verdi.
Seyid Nasrallah
Bu yıl, Şehit Liderler Günü’ne yeni bir lider, şehadet kervanına katılarak geliyor: Seyid Hasan Nasrallah, benzersiz lider ve en kutsal şehit. Tıpkı güneşin batıp yeniden doğması gibi, onun ruhu da Kudüs’e kadar sürecek bu yolculuğu devam ettirecek olanların kalplerinde parlayacak. O, artık ölümsüz efsaneler arasında yürüyor, özgürlük yolunu aydınlatıyor.
Kaynak: